İnsanı, insan yapan şey nedir? Umudun kaybedilmeye yüz tuttuğu anlarda, yaşamanın devamı için ne gerekir? Hala yaşıyor olmak için herkesin bir geçer sebebi var mıdır? Bu ve benzeri sorular insanın hayatında etkisi sürekli olan ama bazı zamanlarda kendini daha çok belli eden sorulardır. Hala yaşayanlar için yani henüz ölmemiş olanlar için umut hep vardır ve bu umut insanın doğrudan kendisindedir. Eksik olan ise sadece henüz keşfedilmemiş olmasıdır.
Viktor Emile Frankl, insana ilk başta basit gelen bu ve benzeri gerçeklerden yola çıkarak, ilaçsız tedavi yöntemleri üzerine çalışmış ve kısa süreli terapi tekniği olan logoterapi ismini verdiği kuramı kitaplarıyla, makale ve diğer çalışmalarıyla duyuran, tanıtan bir psikoterapisttir. Üçüncü Viyana Okulu ve logoterapinin kurucularından Viktor E. Frankl, Nazi toplama kamplarında esir olarak kalmış, günlük hayat sorunları ve varoluşsal arayışlar üzerine uzun gözlemlerde bulunmuş bir araştırmacı. Avusturyalı psikoterapist, II. Dünya Savaşı ertesi gelişen psikolojik ihtiyaçları ve sorunları o kadar geniş ele alarak incelemiştir ki; okuyucuları veya logoterapi yöntemi ile umut bulmaya çalışan danışanlar anlık fark etmeseler bile, eserinin her yanına “postmodern”lik tıpkı bir takım varoluşçular gibi sinmiştir. Modern dünya bunlaımları, insanın anlam ve arayışları Frankl’in eas araştırma alanları. Diğer önemli ve kuramını tamamlayan başlıca eserleri arasında Duyulmayan Anlam Çığlığı, Tanrı Arayışı ve Anlam Sorunu, Anlam İstenci, Hala Bir Sebebi Olan, Psikoterapi ve Din, Tıbbi Ruhsal Bakım zikredilebilir.
İnsanın Anlam Arayışı, Frankl’in çalışmaları arasında yöntemini doğrudan yansıtan, sade, geniş okuyucu kitlesine hitap eden, önde gelen, başucu niteliğine sahip eseri olup, kitabın Türkçe’deki serüveni doksanlı yıllara dayanıyor. İnsanın Anlam Arayışı, disiplinli bir edisyon çalışması ve Özge Yılmaz tarafından yapılan iyi bir çeviri ile Okuyan Us Yayınları’ndan yayınlanıyor uzun zamandır.
Frankl’in, İnsanın Anlam Arayışı’nda izlediği yöntemini diğerlerinden ayıran esas nokta her kesimden insanın ihtiyaç duyabileceği cevapların arayışını, günlük hadiselerin akademik gözlemlenmesinden alıyor oluşudur.
İnsanın Anlam Arayışı, Nazi toplama kampından serbest kaldığı bir sırada, olayın bir kahramanı olarak şahitliğini ve tespitlerini dile getirdiği satırlarla başlıyor. “Toplama Kampı Deneyimleri” isimini verdiği bölümde Frankl, hatıralarını, başkalarının yaşadıkları üzerine gözlemlerini, kampa götürüldüğü sırada yanında bulunan kitabının kaybolması ve ardından bulduğu kâğıt parçalarına tekrar yazmaya başlaması, eşinin ölüp ölmediği ile ilgili bir bilgiye sahip olmadan onunla konuşurken hayal kurması gibi birçok anısını anlatıyor.
İkinci ve üçüncü bölümde ise kendisinin de kurucusu olduğu logoterapi kuramını; Genel İlkeleriyle Logoterapi, Anlam İstemi, Varoluşsal Engelleme, Varoluşsal Boşluk, Yaşamın Anlamı, Meta-Klinik Sorunlar, Psikiyatrinin Yeniden İnsanlaştırılması gibi başlıklar altında sunuyor. Anıların tecrübesi, şahitliği, tefekkürü eşliğinde kendi psikiyatrik örgüsü sayılabilecek logoterapiyi işler.
Okuyucu; birinci bölümde bir edebiyat ürünü okuduğu hissine kapılırken, bölümün nihayete ermesiyle akademik satırlara yelken açar. Frankl, okuyucuya kamptaki anılarını logoterapi nazarıyla, panoramik bir hale getirdikten sonra, “Logoterapinin Genel İlkelerini” sunmaya başlar.Frankl, İnsanın Anlam Arayışı’nda, Nietzche’nin “Yaşamak için bir nedeni olan kişi, hemen her nasıla dayanabilir.” sözünü gözle görünür bir şekilde dillendir. Belki yerinde bir tabirle Frankl, bilimsel veriler ile hislerini ilişitrerek sunabilmek için Nietzche’nin sözünün işlevine ve çağrışımına muhtaçtır.“Bir insanın ruhsal durumuyla -cesareti ve umudu ya da bunların bulunmayışı- vücudunun bağışıklık durumu arasında ne kadar yakın bir ilişki olduğunu bilenler, umut ve cesaretin birdenbire yitirilmesinin öldürücü bir etkisi olabileceğini anlayacaktır. Arkadaşımın ölümünün nihai nedeni, beklediği özgürlüğünün gelmemesi ve ağır bir hayal kırıklığı yaşamasıydı.” sözleri bir yerde logoterapinin felsefesini özetliyor. İç-dış, akıl-ruh, sevinç-keder gibi ilişkilerin ilişikliği; buradaki mesele, bir zıtlık ilişkisi değil bilakis bir taalluk ilişkisidir. Varoluşun manasına yönelik arayış üzerinde, Frankl’de şu unsurları karşılıyor: a) Bir eser yaratmak ya da bir iş yapmak. b) Bir şey yaşamak ya da bir insanla etkileşmek. c) Kaçınılmaz olan bir acıya karşı bir tavır geliştirmek. İnsanın Anlam Arayışı’nda, İşte bu üç noktadan biriyle hayatın manasını keşfedilebileceği öne sürülüyor.
Bu belitilenlere dahil olmak üzere, logoterapinin saç ayakları halinde, şunları ele alıyor Frankl: a) varoluşsal engellenme b) varoluşsal boşluk c) çelişik niyet. Her ne şekilde olursa olsun, insan hayatında bazen insanların anlam istemlerinin engellenebildiği vakıalar olabilir. Bir nevroza düşmeden insan bir sebep bulup varoluşsallığını tecrübe etmelidir. Varoluşsal engellenme, insanın içinde yer etmiş olan bir rahatsızlık unsurunu açığa çıkarır ki, açığa çıkan bu şey, çözümlenmesi/tedavi edilmesi gereken bir şeyi ifade eder. Yirminci yüzyılın yaygın bir olgusu olan varoluşsal boşluk (ki bunu biz, bir anlamda “can sıkıntısı” olarak da ele tahayyül edebiliriz), hiçbir içgüdünün ve geleneğin ne yapılması gerekitiğini söyleyemediği, bazen neyin arzulandığı dahi bilinemeyen durumdur. Bu duruma düşen birey, ya diğer insanların yaptığı şeyleri arzular ya da diğer insanların kendisinden yapmasını istedikleri şeyleri yapar. Her iki durumda aslında insanın dışarıdan baskıyı kabullenmesidir. İnsan hayatının bazı anlarında gözlemlenebilen korku unsuru, korkulan şeye aşinalığı olanaksızlaştıran şeydir. Bu bilgi ile insanın, kendisinden uzaklaşma yetisi gerçekleşebilir ve hasta birey, kendisinin kötü ve rahatsız olunan tarafından uzaklaşmak suretiyle kendisini bulur.
Peki, özetle tanıtmaya çalıştığımız İnsanın Anlam Arayışı neden okunmalıdır? Çünkü benzer konular ve metinler arasında sadeliği ile her kesime hitap eden çözüm odaklı metinlerin önde gelenlerinden biri olan İnsanın Anlam Arayışı’nın, sunduğu kuramın uygulanabilirliği, sağlam bir isteğe dayanıldığı takdirde sonuç verebilmeye müsaittir. Bir danışılan eşliğinde veya bireyin kendi kendisiyle yüzleşip, kendi iç yolculuğunu, kendi tedavisi ile sürdürebileceği bir alandan konuşuyor, İnsanın Anlam Arayışı.
İnsanın Anlam Arayışı, insanın var olan acılara dayanıklı bir şekilde muhatap kılınmasının yollarını arayanların, varoluşun gündelik hayat oluşları üzerindeki etkisini keşfetmek isteyenlerin, mecburi zıtlıklar içerisinde yer alan vahidiyet psikolojisini keşfetmek isteyenlerin, kendi yolculuğunu sakin ve sükut halde başlatmayı dileyenlerin muhakkak el atması gereken bir başucu metni…