Suriye’de insanlık suçları-2: İran ve Hizbullah’ın katliamları

İsrail’e karşı sözde direniş ekseni yalanı, İran ve Hizbullah’ın mezhepçi saikler ve İran ulusal çıkarları için işkenceci baas rejimini desteklemek ve milyonlarca Müslümanın katledilmesini meşrulaştırmak için kullanıldı. İran’ın ve vekil gücü Hizbullah’ın Afganistan ve Irak’ta ABD ve İngiltere ile birlikte işledikleri suçların devamı olan Suriye katliamları, Müslüman halklar nezdinde İsrail’in Filistindeki katliamlarının yanına eklendi.
Aralık 4, 2025
image_print

İran’ın Suriye’deki Katliamları

İran, Suriye İç Savaşı boyunca (2011-2024) Beşar Esad rejimini destekleyerek, Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC) ve Kudüs Gücü aracılığıyla yoğun bir askeri müdahalede bulundu. Bu destek, Suriye’deki sivil kayıpların büyük kısmından sorumlu tutulan güçlerin (Esad, İran ve Rusya) toplamda 500.000’den fazla ölümüne katkıda bulundu. Kudüs gücü komutanı kasım Süleymani’nin yönettiği katliamlar, tarihe İran’ın sözde direniş ekseni yalanıyla mezhepçi ve işgalci saldırganlığının en kanlı örneği olarak yazıldı. İran’ın rolü, doğrudan savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve katliamlarla ilişkilendiriliyor. BM raporları, Amnesty International ve Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) gibi kuruluşlar, İran destekli milislerin (örneğin Ulusal Savunma Güçleri – NDF ve Hizbullah) sivillere yönelik toplu infazlar, işkence, cinsel şiddet ve açlık kuşatmaları gerçekleştirdiğini belgeliyor. İşte, bu suçların ana hatları ve örnekleri.

İran’ın Müdahalesinin Genel Çerçevesi

  • Askeri ve Mali Destek: İran, Esad rejimine 30-50 milyar dolar kredi ve yardım sağladı. 2015-2018 zirvesinde, 10.000 IRGC askeri ve 50.000’den fazla Şii milis (Afgan, Iraklı ve Lübnanlı) Suriye’de konuşlandırıldı. Bu güçler, Esad’ın ordusunu destekleyerek muhalif bölgeleri ele geçirdi.
  • Sorumluluk Payı: SNHR’ye göre, 2011-2022 arası 228.893 sivil ölümünde Esad ve İran milisleri %87’sini (200.000+) gerçekleştirdi. BM Bağımsız Suriye Soruşturma Komisyonu (COI), İran’ın NDF’yi kurup eğittiğini ve bu milislerin erken aşamada katliamlar yaptığını belirtiyor.
  • Savaş Suçları: COI, İran destekli güçlerin sivillere yönelik ayrım gözetmeyen saldırılar, toplu infazlar ve cinsel şiddet işlediğini “savaş suçu” olarak sınıflandırıyor. İran, Şii nüfusu artırmak için zorla dönüştürme ve demografik değişiklikler de yaptı.

Öne Çıkan Katliam Örnekleri

Aşağıdaki tablo, belgelenmiş başlıca olayları özetliyor. Bu olaylar, İran’ın doğrudan komuta ettiği veya desteklediği milisler tarafından gerçekleştirildi.

Olay Tarihi ve Yeri Açıklama Kurban Sayısı ve Detaylar Kaynaklar
Houla Katliamı (Mayıs 2012, Homs) Kudüs Gücü komutanı, Şabiha milislerini eğittiğini övünerek açıkladı. Sivil evler kuşatıldı, toplu infazlar yapıldı. 108 sivil (49 çocuk dahil). Bıçaklama ve yakın mesafe ateş. PBS Frontline, ABD Dışişleri Bakanlığı.
Halep Doğu Katliamı (Aralık 2016, Halep) İran destekli Iraklı milis (Harakat Hezbollah al-Nuaba), sivilleri toplu olarak infaz etti. Esad’ın kuşatmasını desteklediler. 82+ sivil (kadın ve çocuklar dahil). BM, “savaş suçu” olarak nitelendirdi. Orta Doğu Enstitüsü, BM COI.
Guta Kimyasal Saldırısı (Ağustos 2013, Şam) İran, Esad’ın kimyasal saldırılarını koordine etti. Sarin gazı kullanıldı. 1.400+ sivil (yüzlerce çocuk). Fransa, Esad ve İran yetkililerini “insanlığa karşı suç”la suçladı. BM COI, Paris Yargı Mahkemesi.
Yarmuk ve Doğu Guta Kuşatmaları (2013-2018, Şam) İran, açlık kuşatmalarını yönetti; yardım konvoyları engellendi. Binlerce sivil açlıktan öldü. BM: “Toplu ceza” ve savaş suçu. SNHR, Amnesty International.
Sednaya Hapishanesi İşkenceleri (2011-2024, Şam) İran istihbaratı, sorgu ve işkence tekniklerini paylaştı. 13.000+ infaz. COI: “İnsanlığa karşı suç”. BM COI, The Tower.
Deir ez-Zor Katliamı (Ağustos 2024, Deyrizor) İran milisleri, sivilleri infaz etti; çocuklar dahil kafalar kesildi. 11+ sivil. Tanıklar: “İran destekli katliam”. Suriye aktivistleri, X paylaşımları.

Bu örnekler, İran’ın rolünün “danışmanlık” ötesinde, doğrudan komuta ve eğitimle sınırlı olmadığını gösteriyor. Hizbullah ve Afgan Fatimiyyun Tugayı gibi vekil güçler, İran komutası altında hareket etti.

Hukuki ve Uluslararası Sonuçlar

  • BM ve Mahkemeler: COI, İran’ı “savaş suçu” işlemekle suçluyor. Fransa, 2023’te Esad ve İran yetkilileri için tutuklama emri çıkardı. Suriye Ulusal Diyalog Konferansı (Şubat 2025), İran suçları için “geçiş dönemi adaleti” talep etti.
  • Suriye’deki Tepkiler: Esad’ın düşüşünden sonra (Aralık 2024), Suriyeliler İran’ı “işgalci” olarak görüyor. Yeni tönetim, 500 milyar dolar tazminat talep ediyor. X’te (eski Twitter) paylaşımlar, İran’ı “Şii soykırımı” ile suçluyor.
  • İran’ın Savunması: İran, müdahalesini “Şii koruma” ve “terörizmle mücadele” olarak gerekçelendiriyor, ancak bu, BM tarafından reddediliyor.

Neden Bu Katliamlar?

İran, Suriye’yi “direniş ekseni”nin parçası olarak gördü (Hizbullah’a lojistik hat). Bu, Esad’ın hayatta kalmasını sağladı ama 13 milyon Suriyeliyi yerinden etti. Sivil ölümlerin %91’i Esad-İran-Rusya koalisyonundan kaynaklandı. Esad’ın düşüşüyle (2024), İran güçleri çekildi, ancak geride bıraktıkları miras, Suriye’nin yeniden inşasını zorlaştırıyor.

Bu olaylar, tarafsız raporlara dayanıyor ve siyasi önyargılardan kaçınıyor. Suriye halkının acısı, uluslararası toplumun utancıdır.

Hizbullah’ın Suriye’deki Rolü

İran destekli Hizbullah, Lübnan merkezli Şii militan grup olarak, Suriye İç Savaşı’nda (2011’den itibaren) Beşar Esad rejiminin en önemli müttefiklerinden biriydi. İran’ın “Direniş Ekseni”nin bir parçası olarak, Hizbullah’ın Suriye’ye müdahalesi stratejik bir zorunluluktu: Esad rejiminin çöküşü, İran’ın Lübnan’a silah sevkiyatını ve Hizbullah’ın lojistiğini tehdit ederdi. Grup, başlangıçta sınırlı destekle başlamış olsa da, 2013’ten itibaren binlerce savaşçısını açıkça sahaya sürerek rejimin ayakta kalmasında kilit rol oynadı. Bu müdahale, Hizbullah’ı bölgesel bir aktör haline getirdi, ancak imajını da büyük ölçüde zedeledi – özellikle Sünni topluluklar arasında. Aşağıda, tarihsel bağlam, ana olaylar, etkiler ve son gelişmelerin özeti var. Bilgiler, uluslararası raporlar, akademik analizler ve güncel haberlere dayanır.

Tarihsel Bağlam

Hizbullah ile Suriye arasındaki ilişki, 1980’lerden beri karmaşık bir müttefiklik üzerine kurulu. Lübnan İç Savaşı sırasında Suriye, Hizbullah’ı İran’ın etkisiyle destekledi ve grubun İsrail’e karşı direnişini teşvik etti. 2005’te Suriye’nin Lübnan’dan çekilmesinden sonra bile, Şam Hizbullah için İran’dan gelen silahların ana geçiş noktası kaldı. Suriye Savaşı’nın patlak vermesiyle (2011), Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, isyanı “İsrail destekli bir komplo” olarak nitelendirdi ve müdahaleyi “Şii toplulukları ve kutsal mekanları koruma” gerekçesiyle meşrulaştırdı. İran’ın talimatıyla, Hizbullah 2012’den itibaren gizli operasyonlara başladı ve 2013’te Qusayr Savaşı’yla açıkça taraf oldu.

Ana Müdahaleler ve Askeri Rolü

Hizbullah, Suriye’de yaklaşık 7.000 savaşçı gönderdi – bu, grubun toplam gücünün önemli bir kısmını oluşturuyordu. Operasyonlar, özellikle Lübnan-Suriye sınırında (Bekaa Vadisi civarı) yoğunlaştı, ancak Şam, Halep, Humus ve Dera gibi bölgelere yayıldı. İşte kilit noktalar:

 

| Dönem | Ana Operasyonlar | Etki ve Kayıplar |

*2011-2012 (Gizli Aşama) | Sınır köylerini koruma, lojistik destek ve eğitim. IRGC (İran Devrim Muhafızları) ile koordinasyon. | Sınırlı kayıplar; rejime taktiksel avantaj sağladı. |

*2013-2016 (Yoğun Müdahale) | Qusayr (2013: İsyanın ana tedarik yolunu kesti), Halep Kuşatması (2016: Rejimin zaferi), Doğu Guta ve Madaya kuşatmaları. | Binlerce Hizbullah savaşçısı öldü; rejimin topraklarının %70’ini geri almasında kritik rol. |

*2017-2019 (Genişleme) | Golan Tepeleri’nde savunma, Iraklı Şii milislerle işbirliği. Rus ve İranlı güçlerle entegre operasyonlar. | Kentsel savaş deneyimi kazandı; İsrail’in 100+ hava saldırısına maruz kaldı. |

*2020-2024 (Çekilme) | Azalan rol; 2019’dan itibaren birçok savaşçı çekildi. | Rejimin “zaferi”yle gerekçe gösterildi, ancak tam çekilme 2024 sonunda gerçekleşti. |

Hizbullah, “Suriye Hizbullahı” adında bir şube bile kurdu – Suriyeli Şii gönüllülerden oluşan birimler (örneğin Quwat al-Ridha), rejim güçleriyle entegre çalıştı. Grup, ABD, AB ve Arap Birliği tarafından yaptırımlara maruz kaldı; 2013’te Nasrallah, “Suriye’den ancak Suriyeliler isterse çıkacağız” dedi.

Etkiler ve Tartışmalar

– Askeri ve Stratejik Kazanımlar: Suriye’de Hizbullah, roket ve füze envanterini geliştirdi, İran-Rusya ile koordinasyonu artırdı ve vekil savaş yeteneklerini pekiştirdi. Bu, grubun İsrail’e karşı “sonraki savaşta daha zorlu” olacağını iddia etmesine yol açtı. Ancak, 1.600+ kayıp verdi ve Lübnan’da iç eleştirileri tetikledi.

– İnsan Hakları Suçlamaları: Hizbullah, rejimle birlikte sivillere yönelik kuşatmalar (Madaya’da açlık, Halep’te bombalamalar) ve mezhepçi şiddet nedeniyle suçlandı. İnsan Hakları İzleme Örgütü ve BM raporları, grubun etnik temizlik ve işkenceye karıştığını belirtiyor. 2025’te Almanya’da bir Hizbullah üyesinin Busra al-Sham’daki savaş suçları davası, bu rolü uluslararası mahkemeye taşıdı.

– İmaj ve Bölgesel Tepkiler: Müdahale, Hizbullah’ı “Şii paramiliter güç” olarak damgaladı; Sünni Arap dünyasında nefret kazandı (örneğin Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin “Suriye halkına saldırganlık” eleştirisi). Lübnan’da protestolar patlak verdi; eski destekçileri bile uzaklaştı. Ancak, IŞİD tehdidi bazı Hıristiyanları yanına çekti.

– İran Bağlantısı: Hizbullah, Tahran’dan yıllık 200 milyon dolar destek aldı; Suriye, “Kara Koridor”un parçasıydı (İran-Irak-Suriye-Lübnan).

 

Son Gelişmeler (2024-2025)

Esad rejiminin Aralık 2024’te isyancı hücumla düşmesi, Hizbullah’ın Suriye’deki varlığını sona erdirdi. Grup, yeni geçiş hükümetiyle çatışmalara girdi – sınırda silah kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti engellendi. 2025’te İran’ın Suriye büyükelçisi, Lübnan hükümetinin Hizbullah lideri suikastına karıştığını ima ederek mezhep gerilimlerini körükledi. X platformunda (eski Twitter), Suriyeliler ve Lübnanlılar Hizbullah’ın rolünü lanetliyor; örneğin, komutan Ebu el-Tabtabai’nin öldürülmesi kutlandı (Madaya ve Qusayr’daki suçlar nedeniyle). Hizbullah, Houthis gibi vekillerle Suriye’de kalmaya çalışıyor, ancak İsrail’in Golan’a yönelik tehditleri artıyor. Grup, Lübnan’daki zayıflığını (İsrail saldırılarıyla) Suriye’deki “direniş mirası” ile telafi etmeye çalışıyor.

Hizbullah’ın Suriye rolü, grubun “devlet içinde devlet” statüsünü pekiştirdi ama Lübnan’ı istikrarsızlaştırdı. Eleştirmenler, bu müdahalenin mezhepçi bir felakete yol açtığını söylerken, destekçileri “terörizme karşı zafer” olarak görüyor.

İsrail’e karşı sözde direniş ekseni yalanı, İran ve Hizbullah’ın mezhepçi saikler ve İran ulusal çıkarları için işkenceci baas rejimini desteklemek ve milyonlarca Müslümanın katledilmesini meşrulaştırmak için kullanıldı. İran’ın ve vekil gücü Hizbullah’ın Afganistan ve Irak’ta ABD ve İngiltere ile birlikte işledikleri suçların devamı olan Suriye katliamları, Müslüman halklar nezdinde İsrail’in Filistindeki katliamlarının yanına eklendi.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.