Gazze Baladı

Kadim bir laneti hep yaptığın gibi yeniden üzerine çektin. Defterin dürüldü, kimsenin sana dair yapacak bir şeyi kalmadı artık. Artık kaçınılmaz kaderinle baş başasın yeniden. Onu bekliyoruz Cihu.
Ağustos 28, 2025
image_print

“Mağlûb oldum, bana yardım et!” (Kamer, 10)

 

Sana söyleyecek bir sözüm yok.

Ufkumuz çok zaman önce karardı.

Kadere razıyız el hak. Boynumuz eğik, gelen her belaya ‘ser çavan’ diyoruz çok oldu.

Sendeki korkuyu görüyorum Cihu.

Ruhunun çoktan karardığını,

Lanetlendiğini biliyorum.[1]

Şimdi sağalmaz korkuların ve kibrinle taş taş, tuğla tuğla, bebek, bebek yok ettiğin şehirlerin ceset kokan molozları arasında sabırla bekliyoruz.

Seni bekliyoruz Cihu.

Seni bekliyoruz.

 

Doğrusu senin beklemek üzerine yaptığın kurguya neredeyse inanmıştık. 5 bin yıl mı demiştin? Ah hayır, yazdığın ve taptığın her kurgu gibi senin beklemek üzerine yazdığın tiradlar da koca birer yalandı. Moses ve Aaron, Sara ve Natan ve Yeşu ve diğer kurgular gibi, Masada gibi hepsi birer yalandı. Sen beklemek nedir bilmezsin Cihu. Beklemek sanatında bizimle boy ölçüşemezsin.

 

Biz bekliyoruz.

Parça parça bekliyoruz burada, bu molozların, yağmalanmış, harimine girilmiş bu şehrin yıkıntıları içinde, parçalanmış çocuk cesetleri olarak sabırla bekliyoruz.

Adaleti bekliyoruz Cihu.

‘Çığlığı’ bekliyoruz.[2]

 

Uydurduğun gibi binyıllara ihtiyacımız yok,

Sadece doğru zamanı bekliyoruz.

Kıyım için değil, senin çocuklara ve bebeklere yaptığın gibi katliam için değil, hayır böyle çirkinliklerle, böyle ergen işi kanlı gösterilerle işimiz yok bizim Cihu.

 

Biz sadece bekliyoruz.

 

Yerden ve gökten yağacak bir belayı, seni sokaktaki çer çöp gibi silip süpürecek, seni sınırın dışına savuracak ‘bir çığlık’ bekliyoruz sadece.

Lanetlendin Cihu.

 

Binyıllar boyu heyben sırtında diyardan diyara kovuldun, insandan dışlandın. Parlak Holokost kurgusuyla bir umut sana sunulan fırsatı kötü teptin Cihu. Şimdi artık heybenle varacak bir diyar kalmadı bu düzlükte.

Lanetlendin Cihu.

 

Çocuk öldürdün Cihu.

Hep yaptığın gibi, bebek öldürüp kanını içtin. On binlerce çocuk parçaladın Cihu, gözlerini oyarak, derilerini yüzerek, ateşlerde cayır cayır yakarak on binlerce çocuğu parçaladın. İnsanın en masum, en saf haline tecavüz ettin.

Lanetlendin Cihu.

 

Kadim bir laneti hep yaptığın gibi yeniden üzerine çektin. Defterin dürüldü, kimsenin sana dair yapacak bir şeyi kalmadı artık.

Artık kaçınılmaz kaderinle baş başasın yeniden.

Onu bekliyoruz Cihu.

Onu bekliyoruz.

 

 

[1]Uluslar arasında ne esenliğiniz ne de dinlenecek bir yeriniz olacak. Orada titreyen yürekler, umutsuzluk ve bakmaktan yorulmuş gözlerden başka bir şeyiniz olmayacak.’ Tesniye: 28:65

[2] ‘Ve sonra kaçınılmaz olan geldi, onları korkunç çığlık yakalayıverdi; çer çöpe çevirdik onları! Zalimlerin canı cehenneme!’ Müminun  41

Dr. Mustafa Ekici

Dr. Mustafa Ekici
1966 Elâzığ’da doğan Mustafa Ekici İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsü’nde yüksek lisans derecesi alan Ekici aynı enstitüde doktorasını tamamladı. Birçok basın ve yayın kuruluşunda muhabirlik, editörlük ve yöneticilik yapan Ekici, farklı gazete ve dergilere başta Suriye ve Irak olmak üzere Ortadoğu konusunda araştırma, haber ve makaleler yazmaktadır. Mustafa Ekici’nin ‘Sana Benzemek’ ve ‘Gerçek ve Hayalin Kavşağında Kürtler’ adıyla yayınlanmış iki kitabı bulunmaktadır.
Mail: [email protected]

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.