Ruslar barış görüşmeleriyle alay ediyor

Kremlin, iki farklı kitleye iki farklı hikâye anlatıyor. Putin, Trump’a barış müzakerelerinin ciddi olduğunu, Kremlin’in ilerlemeye hazır olduğunu ve Rusya’nın Zelensky ile yapılacak büyük çaplı bir barış zirvesine bile razı olabileceğini söylüyor. Aynı anda, Rus medyası halka cumhurbaşkanının planına güvenmelerini söylüyor: Eğer Rus halkı daha fazla çatışmaya katlanırsa, Kremlin onlara toprak, koruma, öz saygı ve küresel liderler masasındaki bir koltuk sağlayacak. Ancak en önemlisi, Kremlin’in en büyük vaadi şu: Zelensky, Putin’le müzakere etmek için değil; aşağılayıcı bir barış anlaşmasına boyun eğmek üzere zirveye getirilecek.
Ağustos 24, 2025
image_print

Kremlin, Kiev’i küçük düşürme sözü verdi

Donald Trump, Batı siyasi dünyasının geri kalanıyla birlikte, Ukrayna’da barış konusunda büyük bir iyimserlik taşıyor. Alaska’da Vladimir Putin ile yaptığı samimi görüşmenin ve Beyaz Saray’da Zelensky ile neredeyse dostane geçen temaslarının ardından, durdurulamaz Amerikan Başkanı barışı neredeyse kesinleşmiş gibi görüyor: “Herkes Rusya/Ukrayna için BARIŞ olasılığı konusunda çok mutlu,” diye yazdı Truth Social’da. Hatta kendisi, Putin ve Zelensky arasında Ağustos ayı bitmeden üçlü bir zirve yapılması ihtimalini dahi ortaya attı.

Ukrayna’nın siyasi liderleri ve halkı, anlaşılır şekilde, çok daha temkinli davranıyor. Zelensky, ülkesinin geniş toprak parçalarının kaybını, Rus saldırılarından yalnızca geçici bir nefes alma karşılığında kalıcı hale getirebilecek bir anlaşmayı kolayca kabul edemez. Avrupa’nın liderleri de benzer biçimde ihtiyatlı hareket ediyor. Ancak en büyük direnci gösteren hâlâ Putin. Eğer biri, Putin’in Alaska’da yıllar süren siyasi yalnızlıktan sonra görkemli bir şekilde karşılanmasının Rus başkanını barışa ikna edeceğini düşündüyse, hayal kırıklığına uğrayabilir. Putin, Ukrayna’ya karşı savaşı sürdürmeye ve sert bir diplomatik oyun oynamaya kararlı görünüyor.

Batı’da yankı bulan heyecanlı yorumlarla kıyaslandığında, Kremlin’in hafta sonu yaşananlara verdiği kamuoyu tepkisi şaşırtıcı derecede sönük kaldı. Alaska’ya davet almak kuşkusuz bir zaferdi ve Amerikan askerlerinin Putin’e kırmızı halı serdiği fotoğraflar Kremlin yanlısı sosyal medya kanallarında büyük bir memnuniyetle karşılandı. Ancak Kremlin’in 19 Ağustos’ta yayımladığı yavan bir açıklamada yalnızca, Rusya’nın “Ukrayna krizine barışçıl bir çözüm bulunması konusunda ilerleme kaydetmeye devam ettiği” belirtiliyordu. Trump, Kiev ve Moskova liderleriyle çekilecek büyük bir fotoğrafın barışı getireceğini düşünüyor gibi görünürken, Putin her zamanki gibi neredeyse hiçbir taahhütte bulunmuyor.

Bu arada, Putin’in sözcüleri, ülke içinde hızlı ve kolay bir anlaşma beklentilerini bastırmak için yoğun bir çaba gösteriyor. Beyaz Saray üçlü bir zirveden söz ederken, Putin’in en kıdemli dış politika danışmanlarından Yuri Ushakov yalnızca “tarafların temsil düzeyinin yükseltilmesi” olasılığından bahsetti. Bu, İstanbul ya da Suudi Arabistan’da daha önce yapılan ve somut değişikliklerin pek az olduğu toplantılara benzer şekilde, büyük bir zirveden önce birkaç tur daha düşük düzeyli görüşmelerin yapılması gerektiği anlamına geliyor.

Putin’in deneyimli dışişleri bakanı Sergey Lavrov, her zaman olduğu gibi kelimelerini dikkatle seçerek, dün bir televizyon programında izleyicilere şu hatırlatmayı yaptı: “Ukrayna Anayasası, devletin Rusların haklarını tamamen güvence altına alma yükümlülüğünü korumaktadır.” Kremlin’den yapılan resmi açıklama da benzer bir ifadeye yer verdi: “Rusya’nın güvenliğine ve Ukrayna’daki Rusların tam haklarına saygı gösterilmeden, uzun vadeli hiçbir anlaşmadan söz edilemez.” Onlarca televizyon kanalında ve yüzlerce sosyal medya hesabında tekrar edilen bu açıklamalar, Putin’in Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal ederken öne sürdüğü gerekçeleri yansıtıyor. Lavrov ve diplomatik mevkidaşları bu açıklamaları şimdi yeniden dillendirerek Kremlin’in uzlaşmaya yakın olmadığını açıkça ortaya koyuyor. Rusya, Trump, Zelensky ya da başka herhangi biri tarafından aceleye getirilmeyecek.

“Putin, Ukrayna’ya karşı savaşı sürdürmeye ve sert diplomasi oynamaya kararlı görünüyor.”
Bu sesler, Trump’ın paylaşımlarının aksine, karmaşıklığa vurgu yapılan devasa, devlet kontrolündeki Rus medya ortamında yankı buluyor. Salı günü, Rusya’nın önde gelen gazetelerinden Izvestiya, Trump’ın “kalan meseleler çok karmaşık değil” şeklindeki açıklamasını çarpıtan ve meselelerin aslında “karmaşık” olduğunu öne süren uzun bir analiz yayımladı — bu da dikkati Washington’daki heyecandan uzaklaştırıp diplomasinin yorucu gerçekliğine geri çevirmeye yönelik bir yöntemdi.

Bu karmaşık meseleler — dil, azınlık hakları, NATO ve AB üyeliği gibi konular — Ruslara, Zelensky ve Avrupalı liderlerle çok taraflı forumlarda çözülemeyeceği şeklinde anlatılıyor. Ruslar, 2014-15 yıllarında Ukrayna’nın doğusundaki çatışmaları durdurmayı amaçlayan, ama başarısızlıkla sonuçlanan Minsk anlaşmalarını çok iyi hatırlıyor. Ukrayna, Rusya, Fransa ve Almanya’nın aylar süren yoğun müzakereleriyle oluşturulan iki ayrı anlaşma, çatışmaları sona erdirmede başarısız oldu. Moskova’nın gözünde Minsk süreci, mevcut işgalin sebebi haline geldi: Rus anlatısına göre Batı, yalnızca Ukrayna’nın kendi topraklarında “Ruslara” saldırmaya devam etmesine yardım etmekle ilgileniyordu.

Rus medyası, Avrupa liderleri hakkında küçümseyici bir bakışa sahip; onları önemsiz ayrıntılara takıntılı ve imkânsız taleplerde bulunan kişiler olarak görüyor. Rusya’nın önde gelen savaş muhabirlerinden Aleksandr Kots, Pazartesi günü Washington DC’de yapılan toplantıyı açık sözlülükle şöyle nitelendirdi: “Avrupalılar mutlak işe yaramazlıklarını kanıtladılar.” Zelensky de bundan daha iyi bir muamele görmüyor. Rus devlet medyasında, Ukrayna’da seçimleri erteleyen ve yalnızca yasadışı olarak sunulan Maidan “darbe”si sayesinde iktidarda kalan “Kiev rejiminin” gayrimeşru başkanı olarak gösterilmeye devam ediyor. Her zaman sivri diliyle tanınan Dmitry Medvedev, sosyal medyada onu bir “soytarı” olarak nitelendirirken; diğerleri, onun diplomatik bir “çıkmaz sokağa” saplandığını öne sürüyor. Bu yorumlar sosyal medyayla geleneksel medya arasında hızla yayılıyor ve Rusların zihinlerini aynı fikirle dolduruyor.

Rus yorumcuların ilgilendiği tek anlaşmacı Trump. Putin’le doğrudan konuşabilen ve Avrupa’yı yerine oturtabilen kararlı bir lider olarak resmediliyor. Devlet yayın organları, Amerikan Başkanı’nın Washington’daki görüşmeler sırasında Avrupalı liderlerin ateşkes önerilerini “sert biçimde geri çevirdiği” yönündeki haberlerle coştu. Rus yorumcular için Pazartesi günkü toplantı, asıl mesele olan Trump ile Putin arasındaki müzakerelerden dikkati başka yöne çekmeye yarayan bir oyalamaydı.

Ancak Trump’a duyulan tüm bu hayranlık, onun Putin tarafından kolayca alt edileceğine dair yaygın inançla dengeleniyor. Kremlin yanlısı gazeteci Aleksandr Yunashev, Telegram’da yaptığı paylaşımda, Putin-Zelensky zirvesinin “herhangi bir şartta çıkarlarımıza uygun olmadığını, ancak bu fırsat penceresini kapatmayı planlamadıklarını” belirtti. Okuyuculara Trump’ın hâlâ Ukrayna’ya silah satmak istediğini ve geçmişte tutarsızlıklarla dolu bir sicili olduğunu hatırlattı. Yunashev bu nedenle, Moskova’nın Trump’a karşı temkinli olduğunu ama onu oyalamaya devam edeceğini öne sürüyor — çünkü bölünmüş, etkisiz ve kararsız Avrupa liderlerinin aksine, Trump görünüşe göre Putin’in istediğini sağlayabilir.

Rus Telegram kanallarında gezinildiğinde mesaj net: Tüm müzakere sürecini yöneten kişi Putin. Trump’ı zekice alt ediyor, çaresiz Avrupalıların etrafında fır dönerken, Zelensky’yi gayrimeşru bir seyirci konumuna indiriyor. Dolayısıyla bazı Rus sosyal medya kullanıcılarının, Putin’in “onu aptal yerine koymaya çalışan herkesin planlarına güldüğüne” inanması pek şaşırtıcı değil.

Propagandacılar, Rusya’nın Doğu Ukrayna’daki saldırısında büyük kazanımlar elde ettiğini ısrarla vurguluyor. Gerçek ya da abartılı olsun, bu ilerlemeler Moskova’nın üstünlüğünün kanıtı olarak sunuluyor — Rus ekonomisi tökezlerken ve orduya asker alımı, kayıplarla zar zor başa çıkarken bile. Putin, Zelensky ile yapılacak olası bir zirve gerçekleştiğinde ne kadar fazla toprağı elinde tutuyorsa, herhangi bir toprak anlaşmasında o kadar fazla talepte bulunabilir. Aslında bu taktiği daha önce de kullanmıştı: 2015 yılında, Minsk II ateşkes anlaşması son şeklini alırken, Rus birlikleri Ukrayna’nın Debaltseve yerleşimini ele geçirmek üzere ilerlemiş ve anlaşma imzalandıktan sonra dahi bu saldırıyı kısa süreliğine sürdürmüştü. Son haftalarda, Rus yetkililer defalarca kendi maksimalist savaş hedeflerini yinelediler — bu hedefler, Ukrayna’yı Moskova’nın doğrudan kontrolü altına almasa da, ekonomik ve siyasi açıdan ele geçirmeye hazır, yarı parçalanmış bir devlet haline getirmeyi amaçlıyor. Hafta sonu yürütülen kamu diplomasisinin ardından böyle bir stratejide radikal bir değişim olduğuna dair hiçbir işaret yok.

Özetle Kremlin, iki farklı kitleye iki farklı hikâye anlatıyor. Putin, Trump’a barış müzakerelerinin ciddi olduğunu, Kremlin’in ilerlemeye hazır olduğunu ve Rusya’nın Zelensky ile yapılacak büyük çaplı bir barış zirvesine bile razı olabileceğini söylüyor. Aynı anda, Rus medyası halka cumhurbaşkanının planına güvenmelerini söylüyor: Eğer Rus halkı daha fazla çatışmaya katlanırsa, Kremlin onlara toprak, koruma, öz saygı ve küresel liderler masasındaki bir koltuk sağlayacak. Ancak en önemlisi, Kremlin’in en büyük vaadi şu: Zelensky, Putin’le müzakere etmek için değil; aşağılayıcı bir barış anlaşmasına boyun eğmek üzere zirveye getirilecek.

* Dr. Ian Garner, Varşova’daki Pilecki Enstitüsü’nde totaliter rejimler üzerine yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır. En son kitabı Z Kuşağı: Rusya’nın Faşist Gençliği (Hurst) adlı eserdir.

 

Kaynak: https://unherd.com/2025/08/russians-are-laughing-at-the-peace-talks/

SOSYAL MEDYA