Joseph S. Nye, Jr. (2023), Yumuşak Güç (4. Baskı), (Çev. Rayhan İnan-Aydın), Serbest Akademi Yayıncılık, Ankara. (ISBN: 978-605-74062-1-7, 231 sayfa)
1937 yılında ABD’nin New Jersey eyaletinde doğan Joseph S. Nye Jr., Princeton Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamlamış, Oxford Üniversitesi Exeter Koleji’nde Felsefe, Siyaset, Ekonomi alanında bursiyer olarak çalışmıştır. 1964’te Harvard Üniversitesi siyaset bilimi alanında doktorasını tamamlamıştır ve aynı üniversitede çalışmaya başlamıştır. Milli İstihbarat Konseyi başkanlık görevi yürütmüştür. Clinton yönetiminde Savunma Bakan Yardımcılığı görevi yürütmüştür. Robert Koehane ile birlikte geliştirdikleri neo-liberalizmin uluslararası ilişkileri teorisinin ardından geliştirdiği ‘’Yumuşak Güç’’ teorisinin ‘’Akıllı Güç’’ nosyonu Clinton yönetimi ve ardından Obama yönetimi tarafından kullanılmıştır. Clinton yönetiminde üstlendiği Savunma Bakan yardımcılığı görevi sırasında geliştirmiş olduğu teorisinin bizatihi uygulayıcı pozisyonunda da çalışmış olması bir nevi kendi teorisini sınama imkânı bulmasını sağlamıştır. Yumuşak güç teorisi 1990 yılında yayınlandığı günden bugüne uluslararası ilişkiler alanında çok fazla tartışılmış, anlaşılamamış, farklı şekillerde tanımlanmıştır. Konunun teorileştirilmemiş olması, kavrama dair analitik bulanıklık (analytical fuzziness), akademik arıtmanın (lack of academic refinement) eksik kalmış olması kavramın anlaşılamamasının temel nedenleri olarak gösterilmiştir (Vuving, 2009’dan aktaran Çavuş, 2012). Kavramın anlaşılmamasının bir başka nedeni de güç kavramının tanımlanmasına dair belirli bir uzlaşı olmamasından kaynaklanmaktadır. Nye öncelikli olarak ‘’güç nedir’’ sorusuna yanıt aramaktadır. Güç için kullandığı ifadeler kavramın muğlaklığını ortaya koymaktadır:
‘’Güç, hava durumu gibidir. Herkes ona bağlıdır ve onun hakkında konuşur; fakat çok azı onu anlar. Tıpkı çiftçilerin ve meteorologların hava durumunu tahmin etmeye çalışmaları gibi, siyasi liderler ve analistler de güç ilişkilerindeki değişiklikleri tanımlamaya ve öngörmeye çalışırlar. Güç, aynı zamanda aşk gibidir: Yaşaması, tanımlanmasından ve ölçülmesinden daha kolaydır; fakat bu onun gerçekliğini azaltmaz. Sözlük anlamıyla güç, bir şeyi yapabilme kapasitesidir. En genel anlamıyla, güç, birinin istediği sonuçları elde edebilme becerisi demektir.’’
Nye, gücü üç farklı boyutta ele almaktadır: askeri güç, ekonomik güç ve yumuşak güç. Askeri ve ekonomik güç daha çok zorlayıcı unsurlara dayanırken, yumuşak güç cazibe, ikna ve rıza üretme kapasitesiyle ilgilidir. Nye’ye göre bir devletin yumuşak gücü, kültürel değerleri, siyasi idealleri ve dış politika uygulamalarının başkaları tarafından ne ölçüde meşru ve cazip bulunduğuna bağlıdır. Bu bağlamda, Amerikan popüler kültürü, Hollywood sineması, yükseköğretim kurumları, demokratik değerleri ve piyasa ekonomisi, ABD’nin yumuşak gücünün en önemli kaynakları olarak görülmektedir.
Eser, yumuşak gücün yalnızca kültürel unsurlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda devletlerin dış politikalarını yürütme biçimleriyle doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır. Bir ülkenin uluslararası arenada güvenilir, tutarlı ve ilkeli bir dış politika izleyebilmesi, o ülkenin cazibe kapasitesini artırmakta ve dolayısıyla yumuşak gücünü güçlendirmektedir. Nye, bu noktada sert güç (hard power) ile yumuşak gücün birbirinden bağımsız değil, tamamlayıcı unsurlar olduğunu vurgulamaktadır. Ona göre “akıllı güç” (smart power), bu iki gücün stratejik bir şekilde birlikte kullanılmasıyla elde edilebilecek en etkili güç biçimidir.
Kitap, teorik çerçevenin ötesine geçerek pratik örnekler üzerinden de ilerlemektedir. Örneğin, ABD’nin Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği karşısında elde ettiği avantajın yalnızca askeri ve ekonomik güçten değil, aynı zamanda cazibe yaratma kapasitesinden de kaynaklandığını göstermektedir. Yine ABD-Irak savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onaylamadığı tezkere örneği de kitapta dikkat çeken örneklerden. Tezkerenin onaylanmamasını Türkiye toplumunda ABD’ye karşı oluşan negatif algının etkili olduğu iddia edilmektedir. Bugün ise Çin’in Konfüçyus Enstitüleri aracılığıyla, Güney Kore’nin K-Pop ve dizi endüstrisiyle, Avrupa Birliği’nin ise normatif değerleriyle yumuşak güç unsurlarını uluslararası alanda nasıl kullandıkları tartışılmaktadır.
Nye’nin kitabı, uluslararası ilişkiler literatüründe kavramsal bir yenilik getirmiş olmasının yanı sıra, günümüz dünya siyasetine yönelik de güçlü çıkarımlar sunmaktadır. Küresel güç mücadelesinin yalnızca askeri ve ekonomik kapasite üzerinden okunamayacağını, toplumların algılarını şekillendirme, cazibe yaratma ve rıza üretme kapasitesinin de en az diğer unsurlar kadar önemli olduğunu ikna edici bir şekilde ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, Nye’nin eseri yalnızca ABD dış politikasını anlamak için değil, genel olarak küresel siyasette güç mücadelesini farklı boyutlarıyla değerlendirmek için de temel bir başvuru kaynağıdır.
*Abdullah Başyiğit; Aksaray Üniversitesi, İletişim Bilimleri Ana Bilim Dalı, İletişim Bilimleri Bölümü, Aksaray