Fransız ordusu 7 Ekim’de İsrail’in başarısızlığının nedenlerini inceliyor

Not: Bu metin, Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanlığı’na bağlı Askerî Okullar Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IRSEM) kapsamında üretilen bir çalışmanın Türkçe çeviri-özeti niteliğindedir.
Ekim 7, 2025
image_print

Not: Bu metin, Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanlığı’na bağlı Askerî Okullar Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IRSEM) kapsamında üretilen bir çalışmanın Türkçe çeviri-özeti niteliğindedir.

Giriş

IRSEM’in Ekim 2025’te yayımladığı çalışma, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın gerçekleştirdiği saldırıyı İsrail devlet tarihinde en ağır istihbarat başarısızlıklarından biri olarak ele alıyor. Yazar, “istihbarat başarısızlıkları” literatüründen yararlanarak sürprizin dört katmanda oluştuğunu savunuyor: (1) toplama aşamasındaki boşluklar, (2) yerleşik analitik önyargılar, (3) kurumsal/örgütsel aksaklıklar ve (4) siyasetle karar alma zincirindeki bozulmalar. Çalışma ayrıca, 7 Ekim sonrasında İsrail’in Hizbullah ve İran’a karşı kaydettiği teknik/operatif başarıların, temel derslerin gerçekten alındığı anlamına gelmediğini vurguluyor.

Olaylar düzeyinde metin; eşzamanlı roket barajı, duvarın farklı noktalardan aşılması, askeri tesis ve yerleşimlere koordineli baskınlar, yüzlerce sivil ve güvenlik görevlisinin ölümü ile rehinelerin Gazze’ye götürülmesini özetliyor. 27 Ekim 2023’ten itibaren Gazze’de süren operasyonların yol açtığı büyük yıkım ve can kaybı, savaşın Lübnan cephesi ve İran’la karşılıklı tırmanmalar üzerinden bölgeselleşmesi de çerçeveleniyor.

İsrail’in istihbarat mimarisi ve Gazze doktrini

Mossad (dış istihbarat ve gizli eylem), Aman (askerî istihbarat; özellikle Birim 8200 ile SIGINT/siber), ve Şin Bet (iç güvenlik, terörle mücadele) üçlüsü İsrail istihbarat ekosisteminin omurgasını oluşturur. Gazze bağlamında sahadaki yakın takip ve hedefleme ağırlıkla Aman ile Şin Bet arasındadır; Mossad’ın rolü daha çok dolaylı-diplomatiktir (ör. Doha kanalı).

Çalışma, ABD’deki ODNI ya da Birleşik Krallık’taki JIC benzeri merkezî bir analitik sentez yapısının İsrail’de bulunmadığına dikkat çeker. Hizmetlerin doğrudan Başbakana bağlı çalışması hız ve hassasiyet sağlayabilir; ancak rekabet, bölümlenme ve siyasî etkiye açıklığı da artırır.

7 Ekim’e gelene dek İsrail’in Gazze/Hamas stratejisi dört sütuna yaslanıyordu:
1.              Caydırıcılık: her saldırıya hızlı ve ağır karşılık; hassas hedefleme ve teknik üstünlüğün gösterimi.
2.              Kuşatma/denetim: kara-deniz-hava ablukası ve “akıllı bariyer”, sensörler, İHA’lar, yapay zekâ ile yüksek yoğunluklu gözetleme.
3.              Hedefli suikast/operasyonlar: komuta zincirlerini bozma, kabiliyetleri aşındırma.
4.              Filistin içi bölünmelerin kullanımı: Gazze ile Batı Şeria’nın farklı muamele görmesi; “yönetilebilir bir Hamas” fikrinin iç siyasete de hizmet etmesi.

Bu yapı, İsrail’de “çevre kontrol altında” hissini pekiştirdi; Hamas’ın büyük ölçekli bir kopuşa gitmeyeceği varsayıldı.

Hamas’ın dönüşümü: denetimi baypas eden uyum

Araştırma, Hamas’ın yıllar içinde dört kaldıraçla kapasite inşa ettiğini gösterir:
•                İran desteği (finans, silah, eğitim; Hizbullah üzerinden de transferler),
•                Yerel silah üretimi ve tünel ağı (lojistik, depolama, sızma ve komuta),
•                Profesyonelleşen muharip yapı (özellikle “Nukhba” birimleri),
•                Zekâ kabiliyetleri: HUMINT (fırsatçı erişimler, üçüncü ülkeler), OSINT’in sistematik kullanımı, hedefli siber operasyonlar, ve karşı istihbaratta sertleşme.

Özellikle Y. Sinvar döneminde benimsenen gizlilik kültürü; telefon disiplinleri, kablolu/yeraltı iletişim, zincirlerin bölümlenmesi ve İsrail kaynak ağlarının bastırılmasıyla sonuç verdi. Böylece Hamas, İsrail’in SIGINT ve “her şeyi gören bariyer” merkezli denetim mantığını teknik ve davranışsal karşı uyarlamalarla baypas etmeyi başardı.

“Nerede koptu?”: Toplama, analiz, kurumlar ve siyaset

Toplama

7 Ekim’den önce çoklu uyarı işaretleri mevcuttu: sınır ötesi baskın/prova tatbikatları, “Eriha Duvarı” adlı ele geçmiş plan, 8200 içindeki tekrarlanan ikazlar, Mısır’dan gelen değerlendirmeler, 6 Ekim akşamı SIM kartların topluca aktive edilmesi gibi teknik anormallikler. Buna karşın, 2005 sonrası Gazze içi HUMINT erozyonu ve SIGINT’e aşırı yaslanma belirleyiciydi. Hamas ise sahte hücresel trafikle yanıltırken gerçek hazırlığı tünellerdeki kablolu hatlar üzerinden yürüttü. Sorun, sadece “bilgi yokluğu” değil; mevcut verilerin operatif uyarıya çevrilememesiydi.

Analiz

Analizi felç eden ana önyargılar:
•                Hamas’ın kapasitesini küçümseme, gerçek “stratejik tehdit”i yalnızca Hizbullah’ta görme.
•                Hamas’ın “statükodan faydalanan rasyonel aktör” olduğu ve büyük riskli bir operasyona yönelmeyeceği varsayımı.
•                Teknolojiye aşırı güven: bariyer/sensörler “alarm vermedikçe” büyük saldırı olasız görülüyordu.

Bu çerçeveler doğrulama önyargısı yarattı; aykırı sinyaller marjinalize edildi. Aman içindeki “Şeytanın Avukatı” tipi kırıcı çalışmalar da “spekülatif” diye itildi.

Kurumsal yapı
•                Aman–Şin Bet iş bölümünde gri alanlar ve merkezî sentez eksikliği,
•                8200’deki bazı uyarıların komuta katında yankı bulmaması,
•                Uzun yılların başarısı ve teknik nüfuzu besleyen bir “yanılmazlık alışkanlığı”.

Siyaset ve karar alma

2023’te yargı reformu kriziyle tırmanan kutuplaşma güven ilişkilerini aşındırdı; karar süreçleri dar bir merkezde toplandı. “Hamas yönetilebilir, asıl öncelik Batı Şeria” okuması iktidar koalisyonunun ideolojik haritasıyla uyumluydu. Bu yakınsama, Gazze’den gelen “rahatsız edici” uyarıların siyasi ağırlık kazanmasını daha da zorlaştırdı.

Toplam etki: toplama açıkları + analitik önyargılar + örgütsel parçalanma + siyasî doygunluk → bileşik körlük ve stratejik sürpriz.

7 Ekim sonrası: stratejik kırılmadan kurumsal krize

Saldırının hemen ardından karşılıklı suçlamalar, istifalar/aziller ve medyaya sızan iddialar (kayıtlara erişimin kısıtlanması vb.) yaşandı. Bağımsız bir resmî soruşturma komisyonunun kurulmaması, kurumsal öğrenmeyi engelledi. Gazze’deki kara harekâtı güçlü bir tepkisellik taşısa da net ve uygulanabilir siyasî hedeflerle sıkı bağ kuramadı. “Hamas’ı ortadan kaldırma” söylemi sürerken, sahadaki tahribat, insancıl hukuk tartışmaları ve kimi siyasî aktörlerin yeniden iskân/etnik mühendislik ima ve önerileri strateji–siyaset kopukluğunu büyüttü.

Kuzey cephesinde Hizbullaha yönelik yüksek hassasiyetli operasyonlar (ör. iletişim aygıtları vakası) ve İranla karşılıklı tırmanmalar dâhil teknik/operatif başarılar kaydedildi. Ancak çalışma, bunların 7 Ekim’deki erken uyarı–analiz–karar zincirindeki zafiyetleri otomatik olarak gidermediğini vurgular.

Ne tür bir reform?

Metin şu yönlere işaret ediyor:
•                Gazze çevresinde HUMINT’in yeniden inşası, SIGINT bağımlılığının dengelenmesi,
•                Aman–Şin Bet veri akışını bütünleyecek merkezî analitik koordinasyon; “muhalif görüş” üretiminin kurumsallaştırılması,
•                İşaret/indikator setlerinin güncellenmesi; “önceden kurulmuş anlatı”ya kapılmayan yapılandırılmış teknikler; OSINT’in sistematik entegrasyonu,
•                Siyaset–güvenlik ilişkilerinde şeffaflık ve çoğulculuğu artıran mekanizmalar; siyasallaştırmayı sınırlama,
•                Operatif parıltıyı kurumsal muhasebe ile karıştırmama: açık hata kabulü ve hesap verebilirlik olmadan kalıcı öğrenme olmaz.

Sonuç

7 Ekim örneği, tarihsel vakalarda görülen deseni yineliyor: felaket tek bir büyük arızadan değil, katmanlı küçük arızaların eşzamanlı birikiminden doğar. Bu vakada HUMINT zayıflığı ve Hamas’ın SIGINT’i yanıltması, analitik kesinlik illüzyonu ve kurumsal parçalanmayla birleşip siyasî merkezileşme ve gündem yükü altında uyarı–karar köprüsünü çökertti.

Gerçek bir düzeltme; daha “uzak vuruşlu” operasyonlar ya da parlak siber hamlelerle değil, önyargıların sökülmesi, merkezî ve çoğulcu bir değerlendirme mutfağının kurulması, insan kaynağının yeniden güçlendirilmesi ve askerî hedeflerin net bir siyasî ufka bağlanmasıyla mümkün. Aksi halde, başka bir cephede/biçimde yeni bir sürprizin zemini varlığını korur.

Bu metin, kullanıcı talebine uygun olarak akıcı bir Türkçe ile ve 2000 kelime sınırını aşmadan hazırlanmıştır; başta IRSEM’in Fransa Silahlı Kuvvetler Bakanlığı’na bağlı bir yapı olduğuna özellikle dikkat çekilmiştir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA