Eric John Ernest Hobsbawm (1917–2012), yalnızca tarih disiplininin değil, aynı zamanda bütün sosyal bilimlerin geniş ufuklarında iz bırakan önemli bir akademisyendi. Akademik yaşamı boyunca kaleme aldığı eserlerinde tarihçiliği sosyoloji, siyaset bilimi, iktisat ve diğer sosyal bilimlerle iç içe geçmiş bir kuramsal çerçeveyle harmanlamıştır. Bu nedenledir ki Hobsbawm’ın çalışmalarını yalnızca tarihsel veri setini ortaya koyma girişimi olarak değil, toplumsal, ekonomik ve siyasal faktörlerin karşılıklı etkileşimini kavramaya yönelik bütüncül bir yaklaşım olarak okumak daha isabetli olacaktır. Sosyal bilimlerin farklı alanlarında eğitim alan öğrenciler ve ilgilileri için Hobsbawm’ın eserleri, çok katmanlı incelemeleri ve geniş perspektifli analizleriyle yol gösterici bir kaynaklardır.
Hobsbawm’ı Anlamak: Tarihsel Veriden Sosyal Bilimsel Analize
Hobsbawm, geleneksel tarih yazımının ötesine geçen metodolojik açıdan zengin bir bakış açısı geliştirmiştir. Marksist tarihyazımı geleneğinden beslenmekle birlikte, bu geleneği derinleştiren ve zenginleştiren yaklaşımıyla dikkat çeker. Toplumların dönüşümünü ele alırken yalnızca siyasal olaylara veya ünlü tarihsel figürlere odaklanmaz; aksine, geniş bir toplumsal katmanı ve ekonomik yapıları da inceleme alanına dahil eder. Böylelikle iktisadi ilişkilerin, toplumsal sınıfların, kolektif eylemlerin ve düşünce akımlarının tarihi şekillendirmedeki rolünü ortaya koyar.
Bu çerçevede sosyal bilimler eğitimi alan her öğrencinin Hobsbawm’ın metodolojisinden öğrenecek çok şeyi vardır. Zira o, tarihsel olayları açıklamaya çalışırken iktisat, sosyoloji ve siyaset bilimi gibi alanlardaki kuramsal kazanımları sürece dahil eder. Böylece olaylar yalnızca “tarihte olmuş bitmiş vakalar” olarak kalmaz; aksine, günümüz toplumsal ve siyasal yapısını anlamamızı kolaylaştıran zengin birer referans kaynağı hâline gelir.
“İlkel” Dönem Eseri: “İlkel Asiler”
İlkel Asiler (Primitive Rebels, 1959) eseri, Hobsbawm’ın erken dönem çalışmalarından biridir. Ağırlıklı olarak “ilkel” diye nitelenen kırsal protesto hareketlerinin, aslında toplumsal isyan ve direnç tarihinin önemli bir boyutunu oluşturduğunu savunur. Buradaki temel tez, kırsal kesimdeki eşkıyalık hareketlerinden tutun da diğer kolektif eylemlere kadar birçok direniş biçiminin, kendine özgü ekonomik ve toplumsal şartlar altında ortaya çıktığıdır. Sosyal bilimlerin iktisat ve siyaset bilimi gibi alanları için de önemli olan bu çalışma, Hobsbawm’ın “küçük” resmi yakalarken “büyük” toplumsal dinamikleri görme becerisini yansıtır.
“Çağlar Serisi”ne Giriş
Hobsbawm’ın dünya çapında en çok bilinen çalışmaları, genellikle “Çağlar Serisi” olarak anılan dört temel kitaptan oluşur. Bu seride, yaklaşık iki yüzyıllık büyük dönüşümlerin bir analizi yapılır. Bu dört ciltlik seri, yalnızca tarih öğrencileri için değil, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, iktisat ve sosyoloji gibi birçok alandaki öğrenciler için kapsamlı bir başvuru kaynağıdır. “Çağlar Serisi”nin temel odağı, dünyada yaşanan büyük toplumsal, siyasal ve ekonomik kırılmaları ardışık dönemler hâlinde incelemektir. Hobsbawm, her bir dönemi yalnızca o dönemin siyasal olaylarıyla tanımlamaz; kapitalizmin gelişimi, sanayi devriminin etkileri, ulus-devletin yükselişi, sömürgecilik, emperyalizm, dünya savaşları ve bunların toplumsal yansımalarını birlikte analiz eder. Bu bakış açısı, çeşitli sosyal bilim disiplinleri arasında köprüler kurarak dönemsellik kavramına disiplinlerarası bir boyut kazandırır.
Devrim Çağı (The Age of Revolution: 1789–1848, 1962), Fransız Devrimi’nden 1848 Devrimleri’ne uzanan dönemi inceler ve Hobsbawm’ın sosyal, siyasal ve ekonomik faktörleri birlikte okuma yaklaşımının ilk olgun örneğidir. Özellikle siyasal devrimlerin ekonomik dönüşümlerle ne denli iç içe geçmiş olduğunu detaylı biçimde gösterir. Bu eser, tarihin yalnızca yöneten elit tabakanın faaliyetlerinden ya da savaşlardan (ki bu da çoğunlukla yöneten elit tabakanın bir faaliyetidir) ibaret olmadığını, aksine toplumsal sınıfların yükseliş ve düşüş dinamiklerinin de belirleyici olduğunu ortaya koyar. Siyaset bilimi, iktisat ve sosyoloji öğrencileri bu eserden devrim kavramını farklı bileşenleriyle ele almanın önemini kavrayabilir. (Şahsen benim de doktora tez yazım sürecinde ufkumu oldukça genişleten ve tezimin teorik kurgusunun tarihsel dayanaklarını oluşturmamı sağlayan önemli eserlerden birisiydi.)
Sermaye Çağı (The Age of Capital: 1848–1875, 1975), Avrupa merkezli kapitalizmin ortaya çıkışı ve kurumsallaşması sürecini inceler. Siyasal devrimlerin ardından gündeme gelen yeni sınıf ilişkileri, burjuvazinin artan gücü ve sanayileşmenin dünya ekonomisine etkileri bu dönemde belirginleşir. Hobsbawm, kapitalizmin yükselişini sadece sermaye birikimiyle değil, toplumsal yaşam pratikleriyle de ilişkilendirerek açıklar. Bu çalışma, özellikle iktisat öğrencilerinin kapitalizmin tarihsel kökenlerini ve toplumsal izdüşümlerini anlamasında yol gösterici olacaktır.
İmparatorluk Çağı (The Age of Empire: 1875–1914, 1987), serinin üçüncü cildi, Avrupa devletlerinin küresel ölçekte hegemonya kurma çabalarının yoğunlaştığı “emperyalizm çağı”na odaklanır. Biz imparatorluktan “Osmanlı İmparatorluğu” tedrisimiz dolayısıyla emperyalizmi anlamasak da aslında dönemin “imparatorlukları” küresel emperyalizmin icracılarıydı. Bu dönemde sadece Batı Avrupa değil, ABD ve Japonya gibi aktörlerin de uluslararası sahnede yerini aldığı ve sanayi kapitalizminin küreselleşmeye doğru evrildiği görülür. Hobsbawm, imparatorlukların rekabeti ile işçi sınıfı hareketleri arasındaki etkileşimi ve yükselen milliyetçiliğin dünya düzenine getirdiği karmaşayı analiz eder. Uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi açısından, uluslararası sistemin çok boyutlu dönüşümlerini kavramak için vazgeçilmez bir referans kaynağıdır.
Aşırılıklar Çağı (The Age of Extremes: The Short Twentieth Century, 1914–1991, 1994)’nda 20. yüzyılı “kısa yüzyıl” olarak tanımlayan Hobsbawm, Birinci Dünya Savaşı’ndan Sovyetler Birliği’nin dağılmasına kadar uzanan süreci ele alır. İki dünya savaşı, Büyük Buhran, Soğuk Savaş, dekolonizasyon ve nükleer tehdit gibi konular, kitabın başlıca temalarıdır. Hobsbawm’ın bu eserinde, modern dünyanın yıkıcı çatışmalarının yanı sıra refah devletinin yükselişi ve küresel ekonomik sistemin yeniden inşası da merkezdedir.
Diğer Önemli Eserlerinden Bazıları
“Çağlar Serisi”nin yanı sıra Hobsbawm’ın değinilmesi gereken başka eserleri de bulunmaktadır. Örneğin, Sanayi ve İmparatorluk (Industry and Empire, 1968), Sanayi Devrimi ve sonrasındaki ekonomik değişimleri odağa alır. Özellikle İngiltere örneğinde sanayi kapitalizminin toplumsal sonuçlarını inceler.
Milletler ve Milliyetçilik (Nations and Nationalism Since 1780, 1990), ulus ve milliyetçilik kavramının tarihsel kökenlerini ve modern çağdaki dönüşümünü ele alır. Milliyetçilik kuramı içerisinde Hobsbawm’ı modernist kuramın içinde kabul etmemizi mümkün kılan eseri de bu eserdir. Özellikle milliyetçiliğin tarihsel gelişimiyle ilgilenenler için önemli bir eserdir. Hepsinden öte, bu eserlerin her biri, Hobsbawm’ın tarih ile diğer sosyal bilimler arasındaki sınırları nasıl esnettiğini göstermesi bakımından değerlidir.
Daha Geniş Sosyal Bilim Ufku İçin Hobsbawm Okumak
Eric Hobsbawm, tarihyazımına özgün katkılar yaptığı gibi, sosyal bilimlerin genelinde de metodolojik ve kuramsal bir zenginlik sunuyor. Onun eserlerini okuyarak, toplumsal dönüşümlerin çok katmanlı yapısını ve farklı disiplinlerin bu dönüşümleri anlamadaki katkılarını görmek mümkündür. Özellikle “Çağlar Serisi”, uzunca bir tarihsel süreçte yaşanan büyük dönüşümleri bir bütün olarak anlamak isteyen herkes için rehber niteliğindedir.
Sosyal bilimlerin neredeyse her alanına temas eden bir perspektifle yazılmış olan bu eserler, okurlara tarihî olaylarla toplumsal yapının dinamiklerini ilişkilendirme becerisi kazandırır. Dolayısıyla, bir tarihçi olan Hobsbawm’ı okumanın “yalnızca tarih öğrencilerine” hitap ettiği söylenemez; zira siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, iktisat ve sosyoloji gibi pek çok disiplinden öğrenciler için de ufku genişletme fırsatları sunar.
Onun satırlarında, modern insanlık tarihinin büyük çatışmalarının, ekonomik buhranlarının, ideolojik mücadelelerinin ve sıradan insanların sessiz direnişlerinin etkileyici bir toplamını bulmak mümkündür. Bu bütünlük, çağdaş dünya düzenini anlama ve eleştirel bir gözle değerlendirme noktasında her alandan okuyucunun işine yarayacak kıymetli bir bakış açısı sağlar. Özellikle akademik çalışmalarında disiplinlerarası bir çerçeve kurmak isteyen genç akademisyenler için Eric Hobsbawm okumak, ufuk açan bir başlangıç noktasıdır. Şahsen benim öyle oldu…