Çin’in Güç Gösterisi

Özü itibarıyla Pekin’in geçit töreni, bir tür “caydırıcılık tiyatrosu”ydu. Çin’in müdahaleyi cezalandırmak, erişimi engellemek ve tırmanmayı göğüslemek için gerekli araçlara sahip olduğunu göstermek amacıyla tasarlanmıştı. Washington, Tokyo, Seul, Taipei, Manila ve Canberra için askerî güç ve caydırıcılık dengesi değişmiş değil; ancak bu dengeyi korumanın bedeli artmış durumda. ABD ve müttefiklerine artık Çin’le yaşanacak herhangi bir çatışmanın her zamankinden daha uzun, daha zor ve daha riskli olacağı açıkça bildirildi.
Eylül 8, 2025
image_print

Bu haftaki askeri geçit töreni, Pekin’in müdahaleyi cezalandırmak ve tırmanmayı göğüsleyebilmek için gerekli araçlara sahip olduğunu göstermek amacıyla düzenlenmiş bir tür “caydırıcılık tiyatrosu”ydu.

3 Eylül’de Pekin’de gerçekleştirilen Çin’in son askeri geçit töreni, Japonya ve Mihver Devletleri’ne karşı verilen savaşta yapılan fedakârlıkları anmak için düzenlenmiş sıradan bir tören değildi. Bu, Washington’a, Amerika’nın Asya’daki müttefiklerine ve Hindistan’a olduğu kadar, Çin’in yurt içi ve yurt dışındaki izleyicilerine yönelik, titizlikle kurgulanmış bir güç gösterisiydi.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in yanında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’un yer alması, verilen mesajı net biçimde ortaya koyuyordu: Çin, küresel ölçekte bir askeri denk güç olarak kabul edilmek, yeni bir dünya düzeninin temellerini atmak ve Batı dünyasının buna dikkat kesilmesini istiyor.

Geçit töreninin merkezinde, Çin’in olgunlaşmakta olan nükleer üçlüsünün kamuoyuna tanıtılması yer aldı. Yeni kıtalararası balistik füzeler – DF-61 ve DF-31BJ – JL-3 denizaltıdan fırlatılan balistik füze ve daha küçük olan hava fırlatmalı JL-1 ile birlikte Chang’an Caddesi boyunca sergilendi. Bu, Çin’in artık kara, deniz ve havadan ikinci vuruş kabiliyetine sahip olduğunu inandırıcı bir şekilde iddia edebileceği mesajını verdi. Amerika Birleşik Devletleri açısından bakıldığında, DF-61’in – bu etkinliğe kadar bilinmeyen – sürpriz şekilde ortaya çıkışı, Pekin’in başka neleri gizli tuttuğuna dair soruları gündeme getiriyor ve stratejik planlamayı karmaşıklaştırıyor. Washington artık Çin’in caydırıcılık kapasitesinin daha önce kabul edilenden daha dayanıklı ve çeşitli olduğunu varsaymak zorunda.

Bölgesel düzeyde ise sergiye hipersonik silahlar damgasını vurdu. “Guam katili” takma adıyla bilinen DF-26 orta menzilli füzenin farklı varyantlarına, ramjet motorlu YJ-15’ten hipersonik YJ-17, YJ-19, YJ-20 ve YJ-21’e kadar uzanan bir gemisavar sistem ailesi eşlik etti. Manevra kabiliyetine sahip hipersonik süzülme aracı taşıyan DF-17 ise tabloyu tamamladı.

Bu silahlar, Batı Pasifik genelindeki ABD uçak gemisi taarruz gruplarını, bölgesel üsleri ve müttefik filoları hedef almak üzere tasarlanmıştır. Bu durum, Japonya, Güney Kore ve Avustralya gibi ABD müttefikleri açısından, Tayvan veya Güney Çin Denizi’ndeki herhangi bir acil duruma müdahale etmenin maliyetinin arttığı ve uyarı sürelerinin kısaldığı anlamına gelmektedir.

Halk Kurtuluş Ordusu, yeni alanlardaki hedef ve arzularını da sergiledi. Geçit törenine havacılık, siber uzay ve bilgi destek kuvvetlerinin resmî olarak dâhil edilmesi, uzay, siber ve yapay zekâ destekli “akıllılaştırılmış” savaşın belirleyici olacağı gelecekteki çatışmalara yönelik yapısal bir değişime işaret ediyor. Çin’in, Amerika’nın SM-3 sistemine cevabı olan HQ-29 balistik füze önleyicisinin ilk kez sergilenmesi, Pekin’in yalnızca balistik füzelere değil, aynı zamanda alçak Dünya yörüngesindeki uydulara karşı da mücadeleye hazırlandığını gösteriyor. Bu sistemler yaygın olarak konuşlandırılırsa, bölgesel güç dengesinde kayda değer bir değişim meydana gelir ve ABD’nin füze savunması ile uzay tabanlı komuta ağları zayıflayabilir.

Tayvan için bu gösteri, her gün maruz kaldığı baskının bir hatırlatıcısı niteliğindeydi. Hassas roket topçuları, GJ-11 gibi hayalet İHA’lar ve insansız su üstü ve su altı sistemleri, garantili bir amfibi çıkarmadan ziyade, hızlı doygunluk saldırıları ve deniz erişimini engelleme odaklı bir kampanyaya işaret ediyor. Bu sistemlerin hiçbiri zaferi garanti etmez; ancak bir araya geldiklerinde Taipei’nin seferberliğini zorlaştırır ve dışarıdan gelebilecek takviyelere ayrılmış zaman penceresini daraltır. Güney Çin Denizi’nde, hipersonik gemisavar füzeler ve büyük insansız denizaltı araçları, Çin’in savaş alanını deniz tabanından üst atmosfere kadar hâkimiyet altına alabileceği mesajını Güneydoğu Asya ülkelerine iletiyor.

Yurt içindeki izleyiciler ve yurt dışındaki Çin diasporası için geçit töreni, bir gurur ve birlik anı olarak sunuldu. Çin’deki çocuklar geçit törenini okullarda izlemek zorunda kaldı. Geçmişteki törenlerden farklı olarak, Putin ve Kim gibi dünya liderleri etkinliğe katılmış olsa da, bu kez yabancı askerî birlikler geçit törenine katılmadı. Xi’nin söylemleri, gelişmiş nükleer füzeler ve hipersonik silahlar gövde gösterisi yaparken dahi, tarihi, ulusal yeniden doğuşu ve barışçıl kalkınmanın kaçınılmazlığını vurguluyordu. Anlatı, halkı rahatlatma, diasporaya gurur verme ve ABD ile müttefiklerini caydırma arasında dengelenmişti.

Açıklanan sistemlerde gerçekten oyunun kurallarını değiştiren unsurlar var mı? Birkaç tanesi öne çıkıyor. JL-3 denizaltıdan fırlatılan balistik füze (SLBM), deniz tabanlı caydırıcılığı önemli ölçüde güçlendiriyor. HQ-29, Çin’in gelişmekte olan bir füze ve uydu karşıtı yeteneğe sahip olduğunu gösteriyor. Ve yeni J-35 hayalet avcı uçağı ile eşleştirilen KJ-600 hava erken uyarı uçağı, Çin’in gelecekteki uçak gemisi gruplarının etkinliğini kayda değer biçimde artırabilir. Yine de bu ekipmanların çoğu evrimsel nitelikte kalıyor. Bu sistemler caydırıcılığı güçlendirip maliyet doğursa da, askerî dengeyi bir gecede altüst etmiyor.

Özü itibarıyla Pekin’in geçit töreni, bir tür “caydırıcılık tiyatrosu”ydu. Çin’in müdahaleyi cezalandırmak, erişimi engellemek ve tırmanmayı göğüslemek için gerekli araçlara sahip olduğunu göstermek amacıyla tasarlanmıştı. Washington, Tokyo, Seul, Taipei, Manila ve Canberra için askerî güç ve caydırıcılık dengesi değişmiş değil; ancak bu dengeyi korumanın bedeli artmış durumda. ABD ve müttefiklerine artık Çin’le yaşanacak herhangi bir çatışmanın her zamankinden daha uzun, daha zor ve daha riskli olacağı açıkça bildirildi.

* Joe Varner, Ottawa’daki Macdonald-Laurier Enstitüsü ve Washington, D.C.’deki Kuzey Amerika Refah ve Güvenlik Merkezi’nde kıdemli araştırmacıdır.

Kaynak: https://thediplomat.com/2025/09/chinas-parade-of-power/

SOSYAL MEDYA