Yeni Soğuk Savaş, ülkeler ve süper karteller arasında yaşanıyor

Kuşkusuz, ABD için bu yeni bir Soğuk Savaş. Ancak bu kez savaş, ülkeler arasında değil, ağlar arasında yürütülüyor. Karteller, arka sokaklardan yönetim kurullarına çıkıyor; köklü kokain rotalarından siber ağlara geçiş yapıyor. Yeni süper kartellerle başa çıkmak söz konusu olduğunda, ortak istihbarat, ekonomik kalkınma, sosyal koruma ve ortak güvenlik temelli bir stratejiye ihtiyacımız var. Duvarlar ve silahlar ancak bir yere kadar işe yarayabilir.
Temmuz 31, 2025
image_print

Meksika’nın uyuşturucu kartelleri o kadar inatçı ve güçlü ki, yoğun baskı altında çökmek yerine elmas gibi sertleşiyorlar.

Yıllardır süren kanlı alan savaşları, küresel uyuşturucu pazarını hedef alan yeni gümrük vergileri ve sınıra konuşlandırılan binlerce ek askerle karteller ciddi bir baskı altında.

Sonuç? En kötü şöhretli kartellerden ikisi, Sinaloa ve Jalisco Yeni Nesil karteli, isteksizce birleşerek eşi benzeri görülmemiş bir ittifak kurmaya karar verdi.

Küresel organize suçta yaşanan bu sarsıcı değişim, ABD’nin yaklaşımını acilen yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor. Çünkü bu “süper kartel” sadece göçmen ve uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir suç örgütü olmayacak: Daha çok haydut bir devlet gibi faaliyet gösterecek.

Karteller, ayrı ayrı yılda 30.000’den fazla kişinin ölümünden sorumluydu. Birlikte ise artık 100’den fazla ülkede fentanil tedarik zincirlerini, dijital gözetim ağlarını ve sadık, militarize bir işgücünü kontrol ediyorlar. Bu birleşme, şiddet, kaçakçılık ve siyasi nüfuz kapasitelerini ciddi şekilde artırıyor.

Ancak ABD politikası kartelleri hâlâ sokak çeteleri gibi ele alıyor.

Başkan Trump’ın, kartelleri terör örgütü olarak tanıma yönündeki son hamlesi ve askeri müdahale söylemleri manşetlere taşındı. Ancak tehditlerle bu kriz çözülemez. Trump, kartelleri ve onların sinsi güç hakimiyetini ciddiye almalı. “Breaking Bad” dizisini izledik; bu hikâyenin mutlu bir sonu yok.

ABD’nin sert askeri müdahaleleri, kartellerin en çok beslendiği şeyi —kaosu— tetikleme riski taşıyor. 2019’da El Chapo’nun oğlunu yakalama girişiminin başarısızlığından biliyoruz ki, provoke edildiklerinde karteller zırhlı araçlar, roketatarlar, el bombaları ve makineli tüfeklerle ortaya çıkıyor; rehineler alıyor, isyanlar çıkarıyor ve birkaç saat içinde tüm şehirleri felce uğratıyorlar.

Daha geniş kapsamlı “Uyuşturucu ile Savaş” ise tam anlamıyla bir fiyaskoya dönüştü. Kartel faaliyetlerinde %900’lük bir artışa neden olurken, Meksika’daki yıllık zorla kaybedilme vakaları yalnızca altı yılda 18’den 3.000’in üzerine çıktı. Toplumun yerine savaşı, işbirliğinin yerine zorlamayı öncelik hâline getirmek, bir nesli kurşunlar ve sessizlik arasında sıkışmış hâlde bıraktı.

Eğer artık kartelleri terörist olarak adlandırıyorsak, küresel erişime ve paramiliter güce sahip başka bir devlet dışı tehditle —IŞİD’le— karşı karşıya kaldığımızda verdiğimiz tepkiyi burada da göstermeliyiz.

IŞİD yalnızca insansız hava araçlarıyla yenilmedi. Finansal yıkım, Suriye ve Irak kara kuvvetleriyle kurulan ortaklıklar, toplumsal istikrarın sağlanması ve savunmasız gençlerin radikalleşmesinin önlenmesini içeren bir koalisyon stratejisi gerekiyordu.

Ve bu son nokta özellikle önemlidir.

Karteller, Meksika’nın en büyük beşinci işverenidir ve acımasız imparatorluklarını ayakta tutmak için çocukları ve gençleri işe almaktadır. Bazı tahminlere göre, 460.000’e kadar genç Meksikalı organize suça karışmış durumda.

Kimileri para ya da koruma vaadiyle, kimileri korku ya da zorla bu yola itiliyor. Ancak çoğu durumda bunun tek sebebi, başka seçeneklerinin olmamasıdır — ne okul var, ne iş, ne de gelecek.

Bu durum, insani, kalkınma temelli ve ahlaki bir acil durumdur. Ve şiddet yanlısı aşırılıkçı grupların gelişmesine imkân tanıyan dinamiklerle birebir örtüşmektedir.

IŞİD’le mücadelede, ABD askeri güçleri belirleyici bir rol oynamış olsa da, grubun ideolojisini temelden sarsan tabandaki aktörler de en az onun kadar önemliydi.

ABD’de topluluk temelli ağlar, IŞİD’in etkisini sessizce zayıflattı: kürsülerden onun doktrinini reddettiler, dinler arası dayanışmayı teşvik ettiler ve kolluk kuvvetlerinin risk altındaki gençlere destek olmasına yardımcı oldular.

Dallas’ta yerel Müslümanlar, ebeveynler ve gençler için aşırılık yanlısı propagandaya karşı direnç geliştirme temalı atölye çalışmaları düzenlerken, imamlar da IŞİD’i İslam dışı ilan eden ve yabancılaşmaya karşı panzehir olarak sivil katılımı teşvik eden vaazlar verdiler.

Küresel ölçekte ise, dünyanın en büyük İslami sivil toplum kuruluşu olan Müslüman Dünya Ligi, IŞİD’i açık ve tekrar tekrar sapkın ilan ederek, örgütün dini meşruiyet iddiasını tamamen ortadan kaldırdı.

Şeyh Mohammad Al-Issa’nın liderliğinde Müslüman Dünya Ligi, 139 ülkeden 1.200 akademisyeni bir araya getirerek 2019 Mekke Şartı’nı onayladı — terörizm, aşırılık ve mezhepçiliğe yönelik tarihi bir reddiyedir bu. Al-Issa, bu mesajı Avrupa Parlamentosu’na da taşıdı; terörü kınadı ve radikalleşmeyle mücadelede uluslararası işbirliği çağrısında bulundu.

Aynı ders bugün kartel şiddetini yenmek için de uygulanmalıdır. 2023 yılında yapılan bir araştırma, kartelleri zayıflatmanın en etkili yolunun, onların üye kazanma kapasitesini bozmak olduğunu ortaya koydu. Bu da eğitime yatırım yapmak, yerel liderleri güçlendirmek ve inanç liderleri, öğretmenler ile STK’ları gençlere suça alternatif gerçek seçenekler sunmak üzere harekete geçirmek anlamına gelir.

Ayrıca, kartelleri artık oldukları jeopolitik aktörler gibi ele alarak onları örgütlenme, kaynak ve strateji açısından alt etmeye de başlayabiliriz. Bu, Meksika’daki güvenilir yerel güvenlik güçlerini desteklemek ve eğitmek; ABD’de ise kara para aklama ve silah kaçakçılığına karşı daha sıkı yaptırımlar uygulayarak kartellerin finansal ekosistemlerini bozmak anlamına gelir.

Aynı zamanda, kartellerin hâkimiyetindeki bölgelerde yerel yönetime yatırım yapmak ve istihbarat paylaşımını Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi’nin (DEA) operasyonlarının ötesine, ulusötesi tehditlere odaklanan daha geniş ve sivil liderliğindeki kurumsal bir çerçeveye taşımak anlamına da gelir.

Trump yönetiminin kartellerle mücadelede öncülük etmek istemesinde yanlış bir şey yok; ancak bu tek başına ve Meksika’yı başarısız bir devlet olarak görerek başarılamaz.

Neyse ki şu anda bundan faydalanılabilecek bir iyi niyet ortamı oluşmuş durumda. Meksika kısa süre önce Teksas eyaletinin sel felaketiyle mücadelesine destek olmak için sivil koruma ve itfaiye ekipleri gönderdi. Aynı iş birliği ruhu, karşılıklı çıkar ve ortak egemenliğe dayalı yeni bir sınır ötesi ittifakın temellerini atabilir.

Kuşkusuz, ABD için bu yeni bir Soğuk Savaş. Ancak bu kez savaş, ülkeler arasında değil, ağlar arasında yürütülüyor. Karteller, arka sokaklardan yönetim kurullarına çıkıyor; köklü kokain rotalarından siber ağlara geçiş yapıyor.

Yeni süper kartellerle başa çıkmak söz konusu olduğunda, ortak istihbarat, ekonomik kalkınma, sosyal koruma ve ortak güvenlik temelli bir stratejiye ihtiyacımız var. Duvarlar ve silahlar ancak bir yere kadar işe yarayabilir.

 

*  Paulina Velasco, Meksika ve ABD çifte vatandaşı olup Kaliforniya’da 15 yılı aşkın süredir büyük çaplı savunuculuk ve iletişim kampanyaları yürüten bir siyasi stratejisttir.Los Angeles’taki Malezya Konsolosluğu’nda yatırım sorumlusu olarak görev yapmış; ayrıca Azuza İnsan Hakları Komisyonu ve San Diego County Çevre Komisyonu’nda da hizmet vermiştir.

 

Kaynak: https://thehill.com/opinion/international/5424159-mexico-cartels-form-super-alliance/

SOSYAL MEDYA