Bugün 11 temmuz 2025 Cuma.
Bugün Türkiye yeni bir sabaha uyandı.
Bugün günlerden barış. Kardeşlik. Huzur.
Bugün günlerden rahmet.
Bugün Türkiye kan, gözyaşı ve acılarla dolu bir yüzyılı kapatıp, umut dolu yeni bir yüzyılın sayfasını açıyor.
Tam 40 yıl süren şiddet sarmalı, kirli ve kanlı iç savaş sona eriyor.
Maliyeti, On binlerce ölüm, trilyonlarca dolar, milyonlarca acı, zulüm, gözyaşı olan bir fitne ateşi sönüyor.
Türkiye iç barışını yani yurtta sulhunu kendine yakışır bir metanet, akıl ve vizyonla temin etmenin büyük adımını atıyor.
1984 yılında PKK tarafından Eruh ve Şemdinli karakollarına yapılan baskınla başlayan terör eylemleri, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası daha sert yürütülen inkar ve asimilasyon politikaları ve yaygın işkence ve zulümler bahane edilerek büyümüştü. Devlet, ülkenin ve milletin birlik ve bütünlüğünü koruma adına sert tedbirler alırken yeni yaralar açılmış, hesap edilmeyen ve sonuçta ülkenin düşmanlarının da katkı verdiği bir terör sarmalı ülkeyi esir almıştı.
Siyasetin çaresiz kaldığı, güvenlik tedbirlerinin rutin dışına çıktığı, güvenlik kaygısının demokrasi ve hukuk düzenini ipoteğine aldığı bir sarmal, ülkenin bütün enerjisini tüketmeye başlamıştı. Milletin ortak değer ve iradesini tahrip eden bu süreç, etnik kimlikler üzerinden bölünme endişesi ve aidiyet erozyonu yaratmıştı.
Yoksul ve mahsun evlere ateş düşüyor, şehit cenazeleri vatan savunmasının bedelini buruk bir kurban törenine çeviriyordu.
Dilini, kültürünü, geleneğini, kendi vatanında diğer kardeşleri, dindaşları, yurttaşları kadar özgür bir ev sahibi olarak yaşatamayan ve kendi devletinin husumetine maruz kalan milyonlarca yurttaş, kendine başka bir yuva aramaya başlıyordu. Yabancı güçlerin daha önce başka halkları özendirip kışkırttığı gibi, kendini dışlanmış üvey evlat gibi hisseden insanlar, başka bir ülke, devlet, millet olma arayışına sürükleniyordu. Terör eylemleri eşliğinde derinleşen bu çift yönlü kopuş ve yabancılaşma tehlikesi, toplum çoğunluğunun öfkesini kışkırtıyor ve bu fitne ateşi, bütün ülkeyi saran bir yangına dönüşüyordu.
Terörle mücadele, şehit haberleri, etkisiz hale getirilen terörist sayısı, teröre harcanan paralar, bozulan toplumsal huzur ve kardeşlik iklimi, kışkırtılan etnik tartışmalar ve zayıflayan demokratik düzeniyle eski Türkiye, iki neslin yaşadığı kabus dolu bir film şeridi gibi, artık eskide kalıyor.
Toplumsal barış ve kardeşlik, ülkenin ve devletin birlik ve dirliği, demokrasi ve hukuk düzeninin daha ileri düzeye taşınması için şimdi bu kabustan uyanma vakti.
Türkiye’ye yarım yüzyılını kaybettiren kirli bir sayfa kapanırken, devlet, herkesin ortak evi, vatan herkesin sahibi olduğu mülkü, kardeşlik ve birlik-bütünlük duygusu herkesin sorumlu olduğu ortak bir aidiyet ve mensubiyet değeri olsun diye, şimdi başkalarının silahları susuyor, milletin ortak silahı olan büyük, özgür, müreffeh bir Türkiye’nin türküleri çalmaya başlıyor.
Artık sorunlar, o sorunları da doğuran nedenler ortadan kaldırılarak çözülecek, artık milletin ortak kimlik, değer ve kültürü, farklı kimlik ve talepleri de içerecek bir kardeşlik havuzuna dönüşecek. Artık hiç kimse ötekileştirilmeyecek, hiç kimse kendini tek ev sahibi gibi konumlandırıp ötekine parmak sallamayacak, artık devlet her bir vatandaşının güvenlik ve hürriyetinin güvencesi olacak. Artık bu ülke, her vatandaşının onurla, gururla, övünçle mensubiyet duyduğu derin bir uygarlık bahçesi olacak.
Artık…silahlar susacak. Kan duracak, anaların gözyaşı dinecek. Çocuklarımız kirli savaşa kurban edilmeyecek. Artık 20. Yüzyılın birikmiş kiri temizlenecek. Artık birer deli gömleğine dönüşmüş ideolojik, dini, mezhebi, etnik maskeler, demagojiler, boş tartışmalar değil, bütün milletin ortak sorunları, ülkenin bölgenin ve insanlığın gidişatı, akıl, bilim, teknoloji, adil bir düzen, derinleşmiş demokrasi, hukukun üstünlüğü, üretken ekonomi, gelişmiş bir savunma sanayi, çağdaş bir eğitim, sağlık, gıda sistemi gibi gerçek sorunlar gündem olacak.
Silahlar susunca, sadece gerçek insanlar, gerçekçi fikirler konuşacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kurmaylığında, MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli’nin kararlı desteğiyle, MİT başkanı İbrahim Kalın’ın yürüttüğü hassas diplomatik organizasyonla hayata geçen ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın kendi örgütüne verdiği talimatla uygulanan örgütün feshi ve silahların teslimi, tarihe geçen bir büyük adım olacak.
Bu tarih, Türkiye’nin kaosla dolu bir yüzyılını suhuletle kapatıp, daha özgüvenli ve umutlu bir yüzyılını başlatmasının, artık yabancı güçlerin iradesiyle değil, kendi güç ve iradesiyle 21. Yüzyıla başlamasının miladıdır. Terörsüz Türkiye, terörden beslenenlerin devrini kapatıp, demokrasi ve hukuktan beslenen bir devrin başlangıcı olacak.
11 temmuz, insanlığın barış ve adalete dair beklentisi için de rahmet mesajıdır. Başka bir dünyanın kurulabileceğine ve zalimlerin değil, mazlum halkların tarih yazabileceğine dair de bir umut ışığıdır.
Şimdi kanlı ve kirli ateş sönecek ve bu rahmet ışığının aydınlığında Türkiye, hem sorunlarını demokrasi içinde tartışıp çözecek, hem tüm bölgeye ve dünyaya örnek olacak bir insani uygarlık düzeni için yola çıkılacak.
Bugün, Ülkemize, milletimize, tüm kardeş ve yoldaş halklara ve tüm mazlum insanlığa hayırlı, uğurlu olsun.
Bugün kardeşlik bayramı olarak her zaman hatırlansın.