Hizmet Şartlarını İhlal Etmek: Microsoft, Azure ve IDF

6 Ağustos’ta The Guardian, “birçok kişinin, IDF’nin [İsrail Savunma Kuvvetleri] Gazze ve Batı Şeria’daki sivillere yönelik geniş çaplı ya da toplu gözetim yoluyla elde edilen telefon görüşmelerinin dosyalarını depolamak için Azure’u kullandığını ileri sürdüğünü” bildirdi. Hikâye, sonsuz veri depolama imkânı vaat eden Azure bulut platformundan sorumlu şirket Microsoft’un, 2021 yılında, İsrail’in ünlü siber savaş ajansı 8200 Birimi’ne özel erişim imkânı sağlayacak bir planı onaylamasıyla başladı.
Ekim 5, 2025
image_print

6 Ağustos’ta The Guardian, “birçok kişinin, IDF’nin [İsrail Savunma Kuvvetleri] Gazze ve Batı Şeria’daki sivillere yönelik geniş çaplı ya da toplu gözetim yoluyla elde edilen telefon görüşmelerinin dosyalarını depolamak için Azure’u kullandığını ileri sürdüğünü” bildirdi. Hikâye, sonsuz veri depolama imkânı vaat eden Azure bulut platformundan sorumlu şirket Microsoft’un, 2021 yılında, İsrail’in ünlü siber savaş ajansı 8200 Birimi’ne özel erişim imkânı sağlayacak bir planı onaylamasıyla başladı.

Birimin komutanı Yossi Sariel ile Microsoft’un CEO’su Satya Nadella arasında varılan anlaşma, kitlesel gözetim meraklıları için gerçek bir nimet oldu. The Guardian’ın, İbranice yayın yapan Local Call ile İsrail-Filistin merkezli +972 Magazine iş birliğiyle yürüttüğü bu araştırma, sızdırılan belgeler ve Microsoft ile İsrail istihbarat servislerinden alınan 11 röportaja dayanıyordu.

Nadella, 8200 Birimi’nin neyi depolamak istediğini bilmediğini öne sürerek tam anlamıyla bir “aptal savunması” yaptı. Oysa Sariel’in ekibinin profiline şöyle yüzeysel bir bakış bile her türlü şüpheyi ortadan kaldırır, CEO’nun koca bir yalan söylediğini ortaya koyardı. Örneğin, 8200 Birimi’nden üç kaynak, Azure’un “ölümcül hava saldırılarının hazırlanmasını kolaylaştırmak için kullanıldığını ve Gazze ile Batı Şeria’daki askeri operasyonları şekillendirdiğini” belirtti. İsrail uzun süredir Filistinlilerin telekomünikasyon altyapısı üzerinde kontrol uygularken, bulut platformu cep telefonu görüşmelerini ayrım gözetmeksizin kapsayan bir ağa dönüştü.

Şirketin İsrail’le olan sıkı bağları, hem kurum içindeki çalışanların hem de No Azure for Apartheid (Azure’a Apartheid İçin Hayır) grubuyla ilişkili aktivistlerin büyük dikkatini çekti. Microsoft, 15 Ağustos’ta yayınladığı güncellenmiş açıklamada, “IMOD’a (İsrail Savunma Bakanlığı’na) yazılım, profesyonel hizmetler, Azure bulut hizmetleri ve dil çevirisi dahil Azure yapay zeka (YZ) hizmetleri sağladığını” açıkça itiraf etmekten çekinmedi. “Dünya genelindeki birçok hükümette olduğu gibi, biz de İsrail hükümetiyle iş birliği yaparak siber uzayını dış tehditlere karşı koruyoruz.” Teknoloji devi, bu konuda vicdanını ortaya koyma cesareti gösteren çalışanları cezalandırmaktan da geri durmuyor. Geçen ay, Anna Hattle, Riki Fameli, Nisreen Jaradat ve Julius Shan, şirketin İsrail’le devam eden ilişkisine karşı şirket tesislerinde düzenlenen protestolara katıldıkları için işten çıkarıldı. Bu gösteriler, şirket yöneticilerine göre “önemli güvenlik endişeleri yaratmıştı”.

Şirket, Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihindeki saldırısının ardından İsrail Savunma Bakanlığı’nın Azure kullanımını ve ticari yapay zeka (YZ) ürünlerine duyduğu doyumsuz iştahı ortaya koyan Associated Press soruşturmasının bulgularına yönelik daha önce açıklanmamış bir iç inceleme de yürütmüştü. Şirket, 15 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, iç değerlendirmeleri ve harici denetimlerinin “Azure platformunun ve YZ teknolojilerinin ya da başka herhangi bir yazılımın insanlara zarar vermek amacıyla kullanıldığına ya da IMOD’un hizmet şartlarımıza ya da YZ Davranış Kurallarımıza uymadığına dair hiçbir kanıt bulamadığını” inanılması güç bir güvenle beyan etti.

The Guardian ve ortak araştırmacılarının yarattığı olumsuz kamuoyu baskısı, Microsoft’u 15 Ağustos’ta iddiaları yeniden incelemeye sevk etti; bu amaçla Covington & Burling LLP hukuk bürosunun hizmetlerinden ve bir danışmanlık firmasının teknik uzmanlığından yararlanıldı. 25 Eylül sabahı, Microsoft Başkan Yardımcısı ve Başkanı Brad Smith, şirket çalışanlarına gönderdiği mesajda, devam eden incelemenin “The Guardian haberinin bazı unsurlarını destekleyen kanıtlar bulduğunu” ileri sürdü. Bu kanıtlar arasında, IMOD’un Hollanda’daki Azure depolama kapasitesi kullanımı ve YZ hizmetlerinin kullanımıyla ilgili bilgiler yer alıyordu.

Bakanlık, şirketin “belirli bulut depolama ve YZ hizmetleri ve teknolojilerinin kullanımını da kapsayan” özel abonelikleri ve bu hizmetleri durdurma kararından usulüne uygun şekilde haberdar edildi. Karar, IMOD ile birlikte gözden geçirildi ve “hizmet şartlarımıza uyumu sağlamak amacıyla, hizmetlerimizin sivillerin toplu gözetimi için kullanılmamasını temin etmeye odaklanarak” gerekli adımlar atıldı.

Şirketin “hem pastayı yiyip hem de elde tutma” kararlılığıyla uyumlu şekilde, Smith mesajın alıcılarına, bu adımın “Microsoft’un, İbrahim Anlaşmaları da dahil olmak üzere, İsrail’in ve Orta Doğu’daki diğer ülkelerin siber güvenliğini korumak için sürdürdüğü önemli çalışmaları” sonlandırmadığını veya sekteye uğratmadığını bildirdi. Zaten neden uğratsın ki? İsrail, güvenilir ve değerli bir müşteriydi ve yalnızca hizmet şartlarına uymakta “ayağı sürçmüştü.” Bu sürçmenin, Filistinlilerin yaşamlarının, altyapısının ve kültürel varoluşunun sistematik biçimde yok edilmesinde oynadığı –ve oynamaya devam ettiği– hayati rol, önemsiz bir ayrıntıydı. Anthony Loewenstein’ın kapsamlı çalışmasının da ortaya koyduğu üzere, Filistinliler hâlen yeni silahların, yeni hedefleme biçimlerinin ve gözetim teknolojilerinin denekleri olmaya devam ediyor; bu çaba, küresel bir siber-askeri-endüstriyel kompleksin doğmasına neden olmuş durumda.

Bu nedenle Microsoft’un attığı bu adım, İsrailli yetkililerin kusurlu davranışları eleştirildiğinde köpürerek gündeme getirdikleri olağan ayrımcılık ve antisemitizm suçlamalarına yol açmadı. Bu durum, özenle düzeltilebilecek ticari bir mesele, geçici bir “kırışıklık” olarak çerçevelendi. Bir askeri yetkili Times of Israel’e verdiği demeçte, “IDF’nin operasyonel yeteneklerine herhangi bir zarar gelmemiştir” dedi. Önceden bu önlem hakkında bilgilendirilen 8200 Birimi, bulut hizmetlerine erişim sonlandırılmadan önce elindeki verileri yedeklemişti. Böylece hem IDF hem de Microsoft, bu gevşek hizmet şartlarına uydukları sürece, Gazze’deki yok etme programı ve Batı Şeria’daki apartheid devam etse bile iş ilişkilerini sürdürebileceklerdi.

  • Binoy Kampmark, Cambridge’deki Selwyn College’da Commonwealth bursiyeriydi. Melbourne’daki RMIT Üniversitesi’nde ders vermektedir.
    E-posta: [email protected]

Kaynak: https://www.counterpunch.org/2025/09/29/violating-the-terms-of-service-microsoft-azure-and-the-idf/