Orwell’in İzinde: AB Dijital Gizliliği Ortadan mı Kaldırıyor?

AB’nin önerdiği sohbet kontrolü, daha büyük bir kitlesel gözetim projesine tam anlamıyla oturuyor — bu gelişme, Avrupa’yı sistematik bir gözetim devletine doğru iten Dijital Hizmetler Yasası’nda şimdiden görülebiliyor. X, Telegram veya Meta gibi özel iletişim platformları, algoritmalarla yönetilen dijital bir hapishaneye sıkıştırılacak ve kamu bilgi alanı üzerindeki siyasi hâkimiyet sağlanacak.
Aralık 1, 2025
image_print

Bu, Ursula von der Leyen’in kişisel amiral gemisi projesi: özel sohbetlerin gözetimi. Tüm işaretler, AB’nin çarşamba günü özel bir casusluk otoritesi kurmak için yeni bir girişimde bulunacağını gösteriyor.

Çarşamba günü, Avrupa Birliği tarihinin bir dönüm noktası olabilir. MCC Brüksel ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Martin Sonneborn’un Pazartesi günü uyardığı gibi, AB’nin önerdiği “sohbet kontrolü” hakkında belirleyici bir oylama 26 Kasım’da yapılacak.

Bir Sonraki Deneme

Hem Avrupa Parlamentosu hem de Bakanlar Konseyi, WhatsApp veya Signal gibi mesajlaşma hizmetlerini, mesajlar gönderilmeden önce taramaya ve olası çocuk pornografisi içeriğini bildirmeye zorlayacak bir AB ajansı oluşturmayı öngören yeni formüle edilmiş önerileri tartışması bekleniyor.

Bunu açıkça söylemeyecekler — ama herkes asıl amacın ne olduğunu biliyor: siyasi amaçlı geniş çaplı bir gözetim ağı. Brüksel, muhalif sesleri bastırmak ve ağlarını azami güçle dağıtmak için seferber olmuş durumda.

Kapsamlı bir iletişim tarama rejimi, ulusal makamların siyasi muhalifleri çok daha hızlı tespit etmesine olanak tanıyacak — iktidar sahipleri için rahatsız edici olan herkesin hayatını cehenneme çevirebilecek bir araç.

Mektup Gizliliğinin Dijital İdamı

Ursula von der Leyen liderliğindeki AB Komisyonu’nun burada planladığı şey, yazışmaların kutsallığının dijital olarak idamına eşdeğer. İroni neredeyse fazla kaçıyor: Pfizer aşı tedarik skandalına karışan von der Leyen, kendi özel mesajlarına dair hiçbir şeffaflık göstermiyor — buna karşın tüm toplumu genel şüphe altına sokuyor.

Bu, sanki komşunuz tüm postalarınızı ele geçirip önce açmış, ardından da “istenmeyen” olan her şeyi bir sansür ofisine iletmiş gibi bir şey.

Vatandaş artık şeffaf hale geliyor — ve özel hayatın son korunan alanlarından birini kaybederek, siyasi anlamda egemenliğini yitiriyor.

AB’nin önerdiği sohbet kontrolü, daha büyük bir kitlesel gözetim projesine tam anlamıyla oturuyor — bu gelişme, Avrupa’yı sistematik bir gözetim devletine doğru iten Dijital Hizmetler Yasası’nda şimdiden görülebiliyor. X, Telegram veya Meta gibi özel iletişim platformları, algoritmalarla yönetilen dijital bir hapishaneye sıkıştırılacak ve kamu bilgi alanı üzerindeki siyasi hâkimiyet sağlanacak.

Planlanan dijital kimlik uygulaması da aynı kalıba uyuyor. Vatandaşlar bilgi açısından çıplak bırakılacak, siyaseti anonim olarak değerlendirme yeteneklerinden mahrum edilecek — bu, internetin temel demokratik ilkelerine yönelik radikal bir saldırıdır.

Sansür Makinesi ve STK Kuşağı

Berliner Zeitung’da “Liber-Net” ile yapılan son röportajın ortaya koyduğu üzere, Brüksel, Avrupa’nın en üst düzey sansürcülerinin istekleri doğrultusunda siyasi söylemi yönlendiren, dış kaynaklı bir konuşma polisi gibi işlev gören yüzlerce STK’dan oluşan bir kuşak oluşturmuş durumda.

Siyaset adeta bir tür gözetim sarhoşluğuna kapılmış görünüyor — kendi başına ivme kazanmış, denetim bağımlısı bir çılgınlık hali.

Bu dinamik, AB’nin ekonomik gerilemesiyle çarpıcı biçimde örtüşüyor; Brüksel’in “yeşil dönüşüm”, enerji politikası ve temel ekonomik yanlış yönetim gibi adımları büyük eleştiriler tetiklemiş durumda. Tam da bu krizin gerçek nedenlerini halka anlatmaya çalışan sesler — yani halkın günlük yaşamını etkileyen çöküşün ardındaki gerçeklere işaret edenler — sistemin susturmaya çalıştığı kişiler olarak öne çıkıyor.

Özel İletişime Yönelik Hain Saldırı

Özel iletişime yönelik saldırı, özellikle haince bir şekilde yürütülüyor. Komisyonun resmî gerekçesi, çocuk pornografisiyle mücadele — ahlaki önceliği tartışmasız olan bir politika alanı.

Ancak dijital mahremiyetin tamamını yok etmenin doğru çözüm olduğunu iddia etmek, inandırıcılığı zorlayan bir yaklaşım. Tarihsel olarak — örneğin Belçikalı Marc Dutroux skandalında olduğu gibi — bu tür başarısızlıklar, şifreli mesajlaşmalardan değil, suç ağlarını ortaya çıkarmadaki feci polis çalışmasından ve en üst düzeydeki yolsuzluklardan kaynaklanmaktadır.

Muhalif milletvekillerine yönelik siyasi baskılar da aynı ölçüde alaycı bir nitelik taşıyor. Avusturya’nın FPÖ’sü ve Almanya’nın AfD’si gibi partiler bu plana açıkça karşı çıkıyor — ve bu yüzden anında kamuoyunun hedefi hâline geliyorlar. Her iki parti de, bu düzenlemenin çocukların korunmasını bir bahane olarak kullanarak, Avrupa vatandaşlarının temel haklarına yönelik eşi benzeri görülmemiş bir saldırı olduğunu ve genel bir kitlesel gözetim sisteminin kurulmasına zemin hazırladığını haklı olarak dile getiriyor.

Alman Hükümeti Yine Pes Mi Edecek?

Şimdiye dek Alman hükümeti bu medeniyet kırılmasına direnmişti: Adalet Bakanı Stefanie Hubig (SPD), masum sohbetlerin gözetlenmesini anayasal bir devlette kesinlikle tabu olarak nitelendirmişti. Özel iletişimin asla genel şüphe altına alınmaması gerektiğini vurgulayan Hubig, devletin mesajlaşma sağlayıcılarını tüm mesajları iletilmeden önce taramaya zorlamaması gerektiğini açıkça belirtmişti.

Ancak Almanya’nın önümüzdeki haftalarda bu tutumunu sürdürüp sürdüremeyeceği belirsiz. Martin Sonneborn, X platformunda, yasanın hızlı, gayri resmi ve anlamlı bir tartışma olmaksızın geçirilebileceğine dair bilgiler aldığını ima etti.

Alman temsilcilerin bu direnişi sessizce terk etme riski oldukça yüksek. İçten yanmalı motor yasağında, sanayi-enerji oyunlarında veya ısıtma yasası fiyaskosunda olduğu gibi, Berlin tanıdık bir siyasi manevrayı tekrar edebilir: kamu çıkarını savunuyormuş gibi görünüp, tereddüt etmeden Brüksel’in ideolojik programını hayata geçirmek.

Brüksel’in kapıyı aralamak için sis perdesi ve yumuşatılmış hükümlerle gelmesini bekleyin — ancak ardından bu kapıyı sonuna kadar zorlayarak açacaktır.

Kaynak: https://www.americanthinker.com/articles/2025/11/on_orwell_s_trail_is_the_eu_eliminating_digital_privacy.html

SOSYAL MEDYA