Nereye baksak, yapay zekâ kaçınılmazmış gibi karşılanıyor.
ChatGPT ve OpenAI gibi yapay zekâ şirketleri hızla büyüyor; birçok Amerikalı da günlük hayatında Alexa ve Siri gibi yapay zekâ asistanlarına güveniyor. Bazı üniversite öğrencileri için ise yapay zekâya başvurmamak, dezavantajlı hissettirebiliyor.
Eleştirmenler, yapay zekânın değişen iklimimizi daha isabetli öngörmek için veri modellemede kullanılabileceği fikriyle bir nebze rahatlayabilir—bu fikir de büyük heyecan yarattı. Ne var ki, iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla yapay zekâyı devreye sokmak, barış adına bir ülkeyi bombalamak kadar çelişkili.
Yapay zekâ çözüm değil, iklim değişikliğinin tetikleyicisidir. Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na göre hızla çoğalan yapay zekâ veri merkezleri “muazzam miktarda elektrik kullanıyor, bu da gezegeni ısıtan sera gazlarının salımını körüklüyor”; aynı zamanda olağanüstü miktarda su ve mineral tüketiyor.
Popüler yapay zekâ yazılımı ChatGPT bile iklim maliyetine değecek gibi görünmüyor. Earth.org için yazan analist Sophie McLean şöyle açıklıyor: “ChatGPT’ye 20–50 soruluk basit bir sohbet için tüketilen su miktarı 500 ml’lik bir şişeye eşdeğer.” Bunu “milyarlarca kullanıcı”ya yaydığınızda ise ortaya “ölçülebilir” derecede büyük bir ayak izi çıkıyor.
Yapay zekâ öylesine hızla yayılıyor ki etkisini düşünmek için neredeyse fırsatımız bile olmadı. Dünyanın en popüler arama motoru Google bile varsayılan olarak yapay zekâyı devreye aldı. Her basit arama yaptığınızda, sonuçları listelemeden önce size bir “yapay zekâ özeti” sunmak için üretken (generative) yapay zekâ kullanıyor.
Üstelik ChatGPT gibi yapay zekâ hizmetleri, insanların emeğini yutup yeniden sunuyor. İntihal (plagiarism) kötü bir durumken, bu sistemler tıp ve bilgisayar programlama gibi alanlarda yanlış bilgi üretmeleriyle de meşhur.
Atıf aramak gibi basit sorgular için bile yapay zekâ programları sıklıkla var olmayan referanslar uyduruyor. Uzmanlar, teknolojinin “halüsinasyon” yapma eğiliminin öylesine güçlü olduğunu ve bu yüzden yüksek doğruluk düzeyine asla ulaşamayacağını düşünüp kaygı duyuyor.
Yapay zekânın yol açabileceği büyük iş kayıpları ve modellerin yalan söyleyip yanlış bilgi yayması gerçeklerini bir kenara bırakırsak, sadece kolaylık sunduğu için iklimimizi gerçekten uçurumun kenarına itmek ister miyiz? Toplumun ihtiyacı olmayan ve bu yüzden ciddi zararlarla yüz yüze kalan bir teknoloji yapay zekâ.
Asgari düzeyde yapılması gereken, bilgiyi ve işleri korumanın ötesinde insanları ve gezegeni de koruyacak sıkı düzenlemelerdir.
Başkan Donald Trump yemin eder etmez, yapay zekâ üzerindeki birkaç çok sınırlı devlet denetimini ortadan kaldırmaya başladı. GOP’un sözde “Büyük Güzel Yasa”sı ise en zengin Amerikalılar için dev vergi indirimlerinin yanısıra eyaletlerin yapay zekâyı düzenleme yetkisini yasaklamayı da içeriyordu. (Bu hüküm iptal edildi, ancak başka bir biçimde geri dönme olasılığı yüksek.)
Daha iyisini talep etmeliyiz. Teknoloji analistleri Paul Scharre ve Vivek Chilukuri, “mürekkebi kurumadan modası geçebilecek sabit teknik standartlar yerine ilkelere dayalı bir düzenleme yaklaşımını” savunuyorlar. Ayrıca bu güçlü teknolojiyle ilgilenmek üzere bağımsız bir düzenleyici kurum öneriyorlar.
Bu arada biz bireyler olarak ChatGPT gibi programları kullanmaktan kaçınmalıyız. Bu, yalnızca kendi yeteneklerimizi köreltiyor — MIT’deki araştırmacılar, ChatGPT gibi programlara aşırı güvenmenin beyin aktivitesini önemli ölçüde azalttığını ortaya koydu — ayrıca iklim değişikliğini aktif olarak körüklüyor.
Yapay zekâdan kaçınmayı, fiziksel sağlık için araba sürmek yerine yürümeyi tercih etmeniz gibi zihinsel bir egzersiz olarak düşünün.
Google’ın AI Overviews (Yapay Zekâ Özetleri) özelliğini kapatmayı değerlendirin. Teknoloji şirketi, çoğu kişinin bunu nasıl yapacağını anlamasını kolaylaştırmıyor — ve elbette, kapatma yöntemini aradığınızda size sunduğu özet belki doğru, belki yanlış olacaktır. Biraz araştırdıktan sonra işe yarayan insan tarafından oluşturulmuş bir yanıt buldum.
Daha güvenli, yapay zekânın zihnimizi körelten ve israf yaratan etkilerinden korunmuş bir dünya istiyorsak, kendimizi ve dünyamızı insan refahını merkeze alan tercihler yapacak biçimde programlamaya başlamalıyız.
* Sonali Kolhatkar, Free Speech TV’de (Dish Network, DirecTV, Roku) ve Pacifica istasyonları KPFK, KPFA ile bağlı kuruluşlarında yayınlanan televizyon ve radyo programı “Rising Up With Sonali”nin kurucusu, sunucusu ve yürütücü yapımcısıdır.