Batı Dışı Dünya: Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye’de Dış Politika Ufku

Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsü’nde Uluslararası İlişkiler profesörü olan Mehmet Özkan’ın Batı Dışı Dünya: Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye’de Dış Politika Ufku adlı eseri, uluslararası ilişkiler literatüründe hâkim olan Batı merkezli yaklaşımlara güçlü bir eleştiri getiriyor. 2025 yılında Kadim Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Batı dışı üç önemli ülkenin –Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye– dış politika ufkunu karşılaştırmalı bir perspektifle inceliyor.
Eylül 18, 2025
image_print

Milli Savunma Üniversitesi Müşterek Harp Enstitüsü’nde Uluslararası İlişkiler profesörü olan Mehmet Özkan’ın Batı Dışı Dünya: Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye’de Dış Politika Ufku adlı eseri, uluslararası ilişkiler literatüründe hâkim olan Batı merkezli yaklaşımlara güçlü bir eleştiri getiriyor. 2025 yılında Kadim Yayınları tarafından yayımlanan kitap, Batı dışı üç önemli ülkenin –Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye– dış politika ufkunu karşılaştırmalı bir perspektifle inceliyor.

Özkan’ın çalışmasının en dikkat çekici yönü, dış politikayı yalnızca askeri kapasite, ekonomik güç veya stratejik çıkarlar üzerinden okumamak. Bunun yerine, kültür, din, tarihsel miras ve benlik algısı gibi çoğu zaman görünmez ama belirleyici olan faktörlere odaklanarak bu ülkelerin dış politika zihniyetini anlamaya çalışıyor. Böylece yazar, uluslararası ilişkilerin klasik teorilerinin sınırlı bakış açısını aşarak, dış politikanın “görünmeyen arka planına” ışık tutuyor.

Kitabın ilk bölümü, teorik çerçeveye ayrılmış. Burada Özkan, dinin ve kültürün uluslararası ilişkilerdeki rolünü tartışıyor. Dinin doğası, tarihsel deneyimler ve sömürgecilik mirasının Batı dışı devletlerin stratejik düşünüşünü nasıl şekillendirdiği açıklanıyor. Yazar, özellikle 11 Eylül sonrası dönemde dinin uluslararası ilişkilerde daha görünür hâle geldiğini ancak hâlâ yeterince kavranmadığını vurguluyor.

İkinci ve üçüncü bölümler Hindistan örneğine odaklanıyor. Hinduizm kültürü, sömürgecilik deneyimi, bölünme ve tarihsel hafızanın Hindistan’ın dış politika yaklaşımını nasıl etkilediği inceleniyor. Özkan, Hindistan’ın yükselişini yalnızca ekonomik büyüme üzerinden değil, aynı zamanda kültürel ve dini temeller üzerinden anlamanın daha bütünlüklü bir bakış sunduğunu savunuyor.

Dördüncü ve beşinci bölümler Güney Afrika’ya ayrılmış. Özkan burada “Afro-Hıristiyanlık” kavramını geliştiriyor ve bu dinî-sosyolojik olgunun ülkenin dış politika ufkunu anlamada önemli bir anahtar olduğunu ileri sürüyor. Apartheid geçmişi, sömürgecilik tecrübeleri ve toplumsal dönüşümler çerçevesinde Güney Afrika’nın dış politikasına yön veren zihniyet tartışılıyor. Bu yaklaşım, literatürde yeterince çalışılmamış bir boşluğu dolduruyor.

Altıncı ve yedinci bölümler Türkiye’ye odaklanıyor. Türkiye örneğinde Özkan, İslam’ın cihansümul kimliği, Osmanlı mirası ve sömürge dışı bir tecrübenin birleşiminin ülkenin dış politikada neden kendine özgü bir ağırlık yarattığını sorguluyor. Türkiye’nin ekonomik açıdan Hindistan veya diğer yükselen güçler kadar güçlü olmamasına rağmen bölgesel ve küresel siyasette dikkat çekici bir aktör haline gelmesini bu tarihsel ve kültürel derinlikle açıklıyor.

Sonuç bölümünde ise Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye örnekleri karşılaştırmalı bir şekilde ele alınıyor. Özkan, bu ülkelerin dış politika ufuklarının yalnızca güncel stratejik çıkarlarla değil, aynı zamanda tarihsel ve kültürel kimliklerle şekillendiğini gösteriyor. Ayrıca, bu bulguların gelecek araştırmalar için uluslararası ilişkiler teorisine sunduğu katkılar da tartışılıyor.

Genel olarak Batı Dışı Dünya, uluslararası ilişkilerde Batı dışı aktörlerin “kendilerine özgü” zihniyetlerini anlamak isteyenler için yalnızca bir başvuru kaynağı değil, aynı zamanda ufuk açıcı bir çalışma. Özkan’ın yaklaşımı bize şunu gösteriyor: Batı dışı dünyayı Batı’nın ürettiği kavramlarla, Batı’nın tarihsel tecrübelerinden doğmuş teorik çerçevelerle tam anlamıyla kavrayamayız. Çünkü bu ülkelerin dış politikaları, yalnızca çıkar hesaplarıyla değil, derin tarihsel deneyimlerle, kültürel birikimlerle ve dini inançlarla şekilleniyor.

Özellikle Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye örnekleri üzerinden bakıldığında, her bir ülkenin kendine özgü tarihsel bagajını ve kimlik algısını dış politika tercihlerine nasıl taşıdığı açıkça görülüyor. Bu durum bize şunu hatırlatıyor: Batı dışı dünyanın dinamiklerini anlamak için Batı’nın ezberlediği kavramlarla yetinmek mümkün değil; farklı epistemolojik mercekler geliştirmek gerekiyor. Özkan’ın katkısı da burada belirginleşiyor: görünmeyen ama etkili olan kültürel, dini ve tarihsel faktörleri merkeze alarak literatürdeki önemli bir boşluğu dolduruyor.

Bizi alışılmış kalıpların dışına çıkmaya zorlayan, yalnızca akademik bilgi yığını oluşturmanın ötesinde uluslararası ilişkilerde “başka türlü bakabilmenin” mümkün olduğunu da fark ettiren kıymetli bir çalışma. Batı dışı dünyayı anlamaya çalışırken, kendi kavramsal sınırlarımızla yüzleşmek ve bu sınırları aşmak gerektiğini hissettiriyor. Bu yönüyle Batı Dışı Dünya, yalnızca uluslararası ilişkiler çalışan akademisyenlere değil, uluslararası dinamikleri anlamaya çalışan herkes için bir başucu metni olmaya aday.

 

Kaynak:

Özkan, M. (2025). Batı Dışı Dünya: Hindistan, Güney Afrika ve Türkiye’de Dış Politika Ufku (3. bs). Kadim yay.

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA