Suriye Cezaevlerinde Sistematik İşkence: Bir Vahşet Tarihi
Suriye’de, özellikle Beşar Esad rejimi döneminde (2011-2024), cezaevleri sistematik işkence, zorla kaybetme, toplu infaz ve insanlık dışı muamelelerin merkezi haline geldi. Bu uygulamalar, rejimin muhalifleri, protestocuları ve sivilleri bastırmak için kullandığı bir “ölüm makinesi” olarak tanımlanıyor. 8 Aralık 2024’te rejimin çöküşüyle birlikte, Sednaya gibi hapishaneler açığa çıkarıldı ve binlerce tutsak kurtarıldı. Ancak on binlerce kayıp ve toplu mezarlar hâlâ çözülememiş travmaların kanıtı. Bu vahşet, Birleşmiş Milletler (BM), Amnesty International ve Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) gibi kuruluşların raporlarıyla belgelenmiş durumda.
Arka Plan ve Kapsam
- Rejimin Tutuklama ve İşkence Sistemi: 2011 Arap Baharı protestolarından itibaren, rejim dört ana istihbarat birimi (askeri, siyasi, hava kuvvetleri ve devlet güvenliği) aracılığıyla 1,2 milyondan fazla kişiyi keyfi olarak tutukladı. Bu, rejimin “zorla kaybetme” politikasıydı: Tutuklular ailelerinden gizlendi, yargısız infaz edildi veya işkenceyle öldürüldü.
- Ölüm Sayısı: SNHR’ye göre, 2011-2024 arasında 136 binden fazla kişi cezaevlerinde tutuldu; 17 binden fazla kişi işkence, açlık ve hastalık nedeniyle öldü. BM tahminlerine göre, Sednaya’da yalnız 13 bin kişi infaz edildi. Toplamda 150 binden fazla “kayıp” var.
- Son Gelişmeler: Rejim düştükten sonra, “Şam Dosyaları” adlı sızdırılan 134 bin belge ve 10 binden fazla ceset fotoğrafı, işkencenin endüstriyel ölçekte olduğunu ortaya koydu. Cesetlerde açlık, darp ve yanık izleri görülüyordu; hatta bebekler ve kadınlar dahil.
Ana İşkence Merkezleri
Rejim, 50’den fazla merkezde 72 farklı işkence yöntemi kullandı. Bunlar sivil hapishaneler, askeri tesisler ve gizli sorgu odaları olarak sınıflandırılıyor. İşte en ünlüsü:

| Merkez | Konum | Özellikler ve İşkence Türleri |
|---|---|---|
| Sednaya Hapishanesi (“İnsan Mezbahası”) | Şam kuzeyi, 30 km | Haftada 1-2 kez 50’şer kişilik toplu asmalar (2011-2018 arası 30 binden fazla ölüm). “Hoş geldin partisi” dayakları, tecavüz, elektrik şoku, açlık. Tutuklular 3 gün susuz bırakılıp idam edildi; cesetler patates çuvalı gibi dizildi. |
| El-Hatib Şubesi | Şam | İstihbarat sorgu merkezi; “Ölüm Şubesi” olarak biliniyor. Kadınlara toplu tecavüz, “şabeh” (bilekten asma), “Alman Sandalyesi” (omurga kıran bağlama). |
| Tedmur (Palmira) Hapishanesi | Humus | 1980’lerden beri işkence merkezi; toplu katliamlar (örneğin 1980’de 1.000+ ölüm). Elektrik, yanma, tırnak sökmeyle dolu. |
| Mezze Hava Üssü | Şam | Askeri hapishane; soğuk suyla ıslatma, hayvan taklidi yaptırma, hastalıkla bırakma. |
Yaygın İşkence Yöntemleri
İşlemler, itiraf almak, cezalandırmak ve psikolojik yıkım için tasarlanmıştı. Yöntemler fiziksel, cinsel ve psikolojikti:
- Fiziksel: Falaqa (ayak tabanlarına vurma), dulab (lastik içinde asma), bisat al-rih (“uçan halı” – katlanıp elektrik verme), kırbaçlama, sigara yakma, su kurabiye (boğma).
- Cinsel: Tecavüz, aile üyelerine tehdit, zorla diğer tutuklulara saldırı. Kadınlar “cihat nikahı” iftirasıyla toplu tecavüze uğradı.
- Psikolojik: Mock infazlar (sahte idam), diğer tutukluların işkencesini izletme, yalnız hücre, açlık (yemeklere kan karıştırma).
- Sistematik Unsurlar: Tutuklular “et dolabı” kamyonlarla taşındı; gardiyanlar (örneğin “Ebu Yakub”) yaşlıları özellikle hedef aldı. İnternet üzerinden işkence yayınları bile yapıldı.
Tanıklıklar ve Videolar
Kurtulanlar, dehşeti şöyle anlatıyor:
- Ammar Duğmuş (Sednaya’dan kurtulan): 6 yıl kaldı; girişte coplama, “tanışma” dayakları, cinsel saldırılar. “Hayatım felakete döndü.”
- Omar al-Shogre: 11 hapishanede kaldı; tüberküloz kaptı, organ hasadı şüphesi yaşadı.
- Videolar: Sednaya gardiyanlarının telefonundan sızan görüntüler, genç bir adamın “Özgürlük mü istiyorsun?” diye dövülmesini gösteriyor. BM ekipleri, toplu mezar ve delil odalarını inceledi; hayatta kalanlar gardiyanlarla yüzleşti.
X (eski Twitter) paylaşımlarında da benzer tanıklıklar var: Aileler hâlâ kayıplarını arıyor, eski gardiyanlar itiraf ediyor.

Uluslararası Tepkiler ve Sonuçlar
- BM ve OHCHR: İşkenceleri “insanlığa karşı suç” ilan etti; 119 isimli mağdur dosyası var. Yeni yetkililere delil koruma çağrısı yapıldı.
- Amnesty International: Sednaya’yı “insanlık dışı” diye niteledi; bağımsız soruşturma talep etti.
- Mahkemeler: Almanya’da Koblenz davası, rejim yetkililerini mahkûm etti. “Sezar Fotoğrafları” (55 bin ceset görüntüsü) savaş suçu delili oldu.
- Güncel Durum (Aralık 2025): Yeni yönetim hapishaneleri kapattı, ancak HTS gibi grupların bazı merkezlerdeki iddiaları inceleniyor. 70 binden fazla yeni fotoğraf sızdı; Avrupa’da soruşturmalar devam ediyor.
Sednaya Hapishanesi Tanıklıkları: Hayatta Kalanların Sesleri
Sednaya Hapishanesi, Beşar Esad rejiminin “insan mezbahası” olarak anılan en korkunç cezaevlerinden biriydi. 1980’lerden beri muhalifleri, protestocuları ve sivilleri yutan bu yer, sistematik işkence, toplu infazlar, açlık, cinsel şiddet ve zorla kaybetme uygulamalarıyla doluydu. Rejimin düşüşüyle (Aralık 2024) binlerce tutsak kurtarıldı, ancak 100 binden fazla kişi hâlâ kayıp. Hayatta kalanların tanıklıkları, BM, Amnesty International ve Suriye Hapishane ve Kayıp Detayları Derneği (ADMSP) gibi kuruluşlarca belgelenmiş. Bu tanıklıklar, fiziksel ve psikolojik yıkımı, sessizliğin ve korkunun hüküm sürdüğü bir cehennemi anlatıyor. Aşağıda, öne çıkan hayatta kalanların hikayelerini özetliyorum – bunlar Al Jazeera, NPR, Anadolu Ajansı ve X (eski Twitter) paylaşımlarından derlendi.
Öne Çıkan Tanıklıklar
Hayatta kalanlar, girişteki “hoş geldin partisi” dayaklarından, haftalık toplu asmalara kadar dehşeti detaylandırıyor. İşte bazıları:

Tanık Tutukluluk Süresi Ana Tanıklık Özeti Omar Alshogre (NPR röportajı) 2014’ten itibaren 3 yıl Sednaya’da “Suriye’de tutuklanmak için sebebe gerek yok; tutuklarlar, sonra sebep bulurlar.” Kuzeniyle sohbet ederken baskınla alındı. Sednaya’da tecavüz, açlık ve hijyen eksikliği yaşadı. Serbest bırakıldıktan sonra annesiyle buluşması: “Yarım yıldan fazla, hapisten çıkmadığımı ya da öldüğümü sandım. Annem dünyanın en güçlü kadını.” Fiziksel ve zihinsel travma hâlâ sürüyor; 11 farklı hapishanede kaldı. Ammar Dughmush (Anadolu Ajansı) 2018-2024 arası, 6 yıl Doğu Guta’da pusuya düşürüldü, Mezze Havalimanı’ndan Sednaya’ya zincirli kamyonla taşındı (145 kişiyle). Girişte çıplak bırakılıp dövüldü. Hücre: 8×16 fit, 120 kişi; üst üste yatıyorlardı, sabahları boğulma ölümleri oluyordu. Gardiyan “Ebu Yakub” yaşlıları hedef aldı: “Oğullarınızı daha iyi yetiştirseydiniz ülke böyle olmazdı” diye dövüyordu. Serbest bırakılma gecesi: “Zincirlerimizi kırdık, özgürlüğe kavuştuk ama travma bitmedi.” Riyad Avlar (BM ve ADMSP) 21 yıl (10’u Sednaya’da) Fiziksel, psikolojik ve cinsel işkence gördü. Yargısız infaz korkusuyla yaşadı. Serbest bırakıldıktan (2017) sonra ADMSP’yi kurdu; hayatta kalanların tanıklıklarını veritabanına kaydetti. “Hayatta kalanlar ve kayıp aileleri, geçiş dönemi adaletinin merkezinde olmalı.” Psikoterapi ve fizyoterapi merkezleri açtı; aileleri dolandırıcılara karşı koruyor. Ahmed Abd Al-Wahid (The Free Press belgeseli) Yıllarca Sednaya’da Şafakta isimler okunur, aç bırakılırlardı (3 gün susuz). İdamlar zincir sesleriyle duyulurdu; cesetler patates çuvalı gibi dizilirdi. Aylık aramalarda: “Biz buraya kontrol için değil, öldürmeye geldik.” Kurtuluş sonrası: “Sesler hâlâ kulaklarımda.” Jamal ve Salam (The Guardian, ses tanıklıkları) Yıllarca “Sessizlik ölümcül: Konuşmak, öksürmek veya hareket etmek idam nedeni.” Bit öldürme sesi bile “susam tohumu ezmek” gibi kısık olmalıydı. Dövüş sesleri: “Duvar yıkılıyormuş gibi, bina titreşir.” Ekmek yere çarpma sesi ise hayatta kalma umudu verirdi. Sanatçı Lawrence Abu Hamdan’ın “kulak tanığı” röportajları, ses hafızasıyla hapishaneyi yeniden inşa etti. Suhail Al-Daqs (Suriye Hapishaneleri Müzesi) Belirsiz, 2024’te kurtarıldı Serbest bırakılma anı: “Kelimeler yetmiyor; sevinç ve korku karışımı.” Kurtuluş öncesi olaylar: Baskınlar, infaz korkusu. Müzeye tanıklık verdi; 3D rekonstrüksiyon için delil topluyor. Ortak Temalar ve Detaylar
- Giriş Ritüeli: Yeni gelenler “hoş geldin partisi”nde dövülür, aşağılanır, cinsel saldırıya uğrar. Duvarlarda grafiti: “İlk gün şiddetli dayak.”
- Günlük Hayatta Kalma: Hücreler aşırı kalabalık; yatak yok, üst üste uyku. Açlık (ekmek bile nadir), hastalıklar yayılır. Fan kapatılır, boğulma cezası verilir. Namaz örtü altında gizli kılınır, kameralar izler.
- İşkence Yöntemleri: “Shabeh” (bilekten asma, 8-10 saat), elektrik şoku, yakma, zorla itiraf. Tutuklular birbirlerini dövmeye zorlanır; aile üyelerine tehdit.
- İdamlar: Haftada 50’şer kişi, toplu asma. Öncesi 3 gün açlık. Cesetler yakılır veya toplu mezarlara gömülür. Hayatta kalanlar isimleri ezberler: “Her gün infaz vardı.”
- Kadın ve Çocuk Tutuklular: 19 yaşında giren bir kadın: “32 yaşındayım, annesi olduğum çocuklar var ama babalarını bilmiyorum.” Bir genç erkek, konuşamıyor; hapishanede büyüdü.
- Kurtuluş Anı: Aralık 2024’te kapılar açılınca, aileler koştu. Bazıları hâlâ gardiyan pozisyonunda kambur duruyor. Videolarda kurtarılanlar ağlıyor: “Sesler hâlâ duyuluyor.”

Güncel Gelişmeler ve Adalet Arayışı (Aralık 2025)
Rejim düştükten bir yıl sonra, ADMSP ve Suriye Hapishaneleri Müzesi tanıklık veritabanlarını genişletti. 3D modeller ve ses kayıtları delil oluyor. Gardiyanlarla yüzleşmeler başladı: Bir hayatta kalan, idrarlı çay içireni suçladı; gardiyan itiraf etti. BM, “insanlığa karşı suç” soruşturmalarını sürdürüyor; Koblenz davası gibi uluslararası mahkemeler devam ediyor. Aileler hâlâ kayıplarını arıyor; 12 bin aile yardım hattına başvurdu.
Bu vahşet, rejimin 61 yıllık Baas diktatörlüğünün simgesi. Kurtulanlar için adalet arayışı sürüyor, ancak delillerin yok edilmesi riski var.
Bu tanıklıklar, sadece vahşeti değil, hayatta kalanların direncini gösteriyor. ADMSP gibi gruplar, rehabilitasyon ve adalet için çalışıyor.
Kaynaklar: BM, Amnesty, SNHR, Anadolu Ajansı, NPR,The Guardian, X paylaşımları.

