Filmlerle ABD Tarihi (1)

Bir ABD tarihi metni telif edecek değilim ama dönem filmleriyle bir ABD tarihi çerçevesi oluşturmaya yardımcı olabilirim. Bir sinema eleştirmeni de değilim vereceğim liste sanatsal açıdan sorunlu olabilir. Bir sinefil bile sayılmam, listedeki bazı filmleri baştan sona izlemedim mesela. Haliyle liste oldukça eksik de olacaktır. Tür tutarlılığı bile gözetecek takatim yok, yamalı bohça gibi bir listeye hazır olun. Neticede amaç sinema değil, popüler tarih hem de en avamından.
image_print

Üniversitede okuduğum yıllarda Mel Gibson’un Vatansever filmini izleyince kafamda bazı sorular belirmişti. Sürekli Holywood’un dönem filmlerine maruz kalıyorduk ama ABD tarihine dair kafamda net bir kronoloji yoktu. Bunlar bir ara Kızılderilileri katletmişti, bir ara Afrika’dan köleler getirmişlerdi, sonra mavi üniformalılarla gri üniformalıların savaşı vardı, Vatansever’de Amerikan yerleşimciler İngilizlerle savaşıyordu ama Son Mohikan’da ise Fransızlarla savaşıyorlardı, altına hücum, kovboylar, Apaçiler ve sair tarihsel malzemelerini tüketmiştik. Ama “Kim bu Amerikalılar?” sorusuna tarihsel bir arka planla cevap verecek bir zaman çizelgesinden mahrumdum. Böylelikle ortaya çıkan ABD tarihine dair okuma yapma hevesim ve henüz Google icat edilmediğinden daha iptidai şartlarda yürüyen ilk araştırmalarım duvara tosladı. Türkçeye çevrilmiş doğru düzgün bir ABD tarihi metni yoktu. Sol yayınevlerinden basılmış, halkların kardeşliği temalı, kapsamı zayıf bir iki kitap dışında doğrudan bu konuya hasredilmiş tek çeviri eser 1950’lerde Halil İnalcık hocanın genç iken çevirdiği bir kitaptı. Kırk küsur senede sadece iki baskı yapan kitap Kızılderilileri elleri ve ayakları üzerinde yürüyen hayvanlar gibi tasvir eden berbat bir ABD “resmi tarih” vesikasıydı (tabi yazıldığı dönem için). Tam ümidi kesecekken bir tarih kitabı olmasa da Huntington’un Biz Kimiz adlı eserinde tam olarak aradığım cevapları “neocon” ideolojisi çerçevesinde buldum. Allah’tan Boğaziçi Üniversitesi kütüphanesi elimin altındaydı da birçok İngilizce kaynağa da ulaşabilmiştim ama yine de bu kadar Amerikanlaştırılmış bir toplumun Türkçe garbiyat literatürünün darlığı bende derin bir şaşkınlık yaratmıştı. Bırakın telif eseri iki üç kaliteli ABD tarihi metnini Türkçeye kazandıracak entelektüel ve akademik bir topluluğumuz yoktu.

Günümüzde bu literatürün son durumu nedir hiç bilmiyorum, o zamanlara göre illa ki gelişmiştir ama yine de olması gerekenden hala uzaktır diye tahmin ediyorum. Her neyse, bir ABD tarihi metni telif edecek değilim ama dönem filmleriyle bir ABD tarihi çerçevesi oluşturmaya yardımcı olabilirim. Bir sinema eleştirmeni de değilim vereceğim liste sanatsal açıdan sorunlu olabilir. Bir sinefil bile sayılmam, listedeki bazı filmleri baştan sona izlemedim mesela. Haliyle liste oldukça eksik de olacaktır. Tür tutarlılığı bile gözetecek takatim yok, yamalı bohça gibi bir listeye hazır olun. Neticede amaç sinema değil, popüler tarih hem de en avamından.

1600’lerden başlayacağız zira bugünkü ABD topraklarına (bugün de New England olarak bilinen ABD’nin Kuzeybatı sahillerine) İngiltere’den “kurucu babalar”ın ilk göçleri o zamanlar başlıyor. Meşhur Pocahontas hikayesi bu döneme ait, ilk filmimiz de bir Pocahontas uyarlaması Yeni Dünya (2005). Bölgede ilk Kızılderili katliamlarını icra edip azıcık tutununca ilk işleri cadı avı olmuş. Nereden icap etmiş bilemeyeceğim ama oldukça tutucu olan “kurucu babalar”ın işledikleri hemen her cürmü (Kızılderili katliamı, meczup kadınları cadı diye yakmak, zencilere ırkçılık yapmak dahil) dini motivasyonlarla işledikleri bir gerçek. Cadı avı konusunu işleyen çokça korku filmi var ama dönem filmi hüviyeti açısından Cadı Kazanı (1996) bir adım önde. Artık 1700’lere geçebiliriz. İngiliz sömürge kolonileri güneye doğru genişledikçe Fransız sömürge kolonileriyle kavgalar başlıyor. Güneye dediğim hala bugünkü ABD topraklarının doğu yakasının güneyi. Son Mohikan (1992) Holywood’un Kızılderilileri de filmlerinde adam yerine koymaya başladığı dönemin önemli bir klasiği ve olaylar 1700’lerin ortasında cereyan eden yerlilerin de katıldığı yedi yıl savaşlarında geçiyor. Artık geldik ABD’nin İngilizlerden bağımsızlığını ilan etmesine. Tabii bu da kansız olmuyor. Yazının başında bahsettiğim İngiliz düşmanlığı ile meşhur Mel Gibson’un Vatansever (2000) filmi bu çatışmaları konu ediyor; olaylar 1776’da cereyan ediyor.

ABD’nin kuruluşu ile sanayi devrimi örtüşüyor. ABD’de kuzey (bugünkü New York – Boston hattı) hızla sanayileşirken Güney tarımda devam ediyor. Afrika’dan yüzyıllardır getirilen zenci köleler tarım alanları için idealken fabrikalarda işlevselliğini yitiriyor. Yeni kurulan ülkenin kuzey-güney hattı ekonomik olarak farklılaşırken ilk ihtilaflar kölelik üzerinden dönüyor. Amistad (1997) ABD’nin köle ticareti geçmişini temize çekmek için çektiği propaganda filmlerinin en başarılısı olarak göze çarpıyor. Olaylar 1839’da cereyan ediyor. Hikayesi çok daha karikatürize edilmiş şekilde anlatılsa da Tarantino’nun Zincirsiz (2012) filmi de zencilerin toplumsal statülerini anlatması ve Malcolm X’in “ev zencisi” tanımını görselleştirmesi açısından oldukça başarılı. Bu filmin kronolojik yeri de 1800’lerin ortasına tekabül ediyor.

1800’lerde bir önemli olay da ABD’nin batıya doğru genişlemesi. Ancak ilk göçmenler serseri gibi kanunsuz, zalim kasabalar kuruyorlar. Güçlünün zayıfı ezdiği, devlet otoritesinin uzaktan pek de hissedilmediği “vahşi batı” dekoru bu olgudan ortaya çıkıyor, başrollerde de tabii ki kovboylar. Bu kovboylar da Kızılderililerle iki de bir kapışıyor. Amerikalılar yeni kıtada batıya doğru ilerledikçe peyderpey karşılaştıkları Kızılderilileri yok ediyorlar. Dolayısıyla bu süreç kronolojik veya coğrafi olarak sınırlı değil. Bu katliamlar 250 yıldan fazla ve ABD’nin her karışında meydana geliyor. 1800’lerin ortaları ABD tarihinde çok sayıda önemli olaya (başta iç savaş olmak üzere) sahne olduğu için birçok dönem filminde işlenmiş. Kovboy filmleri demişken pek de dönem filmi olmasa da hatta başrollere rağmen ABD yapımı bir film bile olmasa da İyi, Kötü ve Çirkin’i (1966) listeye almasak olmazdı. Kuzeylilerle Güneyliler arasında nihayet patlak veren Amerikan iç savaşı (1861-1865) filmin fonunda hicvedilir. Bugünkü ABD siyasetini anlamak açısından iç savaş en önemli olgudur diyebiliriz. Savaşın kaybeden tarafı olan Güneylilere ait sembollere günümüz siyasetinde bile olumlu/olumsuz atıf verenlere rastlanabiliyor. Savaşın kazanan tarafı olarak Kuzeyli perspektifinden çevrilmiş çokça iç savaş filmi mevcut; Denzel Washington’un Zafer filmi (1989) bunların önemlileri arasında sayılabilir. İç savaş dönemi ABD başkanı olan Abraham Lincoln ayrılıkçı Güneylilere karşı kazandığı zafer ve köleliğin kaldırılmasındaki rolü nedeniyle ABD’nin ikinci kurucusu sayılabilir. Bir suikastla sona eren hayatının anlatıldığı Lincoln (2012) önemli bir film olarak listede yer alıyor. Kovboylar vahşi batıda dolanırken, Güney Carolina ve Kuzey Carolina iç savaşla kavrulurken sanayileşmekte olan daha kuzeyde ise sonradan gelen göçmenler ile eski göçmenler çeteleşip çatışmaktaydı. New York Çeteleri (2002) bu dönemi resmetmekte. Listeye almamız gereken, iç savaş fonunda Kızılderili katliamlarından nedamet getiren bir diğer klasik ise Kurtlarla Dans (1990).

ABD tarihini de, listemizi de, yazımızı da ikiye ayırmak mümkün: iç savaş öncesi ve iç savaş sonrası.

 

Dr. Muhammed Erkan Karabekmez

1980 Malatya doğumludur. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora derecelerini Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden almıştır. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden de mezun olmuştur. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Biyomühendislik Bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Harvard Üniversitesinde misafir araştımacı olarak yer almaktadır. Biyoenformatik, yapay zeka, veri etiği, hesaplamalı biyoloji, sağlıkta dijitalleşme gibi alanlarda araştırmalar yapmaktadır. Birçok STK'da görev almıştır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA