İngiliz Kraliyet Ailesinin Yumuşak Gücü

Eğer bir şatoda konaklanarak gerçekleştirilen üç günlük bir ziyaret, “özel ilişki” üzerinde olumlu bir etki yaratabiliyorsa, göründüğünden fazlası var demektir. Monarşi, yumuşak gücün mükemmel bir örneğidir: Mantıksız, ölçülmesi imkânsız — ama etkisi tartışmasız. Bu, Britanya’nın dış politika cephaneliğinde önemli bir araçtır; tutumları değiştirme, dostlukları onarma veya derinleştirme gücüne sahiptir
Eylül 18, 2025
image_print

Başbakan Keir Starmer, şubat ayında Oval Ofis’te Başkan Trump’a ilk ziyaretini gerçekleştirdiğinde, işin ciddiyeti büyüktü. İlerici sol kanattan, katı ve kendini beğenmiş bir insan hakları avukatı olan Starmer, başkanlık makamının gevezesiyle pek ortak noktası varmış gibi görünmüyordu. Yine de herkes, “özel ilişki”nin yakın geleceğinin masada olduğunun farkındaydı. Britanya için, riskler daha yüksek olamazdı.

Başbakanın gizli bir silahı vardı. Trump’ın başlangıçtaki dostane tavrından yararlanarak, Başkan’a Kral Charles III’ten gelen bir mektup sundu.

“Bu, kraldan gelen bir mektup” diye açıkladı Starmer. “İkinci bir devlet ziyareti için bir davet. Bu gerçekten çok özel. Daha önce hiç yapılmamış bir şey.”

Bu, alışılmadık derecede samimi, halktan biri gibi bir performanstı; ama başbakanın tam olarak umduğu şeyi başardı. Trump memnun kaldı.

“Cevap, evet” diye yanıtladı Trump. “Ülkeniz harika bir ülke.”

Londra’da hiç kimse Trump’ın olumlu tavrını kesin bir veri olarak kabul edememişti. İki lider arasındaki görüşme, pek çok tuzak ve tehlike barındırıyor gibi görünüyordu; ancak Birleşik Krallık’ın 76 yaşındaki kalıtsal hükümdarından gelen bir mesajla açılış yapılması belirleyici olmuştu. Devlet ziyareti birkaç gün içinde, 17-19 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek.

İkinci bir devlet ziyaretinin “daha önce hiç yapılmadığı” ifadesi tamamen doğru değil. Elbette, Trump iki kez davet edilen ilk Amerikan başkanıdır; ancak Fransa Cumhurbaşkanı Raymond Poincaré, 1913 ve 1919 yıllarında Britanya’yı ziyaret etmişti. Avrupa’nın altı taçlı hükümdarı da iki devlet ziyareti gerçekleştirmiştir. Ancak Starmer’ın söylediklerinde, Trump’ın yeni emsaller yaratmayı sevdiği göz önünde bulundurulduğunda, makul ve ikna edici olmaya yetecek kadar doğruluk payı vardı.

İngiliz monarşisi, yumuşak gücün doruk noktasını temsil eder. Günümüzde, sinizmi bir mihenk taşı olarak almak ve acımasız, işlemsel türden bir realpolitiği sofistike düşünce olarak görmek moda hâline gelmiştir. Bu felsefe, siyaset bilimci John Mearsheimer’ın, Ukrayna’daki savaşın nihayetinde NATO ve ABD’nin suçu olduğu yönündeki savıyla sadık ve muhalif bir takipçi kitlesi edinmesini sağlamıştır.

Uluslararası ilişkilere böylesine bilinçli bir şekilde katı ve hipergerçekçi yaklaşmak, yumuşak gücü çoğu zaman göz ardı eder; çünkü yumuşak güç ölçülemez ve devletlerin kendi çıkarları ve avantaj arayışıyla hareket ettiği kavramsal çerçeveye uymaz. Akademisyenler, eğer bir şey bir lidere ya da hükümete gerçekten uymuyorsa, ikna yoluyla neden onu yapsınlar diye sorar.

Ancak başkanlar ve başbakanlar da en az bizler kadar her zaman rasyonel davranmazlar. Bizler sadece hesaplamalarla değil, duygularımızla da hareket ederiz ve Trump’ın Birleşik Krallık’a yaptığı devlet ziyareti bunu gözler önüne serer. Politik açıdan, bu ziyaretten kazanacağı pek bir şey yoktur ve bunu kendi konumunu meşrulaştırmanın bir yolu olarak da görmez. Mantıksız ama güçlü bir şekilde, kraliyet ailesine karşı bir ilgi duymaktadır.

Trump, monarşinin mirasından büyülenmiş gibi görünüyor. Elbette, tüm büyükanne ve büyükbabaları ABD dışında doğmuş bir New Yorklu için monarşi, akıl almaz derecede eski ve olağanüstü derin köklere sahip. Charles III, tahtının kökenini 6. yüzyıldaki ilk Anglosakson krallıklarına kadar takip edebiliyor. Monarşi, Trump’ı Vladimir Putin veya Xi Jinping’e çeken türden ham güç gösterileriyle onu cezbetmiyor.

Merhum Elizabeth II’ye duyduğu saygı onu diğerlerinden ayırmaz. Kraliçe öldüğünde 96 yaşındaydı ve 70 yıl boyunca hüküm sürmüştü; bu da onu neredeyse efsanevi bir figüre dönüştürmüştü. Ancak, çok farklı görüşlere sahip olmalarına rağmen, Trump’ın mevcut krala da saygı duyuyor gibi göründüğü söylenebilir. 2023’teki taç giyme töreninde Trump, sosyal medyada şöyle yazdı: “Birleşik Krallık’ın harika yeni Kralı ve Kraliçesine bol şans ve en iyi dileklerimi sunarım. Siz ikiniz çok özel insanlarsınız. Hükümdarlığınız uzun ve görkemli olsun. TANRI İKİNİZİ DE KORUSUN!!!”

Ayrıca, Trump’ın yarı İskoç olduğunu da hatırlamak önemlidir; annesi Mary MacLeod, Lewis Adası’nda, yoksul ve Gal dili konuşulan bir toplulukta büyümüştü.

İngiliz monarşisinde bir şeyler, sıcaklık, hayranlık ve saygı uyandırıyor. Tehditkâr değil; ancak tören ve ihtişamla dolu — ki bu Britanya’nın oldukça iyi yaptığı bir şeydir — ve dünya liderleri, kral ve kraliçeyle o meşhur fotoğrafı çektirmek istiyor. Öğleden sonra çayı içmek ya da bir devlet yemeğine katılmak “sert güç” avantajı sağlamaz, ancak Trump, üç yıldan kısa bir sürede, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Katar Emiri, Japonya İmparatoru ve Güney Kore ile Güney Afrika cumhurbaşkanlarının izinden gidiyor.

Eğer bir şatoda konaklanarak gerçekleştirilen üç günlük bir ziyaret, “özel ilişki” üzerinde olumlu bir etki yaratabiliyorsa, göründüğünden fazlası var demektir. Monarşi, yumuşak gücün mükemmel bir örneğidir: Mantıksız, ölçülmesi imkânsız — ama etkisi tartışmasız.

Bu, Britanya’nın dış politika cephaneliğinde önemli bir araçtır; tutumları değiştirme, dostlukları onarma veya derinleştirme gücüne sahiptir — İngiliz hükümetlerinin minnettar olması gereken bir tür diplomatik çarpan etkisidir. Bu yumuşak gücün tam olarak nasıl işlediğini söylemek mümkün olmayabilir, ancak Birleşik Krallık’ta, başkan ve first lady Windsor Kalesi’ne ulaştıklarında bunun yeniden nasıl işlediğini göreceğiz.

 

* Eliot Wilson, Küresel Refah Koalisyonu’nda ulusal güvenlik alanında kıdemli araştırmacı ve Pivot Point Group’un kurucu ortağıdır. 2005’ten 2016’ya kadar Birleşik Krallık Avam Kamarası’nda üst düzey görevlerde bulunmuş; bu süre zarfında Savunma Komitesi kâtibi ve NATO Parlamenter Asamblesi’ndeki Birleşik Krallık delegasyonunun sekreteri olarak görev yapmıştır.

 

Kaynak: https://thehill.com/opinion/international/5501859-the-soft-power-of-british-royalty/

SOSYAL MEDYA