Amerikan Yahudiliğinin Paradoksu:Daha Dindar, Ama Daha Az Yahudi

Bu bir paradoks: daha fazla dini inanç, ama daha az Yahudilik. Birleşik Krallık’taki Yahudilerin %50’si Tanrı’ya inanmanın Yahudi kimlikleri için önemli olduğunu söylese de, sonuçta Yahudi olmak yalnızca inanmaktan ibaret değildir; aynı zamanda bir halka, bir geçmişe, bir topluluğa ait olmak ve Yahudi geleneklerine göre yaşamak demektir. Bu, bir yaşam tarzı tercihi olduğu için değil, Yahudilerin yaptıkları şeyin ve kim olduklarının ayrılmaz bir parçası olduğu içindir. Görünüşe göre Britanyalıların, Amerikalı kuzenleriyle konuşacak epey önemli şeyleri var—belki öğretecekleri bazı şeyler de.
Temmuz 18, 2025
image_print

Kâğıt üzerinde daha dindar görünseler de, Amerikalı Yahudiler, Britanyalı dindaşlarına kıyasla çok daha az Yahudi gibi duruyor.

Amerikalı Yahudiler Tanrı’yla konuşur; Britanyalı Yahudiler ise birbirleriyle.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan yaklaşık altı milyon Yahudi, dünya genelindeki Yahudi nüfusunun beşte ikisini oluşturuyor. Bu sayı, nüfusu ABD’nin yirmide biri kadar olan Birleşik Krallık’taki Yahudi topluluğunu gölgede bırakıyor. Ancak söz konusu Yahudi kimliği olduğunda, sayı her şeyi belirlemiyor. Kâğıt üzerinde daha dindar olmalarına rağmen, Amerikalı Yahudiler Britanyalı Yahudilere kıyasla çok daha az Yahudi gibi görünüyor.

Dini inanç, aidiyet ve davranış

İnançla başlayalım. Amerikalı Yahudilerin yalnızca altıda biri Tanrı’ya inanmadığını söylüyor. Birleşik Krallık’ta ise bu oran dörtte bire çıkıyor. Ancak daha güçlü inançlara sahip olsalar da, Amerikan yapımı inanç sistemi, anlamlı Yahudi sonuçlara kendiliğinden dönüşmüyor. Aidiyet açısından bakıldığında, Amerikalı Yahudilerin sinagog üyesi olma olasılığı Britanyalı Yahudilere kıyasla çok daha düşük (Amerika’da %64’ü sinagoga üye değil; Birleşik Krallık’ta bu oran yalnızca %29). Davranış açısından ise, düzenli olarak sinagoga giden Amerikalı Yahudilerin oranı, Britanyalılara kıyasla yarı yarıya düşük (Amerika’da %20, Birleşik Krallık’ta %41).

Amerikalı Yahudiler etkileyici düzeyde bir dini inanç sergilerken, Britanyalı Yahudiler çok daha yüksek düzeyde aidiyet ve davranış gösteriyor.

Bu farklara daha yakından baktığımızda, ibadetlere katılan Amerikalı Yahudilerin bunu “ruhen anlamlı buldukları” için yaptıklarını söyleme olasılıklarının çok daha yüksek olduğunu görüyoruz (Amerika’da %92, Birleşik Krallık’ta %56). Peki Amerikalı Yahudilerin ibadete daha sık gitmemelerinin başlıca nedeni ne? “Dindar değilim.” Bu yanıtı ABD’deki Yahudilerin %67’si verirken, Birleşik Krallık’taki oran %44. Buna karşılık, Britanyalı Yahudilerin sinagoga gitme nedenlerinin başında maneviyat gelmiyor—onlar için esas neden “ait olma hissi.” Sinagoga giderler çünkü kendi toplulukları oradadır.

Bu, hem ilginç hem de önemli bir ayrım. Amerika’da Yahudilik, daha çok “Hıristiyanca” bir nitelik kazanmış görünüyor: inanç, dua ve kişisel maneviyata dayalı. Oysa Britanya’da Yahudi kimliği, daha çok sosyal, kültürel ve kolektif bir deneyim olarak yaşanıyor.

Amerikan dindarlığı, daha derin bir Yahudi kimliğine dönüşmüyor

Tüm bu güçlü dindarlığa rağmen, Amerikan Yahudiliğinde bu maneviyat daha derin bir Yahudi kimliğine evrilmiyor. Hangi ölçütle bakarsak bakalım, ortalama bir Amerikalı Yahudi bu konuda yetersiz kalıyor. İsrail’e olan bağlılıkları daha düşük (%58’e karşı %73), evlerinde koşer kurallarına uyma oranları daha az (%17’ye karşı %40), farklı dinlerden kişilerle evlenme oranları daha yüksek ve çoğu arkadaşlarının Yahudi olduğunu söyleme ihtimalleri de çok daha düşük. Yahudi okullarına giden Amerikalı Yahudilerin sayısı daha az. Yahudi mahallelerinde yaşayanların oranı daha düşük. Diğer Yahudilerle Yahudi yaşamını paylaşanların sayısı da sınırlı.

Neden böyle? Belki de Amerika’da bireyin mutlak üstünlüğüyle ilgilidir. Din, özel bir mesele olarak görülüyor ve birçokları için Yahudilik, en azından sosyal ve toplumsal anlamda, dinle neredeyse hiç ilişkili değil gibi algılanıyor. Amerika, aşırı kişiselleştirilmiş bir toplum ve bu bağlamda Yahudi olmak, pek çok hayat tarzı seçeneğinden yalnızca biri olarak duruyor. Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde, Yahudi kimliği rekabette geri kalıyor. Buna karşın, Birleşik Krallık’ta Yahudi yaşamı coğrafi olarak daha yoğun, sosyal olarak daha bağlantılı ve ortak geleneklerle daha sıkı biçimde örülmüş durumda. Yahudi kimliğinin gelişmesi için üç temel direk şart: yalnızca inanç değil, aidiyet ve davranış da gerekiyor.

Bu bir paradoks: daha fazla dini inanç, ama daha az Yahudilik. Birleşik Krallık’taki Yahudilerin %50’si Tanrı’ya inanmanın Yahudi kimlikleri için önemli olduğunu söylese de, sonuçta Yahudi olmak yalnızca inanmaktan ibaret değildir; aynı zamanda bir halka, bir geçmişe, bir topluluğa ait olmak ve Yahudi geleneklerine göre yaşamak demektir. Bu, bir yaşam tarzı tercihi olduğu için değil, Yahudilerin yaptıkları şeyin ve kim olduklarının ayrılmaz bir parçası olduğu içindir. Görünüşe göre Britanyalıların, Amerikalı kuzenleriyle konuşacak epey önemli şeyleri var—belki öğretecekleri bazı şeyler de.

* Tüm veriler, D. Graham ve J. Boyd’un hazırladığı “Jews in the UK Today: Key Findings from the JPR National Jewish Identity Survey” (2024, Institute for Jewish Policy Research, Londra) adlı çalışmadan ve Pew Research Center tarafından yayımlanan “Jewish Americans in 2020” (2021) raporundan alınmıştır.

 

Kaynak: https://www.jpr.org.uk/insights/more-religious-less-jewish-paradox-american-jewry

SOSYAL MEDYA