İsrail-İran Savaşı: İki Mağlup, Bir Galip

İsrail-İran savaşı, Ortadoğu’nun alışıldık denkleminde ezberleri bozdu. Ancak bu savaşın ilginç yanı, iki taraf içinde klasik “bir galip bir mağlup” anlatısına uymayacak olması. Aksine, bu savaşın sonunda kazananı, doğrudan savaşa dâhil olmayan ancak sahayı dikkatle izleyen bir aktör olacak: Türkiye.
Haziran 16, 2025
image_print

İsrail-İran savaşı, Ortadoğu’nun alışıldık denkleminde ezberleri bozdu. Ancak bu savaşın ilginç yanı, iki taraf içinde klasik “bir galip bir mağlup” anlatısına uymayacak olması. Aksine, bu savaşın sonunda kazananı, doğrudan savaşa dâhil olmayan ancak sahayı dikkatle izleyen bir aktör olacak: Türkiye.

İran, daha önce dış müdahalelerden korunmuş, sözde “dokunulmaz” kabul edilen askeri ve istihbari bölgelerinde ciddi darbeler aldı. İsrail’in hava saldırılarıyla, Devrim Muhafızları’nın üst düzey komutanları, hatta iddiaya göre İstihbarat Başkanı’nın Tahran içinde etkisiz hale getirilmesi; fiziki bir kaybın yanısıra, sembolik bir yıkımdı aynı zamanda.

Bu düzeyde bir operasyon, İsrail’in askeri üstünlüğü bir yana, aynı zamanda sızma, taktik ve istihbari ağ üstünlüğünü de ortaya koydu. İranlı güvenlik çevrelerinde ise bu olay bir kırılma yarattı: “Evimizin kapısı ardına kadar nasıl açık kaldı?” sorusu artık yalnızca iran sokaklarında değil, rejim içinde de büyük tartışma konusu.

İsrail cephesinde ise işler farklı bir şekilde dramatik. Uzun yıllardır bölgedeki en gelişmiş hava savunma sistemi olarak lanse edilen Iron Dome (Demir Kubbe), bu savaşta hem nicel hem nitel olarak sınandı. İran’ın geliştirdiği seyir füzeleri ve kamikaze İHA dalgaları, Demir Kubbe’yi ilk defa bu kadar ciddi ölçekte deldi.

Tel Aviv, Haifa ve Aşkelon gibi şehirlerde sivil hedeflerin vurulması teknolojik bir boşluk ve psikolojik bir çöküştü. Bu durum, sadece İsrail toplumunun güvenlik algısını değil, aynı zamanda Tel Aviv’in savunulabilirlik iddiasını da sarstı. Öyle ki, bazı İsrailli yorumcular bu süreci “Demir Kubbe Efsanesinin Sonu” olarak tanımladı.

İsrailin istediği bir rejim değişikliği İran’da zor gözükse bile, rejimin önünde iki yol var.

  • Gücünü içeride konsolide etmek için daha baskıcı, daha içe kapanık bir rejim yönelimine girebilir.
  • İran, molla etkisinin azaltıldığı, daha demokrat bir çizgiye yönelebilir.

Bölgede on yıllardır kan döken, mezhepçi proxy örgütlerle Afganistan, Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen’de Pers-safevi heveslerini Müslüman halkları katlederek gerçekleştirmeye çalışan ve kendi halkını baskıcı, teokratik rejimiyle, yozlaşmış ekonomisiyle adeta esir almış bir İran’ın artık bölgesel değil, ulusal bir var olma sorunu var.

İsrail ise Gazze saldırılarında dünyada oluşan olumsuz imaj ve İran savaşındaki güvenlik zaafları sebebiyle Netanyahu’yu günah keçisi ilan edip, Batı desteği ile kayıplarını telafi etmeye çalışacaktır. Ancak bu savaşın oluşturduğu güvenlik boşlukları, bölgeyi yeni bir dengeye zorlayacak.  Türkiye ve makul dünyanın yıllardır ehven-i şer olsa da teklif ettiği iki devletli çözüm şansını da artık kaybetti. Bölge de artık İsrailsiz bir düzen için geri sayım başlayacak. Ta ki hem ABD hem Avrupa, kendi FETÖ’sü olarak devlet yönetimlerini, ekonomilerini ve medyayı işgal edip şirretçe ve gücünden büyük arzı mevudvari heveslere kapılmış yahudilerini yerleştirecek daha sorunsuz bir yer bulunca, İsrail projesi de rafa kalkacak. Ama bölgede artık Suud-Ürdün-BAE gibi işbirlikçi çöl bedevilerinin desteğiyle döktüğü kanların bedelini bu şeytani rejimlerle birlikte nasıl ödeyeceğini de zaman gösterecek.

Bu yeni dengede, askeri kapasitesi, diplomatik manevra kabiliyeti ve kriz anlarındaki stratejik temkinliliğiyle Türkiye öne çıkıyor. Bölgenin 500 yıllık yönetim deneyimiyle Türkiye’nin barış, huzur ve ortak gelecek vizyonlu politikası, ağır bedellere rağmen hala bölgenin tek seçeneği durumunda. Türkiye modeli, modern Müslüman demokratik bir düzenin tesisi yanında, Mezopotamya-Akdeniz havzasının ortak medeniyet ve kültür birikimini yeniden inşa edecek bir alternatif vizyon içeriyor.

Bekir Gündoğdu

Araştırmacı-yazar. Siyaset, sivil toplum ve medya alanlarında çeşitli kademelerde görev yaptı. Halen Yeni medya editörlüğü ve internet yayıncılığına devam ediyor.
Mail: [email protected]

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA