“Kalem, bir milletin kaderini yazan en sessiz güçtür.”
Türk eğitim sistemi bilindiği üzere biraz merkeziyetçi, sınav odaklı ve devlet denetiminde işliyor. Zorunlu eğitim 12 yıl sürüyor, ardından üniversite aşaması geliniyor. 2012 yılında getirilen sistemle 12 yıllık eğitim 4+4+4 olarak üç kademeye ayrıldı. Şimdi bunu tekrar iki kademeye indirmek tartışılıyor. Sistem yaz-boz tahtası gibi.
Eğitim, toplumun geleceğini şekillendiren en temel unsurlardan biri… Türkiye’de eğitim sistemi, Cumhuriyet’in ilanından bu yana birçok kez reformlarla yeniden düzenlenmiş, farklı dönemlerin siyasi, ekonomik ve kültürel şartlarına göre biçimlenmiştir. Ancak günümüzde sistemin yapısı, sınav odaklılığı, fırsat eşitsizlikleri ve sık değişen müfredat, tartışmaların merkezinde yer almakta. Öğrenciler sınavlardan sınavlara sürüklenirken, öğretmenler ve aileler bu değişimlere ayak uydurmaya çalışıyor.
Peki, toplumun geleceğini inşa etmesi gereken eğitim sistemi neden kalıcı bir istikrar sağlayamıyor?
Türkiye’de yaklaşık 19 milyon öğrenci ve 1 milyondan fazla öğretmen, her gün aynı sistemin bir parçası olarak sınıflarda buluşuyor. Bu rakam, birçok ülkenin nüfusunu aşan bir büyüklüğe işaret ediyor. Böylesine geniş bir kitleyi etkileyen Türk eğitim sistemi, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda ülkenin geleceğini de belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Dolayısıyla sistemin güçlü ve zayıf yönlerini anlamak, eğitim politikalarını yeniden düşünmek için hayati bir gereklilik taşımaktadır.
Şimdi biraz da sistemin işleyişi, karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerilerini ele alalım.
Sorunlar
Şehir ile kırsal bölge arasında eğitim imkânları farklıdır, Özel okullarla devlet okulları arasındaki imkan farkı büyüktür. Yoksul ailelerin çocukları genelde düşük nitelikli okullarda eğitim görmektedir. Öğrenciler eleştirel düşünme, problem çözme ve yaratıcılığa değil, sınav başarısına yönlendirilmektedir. Müfredat yoğun, uygulamalı eğitim ise sınırlıdır. LGS, YKS gibi merkezi sınavlar öğrenciler üzerinde büyük stres yaratır. Eğitim süreci, çoğunlukla bu sınavlara hazırlık şeklinde ilerlemektedir. Öğretmen atamaları ve kadro eksiklikleri sorunludur. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik sistemi, öğretmenlerin motivasyonunu ve iş güvencesini azaltır. Öğretmenlerin mesleki gelişim olanakları yetersizdir. Müfredat sık sık değiştirilmektedir. Eğitim politikalarında bilimsel yaklaşım yerine siyasi etkiler öne çıkabilmektedir. Yıllarca yabancı dil dersi alınmasına rağmen öğrencilerin çoğu mezun olduğunda yeterli seviyeye ulaşamamaktadır. Bazı okullarda sınıflar kalabalık, fiziki koşullar yetersizdir. Teknoloji kullanımında eşitsizlik vardır (bilgisayar, internet erişimi). Meslek liseleri, iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun nitelikli eleman yetiştirmekte yetersizdir. Üniversite mezunlarının işsizlik oranı yüksektir.
Çözümler
Türkiye’de eğitim sistemi büyük ölçüde sınav odaklı, ezberci ve eşitsizliklerle dolu bir yapıya sahiptir. Eğitim sistemimizin düzelmesi uzun vadeli, köklü ve kararlı adımlar gerektirir. Sorun yalnızca müfredat ya da sınav sistemi değil; aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve kültürel boyutları da var. Kalıcı bir çözüm için:
Eğitim Politikalarının İstikrarlı Olması
Sık sık değişen müfredat ve sınav sistemleri yerine, uzun vadeli bir plan yapılmalı. Eğitimin siyasi gündemden bağımsız, devlet politikası haline gelmesi gerekir.
Öğretmen Kalitesinin Yükseltilmesi
Öğretmen yetiştirme süreci güçlendirilmeli; pedagojik eğitim, mesleki gelişim sürekli hale getirilmeli. Öğretmen maaşları ve özlük hakları iyileştirilerek mesleğin itibarı artırılmalı
Ezberci Eğitimden Kurtulmak
Öğrenciler sadece sınav odaklı değil, eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık ve iletişim becerileriyle yetiştirilmeli. Proje, araştırma, deney ve uygulamalı öğrenme yaygınlaştırılmalı.
Fırsat Eşitliği Sağlanması
Köy ve şehir okulları arasındaki uçurum kapatılmalı. Dar gelirli ailelerin çocukları için destekleyici programlar artırılmalı.
Mesleki Eğitimin Güçlendirilmesi
Sadece üniversite odaklı değil, meslek liseleri ve teknik eğitim kurumları iş dünyasıyla uyumlu hale getirilmeli. Gençlere iş becerileri kazandırılmalı.
Yabancı Dil ve Teknoloji Eğitimi
Yabancı dil eğitimi küçük yaşta başlamalı ve pratik ağırlıklı olmalı. Dijital okuryazarlık, yapay zeka, yazılım gibi alanlar erken yaşlarda öğretilmeli.
Aile ve Toplum Katılımı
Eğitim sadece okulda değil, evde ve toplumda da devam eden bir süreç olmalı. Ailelerin bilinçlendirilmesi ve eğitime aktif katılımı sağlanmalı.
Psikolojik Destek ve Rehberlik
Sınav stresi, gelecek kaygısı ve sosyal problemler için her okulda güçlü rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmetleri olmalı.
Öğrenci merkezli, uygulamalı ve eleştirel düşünmeyi destekleyen yöntemlere ağırlık verilmesi, öğretmenlerin desteklenmesi, eğitimde fırsat eşitliği sağlanması, müfredatın istikrarlı ve çağın gereklerine uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Her şeye rağmen Türk eğitim sistemi, genç ve dinamik nüfusuyla büyük bir potansiyele sahip. Gerekli reformlar yapıldığı takdirde geleceğin nitelikli bireylerini yetiştirmek mümkün… Eğitimde atılacak doğru adımlar yalnızca bireyi değil, tüm toplumu ileriye taşıyacaktır.