İsrail ve Suriye’deki Uyuşturucu Savaşı

Temmuz 2025’te uyuşturucu tarlaları etrafında çıkan çatışmaları fırsat bilerek İsrail, Şam’daki hükümet binaları da dahil olmak üzere birçok hedefi vurdu — ancak uyuşturucu tarlalarına dokunmadı — ve yine bunun Dürzileri korumak adına yapıldığını söyledi. Oysa, aralarında Şeyh Sami Ebu el-Muna’nın da bulunduğu birçok Dürzi lider, İsrail’in korumasına ihtiyaç duymadıklarını, ayrıca İsrail’in Filistinlilere karşı yürüttüğü soykırımın, “insani müdahale” iddialarını geçersiz kıldığını ifade etti. Gerçekte ise, bu İsrail saldırılarının amacı, eski El Kaide lideri ve şu anda Suriye’nin geçici cumhurbaşkanı olan Ahmet Şara üzerinde baskı kurmaktı.
Temmuz 30, 2025
image_print

16 Temmuz 2025’te, İsrail savaş uçaklarının Şam’daki Savunma Bakanlığı, cumhurbaşkanlığı sarayı çevresindeki bölgeler ve Süveyda’daki köyleri bombalamasıyla Suriye’nin güneyinde gerilim tırmandı. Bu hava saldırılarında en az 250 Suriyeli hayatını kaybetti. Eski El Kaide lideri Ahmet Şara’nın başkanlık ettiği geçici Suriye yönetimi saldırıları kınadı. İsrail ise bu saldırıların, Suriye güçleri ile aceleyle örgütlenen Bedevi Güçleri (Quwwat al-Badu) ve Dürzi topluluğuna ait Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) arasındaki çatışmaları durdurmak için gerekli olduğunu öne sürdü.

Aralık 2024’te Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları), Şeyh el-Karama Güçleri ve Dağ Tugayı (Liwa al-Jabal), İsrail’in ve yeni Suriye hükümetinin saldırılarına karşı bölgeyi savunmak amacıyla Süveyda’da Güney Operasyonları (Ghurfat ‘Amaliyyat al-Janub) adlı bir yapı altında birleşti. Ancak bu grup, 2025’in başlarında bölündü ve bu da, İsrail’in 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nin ötesine geçmesini engelleme kapasitelerini zayıflattı. O tarihten bu yana İsrail, Golan Tepeleri üzerindeki kontrolünü Süveyda yönüne doğru genişletti ve yerel güçler tarafından, daha fazla askeri işgali haklı göstermek amacıyla bölgedeki yerel ihtilaflara müdahale etmekle suçlandı.

2012’den bu yana, Suriye devletinin merkezi otoritesi zayıfladı; bu zayıflama, Golan Tepeleri’nin kıyısından başlayarak Dera kenti üzerinden Süveyda köylerine kadar uzanarak, Suriye’nin güney sınırı boyunca ve Ürdün sınırı hattında bir kuşak oluşturdu. Suriye askeri güçleri bu bölgede varlığını sürdürse de, meşruiyetleri tarihsel olarak en düşük seviyeye geriledi ve oluşan bu boşlukta çeşitli silahlı yapılar ortaya çıktı. 2013 yılında, bölgedeki Dürzi topluluğu Şeyh Vahid el-Baluus’un önderliğinde Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) adlı grubu kurdu. Ertesi yıl ise Murhij Hüseyin el-Cermani (namıdiğer Ebu Gayis) önderliğindeki farklı savaşçılardan oluşan bir ittifak, Liwa al-Jabal (Dağ Tugayı) adlı örgütü oluşturdu. Bu gruplar, Kalamun Dağları’ndan güneye doğru ilerlemeye başlayan ve İsrail istihbaratının ve askeri güçlerinin yardım ettiği izlenimi veren El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi’nin saldırılarına karşı Dürzi topluluğunu savunmak amacıyla kuruldu. Suriye ordusunun bu bölgedeki rolünün zayıflaması, hem Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) hem de Liwa al-Jabal (Dağ Tugayı) oluşumlarının siyasi ve güvenlik açısından etkisini artırdı. Bu iki grup, El Kaide güçlerinin yanı sıra daha sonra ortaya çıkan IŞİD saldırılarına ve İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılara karşı da mücadele etti.

Güney Suriye’de Fentanil Ağı

2012 yılında, Kalamun Dağları yakınlarındaki yolda Suriye ordusuyla ilk karşılaştığımda, savaşın pirus zaferi niteliği nedeniyle ordu moralinin aşırı güven ile tükenmişlik arasında gidip geldiği zaten belliydi. ABD ya da İsrail’in hava desteği olmadan, aralarında en istekli olanı El Kaide güçleri olan çeşitli isyancı orduların başarıya ulaşması mümkün olmazdı; bu durum, Suriye Arap Ordusu’na onları durdurabileceği güvenini vermişti. Ancak Suriye ordusu her ilerleyişinde, büyük çaplı topçu atışları ve sivilleri de hedef alan yoğun şiddet kullanmak zorunda kalıyor, bu da ordunun ahlaki üstünlük duygusunu zedeliyor ve Suriye ekonomisinin temelini tahrip ediyordu. Ekonominin çöküşü ve devlet aygıtının yavaş yavaş çözülmesi, ordunun moralini iyice bozdu. 2013 yılına gelindiğinde, çatışmanın tarafları artık siyaset ya da ideoloji uğruna değil, Captagon ve Tramadol markalarıyla bilinen — ya da savaşçılar arasında “ölümün beyaz hapları” olarak anılan — büyük miktarda amfetamin akışıyla savaşma gücünü sürdürüyordu.

Süveyda bölgesinde, Ürdün sınırına yakın bir yerde, bu hapların büyük ölçekli üretiminin başladığı noktadaydım. Bu çiftlikleri işleten eski askerler, uluslararası uyuşturucu kartelleriyle iş birliği yapmıştı. Yaklaşık on yıl önce, Tuğgeneral Vefik Nasır’ın, Süveyda bölgesindeki bir dizi küçük köy üzerinden bir uyuşturucu üretim ve dağıtım ağı kurmada rol oynadığına dair söylentiler dolaşıyordu. Nasır, Ebu Yasin Ahmed Cafer ve Cemil el-Balaas ile birlikte, Busra eş-Şam’dan el-Kurayya’ya kadar — yani Ürdün’e yaklaşık yirmi kilometre mesafeye kadar — bir çiftlik sistemi kurdu. Bu kişiler, Marei el-Ramthan ve Raci Falhut ile birlikte çökmüş Suriye devlet sistemini kendi lehlerine kullandılar; rüşvet yoluyla Ürdünlü ve Lübnanlı yetkililerle bağlar kurdular ve bölgedeki (İsrail’e kadar uzanan, büyük ölçüde eğlence amaçlı) amfetamin üretimi ve ticaretinde hâkimiyet kurmaya başladılar.

Öz savunma birimleri (başlıca Dürzi topluluğuna ait Harakat Rijal al-Karama [Onur Adamları]) ile uyuşturucu çeteleri arasındaki gerilim arttı; çünkü bu birimler, çetelerin bölge halkına amfetamin satmasını engellemeye çalışıyordu. 2015 yılında Süveyda’da gerçekleşen bir araç saldırısında Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) lideri Vahid el-Baluus hayatını kaybetti. Önce Suriye hükümetinin, ardından da El Kaide’nin (Vefi Ebu Trabi adında bir adamın tutuklanmasından sonra) suikasttan sorumlu olduğu yönünde söylentiler yayıldı. Ancak yüzeyin altındaki gerçek, el-Baluus’un uyuşturucu savaşının bir kurbanı olduğuydu. Bu suikastten üç yıl sonra, Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) Ebu Yasin Ahmed Cafer’i ele geçirdi. Cafer, kamera karşısında el-Baluus suikastına karıştığını ve bölgenin başlıca uyuşturucu baronlarından biri olduğunu itiraf etti. Daha sonra, Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) tarafından öldürüldü.

Cafer’in video itirafında, Marei el-Ramthan’ın, uyuşturucuyu Ürdün sınırından kaçırmak üzere bir grup Bedevi genci örgütlediğini belirtti. 2006’da uyuşturucu işine girmeden önce çobanlık yapan el-Ramthan, 2012 sonrasında başlayan çok daha büyük üretimi kontrol edebildi ve Levant bölgesinin en büyük uyuşturucu nakliyecisi hâline geldi. Ürdün mahkemeleri onu birkaç kez hapis cezasına çarptırdı, ancak hiçbir zaman tutuklanmadı.

Uyuşturucu Savaşı

Suriye devletinin yavaş yavaş çöküşü, yerel otoritelerin uyuşturucu ticaretinin bağımsız hâkimleri olarak yükselmesine yol açtı. 2018 yılında, Tümgeneral Kifah el-Mulhim, Vefik Nasır’ın yerini aldı. İlk başta el-Mulhim’in atanması, uyuşturucu ağlarının baskı altına alınacağı yönünde umut yarattı. Ancak bir dizi gelişme bu umudu kısa sürede boşa çıkardı. 2021 yılında devlet, Raci Falhut’u tutukladı, fakat birkaç saat içinde serbest bıraktı. Ardından, Temmuz 2022’de devlet yetkilileri, Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) ile birlikte Falhut’un çiftliğine baskın düzenledi ve orada bir Captagon laboratuvarı buldu. Aynı yılın Aralık ayında hükümet Marei el-Ramthan’ı tutukladı, ancak onu da kısa süre içinde serbest bıraktı. Yine o yıl, Suriye ordusu, paramiliter Liwa al-Jabal (Dağ Tugayı) ile birlikte Ürdün sınırına yakın bölgede Falhut’a bağlı silahlı gruplarla çatıştı ve bunlardan birçoğunu etkisiz hâle getirdi.

2024 yılı Ocak ile Mart ayları arasında, Ürdün hava kuvvetleri, Süveyda kırsalındaki birçok Captagon çiftliğini bombaladı. Bu saldırılarda siviller öldü ve bunun üzerine Harakat Rijal al-Karama (Onur Adamları) hareketi, Ürdün’den saldırıları durdurmasını talep etti. Suriye ordusu ise kamuoyuna yönelik herhangi bir açıklama yapmadı. Ya el-Mulhim, Süveyda’dan Şam’a ve başka bölgelere uzanan geniş uyuşturucu ağının bir parçasıydı ya da bölgede kapsamlı bir temizlik operasyonu yürütecek yetkiye sahip değildi. Esad yönetiminin son günlerinde el-Mulhim, Suriye Ulusal Güvenlik Bürosu müdürü olarak Bağdat’a geri çağrıldı. Amerika Birleşik Devletleri, Suriye devletindeki rolü nedeniyle el-Mulhim’e kişisel yaptırımlar uygulamıştı. Esad’ın devrilmesinden sonra bu kişisel yaptırımlar kaldırıldı.

Esad Hükümetinin Düşüşü

Aralık 2024’te Esad hükümetinin düşüşü, birden fazla nedene dayanıyordu: İsrail’in Lübnan’a karşı başlattığı savaş (bu da Hizbullah’ı zayıflattı), Suriye’nin askeri noktalarına yönelik hava saldırıları ve kuzeydeki İdlib kentinden Şam’a kadar, eski El Kaide unsurlarının koordineli bir yıldırım harekâtı. İsrail, bu durumu fırsata çevirerek yasadışı şekilde işgal ettiği Golan Tepeleri’nden çıkıp Süveyda yakınlarındaki bölgeye doğru ilerledi. İsrail tarafı, bunun yalnızca İsrail için değil, Dürzi azınlık toplumu için de yeni bir güvenlik bariyeri olduğunu öne sürdü. Ancak bu yalnızca bir bahaneydi.

Temmuz 2025’te uyuşturucu tarlaları etrafında çıkan çatışmaları fırsat bilerek İsrail, Şam’daki hükümet binaları da dahil olmak üzere birçok hedefi vurdu — ancak uyuşturucu tarlalarına dokunmadı — ve yine bunun Dürzileri korumak adına yapıldığını söyledi. Oysa, aralarında Şeyh Sami Ebu el-Muna’nın da bulunduğu birçok Dürzi lider, İsrail’in korumasına ihtiyaç duymadıklarını, ayrıca İsrail’in Filistinlilere karşı yürüttüğü soykırımın, “insani müdahale” iddialarını geçersiz kıldığını ifade etti.

Gerçekte ise, bu İsrail saldırılarının amacı, eski El Kaide lideri ve şu anda Suriye’nin geçici cumhurbaşkanı olan Ahmet Şara üzerinde baskı kurmaktı. (Kendisine yönelik ABD yaptırımları 30 Haziran 2025’te resmî olarak kaldırılmıştı.) Şara, İsrail’in Suriye’den beklediği şeyi, yani İsrail’i tanımayı henüz gerçekleştirmedi. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Hamas liderlerini sınır dışı etti, İslami Cihad liderlerini tutukladı; ancak bu, İsrail için yeterli görülmedi. İsrail, kendi taleplerini dayatmak için Suriye’yi vurmak adına her bahaneyi kullanmaya devam edecek. İsrail’i endişelendiren ne uyuşturucu ne de Dürziler; asıl mesele, Ahmet Şara’nın Suriye’nin Filistin yanlısı tarihini İsrail rejiminin ayakları altına sermemiş olmasıdır.

 Kaynak: https://znetwork.org/znetarticle/israel-and-the-drug-war-in-syria/

 

SOSYAL MEDYA