ABD-Hindistan: Büyük Resim-4
Çin’i Yatıştırmak, Hindistan’ın Trump’a Karşı Koymasına Yardımcı Olmaz
Çin’in 2020 yılında Hindistan’ın Himalayalar sınırındaki bölgelerine gizlice girmesi, ölümcül çatışmalara ve neredeyse savaşa dönüşecek kadar uzun süren bir askeri çıkmaza yol açtı. Beş yıl geçmesine rağmen sınır krizi büyük ölçüde çözümsüz kalırken, Hindistan Başbakanı Narendra Modi, ABD Başkanı Donald Trump’ın ağır gümrük vergileri uyguladığı bir dönemde, gerilimi azaltma amacıyla Çin’e gidiyor. Ancak yakın tarih bize acı bir uyarıda bulunuyor: Çin’e güvenmek tehlikeli bir yoldur.
Modi’nin Çin ile diplomatik bir yumuşama arayışındaki motivasyonlarını anlamak mümkün. Bir zamanlar Amerika’nın “özgür ve açık bir Hint-Pasifik” hedefini gerçekleştirme stratejisinin temel taşı olarak görülen ABD-Hindistan ilişkileri, bu yüzyıldaki en düşük seviyesine geriledi. Düşüş, Joe Biden’ın başkanlığının son yıllarında başladı ancak Hindistan’dan ABD’ye yapılan ithalata uygulanan gümrük vergilerini %50’ye çıkaran Trump yönetiminde hızla arttı.
Trump’ın eylemleri hem ironik hem de mantıksız. ABD, uzun zamandır Hindistan’ı, geniş Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı hayati bir denge unsuru olarak görüyordu; ancak şimdi Hindistan’a fahiş gümrük vergileri uygulanırken, Çin bu gümrük vergilerinin ertelenmiş olmasının keyfini çıkarıyor. Dahası, Trump Hindistan’ı Rusya’dan petrol aldığı için cezalandırdığını iddia ediyor, oysa Hindistan’ın Rusya’dan enerji ithalatı Çin ve Avrupa’dan daha az. Görünüşe göre Trump’ın asıl amacı Hindistan’ı tek tarafa yarayacak bir ticaret anlaşmasına zorlamak.
Bu arada Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’den çok daha fazla saygı duyduğu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, sadece Ukrayna’daki savaşı bitirmesi için değil, aynı zamanda Çin ile ilişkilerinde de bir adım geri çekilmesi için ikna etmeye çalışıyor. Trump, Rusya’yı cezalandırıp izole etmenin ülkeyi Çin’e daha da yaklaştırdığını ve ABD için büyük riskler yarattığını kabul ediyor, fakat aynı hatayı şimdi Hindistan’la tekrarlıyor.
Modi, Trump’ın kendisini Çin’in kollarına itmesine izin vermemeli. Çin’e seyahat eden Hindistan başbakanı, üzerindeki baskı göz önüne alındığında, olayları şekillendiren, kendine güvenen bir liderden ziyade ülkesinin başlıca güvenlik tehdidi olan Çin’e kur yapan yaralı bir devlet adamı gibi görünecektir. Geçmiş deneyimler; Çin’in güvenilir bir ortak gibi davranmak yerine, Hindistan’ın herhangi bir zayıflığını istismar etme olasılığının çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Çin’in 1951’de Tibet’i ilhak ederek daha önce Hindistan ile tampon bölge görevi gören Tibet’i Çin’in askeri kalesine dönüştürmesinden bu yana, Çin-Hindistan ilişkileri rekabet ve güvensizlikle şekillenmeye başladı. Modi 2014’te başbakan olduğunda bunu değiştirmeyi misyon edindi. İlişkileri geliştirme umudu yanlış değildi; fakat Çin, onun iyi niyetini sürekli kullanarak sahada sessizce toprak kazanımları elde ederken Modi’nin ısrarla rotasını değiştirmemesi ciddi bir hataydı.
Çin, niyetlerini gizlemek için pek çaba sarf etmedi: Modi, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’i ilk kez Hindistan’da ağırladığında, Çin birlikleri Hindistan sınırına tacizde bulundu. 2014’teki o zirve başarı olarak sunulsa da Çin güçleri, Hindistan kendi savunma tahkimatlarını sökene kadar Hindistan topraklarında kaldı.
Ertesi yıl, 2015’te Modi, Çin yatırımlarını çekmek için Çin’i “endişe kaynağı ülke” listesinden çıkardı. Ancak Hindistan’ın eline geçen şey sadece ucuz Çin malları oldu. Çin’in Hindistan’a karşı ticaret fazlası öylesine büyüdü ki artık büyüklük açısından dünyanın beşincisi olan Hindistan’ın devasa savunma bütçesini bile aşıyor. Hindistan aslında Çin’in askeri yığınağını ve dolayısıyla toprak revizyonizmini finanse etmeye yardımcı oluyor.
2014-19 yılları arasında Çin, Pakistan ile stratejik eksenini giderek sıkılaştırırken, Hindistan sınırına askeri “sınır köyleri” kurarken ve yüksek irtifa askeri altyapısını genişletirken Modi, Xi ile 18 kez görüştü. 2017’de Çin, stratejik Himalaya platosu Doklam’ı ele geçirdikten sonra bile Modi “yatıştırma diplomasisini” sürdürdü. Ancak Nisan 2020’de Çin askerlerinin sessizce birden fazla sınır noktasına akın etmesi ve Hindistan’ı hazırlıksız yakalamasının ardından Modi, Çin’e yönelik girişimlerini askıya aldı.
Beş yıl sonra Modi aynı tuzağa düşme riskiyle karşı karşıya. Modi esasen Çin’in Tianjin kentinde yapılan Şanghay İşbirliği Örgütü zirvesine katılmak için gitti. Ancak ŞİÖ büyük ölçüde Çin’in girişimi, Hindistan ise üyeleri arasında tek yerleşik demokrasi olarak ona öncelik vermiyor. Modi geçen yıl Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen zirveye katılmamıştı; 2023’te ise Hindistan’ın dönüşümlü başkanlığını üstlenmesiyle zirveyi sanal formata indirmişti. Modi’nin bu yıl katılma kararı, büyük ihtimalle ŞİÖ’den ziyade Çin’e yönelik bir uzlaşma sinyaliydi.
Çin ise bu kez farklı olacağına dair Hindistan’a hiçbir işaret vermedi. Tam tersine, Hindistan Mayıs ayında saldırganların Pakistan kaynaklı olduklarını düşünerek Pakistan’daki kamplara yönelik saldırılar düzenlediğinde (Keşmir’in Hindistan yönetimindeki bölgesinde turistlere yönelik bir saldırıya yanıt olarak), Çin Pakistan’a gerçek zamanlı radar ve uydu verileri de dahil olmak üzere kritik destek sağladı. Ayrıca Çin, yakın zamanda Hindistan sınırının bitişiğinde Hindistan için ciddi ekolojik ve ulusal güvenlik sonuçları olacak dünyanın en büyük barajını inşa etme planlarını doğruladı.
Yatıştırma hiçbir zaman revizyonist güçleri ehlileştirmedi; çoğu zaman onları cesaretlendirdi. Çin’in, Hindistan’ın egemenliğini ve güvenliğini aşındırırken Hindistan pazarlarından kâr elde etmesine izin vererek Modi, Hindistan’ın muazzam ekonomik ve stratejik nüfuzuna rağmen paspas gibi muamele görmeye istekli olduğunu gösterdi. Modi, Çin’in baskısını ancak Hint kararlılığıyla karşılayarak, sert bir stratejiyle Hindistan’ın çıkarlarını ve toprak bütünlüğünü koruyabilir.
Brahma Chellaney, Yeni Delhi merkezli Politika Araştırmaları Merkezi’nde emekli Stratejik Çalışmalar profesörü ve Berlin’deki Robert Bosch Akademisi Üyesi’dir. Dokuz kitabın yazarıdır; bu kitaplar arasında, 2012’de Asya Derneği Bernard Schwartz Kitap Ödülü’nü kazandığı Water: Asia’s New Battleground (Georgetown University Press, 2011) adlı kitabı da bulunmaktadır.
Kaynak: https://www.project-syndicate.org/onpoint/what-trump-s-tariffs-mean-for-india
Tercüme: Ali Karakuş