Güney Lübnan’da Yerinden Edilmiş Çiftçiler Hâlâ Mahrum

Action Against Hunger, Oxfam ve Insecurity Insight’ın hazırladıkları ortak rapora göre, ateşkesin üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen Güney Lübnan’daki birçok çiftçi; yerlerinden edilmiş olmaları, hala devam eden İsrail saldırıları ve toprak kirliliği nedeniyle tarımsal üretim yaptıkları topraklarına erişemiyor.
Kasım 14, 2025
image_print

10 Kasım 2025 tarihinde yayımlanan bir rapor, İsrail bombardımanının etkilerinin bölgede hissedilmeye devam etmesi nedeniyle Güney Lübnan’daki gıda güvenliği ve geçim kaynaklarının ciddi tehdit altında olduğu uyarısında bulundu.

Rapora göre; savaşın hala devam eden etkileri, İsrail’in düzenli saldırıları ve işgalinin bir araya gelmesiyle tarım arazileri, ekinler ve temel gıda altyapısı yok oldu, ülkenin en verimli ve üretken bölgelerinden bazılarında gıda güvenliği ve geçim kaynakları tehdit altına girdi.

Action Against Hunger Lübnan Ülke Direktörü Suzanne Takkenberg, IPS’ye yaptığı açıklamada; “Gıda güvensizliği Lübnan’da büyük bir endişe kaynağı; nüfusun yaklaşık beşte birini etkiliyor. Bu rapor, zarar ve yerinden edilmenin ülkenin en verimli topraklarındaki üretimi nasıl mahvettiğini ortaya koyuyor. Kış yaklaşırken giderek daha fazla aile açlık ve yoksullukla karşı karşıya kalıyor” dedi.

“Her Şeyimizi Kaybettik: Lübnan’da Çatışmanın Çiftçiler ve Gıda Güvenliği Üzerindeki Etkisi” başlıklı rapor, İsrail güçlerinin Lübnan’daki tarım arazileri ve gıda üretimine yönelik tekrarlanan ve devam eden saldırılarının etkilerini gözler önüne seriyor.

Raporda; tohum, yakıt, gübre, yem, işçi ve ekipman gibi ekim ve hasat için gerekli malzemelere ulaşmanın zorlaşması, yolların tahrip olması nedeniyle malların taşınmasının kimi zaman imkânsız hale gelmesi gibi nedenlerle tarım sektöründe yaşanan kalıcı bozulmalar ve kırsal ekonomiye verilen zarara vurgu yapılıyor.

Yerinden edilme ve topraklara erişimin sorunlu olması, çiftçilerin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlar arasında yer alıyor.

Rapor için görüşülen çiftçilerin neredeyse yarısı ülke içinde yerinden edilmiş durumda ve ateşkesin sağlanmasından bu yana geçen bir yıla rağmen, yaklaşık 82.000 kişi devam eden İsrail işgali ve silahlı şiddet nedeniyle hâlâ evlerine dönemiyor.

Şubat 2025’e kadar çekilmesi planlanmasına rağmen İsrail askerlerinin Güney Lübnan’daki varlığını sürdürmesi, insanların tarım arazilerine erişimini engelliyor.

Insecurity Insight Direktörü Christina Wille, IPS’e verdiği demeçte, “Tarımsal kayıplar yalnızca bombardıman veya yangınlardan kaynaklanmıyor. Çiftçiler yerinden edilme veya askeri varlık nedeniyle topraklarına ulaşamadığında sonuç aynı oluyor: tarlalar ekilmiyor ve yiyecekler yok oluyor” dedi.

Ancak çiftçiler, bombalamaların bir diğer ciddi etkisinden de şikayetçi: Savaştan kalma patlayıcı atıklar (ERW) ve beyaz fosfor kirliliği.

Beyaz fosfor, toprak verimliliğini ve bitki büyümesini olumsuz etkileyebiliyor; bu da çiftçilerin mahsul yetiştirme ve hasat etme yeteneğini azaltarak gıda güvenliği üzerinde zincirleme bir etki yaratıyor.

Wille, “ERW’ler zamanla bozulup su ve toprağı kirletmekle kalmıyor, aynı zamanda patlamamış mühimmatın beklenmedik bir şekilde patlaması durumunda ciddi yaralanmalara ve hatta ölüme yol açabildiği için aynı zamanda ciddi bir risk oluşturuyor” diye açıklamada bulundu.

“Patlayıcı kirliliği, yaşamı olduğu yerde donduruyor. İnsanları yerinden ediyor, tarlaları ekilmemiş halde bırakıyor ve tüm topluluğu belirsizlik içinde bırakıyor. Çiftçiler bize, savaşın yalnızca mahsullerini değil, güvenlerini de yok ettiğini söylediler. Gıda güvenliği yalnızca tohum ve toprakla ilgili değildir. Aynı zamanda insanların toprağı işlemek için kendilerini yeterince güvende hissedip hissetmemeleriyle de ilgilidir,” diye ekledi.

Çatışmaların başlangıcından bu yana çiftçilerin yaşadığı kayıpların boyutu çok büyük.

Insecurity Insight araştırmacısı Drew East, IPS’ye yaptığı açıklamada; “Bulgularımız, görüştüğümüz çiftçilerin yaklaşık %90’ının Ekim 2023’ten bu yana gıda üretiminde düşüş yaşadığını gösteriyor. Bu, mevsimsel bir şok değil, sistematik bir çöküştür” dedi.

Khiam, Bodai, Saaideh, Baalbek ve Aitaroun’daki birçok çiftçinin gıda üretimi tamamen durmuş durumda; bu da onların temel gelir kaynaklarından mahrum kalmasına neden oldu.

Bu arada, Güney Lübnan ve Bekaa’nın en şiddetli çatışmalara sahne olan bölgelerindeki çiftçiler yalnızca topraklarını değil, aynı zamanda evlerini, hayvanlarını ve tarımsal varlıklarını da kaybetti.

Ancak zarar gören sadece çiftçilerin geçim kaynakları değil.

Wille; “Bazı çiftçiler her şeylerini kaybetti ve bunun yıkıcı sonuçları yalnızca onlar ve aileleri tarafından değil aynı zamanda beslenmesine yardımcı oldukları topluluklar tarafından da hissedilecek” dedi.

Rapora göre, çatışma boyunca yaşanan şiddet tehdidi ve tahribat düzeyi, etkilenen toplulukların fiziksel ve psikolojik sağlığı üzerinde de derin bir etki yarattı.

Takkenberg; “Lübnan genelindeki çiftçiler, tarihin en düşük yağış oranlarının kaydedildiği ve ülkenin en kötü kuraklığının yaşandığı bir dönemde zaten krizde. Bu iklimsel baskı, toprağın kirlenmesi, erişim kısıtlamaları ve tedarik zincirlerindeki kesintiler dahil olmak üzere çatışmanın devam eden etkileriyle daha da kötüleşiyor. Çiftçilere ve onlara güvenen topluluklara umut vermek için acil eylem gerekiyor” dedi.

Çiftçiler ayrıca, topluluklar arasında artan açlık ve yoksulluğu ele almak için acil yardıma ihtiyaç duyulduğu konusunda uyarıda bulundu.

Uzmanlara göre, bir yıl önce üzerinde anlaşılan ateşkes tam olarak uygulanmadığı sürece etkilenen çiftçilerin tamamen toparlanması mümkün olmayacak.

Oxfam Lübnan Ülke Direktörü Bachir Ayoub; “Güney Lübnan ve Bekaa’daki tarım arazilerine yönelik tekrarlanan saldırılar yalnızca geçim kaynaklarını yok etmiyor, aynı zamanda Lübnan’ın gıda güvenliğini de baltalıyor. Bu ihlallere derhal son verilmeli ve İsrail güçleri tamamen çekilmelidir ki çiftçiler güvenli bir şekilde topraklarına dönüp yaşamlarını yeniden inşa edebilsin” dedi.

Wille; “Çiftçilerin Güney Lübnan’daki olumsuz döngüyü kırıp gıda üretimini tam olarak yeniden başlatmalarını sağlayacak üç ana unsur; mali yardım, düşmanlıkların tamamen durması ve ERW (savaş kalıntısı patlayıcı madde) ile kirlenmiş arazilerin temizlenmesidir” diye ekledi.

Rapor, aynı kuruluşların, İsrail saldırılarının çatışmanın başlangıcından bu yana çok sayıda su, temizlik ve hijyen (WASH) tesisine zarar vermesi ve onları yok etmesi sonrasında, Lübnan’ın güneyinde en az 150.000 kişinin şebeke suyundan mahrum kaldığı konusunda uyarıda bulunmasından sadece birkaç ay yayınlandı.

İlgili başka bir raporda, Ekim 2023 ile Nisan 2025 arasında Lübnan’daki su altyapısına yönelik tekrarlanan saldırıların, içme suyu tedarikinde uzun vadeli aksamalara yol açtığı ve su, atık su ve sulama sektörlerinde toplam 171 milyon ABD doları tutarında kayba neden olduğu ayrıntılı şekilde belirtildi.

Bu arada, şiddetli kuraklık, sorunu daha da kötüleştirerek su kaynaklı hastalık salgınları riskini artırdı.

Son raporda, yazarlar çatışmanın tüm taraflarının, gıda maddeleri, tarım alanları, mahsuller ve hayvancılık dâhil olmak üzere sivil nüfusun hayatta kalması için vazgeçilmez unsurları koruma yükümlülüğüne sahip olduklarını, bunun Uluslararası İnsancıl Hukuk kapsamında açıkça belirtildiğini vurguluyor.

Ayrıca, durumu hafifletmek için daha fazla insani ve kalkınma desteği ile finansman sağlanması yönünde acil eylem çağrısı yaparak, ateşkes kapsamında İsrail güçlerinin Lübnan topraklarından tamamen çekilmesinin önemine dikkat çekiyorlar.

Wille; “Yapılması gereken en acil çağrı, insanların güvenli bir şekilde evlerine ve işlerine dönebilmelerini ve gıda güvensizliği sorununu mümkün olan en kısa sürede çözmelerini sağlamalı” dedi.

Takkenberg, “Bu geçen yılki çatışma değil. Rapor, yalnızca toparlanmaya çalışan değil, aynı zamanda son birkaç günde en yoğun şekilde gördüğümüz gibi, sürekli saldırı altında olan toplulukların hikâyesini anlatıyor” dedi.

“Ekiplerimiz, ihtiyaç sahiplerine destek olmak için bu son derece değişken ortamda faaliyet gösteriyor; seraları yeniden inşa ediyor, yolları onarıyor, nakit dağıtıyor ve temel tarımsal girdileri sağlıyor. Yerel yetkililer ve topluluklarla yan yana çalışarak geçim kaynaklarını onarmak ve yenilenme için bir alan yaratmak için elimizden geleni yapıyoruz. Ancak nihayetinde, kalıcı bir barış sağlanmadan bunun mümkün olmayacağı açık,” diye ekledi.

 

*Ed Holt, Daily Mail gazetesinde iç haberler servisinde çalışan bir muhabirdir.

 

Kaynak: https://www.ipsnews.net/2025/11/displaced-farmers-in-southern-lebanon-still-denied-access-to-land/

 

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA