Enfokrasi: Dijitalleşme ve Demokrasinin Krizi

Dijitalleşme ve enformasyonun toplumsal yapılar üzerindeki derin etkilerini inceleyen Han, günümüz toplumlarının disiplin rejimlerinden enformasyon rejimlerine doğru evrildiğini ileri sürer. Han’a göre; Foucault’un ‘’disiplin rejimleri’’nde, bireyler sürekli gözlem altında tutulur, gerekli durumlarda tecrit edilerek gözetim altına alınırdı. Bu tür bir baskı, bireylerin fiziksel ve zihinsel anlamda denetlenmesini sağlarken bedenlerinin ve enerjilerinin sömürülmesini sağlardı. Günümüzde ise daha incelikli bir kontrol biçimi ortaya çıkmıştır: ‘’gönüllü gözetim’’.
Haziran 22, 2025
image_print

Enfokrasi  *     

Dijitalleşme ve enformasyonun toplumsal yapılar üzerindeki derin etkilerini inceleyen Han, günümüz toplumlarının disiplin rejimlerinden enformasyon rejimlerine doğru evrildiğini ileri sürer. Han’a göre; Foucault’un ‘’disiplin rejimleri’’nde, bireyler sürekli gözlem altında tutulur, gerekli durumlarda tecrit edilerek gözetim altına alınırdı. Bu tür bir baskı, bireylerin fiziksel ve zihinsel anlamda denetlenmesini sağlarken bedenlerinin ve enerjilerinin sömürülmesini sağlardı. Günümüzde ise daha incelikli bir kontrol biçimi ortaya çıkmıştır: ‘’gönüllü gözetim’’. Dijitalleşmenin etkisiyle, insanlar artık kendi iradeleriyle gözlemlenmeyi tercih ederler. Yani, bireyler, kendi davranışlarının, düşüncelerinin ve duygularının veriye dönüştürülmesini kabul ederler. Enfokrasi adını verdiği bu yeni rejimde, özgürlük duygusu merkezdedir. Ancak bu özgürlük, geleneksel anlamda değil, tamamen dijital platformlarda ve sosyal medya üzerinden hissedilir. İnsanlar, bir “parmak ucu özgürlüğü” yanılsaması içinde yaşamaktadır. Burada özgürlük, fiziksel ya da somut bir eylemde bulunmak değil, tıklamak, beğenmek ve paylaşmak anlamlarına gelir. Bu dijital “özgürlük” aslında bir tür sömürüye dönüşür. Enfokraside disiplin rejiminin aksine bedenler ve enerjiler değil, veriler ve enformasyon aracılığıyla özgürlük sömürülür. Özgür olan enformasyondur.

Profiller      

Han’ın en çarpıcı tespitlerinden biri, enformasyonun toplumu şekillendiren en önemli güç haline gelmesidir. Disiplin toplumlarında, yalnızca suçluların profilleri oluşturulurken, enformasyon rejiminde herkesin sürekli olarak oluşturduğu profiller, toplumsal davranış biçimlerini şekillendirir. İnsanlar, bireysel profillerini dijital platformlarda kendi istekleriyle inşa ederler ve bu profiller, toplumsal davranışları analiz etme ve yönlendirme amacıyla kullanılır. Bu durum, algoritmalar ve yapay zekâ araçları kullanılarak toplum üzerinde bir kontrol mekanizması oluşturulmasına imkan sağlar. Dijital profiller paylaşımı/teşhiri teşvik eder. İnsanlar sosyal medya platformlarında etkileşime girer, içerik paylaşır, beğenir ve yorum yapar. Ancak bu etkileşim, derinlikli düşüncelerin ve anlatıların paylaşıldığı bir ortamdan çok otomatikleşmiş bir tüketim alışkanlığına yol açar. İnsanlar bilgi ve enformasyon da dâhil olmak üzere her şeyi tüketen tüketim hayvanlarına dönüşmenin yanında kendilerini ve düşüncelerini dijital olarak “paylaşarak” sürekli olarak izlenebilir hale getirirler.

Tahakküm
Enformasyon rejiminin bir diğer önemli özelliği, gözetimin günlük yaşama kolaylık biçiminde sızmasıdır. Dijital araçlar, gözetimi bir “kolaylık” haline getirir. Akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve diğer dijital araçlar, bireylerin davranışlarını izlemek için sürekli olarak veri toplar. Bu süreç, psikopolitik bir izleme ve davranış kontrolü mekanizması haline gelir. Algoritmalar, yapay zekâ ve veri analitiği, bireylerin düşüncelerini ve hareketlerini önceden tahmin edebilmekte ve bu bilgilerle tahakküm kurulmaktadır. Bir anlamda, dijitalleşme, bireylerin düşünme biçimlerini şekillendirirken, devletler ve büyük şirketler için toplumu yönetmek adına yeni yollar açar.

Zaman
Han, dijitalleşmenin en önemli etkilerinden birinin zamanın parçalanması olduğunu belirtir. Enformasyonun hızla güncellenmesi, zamanı atomize eder ve sürekli bir bilgi akışı içinde insanları ‘’bütüncül anlama’’ kaybına uğratır. Geleneksel söylemler, anlatılar ve ideolojiler artık etkisini yitirmiştir. İmajlar, derinlikli düşünce ve anlatıların önüne geçmiştir. Modern toplumların, güçlü anlatılar üzerinden şekillendiği dönemin aksine, bugün iletişim giderek yüzeysel ve kısa vadeli hale gelmiştir. İnsanlar hızla tüketilen, anlık ve hızla kaybolan içeriklere yönelmiştir. Bu durum, demokratik değerlerin zayıflamasına ve toplumda derinlikli düşüncenin kaybolmasına yol açmaktadır.

Şeffaflık Toplumu

Han, şeffaflık kavramının da bu yeni toplumsal yapıda ne kadar çarpık bir biçimde işlediğini tartışır. Toplum, sürekli olarak şeffaf olmaya yönlendirilmektedir; bireylerin yaşamları daha şeffaf hale gelirken, buna paralel olarak güç sahipleri daha görünmez hale gelir. Teknolojinin sağladığı veri ile tahakküm kuranlar, kendi güçlerini gizlerler ve bu yeni toplumda güç, her zamankinden daha belirsiz ve ulaşılmaz bir hale gelir. Bir anlamda, dijitalleşme, iktidarın gizlenmesi ve toplumsal tahakkümün daha derin ve görünmez bir şekilde sürdürülmesi için yeni yollar açmaktadır. ‘’Şeffaflık toplumunun makine dairesi karanlıktır’’ der Han. Toplum şeffaflaştıkça tahakküm görünmezleşir. Dijital medya, bireylerin zihinsel süreçlerini yalnızca hızlandırmakla kalmaz, aynı zamanda onları sürekli olarak tüketici ve etkileşimde bulunan bir konumda tutar. Bu, Han’ın “şeffaflık” üzerine yaptığı vurguyu pekiştirir. Görünür olmak, bireylerin kişisel verilerini ve düşüncelerini dijital platformlarda sergileyerek toplumsal bir konum elde etmeleri anlamına gelir, ancak bu görünürlük aslında özgürlüğün kaybolduğu bir durumdur, çünkü bireylerin her hareketi veri olarak kaydedilir.

Demokrasi                                                                                                              

Han’ın en temel endişelerinden biri, dijitalleşmenin ve enformasyonun demokrasiyi tehdit etmesidir. Dijitalleşme, bireyleri özgürleştirmek yerine daha derin bir kontrol mekanizmasına sokar. Toplumun en temel hakları, özgürlükleri ve eşitlik talepleri, hızla dijitalleşen dünyada metalaşır. Enformasyonun kısa süreli güncellenmesi ve sürekli değişen gündemler, toplumsal anlatıların anlamını ve gücünü zayıflatır. Bu durum, halkın kolektif bir bilinç geliştirmesini engeller ve demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesini tehdit eder.

Hakikat Krizi:         

Enformasyon çağında en çok hakikatle aramıza mesafeler girmiştir. Enformasyon hakikati gölgeler zira hakikatin ortaya çıkması için sessizlik ve derin düşünceye ihtiyaç vardır. Dijital çağın sürekli veri akışı ve gürültüsü derinlikli düşüncenin ortaya çıkmasını imkânsız kılar. Hakikat, hızlı ve yüzeysel tartışmalar arasında kaybolmaya mahkûmdur. İnsanlar hızlı enformasyon akışı içerisinde kendi inanç ve algılarını pekiştiren bilgileri tercih eder. Algoritmalar, sosyal medya platformları bireylerin algılarını yöneterek bu durumu daha da pekiştirirler. Böylece hakikat öznelleşir ve hatta ortadan kalkmış olur. Hakikat yerini enformasyona bırakmıştır. Hakikatle arasına mesafe giren insanların manipüle edilmesi, yönlendirilmesi ve yönetilmesi çok daha kolay hale gelir.

Sonuç                                                                                                                      

Enfokrasi, dijitalleşmenin getirdiği toplumsal dönüşümü derinlemesine ele alırken, enformasyonun insan hayatındaki merkezi rolünü ve bu durumun demokrasi üzerindeki olumsuz etkilerinin yeniden düşünülmesi gerekliliğini vurgular. Dijital iletişim araçları insanlar arasında gerçek bir iletişim kurulması imkanını tehdit etmektedir.  Han, dijitalleşmenin, bireylere özgürlük illüzyonu yaratmakla birlikte, aslında onları derin bir sömürü ve kontrol mekanizmasının içine çektiğini savunur. Gelecekte demokrasi ve özgürlüklerin yeniden şekillenebilmesi için, bu yeni rejimin nasıl işlediği ve bireylerin buna nasıl tepki verdiği üzerine çok daha fazla düşünülmesi gerektiğini öne sürer. Hakikatten uzaklaşarak, imajlara anlatılardan daha fazla değer verdiğimizde daha az insan olacağımızı söyler.

 

*Byung-Chul Han (2022), Enfokrasi: Dijitalleşme ve Demokrasinin Krizi (4. Basım), (Çev. Mustafa Özdemir), Ketebe Yayınevi, İstanbul. (ISBN: 9786258159257, 72 sayfa)

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.