Trump’ın Planı: İsrail’e Anında Ödüller, Filistinlilere Belirsiz Vaadler

Filistinlilerin nasıl tepki vereceğinden bağımsız olarak, Trump’ın 20 maddelik Planı, Bush’un “Yol Haritası”na katılmaya mahkûmdur. Ne bu plan ne de diğeri adalet ya da uzlaşı ile ilgiliydi. Yol Haritası, Sharon’a yalnızca Yahudilere ait kolonilerin genişletilmesini hızlandırmak ve çalınmış Filistin topraklarında apartheid duvarı inşa etmek için bir kılıf sağlamıştı. Bugün, Trump’ın planı, İsrail’in Gazze’deki soykırımını örtbas eden bir paravan işlevi görüyor ve Filistinlilere belirsiz vaatlerden başka bir şey sunmuyor.
Ekim 4, 2025
image_print

İsrail’in Gazze’deki yıkımı, savaş suçları ve soykırımının ikinci yılına girerken Donald Trump, barışa giden yol olarak lanse edilen 20 maddelik bir öneri sundu. Arap ve Müslüman liderler, bu öneriye tereddütsüz onay vermekte acele ettiler. Ancak Trump’ın hemen yanında duran Benjamin Netanyahu, yalnızca “koşullu” bir onay verdi; öyle çok çekinceyle doluydu ki, daha mürekkebi kurumadan planı geçersiz kıldı.

Beklendiği üzere, ABD yönetimi ve güdümlü Amerikan medyası, Netanyahu’nun planı felce uğratan koşullarını eleştirel biçimde incelemeden, İsrail’in sözde kabulünü alkışladı. Bu senaryoyu daha önce de görmüştük. 2003 yılında George W. Bush “Yol Haritası”nı sunduğunda, medya manşetleri Ariel Sharon’un kabulünü haykırıyordu. Ancak büyük ölçüde haber yapılmayan şey, Sharon ve kabinesinin planı esasen raydan çıkaran 14 çekince eklemiş olmasıydı.

Bu örüntü inkâr edilemez derecede açıktır. Her sözde barış önerisinde, İsrail hemen elde edilebilecek somut kazanımları güvence altına alırken — örneğin Oslo Anlaşması çerçevesinde Filistin’in İsrail’i tanıması gibi — karşılığında Filistin’i yalnızca “öngörülebilir” gelecekte, belirsiz bir zamanda tanıyacağına dair kuru bir vaat sunar. Aradan otuz yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen, o gelecek hâlâ gelmedi.

Bu haftaki köşe yazımda, Netanyahu’nun Trump’ın planını içeriden baltalamak için “zehirli bir hap” enjekte edeceği uyarısında bulunmuştum. Fazla zaman geçmeden bu gerçekleşti. Axios’un aktardığına göre, Netanyahu özellikle İsrail’in Gazze’den çekilme koşulları ve takvimine ilişkin kritik maddeleri yeniden yazınca, Arap liderler “öfkeden kudurdu”.

İşte o zehirli haplardan sadece birkaçı:

Esirlerin Serbest Bırakılması ve Geri Çekilme

Trump’ın 3. maddesi şu vaatte bulunuyordu: “Tarafların bu öneriyi kabul etmesi hâlinde… İsrail kuvvetleri, rehinelerin serbest bırakılmasına hazırlık olarak mutabık kalınan sınıra çekilecektir.”

Netanyahu ise şöyle yanıtladı:

“İsrail, öngörülebilir gelecekte güvenlik çemberi de dahil olmak üzere güvenlik sorumluluğunu elinde tutacaktır… ilk adım, mütevazı bir geri çekilme olacaktır.”

İsrail’in kazancı anında: tüm esirlerin geri dönüşü. Filistinlilere ise, tanımlanmamış bir hatta “mütevazı bir geri çekilme” vaadi sunuluyor — üstelik İsrail, güvenlik sorumluluğunu elinde tutmayı sürdürürken. Bu da İsrail’e Gazze’ye dilediği zaman yeniden girme olanağı tanıyan bir boşluk bırakıyor.

Gazze’nin Yönetim Organı

Trump’ın 9. maddesi, Filistin Yönetimi (FY) reform geçirip yönetime hazır hâle gelene kadar Gazze’nin yeniden inşasını uluslararası bir organın üstlenmesini öngörüyordu. Netanyahu ise İsrail’in tutumunu şu sözlerle netleştirdi:

“Gazze, ne Hamas ne de Filistin Yönetimi tarafından yönetilen, barışçıl bir sivil yönetime sahip olacak.”

Trump, Gazze’yi kimin yöneteceğini belirleme hakkını İsrail’e verirken, Filistinlilere — hatta itaatkâr FY’ye bile — kendilerini yönetmeye hazır olmadıkları mesajı verilmiş oldu.

Devlet Olma Hayalleri

Trump’ın 19. maddesi, Filistin Yönetimi (FY) reformları hayata geçirirse “Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı ve devlet olmaya giden inandırıcı bir yol” öngörüyordu. Netanyahu ise bu varsayımı tamamen reddetti:

“İsrailliler, leoparın beneklerini değiştireceğine — yani Filistin Yönetimi’nin değişeceğine — inanmıyor… Gazze, Filistin Yönetimi tarafından idare edilmeyecek.”

Ardından, FY’nin “reformlarını” şu şekilde yeniden tanımladı: Filistinlilerin Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) ve Uluslararası Adalet Divanı’na (ICJ) başvurularını sonlandırmaları, İsrail’i “Yahudi devleti” olarak tanımaları ve “sayısız başka reformu” kabul etmeleri.

Bu yeni koşulların yönetişim ya da etkili idareyle hiçbir ilgisi yok. Bunlar, Trump’ın 20 maddelik planını sabote etmek ya da Filistin Yönetimi’nin, İsrail’in şartlarına göre “reform” yapması durumunda onu tamamen önemsizleştirmek için kurgulanmış siyasi bahaneler.

İşgal

Trump’ın 16. maddesi açıkça şunu beyan ediyordu: “İsrail, Gazze’yi işgal etmeyecek ya da ilhak etmeyecek.” Netanyahu’nun yanıtı:

“İsrail… öngörülebilir gelecekte güvenlik çemberinde kalacaktır.”

Anlamı: İsrail, Gazze’yi işgal edecek.

Trump’ın Planı’nı baltalayan yukarıdaki açık çürütmelerin ötesinde, daha da anlamlı olan 8. maddeye bakalım: Tarafsız Yardım Dağıtımı — burada şöyle deniyor: “Gazze Şeridi’ne yardım, iki tarafın müdahalesi olmaksızın Birleşmiş Milletler ve onun kurumları ile Kızılay aracılığıyla sürdürülecektir…”

Farkında olmadan, Trump’ın Planı, sözde Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın “tarafsız” olmadığını, esir alınmış bir nüfusa karşı gıdayı silah olarak kullanan bir araç olduğunu kabul etmiş oluyor.

Trump, Netanyahu planı darmadağın ederken sessizce durdu; hiçbir itirazda bulunmadı, aksine Netanyahu’yu “savaşçı” olarak överek alkışladı. Plan, İsrail’e her şeyi peşin olarak sunarken; Filistinlilere yalnızca koşullu vaatler ve “öngörülebilir” gelecekteki belirsiz zaman çizelgeleri sunuyor. Üstelik Netanyahu’ya göre, bu bile Filistinlilerin tam uyumu ve “iyi davranışlarına” bağlı.

Bu yeni bir senaryo değil. 2003 yılında Bush’un Yol Haritası, İsrail’in 14 çekincesiyle yoldan çıkmıştı. Şimdi, Trump’ın planı da aynı akıbete mahkûm; çünkü yapısı özünde aynı: İsrail faydalarını anında toplarken, Filistinliler elde yalnızca boş vaatlerle kalıyor. İtiraf etmeliyim ki, Netanyahu cömertti — yalnızca dört koşul öne sürdü — ama bu kadarı bile Trump’ın Planı’nı mezara gömmeye yetti.

Filistinliler açıklama talep etmeye ya da kendi koşullarını eklemeye cüret ederlerse, güdümlü ABD medyası onları anında “reddedici” olarak yaftalayacak; buna karşın İsrail’in kapsamlı koşulları nazikçe görmezden gelinecektir.

Filistinlilerin nasıl tepki vereceğinden bağımsız olarak, Trump’ın 20 maddelik Planı, Bush’un “Yol Haritası”na katılmaya mahkûmdur. Ne bu plan ne de diğeri adalet ya da uzlaşı ile ilgiliydi. Yol Haritası, Sharon’a yalnızca Yahudilere ait kolonilerin genişletilmesini hızlandırmak ve çalınmış Filistin topraklarında apartheid duvarı inşa etmek için bir kılıf sağlamıştı. Bugün, Trump’ın planı, İsrail’in Gazze’deki soykırımını örtbas eden bir paravan işlevi görüyor ve Filistinlilere belirsiz vaatlerden başka bir şey sunmuyor.

*Jamal Kanj, Children of Catastrophe: Journey from a Palestinian Refugee Camp to America (Felaketin Çocukları: Bir Filistin Mülteci Kampından Amerika’ya Yolculuk) ve başka kitapların yazarıdır. Ulusal ve uluslararası çeşitli yorumlarda Arap dünyasına ilişkin konular üzerine sıkça yazmaktadır.

Kaynak: https://www.counterpunch.org/2025/10/02/trumps-plan-instant-rewards-for-israel-vague-promises-for-palestinians/