İsrail Savunma Kuvvetleri’nin (IDF) tükenmişliği ve Hamas’ın azimle varlığını sürdürmesi, önümüzdeki iki ay içinde Gazze’de bir ateşkes olasılığını gündeme getiriyor.
İsrail Savunma Kuvvetleri, Gazze’deki operasyonlarını genişletmeye devam ediyor. 20 Temmuz’da IDF, Gazzelilere, kıyı kasabası Deyr el-Belah yakınlarındaki bir bölgeyi tahliye etmeleri talimatını verdi. Bu kasaba, 1948’de İsrail’den kaçan Filistinliler için kurulan bir mülteci kampının çevresinde inşa edilmişti. Savaşın 650 günü geride kalmış ve IDF Gazze’nin yaklaşık yüzde 70’inde operasyon yürütmüş olmasına rağmen, Hamas Deyr el-Belah üzerindeki kontrolünü sürdürüyor. IDF’nin bu bölgeye odaklanma kararı, Hamas’ı bir ateşkes anlaşmasına zorlamak amacıyla başlatılmış yeni bir girişim olarak değerlendiriliyor. Temmuz ayı boyunca yürütülen haftalar süren görüşmelere rağmen, Hamas ile İsrail arasında bir uzlaşmaya varılamadı.
İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir, üst düzeyde net bir siyasi strateji olmaksızın karmaşık bir savaşı yönetmeye çalışıyor. Gazze Şeridi’nde Hamas yönetiminin yerine geçecek net bir alternatif mevcut değil. İsrail hükümeti, Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria’dan Gazze’yi yönetmesine karşı çıkıyor. Bu nedenle, bölgede bir otorite boşluğunun oluşması muhtemel. Gazze’de IDF, sivil halktan operasyon yürüttüğü alanları terk etmelerini istedi. Bu durum, sivillerin tamamının Hamas kontrolündeki bölgelere yerleştirilmesine yol açtı. Ancak Hamas, Deyr el-Belah gibi birkaç kıyı noktasına sıkı sıkıya tutunmaya çalışırken, bu alanlar giderek daralıyor.
İsrail’in Gazze’de Hamas’a karşı yürüttüğü savaş 21 aydır devam ediyor. Savaş, Hamas’ın İsrail’e yönelik kanlı bir saldırısıyla başladı; bu saldırıda 1.200’den fazla kişi katledildi, 251 kişi ise rehin alındı. Bugün hâlâ elli rehine Gazze’de tutuluyor. İsrailli generaller için savaşın resmî hedefi rehinelerin geri getirilmesidir. Ancak bunun nasıl gerçekleşeceği belirsizliğini koruyor. Genel olarak bakıldığında, IDF şimdiye kadar yalnızca bir avuç rehineyi özel kuvvetler baskınlarıyla kurtarabildi.
Rehinelerin çoğu iki anlaşma yoluyla serbest bırakıldı: Biri Kasım 2023’te, diğeri Ocak 2025’te. Amerika Birleşik Devletleri bu rehine anlaşmasını destekledi; Katar ve Mısır ise arabuluculuk yapmaya çalıştı. Katar, Hamas’ın siyasi liderlerini barındırarak, görüşmelerin doğrudan onlara yakın bir ortamda gerçekleşmesini mümkün kıldı. Hamas’ın Gazze’deki çok sayıda komutanını kaybetmesiyle birlikte, Katar’daki Hamas siyasi liderlerinin gelecekteki kararlar üzerinde en büyük etkiye sahip olduğu görülüyor.
Hamas açısından bu savaş büyük ölçüde bir “bekleme oyunu” şeklinde yürütüldü. İsrail’e yapılan ilk saldırının ardından Hamas militanları ağırlıklı olarak yeraltındaki tünellere gizlendi. İsrail’in kara operasyonlarıyla yerle bir ettiği bölgelerde bile Hamas yeniden ortaya çıkmaya devam ediyor. Gazze’nin, İsrail sınırına yakın Beit Hanoun kasabasında, 2025 yılı temmuz ayının başında Hamas tarafından beş IDF askeri öldürüldü. Bu durum, Hamas’ın IDF’nin yoğun şekilde bulunduğu alanlarda bile faaliyette bulunmayı sürdürdüğünü gösteriyor.
Hamas, birçok durumda bir bölgeden çekildikten sonra tekrar geri döndü. Örneğin, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF), 2025 yılı temmuz ayının ortasında Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliye (Jabaliya) ve Daraj Tuffah bölgelerinde Hamas komutanlarını etkisiz hâle getirmeye devam etti. Ancak bu komutanların birçoğu, IDF tarafından Kasım ve Aralık 2023’te yenilgiye uğratıldığı düşünülen Hamas taburlarının birimlerini yönetiyordu. Bu durum, Hamas’ın bu birlikleri yeniden inşa etme kabiliyetini koruduğunu ortaya koyuyor.
Peki Hamas militanları nereden buluyor? Gazze’de yaklaşık 2 milyon sivilin, Hamas’ın hâlâ kontrolü altında tuttuğu dar bir bölgede yaşamaya devam etmesi, örgütün savaşçı devşirmeye devam edebileceği anlamına geliyor. Hamas’ın savaşmaya devam edebilmesi için genç erkeklerin yalnızca küçük bir yüzdesini silah altına alması yeterli. Zaten Gazze nüfusunun büyük kısmı gençlerden oluşuyor ve nüfusun yaklaşık yarısı 18 yaşın altında. Bu da Hamas’a sürekli olarak erişilebilir bir militan havuzu sağlıyor.
Hamas, tüm kayıplarına rağmen Gazze’nin bazı kısıtlı bölgelerinde tutunmayı başarırken, IDF ise giderek artan zorluklarla karşı karşıya kalıyor. İsrail medyasında çıkan haberlere göre, IDF’ye bağlı yedek askerler bu uzun süren savaşın ardından ciddi bir yorgunluk yaşamaya başladı. Bu, İsrail tarihindeki en uzun savaş olma özelliğini taşıyor ve oldukça yıpratıcı geçti. Yedek askerler aylarca art arda göreve çağrıldı; bazıları 2024 yılının büyük bölümünü orduda geçirdikten sonra 2025 yılı Nisan ve Mayıs aylarında tekrar silah altına alındı.
İsrail, IDF için asker temininde de zorluklarla karşı karşıya. Zira 80.000 ultra-Ortodoks Yahudi erkek, dini ve siyasi gerekçelerle askerlikten muaf tutuluyor. Bu sayı, birkaç tümenlik muharip birlik anlamına geliyor. IDF’nin generalleri, Temmuz ve Ağustos başında Gazze’deki operasyonları artırıp sonrasında asker çekmeyi savunuyor gibi görünüyor.
Bu durum, Temmuz ve Ağustos aylarının Gazze’deki savaşın sona ermesi için yeni bir fırsat sunduğuna işaret ediyor. Ancak olası bir anlaşmanın nasıl şekilleneceği konusunda birçok soru var. Hamas iktidarda kalmaya çalışacaktır. 21 aydır ne teslim oldu ne de parçalandı. Bu süre zarfında Gazze’de Hamas’ın iktidarına açıkça rakip olabilecek hiçbir yapı gelişmedi.
İsrail Nisan ayından bu yana Gazze’de küçük bir milis gücünü destekliyor, ancak bu grubun Gazze’nin güneyindeki Refah’ta küçük bir bölge dışında bir alanı kontrol edip etmediği net değil. Amerika Birleşik Devletleri de Gazze İnsani Yardım Vakfı (Gaza Humanitarian Foundation) adını taşıyan bir insani yardım girişimini destekledi. Bu vakıf, Gazze’nin çeşitli noktalarında gıda dağıtımı gerçekleştirdi. Günlük açıklamalara göre vakıf günde yaklaşık iki milyon öğün yemek dağıtıyor.
Uluslararası toplum, Gazze İnsani Yardım Vakfı (GHF) ile iş birliği yapmayı reddetti. Yardım merkezlerinin çevresi, gıda yardımı arayan Gazzeliler için tehlikeli hâle geldi. Bazı raporlar, yardım almak isteyen sivillerin toplu şekilde öldürüldüğünü öne sürüyor. Ancak IDF ve GHF bu iddiaları reddediyor. Bununla birlikte, 15 Temmuz’da bir yardım noktasında yaşanan panik kaynaklı izdihamda 20 kişinin yaşamını yitirdiği, tartışmasız bir gerçek olarak kayda geçti. Bu olay, Birleşik Krallık ve 27 diğer ülkenin Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi çağrısında bulunmasına yol açtı.
Uluslararası toplumda giderek pekişen ortak kanaat, Gazze’deki savaşın artık sona ermesi gerektiği yönünde. Amerika Birleşik Devletleri bir ateşkesi destekliyor ve Katar’da yürütülen görüşmeler yoluyla İsrail ile Hamas’ı masaya oturtmaya çalışıyor. Suudi Arabistan gibi Orta Doğu’daki diğer ülkeler de savaşın bitmesini istiyor. Yapılan anketler, İsrail halkının yüzde 74’ünün de düşmanlıkların sona ermesini arzuladığını ortaya koyuyor. IDF, yedek askerlerde artan yorgunluğa dair endişelerini dile getirirken, savaşın hedeflerine ulaşılması ya da bir anlaşmaya varılması hayati önem taşıyor.
* Seth Frantzman, Drone Wars: Pioneers, Killing Machine, Artificial Intelligence and the Battle for the Future (Bombardier, 2021) adlı kitabın yazarı ve Demokrasileri Savunma Vakfı’nda yardımcı araştırmacıdır. The Jerusalem Post’ta haber editörü vekili, kıdemli Orta Doğu muhabiri ve analisti olarak görev yapmaktadır. Seth, 2005 yılından bu yana Orta Doğu’daki çatışmaları ve gelişmeleri araştırmakta, özellikle IŞİD’e karşı savaş, İran’ın vekil güçleri ve İsrail’in savunma politikası üzerine odaklanmaktadır. Breaking Defense için İsrail’in savunma sanayi gelişmelerini takip etmekte, daha önce Defense News’in İsrail muhabiri olarak görev yapmıştır. X’te takip edin: @sfrantzman.
Kaynak: https://nationalinterest.org/blog/middle-east-watch/israels-gaza-war-faces-an-inflection-point