İran’ın sıradaki hamlesi ne olacak?

Bundan sonraki İran kaynaklı kriz, İran’a karşı daha yıkıcı ve doğrudan bir ABD–İsrail saldırısını mı, yoksa ülke içinde istikrarsızlaştırıcı bir huzursuzluk dalgasını mı — ya da her ikisini birden mi — içerecek olursa olsun, Haziran’daki “12 günlük savaş”ı çok daha önemli bir oyunun açılış perdesi olarak hatırlayabiliriz.
Ağustos 10, 2025
image_print

İran hükümeti ciddi bir sıkıntının içinde. Bu yazın başında yaşanan 12 günlük savaş, İran’ın şehirlerini ve nükleer tesislerini İsrail ve ABD saldırılarına karşı savunma kapasitesinin ne denli sınırlı olduğunu gözler önüne serdi.

Bu arada, İran’ın en etkili vekil güçleri (proxies) — Hamas, Hizbullah ve Yemen’in Husî isyancıları — son bir yılda ağır darbeler aldı. Ortadoğu’daki başlıca müttefiki olan eski Suriye lideri Beşar Esad ise artık Şam’da değil, Moskova’da yaşıyor.

İran içinde ise, sağlık durumu kötü olan 86 yaşındaki Dini Lider (supreme leader) son nefesini verdiğinde ne olacağı kimse tarafından kesin olarak bilinmiyor. Ülkede 36 yıldır yaşanmamış bir lider değişiminin, mevcut gücü elinde tutanların nüfuzunu, iktidarını ve servete erişimini nasıl etkileyeceği, İran’daki tüm güçlü isimlerin aklındaki sorulardan biri.

Tüm bunların altında ise İran’da her an patlak verebilecek toplumsal huzursuzluk riski var — bu risk, sokakta ya da bir karakolda yaşanacak tek bir olayla tetiklenebilir.

Ancak rejimin hâlâ pek de gizli olmayan bir silahı var ve bu, tam da İsrail ile Amerika Birleşik Devletleri’nin haziranda hedef aldığı şey.

Bu hava saldırılarına rağmen İran’ın hâlâ bir nükleer programı olduğu görülüyor; ne ölçüde olduğu ise hâlâ tartışmalı. Saldırıların hemen ardından ABD Başkanı Donald Trump, ABD’nin operasyonunu “olağanüstü bir askerî başarı” olarak nitelendirdi ve İran’ın en önemli zenginleştirme tesislerini “tamamen yerle bir ettiğini” söyledi. 17 Temmuz’da yayımlanan bir ABD istihbarat raporuna göre, ABD’ye ait B-2 bombardıman uçaklarından atılan 12 sığınak delici bomba, Fordo’daki uranyum zenginleştirme tesisini ciddi şekilde tahrip etti ve diğer bazı tesislerde de önemli hasara yol açtı.

Ancak başka hasar değerlendirmeleri bu sonuçlara dair şüphe uyandırdı. Başlangıçta Temmuz ayı başında açıklama yapan düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (Center for Strategic and International Studies), İran’ın yeni “breakout süresini” (tek bir nükleer silah üretecek kadar yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum elde etmesi için gereken süre) tahmin etmenin “son derece spekülatif” olduğunu belirtti. Merkez, “İran, zarar gören üç tesiste santrifüjlerini kaybetmiş olsa da, muhtemelen ilan edilmemiş bir santrifüj stokuna da sahip” değerlendirmesinde bulundu.

Özetle: İran’ın hâlâ seçenekleri var. Liderleri isterse, nükleer silah geliştirmeyi neredeyse kesinlikle başarabilir. Ve yaralı, aşağılanmış rejimin artık güvenliğini garanti altına alabilecek tek silahı üretmek için yarışa girmek için her türlü nedeni var.

Böyle bir adım, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu, İran hükümetini doğrudan hedef alıp almama konusunda büyük bir karar vermeye zorlayabilir. Hazirandaki operasyonun son saatlerinde İsrail savaş uçakları, İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun paramiliter milis gücünün (paramilitary militia) karargâhını vurdu ve yüzlerce üyesini öldürdü. Bu, rejimin kalbine doğrudan bir saldırıydı — ve İran liderlerinin nükleer programı yeniden inşa etmeye kalkışmaları hâlinde nelerin mümkün olabileceğini hatırlatan bir mesajdı.

Bundan sonraki İran kaynaklı kriz, İran’a karşı daha yıkıcı ve doğrudan bir ABD–İsrail saldırısını mı, yoksa ülke içinde istikrarsızlaştırıcı bir huzursuzluk dalgasını mı — ya da her ikisini birden mi — içerecek olursa olsun, Haziran’daki “12 günlük savaş”ı çok daha önemli bir oyunun açılış perdesi olarak hatırlayabiliriz.

Ve neredeyse kesin olan bir şey var: Son iki yılda yaşanan yıkıcı olaylar, İran’ın liderleri açısından nükleer silah programını muhtemelen daha değerli hâle getirdi, daha az değil.

Kaynak: https://www.gzeromedia.com/news/analysis/irans-next-act

SOSYAL MEDYA