A. Dugin: Rusya, Batı’yı Şoke Etmeyi Nasıl Planlıyor?

Korku diplomasiye, tırmanma ise sanata dönüşüyor. Ve biz ise şunu diyoruz: “Hamas’ı, Hizbullah’ı desteklemeyeceğiz, Suriye’de anlaşmaya varacağız, İran’a uzaktan yardımcı olacağız, BRICS içinde askerî ittifak kurmayacağız.” Bu bizi korkutucu olmayan, saldırıya hazırlanan çılgın çizgi film karakterleri gibi kurgusal karakterlere “Çeburaşkalar”a çeviriyor. Batı, Rusya’ya karşı savaşı bir çizgi film gibi tasvir ediyor.
Aralık 12, 2025
image_print

Alexander Dugin, Batı’nın kibrini sarsıp Rusya’nın gücünü geri kazanmanın ancak şok ve dehşet kampanyasıyla mümkün olacağını söylüyor.

Sputnik TV’de yayımlanan Escalation (Tırmanış) programında Alexander Dugin ile söyleşi.

Sunucu: Herkesin önemini çok iyi bildiği gerçekten etkili bir konuyla başlamak istiyorum. Vladimir Vladimiroviç dün, aylarca gezegenin etrafında dönebilecek ve Batı’yı veya herhangi bir ülkeyi tedirgin edecek yeni bir füze olan Burevestnik’in başarılı testlerini duyurdu. New York Times gibi Batılı yayın organları bunun durumu istikrarsızlaştırdığını ve silah kontrolünü karmaşıklaştırdığını söyleyerek “uçan Çernobil” adını taktılar. Batı’nın tepkisi çok canlı oldu. Merak ediyorum: Bu füze güç dengesini nasıl etkileyecek? Şu aşamada bize ne gibi avantajlar sağlıyor?

Alexander Dugin: Baştan söyleyeyim, silahlanma konusunda uzman değilim ve bu alanda amatör gibi görünmekten çekiniyorum. Ben bir sosyoloğum; jeopolitik ve politik psikoloji çalışıyorum, dolayısıyla konuyu bu çerçeveden, belki de biraz felsefi bir tonda analiz edeceğim.

Bana öyle geliyor ki, neo-conların etkisi altında kalan Trump, Ukrayna çatışmasında Rusya’nın pozisyonuna, yeteneklerimize, çıkarlarımıza, değerlerimize, neye hazır olduğumuza ve neye hazır olmadığımıza dair yanlış bir algı oluşturdu. Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesi için baskı yapmanın, tehdit etmenin, sesini yükseltmenin yeterli olduğuna inanan böyle bir Trump ile ortak bir zemin bulmamız mümkün değil. Bu inançtan vazgeçmeli; düşüncesini yeniden biçimlendirmeli. Sadece konuşma işi zorlaştırıyor. Anchorage’da müzakereler vardı, başkanımızla Trump arasında müzakereler. O, anlık yaşayan, fevri, saldırgan ama aynı zamanda güce ve kararlı tepkiye saygı duyan bir adamdır. Onunla iletişimde farklı yaklaşımlar denediğimizi anladık, fakat “yumuşak” bir tarzı kabul etmiyor. Her iyi niyeti zayıflık olarak okuyor.

“Diyaloğa açığız” dediğimizde, savaşı sürdürmeye gücümüz olmadığını düşünüyor. Uzlaşma sunduğumuzda, “Sadece bizim şartlarımızla —önce ateşkes, gerisini sonra hallederiz” diye karşılık veriyor. Büyük bir nükleer, askeri ve ekonomik güç olan Rusya’yı, Avrupa, Ukrayna veya İsrail gibi bir manda altında bir ülke olarak görmek, temelde yanlış bir yaklaşımdır. Bunu anladık. Trump’ta ne nezaket, ne deklarasyonlar, ne makul formüller işe yarıyor. Nezaketi zayıflık, makullüğü korkaklık, uzlaşma isteğini teslimiyet olarak görüyor. Bu tamamen yanlıştır ve hiçbir zaman böyle olmamıştır. Güç göstermeliyiz. Başkan Vladimir Vladimiroviç bunu dile getirdi; oshelomlenieden (“şok”, “sersemletme”) bahsetti — Batı bizim eylemlerimizle şoke edilmelidir. Burevestnik’in, “uçan Çernobil”in testi bu yönde bir adımdır. Fakat bu yeterli değildir; daha da ileri gitmeliyiz.

Batı korkutulmalıdır, çünkü rasyonel argümanlar tükenmiştir. Onları Rusya ile eşit düzeyde konuşmaya ancak gerçekten dehşet verici bir şey zorlayacaktır.

 

Sunucu: Burevestnik’in uzun süre havada kalabilmesi, neredeyse izlenemez veya vurulamaz olması başlı başına yeterince korkutucu değil mi?

Alexander Dugin: Mesele şu ki, Batı bizim beyanlarımızı şüpheyle karşılıyor. Batı basınını inceledim: Birçoğu Burevestnik’i bir blöf, hayalî bir silah olarak görüyor; özelliklerinden şüphe ediyor, ona karşı önlemler bulacaklarından eminler. Bu hep böyle olacaktır: Güç gösterilerimiz güvensizlikle ve aldatma suçlamalarıyla karşılanıyor. Dmitry Seims’in de doğru bir şekilde vurguladığı gibi: Blöf alanından çıkmak için gerçek bir güç gösterisi gerekir.

Batı daha ustaca blöf yapıyor: Mütevazı kapasiteleri “büyük atılımlar”a dönüştürülüyor. Trump hiperboliyle çalışıyor: “Harika! Muhteşem! Kesinlikle!” Onun güç ve özgüven retoriği, bir kobranın tavşanı büyülemesi gibi büyülüyor. Bizim diplomasi 35 yıldır farklı bir şekilde inşa edildi: “Çatışmalardan kaçınalım, uzlaşma bulalım, çıkarları dikkate alalım.” “Harika, sizi ezeceğiz!” karşılığı veriliyor. İran’ın nükleer programına dokunmayan isabetli saldırılar zafer olarak sunuluyor. Medya bunu alıyor ve Trump’ın kendisi de İran’ın “diz çöktüğüne” inanıyor. Bunlar kendi kendini gerçekleştiren kehanetlerdir: “Yıkıcı bir darbe” ilan ediyorlar, sahte bir sonuç gösteriyorlar ve bu üslup sanal gerçeklikte işe yarıyor. Bizim ifşalarımız ve argümanlarımız etkili olmuyor. Trump’ın başarısızlıkları zafer olarak ilan ediliyor, medyada yankılanıyor.

Göz ardı edilemeyecek hassas bir noktaya darbe indirmemiz gerekiyor. Bu ne olabilir,  bilmiyorum. Başkan oshelomlenieden bahsediyor: Batı şoke edilmelidir. Burevestnik’i fırlattık, ama tepki yok. Korksalar bile Rusya’nın blöf yaptığını, ekonomisinin zayıf olduğunu, yaptırımların etkili olduğunu, varlıklarına el konulabileceğini iddia ederek bunu gizliyorlar. Cehennemle karşı karşıyayız. Trump, daha iyi görünmesine rağmen pratikte Biden’ın savaşını sürdürüyor. “Bu benim savaşım değil” diyordu, ama sanki onunmuş gibi davranıyor. Yakında “Bu benim savaşım, bir günde kazanırım” diyecek. Söylemimizi sertleştirmeliyiz. Onlar formalitelere uymuyor, biz ise hâlâ nezaketle darbeleri karşılıyoruz. Kirill Dmitriev, Gorbaçov ruhuyla ABD ile ilişkileri normalleştirmeye çalışıyor, ama onlar bunu beyaz bayrak, teslimiyet olarak okuyorlar.

 

Sunucu: Biraz sonra Rusya Doğrudan Yatırım Fonu’nun başkanı Kirill Dmitriev’in ziyaretinden ve Rusya–ABD ilişkilerinde normalleşme olup olmadığından bahsedeceğiz. Oshelomlenie hakkındaki sözünüze dönmek istiyorum. Daha önce bunun Ukrayna’da altyapıya yönelik saldırılarla bağlantılı bir “Operasyon Oshelomlenie”nin başlangıcı olabileceğini söylemiştiniz. Bu “Operasyon Oshelomlenie” nedir? Sahada füzelerimizle bir güç gösterisi mi kastediyorsunuz?

Alexander Dugin: Yine söylüyorum, silah uzmanı değilim ama kolektif bilinci inceliyorum. Eğer bütün Ukrayna altyapısının yok edilmesi fark edilmiyorsa bazen küçük, nokta atışı bir drone, daha büyük bir etki yaratır.

Semboller ve imgeler dünyasında yaşıyoruz; gücümüz ile onun algılanışı arasında doğrudan bir bağlantı yok. Nereye vurulacağını söylemiyorum, modeller hesaplanmalı. Örneğin, Zelenski var —bu bir gerçeklik; o olmazsa— bambaşka bir gerçeklik. Onu alamayacağımızdan eminler. Amaçları Ukrayna’yı kurtarmak değil, başkalarının elleriyle bize savaş açmaktır. Zelenski yaşadığı sürece, tek başına bile olsa, onların propagandasına entegredir ve her şey “harika, muhteşem”dir. Altyapıyı yok edin — bunu gizlerler. Ordular gerçek haritaları ve uydu görüntülerini görüyor; ancak yaptırımlara veya saldırılara karar veren kamuoyuna düzenlenmiş görüntüler gösteriliyor. Gerçekliğin manipülasyonu yeni değil; bu, Batı’nın son 30 yıldaki post-modern yaklaşımıdır. Medya desteği olmadan, yapay zekâ tarafından oluşturulmuş olsa bile çarpıcı görüntüler olmadan bir askerî operasyon başarılı sayılmaz. İzleyiciyi ikna etmek için askeri harekât, siyaset, bildiriler, görsel imgeler ve gösterilerden oluşan bir kombinasyonuna ihtiyaç vardır. Gösterilmezse, sanki hiç yaşanmamış gibi olur.

Biz bu tür bir savaşa hazırlıklı değildik; bu bizim için yeni bir meydan okuma. Başarıyı öldürülen sayı, kurtarılan toprakla ölçüyoruz; düşmanı esirgiyoruz, kazan dairesinde 20 bin katili “iyi niyet jesti”yle bırakıyoruz. İhtiyaç duyulan şey, kendimizi değil, karşı tarafa vuran bir oshelomlenie eylemidir. Bunun için yalnızca askerî strateji değil, medya ustalığı da gerekir. Batı’yı, özellikle Trump’ın tırmandırması bağlamında sersemletmek için, onların “Korkunç derecede muhteşem, Ruslar tüm sınırları aştı!” demesini sağlamalısınız — çünkü onlar sürekli zayıf olduğumuzu, ilerlemediğimizi, kararlı adımlardan kaçtığımızı ve uzlaştığımızı iddia ediyor.

Ama retoriğin çarpıtamayacağı eylemler vardır. Bunlar yapılmalıdır. Yöntemler mevcut.

 

Sunucu: Bankova’ya [Sokağı] yönelik saldırılardan bahsetmiştiniz. Sersemletici etken bu mu?

Alexander Dugin: Bankova’ya saldırı o kadar çok konuşuldu ki anlamını yitirdi. Ne olacağını bilmiyorum—küçücük bir drone, elektronik bir güvercin, yakalanamaz mikroskobik bir unsur ya da gökten inen bir Burevestnik olabilir. Belki küçük bir sivrisinek Yermak ve Budanov’u ortadan kaldırır, ya da çok daha temel bir şey olur. Ben karar veremem, kabiliyetlerimizi bilmiyorum ve tavsiye veremem. Mesul olanlar karar vermeli. Fakat: oshelomlenie ilan edip sersemletici bir şey üretmemek tehlikelidir.

Söylemimiz sertleşiyor, kabiliyet gösteriyoruz ve insanlar bizden bir sonraki adımı bekliyor. Onları sersemletmeliyiz ki rakipler gerçekten şoke olsun. Batı’nın tepkisini takip ediyorum; Oreşnik ve Burevestnik konusunda sessiz kalıyorlar. Trump’ın sarsıldığına dair bir işaret yok. Onun psikolojisini, sosyolojisini, jeopolitiğini ve insanlığın kaderinin söz konusu olduğu bu oyunda, bu dehşet verici tırmandırma oyunundaki en küçük jestlerini bile analiz ediyorum. Ama bir sersemleme yok. İşi bitirmiş değiliz. Amaç kendi gücümüze kendimizi ikna etmek değil; onları sarsmaktır. Eğer Trump “Bu benim savaşım değil” der, destek kanallarını keser ve Avrupalıları kendi hâllerine bırakırsa, o zaman birini sersemletmiş oluruz. Albion’u, Paris’i, Merz’i sersemletmeliyiz. Bilinmeyen dronların saldırısı onları tedirgin etti, huzursuz etti, ama şoke etmedi. Olağanüstü bir şey gereklidir. Bizi ciddiye aldıkları yanılsaması artık yeter. Biz onların düşündüğünden daha güçlüyüz, daha tehlikeliyiz, daha kudretliyiz. Bu kanıtlanmalıdır—işte bu oshelomlenie operasyonudur. Şu ana kadar sonuç yok. Devam etmeliyiz.

 

Sunucu: İzin verin net ifade edeyim: Kyryll Budanov teröristler ve aşırılıkçılar listesinde. Sözlerinize bir ek yapmak istiyorum: Trump “Onlar bizimle oyun oynamıyor ve biz de onlarla oynamıyoruz” dedi. Bu ifade ne anlama geliyor?

Alexander Dugin: Hiçbir şey. Küçük bir öksürük gibi. Biz de aynı şeyi söyleyebiliriz: “Biz oynuyoruz, onlar da oynuyor” diyebiliriz. Trump’ın söyleyecek bir şeyi olmadığında, mantıklıymış gibi görünen ama anlamsız cümleler kuruyor. Bu, onu sersemletemediğimiz anlamına gelir. Onu sersemlettiğimizde tutarlı konuşacaktır. Şimdilik her zamanki trollemeleri bunlar; nasıl yorumlamak isterseniz öyle yorumlayın; kendisi de ne dediğini anlamıyor. Trump’ın nükleer tırmanmanın yeni bir aşamasına geçme kararlılığı kırılmamıştır. Ne yazık ki.

 

Sunucu: “Operasyon Oshelomlenie” hakkında son bir sorum var. Diyelim ki, sizin de ima ettiğiniz gibi, örneğin Yermak veya Zelenski ortadan kaldırılırsa, Avrupa medyası ve politikacıları bunu hemen bir şehit imgesi yaratmak için kullanıp vatandaşlarına artık Rusya’nın savaş hazırlığı gerektiren doğrudan bir tehdit olduğunu söylemezler mi? Şu anda bulanık bir tablo çiziyorlar, gerçekleri manipüle ediyorlar; böyle bir olay onlara kusursuz bir araç sunmaz mı?

Alexander Dugin: Belki öyle olur. Fakat biri bizimle savaşmak istiyorsa, bunu bir bahaneyle de yapar, bahane olmadan da. Somut kararlarda ısrar etmiyorum. “Operasyon Oshelomlenie” ilan edildi ve bunun zamanında ve doğru olduğunu düşünüyorum. Ancak biçimi, tek başına Başkomutan’ın ve askerî-siyasi liderliğin yetkisindedir. Ben karar önermiyorum, ima etmiyorum sadece imgeler ve örnekler ortaya koyuyorum.

Ama şuna dikkat edin: Eğer onları sersemletmezsek, savaşa çok daha başarılı ve hızlı hazırlanırlar. “Şimdi onları sersemleteceğiz” diyoruz ama harekete geçmiyoruz. O zaman provokasyonu kendileri sahneleyecekler; Zelenski’ye bir “sivrisinek” gönderecekler, Rusları suçlayacaklar, istedikleri her şeyi bize atfedecekler. Sahte bayrak operasyonları modern siyasetin standartlarıdır. Biz hareketsiz kalırsak, bunu bizim yerimize yaparlar ve bize karşı kullanırlar.

Gerçeklik güvenilirliğini yitirdi; artık yok. Her şeyi imgeler belirliyor. Bizde güç imgesinin eksikliği var. Diyorlar ki: Ruslar tehlikeli, ama önemsiz. Tehdit ediyoruz, ama çaresiziz. Bu, onların saldırganlığına zemin hazırlıyor: Saddam Hüseyin veya Hamas gibi, kötü ama zayıf bir düşman imajı. Bizi bu tuzağa sürüklüyorlar ve biz karşı koymuyoruz. “Biz barışçıyız, saldırmak istemiyoruz” diyoruz. Onlar da “Zayıflar, tehditlerini gizliyorlar, açığa çıkmaktan korkuyorlar” diyor. Bu tek taraflı bir bilgi savaşıdır.

Enformasyonel saldırı stratejilerini baltalayabilecek az sayıda, nadir de olsa fırsatlar var.  Batı’ya ya da Ukrayna’ya değil, onların bilgi balonuna vurmalıyız. Bu balon tehlikelidir: Trump’ın bahsettiği gibi, bize karşı gerçek bir savaşı, tomahawkları, nükleer denizaltıları meşrulaştıran bir görüntü yaratıyor. İran’da olduğu gibi saldırıların bizi teslim olmaya zorlayacağına inanıyorlar. “Biz saldırmayacağız, kurallara uyuyoruz” dedikçe, zayıf olduğumuz izlenimi güçleniyor. 20 bin Ukraynalı askeri esir alıyoruz, takas ediyoruz, koşullar sağlıyoruz; bu zayıflık olarak algılanıyor. Bunu nasıl değiştiririz? Bilmiyorum. Ama değiştirmek şart.

Bilgi boyutunu dikkate alan mekanizmaları devreye sokmalıyız. Onların yalanları zararsız değil, topraklarımıza füze saldırılarına yol açıyor. O zaman sert karşılık vermek zorunda kalacağız. Barışçıllığı, sertliği, müzakereleri, kararlı adımları her şeyi kendi anlatılarına entegre ediyorlar. Bu kritik aşamada onların enformasyon savaşlarını nasıl bozacağız? Batı’yı giderek yaklaştığı saldırıdan vazgeçirmeliyiz. Sağduyu ile güç arasındaki denge hassas bir ayar gerektirir. Tırmanış ya da sonsuz kaçınma, her ikisi de teslimiyet demektir.

Bu, savaşın, yüksek siyasetin, egemenlik ve ulusal çıkar mücadelesinin sanatıdır. Bir felsefi kategori olarak siyaset, varoluş mücadelesidir. Bazı yöneticiler bu sanata sahiptir, bazıları felakete sürükler. Zafer sarhoşluğuna kapılmamalıyız, üstümüzde fırtına bulutları birikiyor. Olası bir savaş için müttefik aramanın zamanı geldi.

Çin ile askerî bir ittifak öneririm: Batı, bize yönelik bir saldırının müttefiklerin karşılıklarını tetikleyeceğini anlarsa, bu onları caydırır. Eğer dikkatleri Tayvan’a yönelirse, Çin’i desteklemeliyiz. Bunun eşiğindeyiz. Rusya ve Çin, ekonomik, jeopolitik ve askerî güçler olarak önemli bir kuvvettir. Hindistan ve diğer ülkelerle bağlarımızı güçlendirmeliyiz. Turnusol kâğıdı; ABD’nin Venezuela ve Kolombiya’ya yönelik saldırganlığıdır. Orada rejimleri değiştirirlerse, bu bize tehdittir. Bu onların Monroe doktrinidir, onların “Ukraynaları”dır ve durmayacaklardır. Başarıları, bize ve Çin’e karşı da hareket edebileceklerine dair güvenlerini artıracaktır. Latin Amerika’da jeopolitik çalışmayı yoğunlaştırmalıyız. Trump’ın orada rejimleri kolayca değiştirmesine izin verirsek, konumumuz kötüleşir.

 

Sunucu: Yani silah mı sağlamalıyız?

Alexander Dugin: Herkese; İran’a, Hizbullah’a, Venezuela’ya. Aktif bir şekilde, büyük hacimlerde, sınırsızca; ABD’nin yaptığı gibi. Aynı anda şöyle deriz: “Biz barıştan yanayız, Trump, sen harikasın, ama bu ticaret.” Maduro Oreshnik füzeleri için, hava savunma sistemleri için ödeme yapıyor; bu bir anlaşmadır. Trump’ın dediği gibi: “Bu bir anlaşma.” Kurtlarla yaşa, kurt gibi ulursun. İşte bu oshelomleniedir.

Biz ise şunu diyoruz: “Hamas’ı, Hizbullah’ı desteklemeyeceğiz, Suriye’de anlaşmaya varacağız, İran’a uzaktan yardımcı olacağız, BRICS içinde askerî ittifak kurmayacağız.” Bu bizi korkutucu olmayan, saldırıya hazırlanan çılgın çizgi film karakterleri gibi kurgusal karakterlere “Çeburaşkalar”a çeviriyor. Batı, Rusya’ya karşı savaşı bir çizgi film gibi tasvir ediyor.

Onların “karikatür” savaş planlarını hemen bozmalıyız. Trump, MAGA ideolojisinde güçlü, ancak canavarca davranıyor ve bunu bizim zararımıza yapmıyor. Bizim çıkarımız sadece temas hattı değil, Rusya’nın küresel konumudur. Biz bir kutubuz ve Orta Doğu hakkında bir duruşumuz, dostlarımız ve düşmanlarımız olmalı; ittifaklara girmeli, askerî ve finansal yardım sağlamalı, karşılık beklemeliyiz. Bu Afrika’yı, Asya’yı, Latin Amerika’yı ilgilendiriyor. Büyük bir güç her şeyle ilgilenir, hatta Falkland Adaları’yla bile. Kaynaklarımız var mı?

Eğer kaynaklarımız yoksa her geri çekiliş egemenliğimize mal olur. Kuşatıldık ve düşman daha fazlasını talep edecek: Rusya’nın kolonileştirilmesini. Batı bunu sabah akşam konuşuyor; çöküşümüz için kaynaklar yaratıyor; komplo, rejim değiştirme operasyonları. Zayıflık gösterirsek Afrika, Latin Amerika, Orta Doğu, Asya bizim olmaz. Sonra diyecekler ki: “Sibirya sizin değil, Kuzey Kafkasya sizin değil.”

Batı hegemonyası yeni, ağ tipi gerçekliklerde işleyen bir makinedir. Yapay zekâ bunun örneği. Biz onu, tıpkı Elon Musk’ta olduğu gibi, temelinde liberal mayınlar bulunduğunu anlamadan benimsiyoruz. Bu, Hizbullah’ın çağrı cihazları gibi patlayabilir. İçinde bulunduğumuz çatışmanın ölçeğini kavrayamıyoruz. Bilimimizin, kültürümüzün, ekonomimizin teknik tarafını, hibe bazlı devşirilmesini anlamıyoruz. Batı bize nüfuz etti; her kuruma demokrasi, serbest piyasa adlı arka kapılar yerleştirdi. 90’larda düşmana şehrin anahtarlarını verdik. Ve hâlâ tamamen kurtulmuş değiliz. Enformasyon savaşı dâhil her düzeyde savaşıyoruz ama her zaman nasıl yapılacağını bilmiyoruz. Çatışmanın yerelleştirilebileceğini sanıyoruz, oysa küreseldir.

 

Sunucu: Biz iyi niyet üzerinden düşünüyoruz, fakat dünya buna hazır değil. Müttefiklerden ve Çin’den söz ettiniz. Şunu netleştirmek istiyorum: Donald Trump’ın gerçekleşen ziyareti ve 30 Ekim’deki Şi Cinping görüşmesi, bundan ne beklemeliyiz? Bazı yayınlar, Trump’ın, Çin’in enerji işbirliğini Rusya’dan uzaklaştırmaya çalışacağını yazıyor.

Alexander Dugin: Elbette kısmen bunun için gidiyor, ama yalnızca bunun için değil. Trump, MAGA felsefesini terk ederek neo-con pozisyonları benimsedi. Lindsey Graham gibi insanların elinde bir araç hâline geldi. Amacı, Güneydoğu Asya’da tehdit, rüşvet ve Çin’in reddetmeyeceğine inandığı teklifler yoluyla ittifaklar kurmaktır. Bu bir savaştır. “Çin’le rekabet ediyorum” diyor, ama bizimle savaşıyor. Biden, Obama, neo-conlar— işte bugünkü Trump budur.

Ziyareti düşmanca bir adımdır. Bizim aleyhimize entrikalar örüyor ve anlaşmalar yapıyor. Her şeyi kontrol ettiğini sanıyor, fakat Rusya egemen bir devlettir ve ona itaat etmez. Çatışmamıza kolay bir zafer bekleyerek girdi. Avrupa da homurdanıyor ama neo-conların yolundan gidiyor. Ve bu tehlikeli.

Trump sadece Çin’le atışmıyor — bize karşı anlaşmalar yapmak için gidiyor. Şi Cinping’in bize karşı radikal adımlar atması pek olası değil, ama bunun olmaması için çalışmalıyız. Çin ile yoğun bir ortaklık inşa etmeliyiz. Başkanımız bunun için yorulmadan çalışıyor, ancak Rus politikasının mekanizmaları çok yavaş, bürokratik, hantal olduklarından bazen bu meydan okumalara göre ayarlanamıyor. Putin, insanlığın kaderinin bağlı olduğu bir kahraman gibi hareket ediyor, fakat talimatları kâğıt işlerinde boğuluyor, dikey yapı yataylaşıyor. Hızlanmalıyız — ittifaklarda, askerî, ekonomik, stratejik alanlarda, çok kutupluluğu paylaşanlarla birlikte. “Operasyon Oshelomlenie”nin düzeyleri vardır; dünya siyasetinde olumlu adımlar, yeni dostların çekilmesi ve müttefiklerin desteklenmesi bunlara dâhildir.

 

*Alexander Dugin, Sosyoloji ve Siyasal Bilimler Profesörü ve doktora (PhD) düzeyinde felsefecidir. Rus Jeopolitik Okulu ve Avrasyacı Hareket’in kurucusudur.

 

Kaynak: https://www.multipolarpress.com/p/how-russia-plans-to-shock-the-west

Tercüme: Ali Karakuş

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.