7 Ekim: Ortadoğu’nun Dönüm Noktası

7 Ekim’de Hamas’ın gerçekleştirdiği operasyon Orta Doğu’da bir dizi şiddetli çatışmaya yol açtı. 7 Ekim’deki operasyonlarla başlayan süreçte binlerce roket atıldı, İsrail misillemeleriyle bölgede büyük bir yıkım ve can kaybı yaşandı. Gazze’de 41 binden fazla sivil öldü, Lübnan’da binden fazla kişi hayatını kaybetti. Gazze harabeye döndü, hangi sokak nereye çıkıyor, artık harita bile söyleyemez. Çatışmalar diğer bölgelere yayıldı. Birçok insanın hayatı geri dönülemez şekilde değişti. Bölge halen bir kriz içinde.
Ekim 7, 2024
image_print

Sesli Makale:

7 Ekim 2023’te başlayan Hamas operasyonu sonrasında meydana gelen çatışmalar Gazze’deki yıkıcı etkileri ve İsrail’in Lübnan’a yönelik hava saldırılarıyla sürdü. Savaşın başından bu yana 43 binden fazla sivil hayatını kaybetti, çatışmalar ve bombalamalar ise hala devam ediyor. Medya ise olaylara sadece uzaktan tanıklık edebiliyor, çünkü bölgeye giriş imkânsız. Yıkımın ortasında herkes yarını unutmuş, bugünle meşgul.

Hamas lideri Yahya Sinvar operasyon planını yalnızca birkaç kilit adamıyla paylaşmıştı. Önceki akşam İsrail ve Gazze’de hayat normal şekilde devam etti. Ancak ertesi sabah 6.30’da binlerce roket Gazze’den İsrail’e fırlatıldığında o günün farklı olacağı anlaşılmaya başlandı. 7 Ekim’de bin 200’den fazla İsrailli hayatını kaybetti. Hamas’ın kaçırdığı 250 kişiden bazıları serbest bırakıldı, bazıları ise ölü bulundu.

Savaş o günden beri Gazze’ye Lübnan’a, İsrail’in kuzey sınırına, Suriye ve Yemen’e yayıldı. On binlerce insan öldü. Gazze’de hayatını kaybedenler, kayıplar ve yaralananlar için ertesi gün kavramı anlamını yitirdi. Netanyahu ise BM’de tehditler savurmakla meşgul.

 

Onlarca yıllık şiddet

İsrail ile işgal altındaki Filistin toprakları arasındaki silahlı çatışma modern tarihin en uzun kavgalarından biri. Her yıl her nesil aynı acı hikâyeleri ve kanlı sayfaları yeniden yazıyor. Bir bakıyorsunuz, barış anlaşmaları imzalanmış ama hepsi birer kâğıt parçası olarak kalıyor. İsrail için bu savaşı sürdürmek bir gelenek haline gelmiş.

7 Ekim 2023’te Hamas ve diğer silahlı grupların İsrail’e gerçekleştirdiği sürpriz operasyonda en az bin 200 kişi öldürüldü ve 200’den fazla kişi rehin alındı. Ama unutmamak gerekir ki bu çatışmanın kökleri tarih kitabında ciltlerce yer kaplayacak kadar derin. Bu çatışmanın sebeplerinden biri İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı ayrımcı sistem. Bu sistem Filistinlilerin hayat şartlarını kötüleştiren ve onları dışlayan insanlık dışı eylemlerle destekleniyor. Çatışmanın kökleri Ekim 2023’ün çok ötesine uzanıyor ve insan hakları ihlalleriyle dolu uzun bir geçmişe dayanıyor.

 Savaş yorgunu Hamas

İsrail 1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan beri Filistin topraklarını, Gazze Şeridi de dahil olmak üzere işgal altında tutuyor. Hamas 1987 yılında kuruldu, Filistin topraklarının tamamen kurtarılması için mücadele ediyor. Hamas hedeflerine ulaşmak için zaman zaman siyasi şiddete başvurdu ve İsrail’e yönelik intihar saldırıları ve roket saldırılarından sorumlu tutuldu. 2017’de yeni bir tüzük benimseyen Hamas antisemitik dili kaldırdı ve Yahudiler yerine Siyonistleri hedef aldı. Hamas 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurulmasını hedefliyor.

İsrail’in parçala-yönet stratejisi

İsrail’in “parçala ve yönet” stratejisi Filistinlilerin yaşadığı bu sistemin ruhunu oluşturuyor. Filistinlileri ayrılmış bir hayat sürmeye mahkûm eden ayrımcılık sistemi onları farklı topraklarda, idari ve hukuki alanlarda ayrı tutuyor. 2002’den bu yana İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’den Filistinlilerin evlilik yoluyla İsrail veya Doğu Kudüs’te statü kazanmasını engelleyen politikaları aile birleşimini önlüyor. Ayrıca ayrımcı mülkiyet kuralları, ev yıkımları ve zorla tahliyelerle Filistinlilerin topraklarının elinden alınması da önemli bir mesele. 2007’den beri Gazze’ye uygulanan abluka Filistinlileri hareket kısıtlamalarıyla karşı karşıya bırakıyor ve bu da sağlık hizmetlerine erişimi zorlaştırıyor. Kimi zaman hastaneye gitmek bile hükümet iznine bağlı. Eşitlikten uzak olan bu durum Filistinlilerin ayrıştırılmasına ve kontrol edilmesine yol açan bir dizi yasa ve politika ile destekleniyor.

Kısacası İsrail’e yönelik 7 Ekim operasyonu Filistinlilere yönelik onlarca yıllık şiddet, mülksüzleştirme ve yasa dışı işgalin ardından gerçekleşti.

Geri sayım

2023 yılı boyunca İsrail ile Filistin İslami Cihat Örgütü arasında mayıs ayında çatışmalar yaşandı. Artan yerleşimci saldırıları yüzünden yüzlerce Filistinli yerinden edildi ve Kudüs’te Mescid-i Aksa çevresinde de çatışmalar meydana geldi. Eylül 2023’te İsrail ile Hamas arasındaki gerilimler arttı ve The Washington Post iki tarafın savaşın eşiğinde olduğunu bildirdi. 13 Eylül’de sınırda beş Filistinli öldürüldü. İsrail bir sevkiyat içinde patlayıcılar bulduğunu iddia ederek Gazze’den tüm ihracatı durdurdu, ancak Hamas bu iddiaları yalanladı. İhracat yasağı binlerce aileyi etkiledi. Bu duruma tepki olarak Hamas güçlerini yüksek alarma geçirdi ve diğer gruplarla askeri tatbikatlar yaptı. 29 Eylül’de Katar, BM ve Mısır, İsrail ile Hamas yetkilileri arasında kapalı geçiş noktalarını açmak ve gerilimi azaltmak için bir anlaşma sağladı. Mısır operasyondan birkaç gün önce İsrail’i büyük bir patlama uyarısıyla bilgilendirdiğini iddia etti, ancak İsrail bu uyarıyı yalanladı.

 

Gözlerden uzak bir plan

2023 yılında Hamas, Gazze’deki tünel ağı olan Gazze metrosu üzerinden gizli iletişim kurarak İsrail istihbaratından kaçmayı başardı ve El Aksa Tufanı Operasyonu’nu planladı. Bu özel planlar operasyon öncesinde sadece kısa bir süre içinde ifşa edildi, bu da istihbarat ajanslarının hazırlıksız yakalanmasına ve sürpriz bir operasyona sebep oldu.

Operasyondan önceki aylarda Hamas, İsrail’e operasyon hazırlıklarını gösteren videolar yayımladı. Aralık 2022’deki bir videoda Hamas üyelerinin rehine alma eğitimi yaptığı görülürken başka bir videoda yamaç paraşütü pratiği yaptıkları görüldü. 12 Eylül’de ise Hamas sınırı aşmak için eğitim yapan savaşçılarını gösteren bir video paylaştı. Operasyonun ardından İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Hamas’ın sınır yakınlarındaki askeri üsleri ve yerleşimleri detaylı bir şekilde incelediğini bildirdi.

Wall Street Journal operasyonun arkasında İran’ın olduğunu öne sürdü, ancak ABD yetkilileri ve İran bu iddiaları reddetti. IDF operasyon sonrası 10 binden fazla silah ele geçirdiğini bildirdi; bu silahlar arasında RPG’ler, mayınlar, keskin nişancı tüfekleri ve dronlar yer aldı. İsrail kaynaklarına göre ele geçirilen belgeler ve haritalar Hamas’ın İsrail kasabalarına, şehirlerine ve kibutzlarına operasyon yapmayı planladığını gösteriyordu.

Gözlüğünü takmayı unutan İsrail istihbaratı

7 Ekim’den bir yıl önce İsrailli yetkililerin Hamas’ın ayrıntılı operasyon planlarına ulaştığı bildiriliyor. Bu belgede operasyon planlar ve hedefler İsrail kuvvetlerinin boyutları ve konumları gibi bilgiler yer alıyordu. Hamas’ın bu detayları nasıl öğrendiği konusunda İsrail’de soru işaretleri oluştu. Plan büyük ölçekli bir roket saldırısı, sınır boyunca gözetleme kameralarını ve otomatik silahları etkisiz hale getirmek için insansız hava araçları kullanmayı ve yamaç paraşütü ile İsrail’e girecek Hamas üyelerini içeren bir işgal planı içeriyordu. The New York Times, Hamas’ın bu planı şaşırtıcı bir kesinlikle takip ettiğini bildirdi.

İsrail’deki askeri ve istihbari liderlik bu planı, çoğunlukla Hamas’ın yeteneklerinin ötesinde olduğunu düşünerek göz ardı etmişti. Ancak bir istihbarat analisti Hamas’ın operasyon hazırlıklarını bildirmiş ama üst düzey yetkililer bu uyarıyı dikkate almamıştı. Haaretz’e göre operasyondan saatler önce İsrail’in iç istihbarat ajansı Şin Bet ve IDF komutanları Nova müzik festivali için muhtemel bir tehdit üzerine konuşmuş, ancak festivalin organizatörleri uyarılmamıştı.

Bir BBC araştırmasına göre Hamas’ın İsrail’e karşı önemli bir operasyon planladığını gösteren gözetim raporları mevcutken üst düzey IDF subayları bu uyarıları sürekli olarak göz artı etmişti. Haaretz’in bir araştırması IDF’in üst kadrosundaki yetersizliğin, özellikle Hamas’ın operasyonlar için yaptığı hazırlıkları kabul etmeme tutumunun ekim operasyonlarının başlıca sebeplerinden biri olduğunu ortaya koyuyor.

Savaş başlıyor

2023 yılı 7 Ekim Cumartesi günü sabah 6.30’da Hamas, El Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlattığını duyurdu. Kassam komutanı Muhammed Deif yaptığı konuşmada İsrail’in Gazze’ye uyguladığı 16 yıllık abluka, Batı Şeria’daki şehirlerdeki İsrail baskınları, El Aksa Camii’ndeki şiddet, askerlerin desteğiyle İsrailli yerleşimcilerin gerçekleştirdiği şiddet, mülklerin gaspı ve evlerin yıkımı, Filistinlilerin yıllarca keyfi olarak gözaltında tutulması ve bu süreçte hastalık yüzünden çürümesi gibi konuları dile getirdi. Deif, İsrail’in uluslararası hukuka kayıtsızlığı, Amerikan-Batı desteği ve uluslararası sessizliği eleştirdi. Ardından operasyonun detaylarını açıklayarak “dünyadaki son işgali sona erdirmek” için bir sınır çizdiklerini ifade etti. Bunun hemen ardından Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye de benzer bir duyuruyu televizyon aracılığıyla yaptı.

Filistinli gruplarda alarm durumu

Hamas’ın yanı sıra birkaç Filistinli grup da operasyonu destekleyerek kısmen katılım sağladı. Maoist Demokratik Filistin Kurtuluş Cephesi bünyesindeki silahlı grup Ulusal Direniş Tugayları operasyon kapsamında katılımlarını onayladı ve IDF ile çatışmada üç savaşçı kaybettiklerini bildirdi. Filistin Halk Cephesi ve Batı Şeria merkezli apolitik bir grup olan Aslanlar Timi de operasyonu desteklediklerini duyurarak birlikler arasında en yüksek alarma geçtiklerini ve genel seferberlik ilan ettiklerini belirtti.

5 bin roketle “günaydın”

7 Ekim operasyonunun başlangıcında Gazze Şeridi’nden İsrail’e 20 dakika içinde 5 binden fazla roket fırlatıldı. Gazze çevresinde ve Şaron Ovası’nda, Gedera, Herzliya, Tel Aviv ve Aşkelon gibi yerlerde patlamalar meydana geldi. Beerşeba, Kudüs, Rehovot, Rişon LeTsiyon ve Palmahim Hava Üssü’nde hava saldırısı sirenleri aktif hale getirildi. Hamas dünyanın dört bir yanındaki Müslümanları saldırıya geçmeye çağırdı. Akşam saatlerinde Hamas, İsrail’e doğru yaklaşık 150 roket daha fırlattı; Yavne, Givatayim, Bat Yam, Beit Dagan, Tel Aviv, Rişon LeTsiyon’da patlamalar rapor edildi.

Paraşütle inen kaos

Operasyonun ilk saatlerinde yaklaşık 6 bin Filistinli, Gazze’den İsrail’e 119 farklı noktadan sızarak sınırı aştı. Bu sızmalar kamyonlar, motosikletler, buldozerler, tekneler ve motorlu paraşütlerle gerçekleştirildi. Sderot kasabasındaki polis karakolu Hamas’ın kontrolüne geçti ve bilgisayar sistemleri yok edilerek iletişim kesildi. Bu, İsrail’in operasyonlara tepki vermesini geciktirdi.

İsrail’e sızan Hamas üyeleri birçok yerleşim yerini ele geçirdi. Bazı Hamas üyeleri operasyonlar sırasında aksiyon kameraları takmayı da unutmamıştı. Çektikleri görüntüleri propaganda amacıyla kullandılar.

İsrail kendi sivillerini vuruyor

Operasyonlardan biri Re’im yakınlarındaki Supernova Sukkot Festivali’nde gerçekleşti. Sabah saatlerinde başlayan roket saldırısı sonrası silahlı Hamas üyeleri motosikletler, kamyonlar ve paraşütlerle festival alanını kuşattı. Olaydan sonra sivil kayıplarının birçoğunun İsrail’in panik halinde verdiği tepki sonucu gerçekleştiği belirlendi.

İsrail kurbanı rehineler

Operasyon sırasında yaklaşık 70 Hamas üyesi Gazze Şeridi sınırına 3 kilometre mesafedeki Kfar Aza kibutzuna operasyon düzenledi, birçok kişi rehin alındı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) durumu düzeltmek için geç kaldı. 700’den fazla sakini olan kibutzun kontrolü IDF’in iki gününü aldı. 15 Ekim itibarıyla ölen İsraillilerin tam sayısı bilinmemekle birlikte 52 kişinin öldüğü ve 20’den fazla kişinin kayıp olduğu bildirildi.

Hücum sabahında yaklaşık 70 Hamas üyesi Be’eri’de bir kibutza operasyon düzenleyerek en az 130 kişiyi öldürdü. Birçok ev de ateşe verildi. Rehineler alındı. Dost ateşiyle sebebiyle de ölümler yaşandı; bir İsrail tankı 14 rehineyi kurtarmak için bir eve ateş açtı, evdeki 40 Hamas üyesini ve biri hariç tüm rehineleri öldürdü.

İsrail’in güneyine yönelik diğer operasyonlar

Hamas üyelerinden oluşan bir grup Yahini moşavına operasyon düzenledi. Operasyonda yedi kişi hayatını kaybetti; bunlar arasında bir sınır polisi ve Maglan birliğinden bir IDF yüzbaşısı da bulunuyordu. Moşavın topluluk lideri o sırada Tayland’daydı ve uzaktan kumanda ederek moşavın 18 kişilik koruma ekibinin tepkisini yönlendirdi. YAMAM ve Sayeret IDF birimleri olay yerine gelerek tüm Hamas üyelerini etkisiz hale getirdi.

Ein HaŞloşa kibutzuna yaklaşık 90 Hamas üyesi sızdı, evleri yağmalayıp yaktı. Hamas üyeleri ile güvenlik ekibi arasında altı saat süren bir çatışma yaşandı; güvenlik ekibinin lideri bu çatışmada öldürüldü.

Saat 10.00’da operasyonların başlamasından beş saatten kısa bir süre sonra Re’im askeri üssünde çatışmalar yaşandı. Hamas üssü ele geçirdi ve birkaç İsrailli askeri rehin aldı, ancak günün ilerleyen saatlerinde IDF durumu toparladı, Üs IDF’in dron ve gözetim operasyonlarının yapıldığı yerdi. Hamas üste öldürdüğü İsrailli askerlerin görüntülerini paylaştı.

Nir Am’da 25 yaşındaki güvenlik koordinatörü Inbal Rabin-Lieberman ve amcası Ami bir koruma ekibiyle birlikte yakınlardaki bir tavuk çiftliğine girmeye çalışan birkaç Hamas üyesini öldürdü.

Ofakim kasabasında 47 kişi hayatını kaybetti. Ofakim 7 Ekim’deki yoğun operasyonların ulaştığı en uzak noktaydı. Kasabanın büyük bir kısmı işçi sınıfı Yahudilerden oluşuyordu. Hamas üyeleri kasabanın daha eski konutlarının bulunduğu yerleri hedef aldı ve bu bölgelerde her evde ferdi sığınaklar olmadığı için operasyonlar daha etkili oldu. Operasyonlar sırasında birkaç Kassam Tugayı üyesi Ofakim’in kuzeydoğusundaki Rahat Bedouin şehrine de sızdı.

Rehineler

Hamas operasyonunun başlamasından kısa bir süre sonra birçok kişinin Gazze Şeridi’ne rehine olarak götürüldüğüne dair raporlar ortaya çıktı. Günün ilerleyen saatlerinde Hamas, yeterince İsrailli askeri rehin aldığını ve bununla bir esir takası gerçekleştirebileceğini duyurdu. İsrail de bunu doğruladı. Be’eri’de 50 kişiye kadar rehine alındı ve 18 saat süren çatışmalarından ardından İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) bu rehineleri kurtardı. Ofakim’de de rehineler alındı ve bir çatışmada dört polis öldü, ancak IDF iki İsrailli rehineyi kurtardı. Hamas birçok rehineyi Gazze’ye götürdü ve 16 Ekim itibarıyla 250 rehineyi ellerinde tuttuklarını açıkladı. Bu kişilerin yarısı yabancı uyruklu ya da çok vatandaşlığa sahipti. Rehinelerin bir kısmı diğer Filistinli gruplara teslim edildi. Hamas’ın rehineleri İsrail’in saldırılarını durdurmak ve Filistinli mahkûmları serbest bırakmak amacıyla kullandı.

İsrail’de kafa karışıklığı

Filistinlilerin Gazze çevresindeki sınırı ihlal etmesinden sonra İsrail ordusunun karşı saldırı düzenlemek için asker göndermesi saatler aldı. İlk destek için gönderilen helikopterler İsrail’in kuzeyinden kalktı ve çatışmalar başladıktan bir saat sonra Gazze’ye ulaştı. İsrail hangi karakol ve yerleşimlerin işgal edildiğini tespit etmekte ve yerdeki Filistinlileri, kendi askerlerini ve sivilleri ayırt etmekte zorlandı. Gazze Şeridi’ni bombalamaya sabah 9.45’te başladı.

İsrail tarihinin en kanlı günü

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), Hannibal Direktifi’ni uygulayarak Hamas üyelerinin rehinelerle birlikte Gazze’ye dönmesini engellemek için her ne pahasına olursa olsun saldırı talimatı verdi. Bu emir sınır bölgelerinde geniş çaplı olarak uygulandı. Direktif bazı durumlarda dost ateşi olaylarına ve rehinelerin ölümüne yol açtı.

Bu süreçte helikopterler ve tanklar Hamas üyeleriyle birlikte sivilleri de hedef aldı. Hannibal Direktifi’nin uygulanması hem askeri hem de sivil kayıplara yol açtı.

7 Ekim’deki operasyonlarda toplam ölü sayısı bin 175. Operasyon sonucunda 3 bin 400’den fazla kişi yaralandı. 247 kişi rehin alınarak Gazze’ye götürüldü. Operasyonlar 4 milyon nüfusa sahip olan bir bölgeyi etkiledi ve 300 bin kişi yerinden edildi.

Bu operasyon İsrail tarihinin en kanlı günü olarak kabul ediliyor.

Hamas: Meşru bir direniş eylemi

Halid Meşal, Hamas operasyonunu övgüyle karşıladı ve bunu İsrail işgaline karşı meşru bir direniş olarak nitelendirdi. 7 Ekim’deki operasyonun sonuçlarını bildiklerini vurgulayarak özgürlük arayışında Filistinlilerin hayatlarının feda edilmesi gerektiğini belirtti. Hamas’ın üst düzey üyesi Halil El Hayya bu eylemin yalnızca bir çatışma değil tüm denklemi değiştirmek için gerekli olduğunu ifade etti ve Filistin meselesini yeniden gündeme taşıdıklarını ekledi.

Hamas Medya Danışmanı Tahir El Nunu, İsrail ile savaş durumunun tüm sınırlarda kalıcı hale gelmesini umduğun belirtti. El Aksa Tufanı operasyonunun sadece bir başlangıç olduğunu ve daha fazlasının geleceğini vurguladı.

Hamas operasyonda çocuk öldürdüklerini reddetti ve bazı Batılı medya organlarının Yahudi anlatısına dayanarak oluşturduğu uydurma iddialarını yalanladı.

Ocak 2024’te Hamas “Bizim Anlatımız” başlıklı bir rapor yayımlayarak bazı hataları kabul etti, ancak kasıtlı olarak sivilleri hedef aldıklarını reddetti. Operasyonları Filistin halkına yönelik tüm İsrail komplolarına karşı normal bir tepki olarak gerekçelendirdi.

Abbas: Hamas’ın eylemleri Filistinlileri temsil etmiyor

Filistin Cumhurbaşkanı Mahmud Abbas “Hamas’ın eylemleri Filistinlileri temsil etmiyor” dedi.

30 Ekim’de Filistinli Hristiyan yetkili Hanan Aşravi operasyonların IDF’ye karşı başlatılan bir direniş eylemi olduğunu söyledi.

16 Mayıs 2024’te Mahmud Abbas 7 Ekim’deki Hamas’ın tek taraflı askeri eyleminin İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırılarına haklılık kazandırdığını ifade etti. Bu açıklamaya cevap olarak Hamas, Abbas’ın sözlerinin üzüntü verici olduğunu belirterek operasyonun Filistin davasını yükselttiğini ve stratejik kazançlar sağladığını savundu.

İsrail’deki Arap siyasetçiler ise Hamas’ın operasyonunu kınadı.

Filistinlilerden Hamas’a destek

Operasyonların ardından Hamas’ın popülaritesi patladı. 14 Kasım’da Ramallah merkezli Arab World for Research and Development (AWRAD) tarafından yapılan bir ankette Batı Şeria’daki Filistinlilerin operasyonu desteklediği belirlendi. Gazze’deki Filistinliler arasında destek oranı daha düşüktü. Hamas’ın savaş suçları işlediğini düşünenlerin oranı yalnızca yüzde 10’du.

İsrail’de savaş hazırlığı

İsrail, Hamas’ın operasyonu başlatarak ciddi bir hata yaptığını belirtti. IDF savaş için hazır olma durumu ilan etti ve “İsrail kazanacak” vaadinde bulundu. Yedek askerlerin sadece Gazze’de değil, Batı Şeria ve Lübnan ile Suriye sınırları boyunca da konuşlandırılacağını ekledi. Gazze yakınındaki bölgelerde yaşayanların evlerinde kalmaları istenirken Güney ve Orta İsrail’deki sivillerin sığınaklara yakın durmaları gerektiği belirtildi. Gazze çevresindeki yollar kapatıldı.

Operasyonun ardından İsrail potansiyel bir çatışma için hazırlıkları artırdı. Netanyahu güvenlik yetkilileri ile acil bir toplantı düzenledi. Güney İsrail tüm sivil hareketliliğe kapatıldı ve terörle mücadele birimi bölgeye konuşlandırıldı. Bölgeye dört tabur konuşlandırıldı ve mevcut 31 tabur takviye edildi.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ülkenin çok zor bir dönemle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Ben Gruion Havalimanı ve Ramon Havalimanı çalışmaya devam ederken birçok havayolu İsrail uçuşlarını iptal etti. İsrail demiryolları ülkenin bazı bölgelerinde hizmetleri askıya aldı ve bazı güzergâhları geçici otobüs seferleri ile değiştirdi. Ayrıca kruvaziyer gemileri Aşdod ve Hayfa limanlarını rotalarından çıkardı.

İşkence altında “itiraf”

Operasyonun ardından İsrail’de 600’den fazla Filistinli yakalandı. Videolarda bazı Filistinlilerin kanlar içinde olduğu ve acı içinde kıvrandığı görülüyordu. Serbest bırakılan Filistinli tutuklular şiddetli bir şekilde dövüldüklerini ve bazen yüzlerine silah doğrultularak ifade vermelerinin istendiğini bildirdi. BM ve insan hakları kuruluşları İsrail’in sistematik işkence kullanımını doğruladı. İnsan Hakları İzleme ve Uluslararası Af Örgütü, İsrail ordusu tarafından yayımlanan kasetlerde itirafların işkence altında alındığını, bu durumun uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve temel insan haklarını zedelediğini belirtti.

Kınama maratonu

En az 44 ülke Hamas’ı kınadı ve eylemlerini terörizm olarak tanımladı. ABD, Birleşik Krallık, Fransa, İtalya ve Almanya’nın ortak açıklamasının yanı sıra Katar, Suudi Arabistan, Kuveyt, Suriye, İran ve Irak gibi Arap ve Müslüman ülkeler operasyonun sebebini İsrail’in Filistinlilere yönelik işgal politikası olarak gösterdi.

Hukuk ve insan hakları uzmanları Hamas tarafından kaçırılan tüm rehinelerin serbest bırakılması için bir çağrı yaptı.

Yalanlar ve gerçekler

İlk Hamas operasyonunun ardından İsrailli askerler, İsrail Savunma Kuvvetleri ve ilk müdahale ekibi ZAKA’dan tanıklar Kfar Aza’da bebeklerin başsız cesetlerini gördüklerini bildirdi. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun kendisine gösterdiğini iddia ettiği fotoğrafları kast ederek “Kurşunlarla dolu bir bebek. Başsız askerler. Canlı canlı yakılan gençler. Devam edebilirim ama bu korkunç bir sefalet” dedi. ABD Başkanı Biden da çocukların başlarının kesildiğine dair kanıtlar gördüğünü iddia etti. Ancak yapılan incelemeler bu tür iddiaların doğrulanmadığını gösteriyordu. Beyaz Saray, Biden’ın beyanının sadece basında yer alan haberlere atıfta bulunduğunu açıklamak zorunda kaldı. NBC News “40 başsız bebek” haberlerini yalanladı ve bu iddiaların çoğunlukla İsrail askerlerinden kaynaklandığını ekledi.

Haaretz gazetesi bazı hikâyelerin İsrail arama kurtarma grupları ve ordu subayları tarafından yayıldığını bildirdi ve “bu haberler yanlıştır” sonucuna vardı. Sonuçta bebeklerin başlarının kesildiği iddiaları yalanlanmış oldu.

Ömer Faruk Birpınar

Ömer Faruk Birpınar
1975 Konya doğumlu gazeteci, çevirmen ve senarist. İstanbul Üniversitesi’nde Arap Dili ve Edebiyatı eğitimi aldı. İHA’da Dış Haberler Şefi olarak görev yaptı. Bernard Lewis’in “İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu Medeniyeti”, Tom Segev’in “Elvis Kudüs’te”, Bartolome de Las Casas’ın “Kızılderili Katliamı”, Proctor’ın “Kanser Savaşları” kitaplarını Türkçeye kazandırdı. Yeni "Türkler Ansiklopedisi", "Ortak Türk Tarihi" ve "Türk Musikisi Atlası" kitaplarına tercümeleriyle katkıda bulundu. "Sözün Bittiği Yer" filminde senarist, "Kervan 1915" filminde senaryo danışmanı olarak görev yaptı.
Mail: [email protected]

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Yazdır

SOSYAL MEDYA