Siyonist Sis Perdesinin Ardındaki Yeni Dünya Tasarımı

Bugün tüm insanlık, iki devasa sis bombasının ortasında: biri Gazze’nin dumanı, diğeri Washington’un gürültüsü. 8 milyarlık dünya, bu iki olay arasında tutulmuş durumda. Ancak sis dağılınca göreceğimiz şey, ya yeni bir adalet çağının doğuşu olacak ya da dijital bir denetim çağına geçiş. Siyonizm, belki tarihin çöplüğüne karışıyor, fakat yerine gelecek düzenin ruhu hâlâ belirsiz. Sorulması gereken soru şu: “Siyonizm yıkılırken, düzen kurucular ne inşa ediyor?”
Ekim 10, 2025
image_print

Siyonizm, 20. yüzyılın ortasında Batı dünyasının hem sömürge sonrası meşruiyet krizine hem de Soğuk Savaş’taki stratejik açığına “çözüm” olarak parlatılmış bir projeydi. İsrail, yalnızca bir devlet değil; Batı’nın suçluluk psikolojisinin, endüstriyel-militer kompleksinin ve Ortadoğu’daki güç projeksiyonunun “laboratuvarı”ydı. Ancak bu laboratuvar, artık deneysel sınırlarını doldurmuş görünüyor.
Bugün sosyal medyada dolaşıma giren eski videolar, arşivlerden çıkan belgeler, Batı’nın kendi kamuoyunda Siyonizme yönelik bilinçaltı sorgulamanın yüzeye vurmasıdır. “Antisemitizm” suçlamasının caydırıcılığı zayıflamış, korku dili etkisini yitirmiştir. Bu, bir çağın sonuna işarettir.

Batı’nın Siyonizmle İmtihanı

Batı, Siyonizmi hem bir ahlaki kefaret hem de jeopolitik kaldıraç olarak kullandı. Fakat son on yılda iki gelişme bu ittifakı temelden sarstı:
1. Jeoekonomik dönüşüm: ABD ve Avrupa artık enerji güvenliğini Ortadoğu’ya değil, yenilenebilir kaynaklara ve Afrika’ya yönlendirmiş durumda. İsrail’in “stratejik vazgeçilmezliği” azaldı.
2. Enformasyon devrimi: Medya tekelinin yıkılmasıyla Batı kamuoyu, Filistin gerçekliğiyle doğrudan temas ediyor. 2023–2025 arasında yaşanan Gazze trajedisi, Siyonizmin propaganda üstünlüğünü bitirdi.

Batı’nın “Siyonizmle işi bitti” ifadesi, romantik bir temenni değil, soğukkanlı bir çıkar analizidir. Artık İsrail’in askeri gücü değil, küresel sistemin “imaj yükü” olmuştur.

Trump, Gazze ve Küresel Sis Bombaları

Donald Trump’ın yeniden sahneye çıkışı, birçok analist için “Amerikan izolasyonizminin geri dönüşü” olarak okunuyor. Oysa bu daha çok kontrollü bir kaos stratejisidir. Gazze’deki ateşkes süreci, uluslararası kamuoyunun dikkatini tek bir odakta tutarken; arka planda yeni güç dengeleri inşa ediliyor.
Trump, Biden ve Netanyahu üçgeninde dönen Gazze diplomasisi aslında bir “gösteri savaşı”dır: Dünyanın dikkatini sis perdesine çekerken, perde arkasında yapay zekâ, enerji, tedarik zinciri ve finansın yeniden merkezileştirilmesi yürütülüyor.

Siyonizm Sonrası Ne Geliyor?

Tarihte her ideoloji, yerini yeni bir “dünya tasarımına” bırakır. Faşizmin yerini liberalizm, sosyalizmin yerini neoliberalizm almıştı. Şimdi sahneden çekilmekte olan Siyonizmin yerini ise üç aday doldurmaya çalışıyor:
• Teknokratik küreselciler: Devletleri değil, algoritmaları yöneten bir “yapay düzen” kurmak istiyorlar.
• Yeni Avrasyacılar: Çin-Rusya eksenli, kültürel kimliği merkeze alan çok kutuplu bir sistem arayışında.
• Neo-ulusçular: Trump, Le Pen, Meloni ve benzerlerinin temsil ettiği, Batı içinde içe kapanan ama güçlü otoriter bloklar kuran eğilim.

Bu güçler, Siyonizmin çözülüşünü hızlandırmakla kalmayıp, onun mirasını kim devralacak sorusunu da belirleyecek.

Sonuç: Sis Dağılınca

Bugün tüm insanlık, iki devasa sis bombasının ortasında: biri Gazze’nin dumanı, diğeri Washington’un gürültüsü. 8 milyarlık dünya, bu iki olay arasında tutulmuş durumda. Ancak sis dağılınca göreceğimiz şey, ya yeni bir adalet çağının doğuşu olacak ya da dijital bir denetim çağına geçiş.
Siyonizm, belki tarihin çöplüğüne karışıyor, fakat yerine gelecek düzenin ruhu hâlâ belirsiz. Sorulması gereken soru şu: “Siyonizm yıkılırken, düzen kurucular ne inşa ediyor?”

Bekir Gündoğdu

Araştırmacı-yazar. Siyaset, sivil toplum ve medya alanlarında çeşitli kademelerde görev yaptı. Halen Yeni medya editörlüğü ve internet yayıncılığına devam ediyor.
Mail: [email protected]

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA