Platon, 2.300 Yıl Önce Kötülük Sorununu Çözdü

Kuantum mekaniği, “olasılıklar” ile ilgili değildir. Çünkü dalga fonksiyonu, olasılıkların değil, çoklu evrendeki evrenlerin yoğunluğunun bir ölçüsüdür. Eğer bu çözümü reddederseniz, felsefede Platon, Abelard ve Aquinas’a; fizikte ise Einstein, Schrödinger ve Deutsch’a karşı çıkmış olursunuz. Bu adamlardan daha zeki olduğunuzdan emin misiniz?
Ağustos 28, 2025
image_print

Entelektüel tarihten habersiz olan herkes, entelektüel hataları tekrar etmeye mahkûmdur. Kötülük Sorunu da bu kapsamda ele alınır. Söz konusu soru şöyle formüle edilir:

“Eğer Tanrı varsa ve mutlak anlamda iyi ise, kötülüğün var olmasına neden izin verir?”

Ne zaman bir doğal afet masum insanların canına mal olsa — örneğin, kısa süre önce Teksas’taki sel felaketinde boğulan kızlar gibi — Kötülük Sorunu yeniden gündeme gelir.

Bu sorun, açıkça ilahi takdir (Providence) fikriyle bağlantılıdır; yani olup biten her şeyin Tanrı’nın iradesiyle gerçekleştiği inancıyla.

Trump’ın tam da kurşunu savuşturmak için gereken anda başını çevirmesi, ilahi takdire bir örnek olarak sunulur. Ancak Tanrı Trump’ın başını çevirmesini sağlayabiliyorsa, o hâlde Teksaslı kızları da kurtarabilirdi.

Peki, Platon’un çözümü neydi?

Tanrı, mutlak iyilik olduğu için, tüm olasılıkları — yani mümkün olan tüm dünyaları — gerçekleştirmek zorundadır.

Bir dünyada, bizim dünyamızda, Trump başını çevirmiştir ve Teksaslı kızlar ölmüştür. Başka bir dünyadaysa Trump ölmüş, Teksaslı kızlar hayatta kalmıştır.

Platon’a göre iyilik, en yüksek düzeyde çeşitlilik gerektirir; dolayısıyla tüm olasılıkların yaratılması gerekir.

Yaklaşık dokuz yüz yıl önce, Hristiyan ilahiyatçı Peter Abelard, Platon’un açıklamasını şu şekilde genişletmiştir: Varlığın kendisi başlı başına bir iyiliktir.

Bu nedenle mutlak anlamda iyi olan Tanrı, iyiliği en üst seviyeye çıkarmak için mümkün olan tüm dünyaları gerçekleştirerek gerçekliğin kapsamını da azamiye çıkarır.

Bu dünyada ölen Teksaslı kızlar, sekiz yıllık bir varoluşa sahipti — ve bu, hiç var olmamaktan daha iyidir. Dahası, aynı kızlar başka bir dünyada tam bir ömür süreceklerdir.

Arthur Lovejoy, yaklaşık bir yüzyıl önce Harvard’da verdiği derslere dayanan The Great Chain of Being (Varlığın Büyük Zinciri) adlı eserinde, Platon ve Abelard’ın çözümünü tartıştıktan sonra (s. 74), bundan sekiz yüz yıl önce yazan ve Katolikliğin en büyük teoloğu sayılan Aziz Thomas Aquinas’ın da bu çözümü benimsediğini belirtir.

Kötülük Sorunu’na dair bu çözüm, insanlık tarihinin en büyük dört düşünürü tarafından — 2.300, 900, 800 ve 100 yıl önce — ortaya konmuştur.

İnsanlar hayatlarının bir noktasında mutlaka Kötülük Sorunu üzerinde düşünür. Bu yüzden, ister katılsın ister katılmasın, eğitimli birinin bu çözümden habersiz olması kabul edilemezdir.

Bu çözüm, bizim başka versiyonlarımızın da bulunduğu başka evrenlerin varlığını zorunlu kılar.

Peki, gerçekten böyle evrenler var mı? Kuantum mekaniğine göre, evet.

Kuantum mekaniği, tüm değişimlerin dalga fonksiyonları üzerinde etki eden doğrusal operatörlerden kaynaklandığını öne sürer.

Bu doğrusal yapı, kuantum mekaniğinin — insanlar ve kediler de dâhil olmak üzere — keyfî derecede karmaşık moleküler sistemleri yönettiği varsayımıyla birleştiğinde, başka evrenlerin varlığı kaçınılmaz hâle gelir.

Evet, Schrödinger’in Kedisi Paradoksu’nun çözümü şudur: Kedi bir evrende canlı, başka bir evrende ise ölüdür. Schrödinger, bu gerçeği 1952 yılına gelindiğinde bizzat fark etmiştir.

Hesaplamayı kendiniz yapın.

Eğer bunu yapamıyorsanız, sizin için The Anthropic Cosmological Principle adlı kitabımda ben yaptım.

Hesabımı anlayamıyorsanız, o zaman bir otoriteye dayalı argümanı (argument from authority) kabul etmek zorundasınız.

Peki, hangi otoriteye?

Size, 2023 yılında kuantum bilgisayarı icat ettiği için bir milyon dolarlık Breakthrough Ödülü’nü kazanan David Deutsch’u öneririm.

Deutsch, The Beginning of Infinity (Sonsuzluğun Başlangıcı) adlı kitabının 11. bölümünde ve 310. sayfasında, kuantum mekaniğinin zorunlu olarak bir “çoklu evren (multiverse)” teorisi olduğunu söyler.

Yani: Ya başka evrenler gerçekten vardır, ya da kuantum mekaniği nesnel olarak yanlıştır.

Sonuç olarak: Kötülük Sorunu’na getirdiğiniz çözüm her ne olursa olsun, bu çözüm çoklu evrendeki diğer versiyonlarınıza atıfta bulunmak zorundadır.

Deutsch, önceki kitabı The Fabric of Reality’de çoklu evrenin Özgür İrade Sorunu’nu nasıl çözdüğünü de ortaya koymuştur.

Gerçek anlamda “Boston’a gitmeyi seçebilirdim” diyebilmeniz için, bir evrende gerçekten Boston’a gitmiş olmanız gerekir.

Aynı şekilde, başka bir evrende gerçekten New York’a gitmiş olmanız, sizin Boston yerine New York’a gitme konusunda gerçek bir özgür iradeye sahip olduğunuzu gösterir.

Kısacası, Özgür İrade Sorunu’na getirdiğiniz herhangi bir çözüm, bir evrende Boston’a, diğerinde New York’a gitmiş olmanıza atıfta bulunmalıdır.

Herkes bilir ki, Kötülük Sorunu ile Özgür İrade Sorunu birbirine derinlemesine bağlıdır.

1981 yapımı Time Bandits filminin sonunu izleyin. Çoklu evren fikri, bu iki sorunun nasıl birbiriyle iç içe geçtiğini açıkça ortaya koyar.

Peki ya Kötülük Sorunu’nun diğer yarısı olan İlahi Takdir (Providence)?

“İlahi takdir” esasen bir determinizm iddiasıdır:

Şu anki çoklu evrenin durumu, önceki bir andaki durumu tarafından tamamen belirlenmiştir.

O önceki durum da, daha da önceki bir andaki durum tarafından belirlenmiştir — ve bu süreç böylece sürüp gider; ta ki fizik yasaları daha geriye gitmenin mümkün olmadığını söyleyene dek.

Bu sonsuz belirleyici anlar zinciri, nihai bir belirleyici varlığı tanımlar: “Nedeni Olmayan İlk Neden” (Uncaused First Cause) — ki Aquinas’a göre herkes buna “Tanrı” der.

Einstein, determinizmi severdi. Hatta onun meşhur sözü şudur:

“Tanrı, evrenle zar oynamaz.”

2014 yılında, önde gelen hakemli dergilerden Proceedings of the National Academy of Sciences’da yayımladığım matematiksel bir kanıtla, Einstein’ın bu konuda haklı olduğunu gösterdim:

Kuantum mekaniği, klasik mekaniğe kıyasla daha deterministiktir; söz konusu yakınsayan sonsuz belirleyici anlar dizisi gerçekten vardır.

Deutsch, The Beginning of Infinity adlı kitabında — ve ondan daha önce Schrödinger — bu durumun nedenini açıklar:

Kuantum mekaniği, “olasılıklar” ile ilgili değildir. Çünkü dalga fonksiyonu, olasılıkların değil, çoklu evrendeki evrenlerin yoğunluğunun bir ölçüsüdür.

Eğer bu çözümü reddederseniz, felsefede Platon, Abelard ve Aquinas’a; fizikte ise Einstein, Schrödinger ve Deutsch’a karşı çıkmış olursunuz.

Bu adamlardan daha zeki olduğunuzdan emin misiniz?

 

*Frank J. Tipler, Tulane Üniversitesi Matematiksel Fizik Profesörüdür. The Anthropic Cosmological Principle (Oxford University Press [John D. Barrow, FRS ile birlikte]), The Physics of Immortality (Doubleday) ve The Physics of Christianity (Doubleday) adlı kitapların yazarıdır.

 

Kaynak: https://www.americanthinker.com/articles/2025/08/plato_solved_the_problem_of_evil_2_300_years_ago.html

SOSYAL MEDYA