2026’da Üçüncü Dünya Savaşı’nın Çıkabileceği 5 Yer

Bugün, beş sıcak nokta, nükleer silaha sahip güçleri 2026 gibi yakın bir tarihte küresel bir savaşa sürükleyebilir: Rusya’nın Doğu Avrupa’daki yıpratma savaşı, Çin’in Tayvan ve Güney Çin Denizi üzerindeki hamleleri, nükleer silahlarla donanmış Kore Yarımadası’nda hâlâ tamamlanmamış olan Kore Savaşı, İran’ın İsrail’le çarpışma rotası ve Güney Asya’daki oynak Hindistan–Pakistan rekabeti.
Kasım 27, 2025
image_print

Makale Özeti

  • Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra, kısa bir süreliğine de olsa, Üçüncü Dünya Savaşı olasılığı ortadan kalkmış gibi görünüyordu.
  • Bu yanılsama artık yok.
  • Bugün, beş sıcak nokta, nükleer silaha sahip güçleri 2026 gibi yakın bir tarihte küresel bir savaşa sürükleyebilir: Rusya’nın Doğu Avrupa’daki yıpratma savaşı, Çin’in Tayvan ve Güney Çin Denizi üzerindeki hamleleri, nükleer silahlarla donanmış Kore Yarımadası’nda hâlâ tamamlanmamış olan Kore Savaşı, İran’ın İsrail’le çarpışma rotası ve Güney Asya’daki oynak Hindistan–Pakistan rekabeti.
  • Her bir cephe artık büyük güç rekabetine bağlanmış durumda—bu da demek oluyor ki, herhangi birinde yapılacak bir yanlış hesaplama, herkesin fitilini ateşleyebilir.

2026’da Üçüncü Dünya Savaşı mı? Washington’un Endişelenmesi Gereken Bu 5 Sıcak Nokta

Soğuk Savaş boyunca, Üçüncü Dünya Savaşı’nın Doğu Avrupa’da patlak vereceği sıklıkla öngörülürdü. Bu senaryo, merhum General Sir John Winthrop “Shan” Hackett’in 1980’de yayımlanan The Third World War: August 1985 adlı çok satan romanında ve merhum Tom Clancy’nin 1986 tarihli Red Storm Rising adlı eserinde olduğu gibi çarpıcı biçimde tasvir edilmişti. Aynı şekilde The Day After ve Threads gibi nükleer kıyameti konu alan filmlerde de bu tema işlendi.

1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sözde “barış getirisi” sayesinde, Üçüncü Dünya Savaşı hayaletinin kalıcı biçimde ortadan kalktığı genel bir kabul haline gelmişti.

Ne var ki, SEAL Team 6’nın kurucu komutanı merhum Richard “Demo Dick” Marcinko’nun ölümsüz sözleriyle ifade edecek olursak: “Asla varsayımda bulunma.” Bugün, büyük güçler arasındaki jeopolitik rekabetin yeniden alevlenmesiyle, kâbus gibi küresel ve yıkıcı bir çatışma tehdidi her zamankinden daha büyük bir şekilde üzerimizde dolaşıyor.

Bu durumu göz önünde bulundurarak, National Security Journal şimdi 2026’da Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak verebileceği beş sıcak noktayı mercek altına alıyor.

Üçüncü Dünya Savaşı Sıcak Noktası #1: Doğu Avrupa

Ne kadar çok şey değişirse, o kadar çok şey aynı kalır.

Sovyetler sonrası dönemde bile, Rusya hâlâ dünyanın en büyük nükleer cephaneliğine sahiptir. World Population Review verilerine göre bu cephanelik 5.459 nükleer savaş başlığı içermektedir.

Ukrayna’ya karşı yürüttüğü “özel askerî operasyonu” inatla sürdürmenin yanı sıra, Putin ve Kremlin’deki yandaşları—Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Rusya Federasyonu Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev gibi isimler—özellikle NATO’ya, genel olarak ise Batı’ya karşı defalarca nükleer tehditlerde bulunmuşlardır.

Ve olası bir ön habercilik anlamında, Rusya, NATO üyesi Polonya’ya yönelik çok sayıda provokatif eylemde bulunmuştur. Bu tür eylemler, Polonya halkına şüphesiz 1939’daki Sovyet işgalini ve 1919-1921 Rus-Polonya Savaşı’nı ürkütücü bir biçimde hatırlatmaktadır.

 

Üçüncü Dünya Savaşı Sıcak Noktası #2: Tayvan Boğazı ve/veya Güney Çin Denizi

Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), dünyanın en büyük üçüncü nükleer cephaneliğine sahiptir.

Tahmini olarak 600 savaş başlığına sahip olan Çin, eski düşmanı ve şimdilerdeki geçici müttefiki Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden cesaret alarak Tayvan’ı daha erken bir tarihte işgal etme olasılığını artırmış durumda.

Pekin yönetimi, Amerika Birleşik Devletleri’nin Hint-Pasifik Komutanlığı (U.S. Indo-Pacific Command – USINDOPACOM) bölgesindeki müttefiklerine—yani Tayvan, Filipinler, Hindistan, Japonya ve Vietnam’a (ki bu ülke 1979’daki Çin-Vietnam Savaşı ile ÇHC ile büyük çaplı bir savaşa giren son devlettir)—karşı sürekli olarak saldırgan eylemlerde bulunmaktadır.

Çin tehdidi, “Dörtlü Güvenlik Diyaloğu” (Quad) olarak bilinen ve ABD, Japonya, Avustralya ile nükleer silahlara sahip Hindistan’dan oluşan çok uluslu ittifakın varlık nedeninin tam merkezindedir. (Hindistan’ın nükleer kapasitesine az sonra değinilecektir.)

Üçüncü Dünya Savaşı Sıcak Noktası #3: Kore Yarımadası

Missile Defense Advocacy Alliance’ın (MDAA) belirttiğine göre:
“Ekonomik olarak zorluk çekmesine rağmen, Kuzey Kore, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerini caydırma amacıyla kitle imha silahları programına kayda değer miktarda mali kaynak yatırmaktadır. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC), nükleer programını izleme ve geri çekme çabalarında uluslararası toplumla işbirliği yapmayı reddetmektedir.”

Unutulmamalıdır ki, Kore Savaşı Soğuk Savaş döneminde ABD’nin doğrudan katıldığı ilk “sıcak savaş”tı. Aynı zamanda ABD’nin Çin Halk Cumhuriyeti güçleriyle doğrudan savaştığı ilk (ve şu ana kadar son) çatışmadır. Bu savaş hiçbir zaman resmî bir barış antlaşmasıyla sona ermemiş, yalnızca bir ateşkes ile askıya alınmıştır.

Dahası, KDHC hem nükleer silahlara sahip Rusya ve Çin ile ittifak halindedir hem de—bir sonraki bölümde ele alacağımız gibi—nükleer silah edinme çabasında olan başka bir ülkeyle de yakın ilişki içerisindedir.

Üçüncü Dünya Savaşı Sıcak Noktası #4: Orta Doğu

Daha spesifik olmak gerekirse, İran İslam Cumhuriyeti.

Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri’nin “Midnight Hammer Operasyonu” kapsamında B-2 bombardıman uçaklarıyla gerçekleştirdiği hava saldırıları, İran’ın nükleer silah programına ciddi darbe vurmuş olsa da, İran nükleer silah geliştirme çabalarından henüz vazgeçmiş değil.

Bu durum, şu anda Orta Doğu’nun tek nükleer silahlı ülkesi konumundaki İsrail Devleti açısından kabul edilebilir değildir.

İran’ın aynı zamanda Rusya, Çin ve Kuzey Kore ile birlikte “kutsal olmayan” bir ittifakın parçası olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa, İsrail ile İran arasında çıkabilecek olası bir nükleer çatışmanın, bu nükleer silahlı üçlü ittifakı da muhtemelen çatışmaya sürükleyebileceği öngörülebilir.

Üçüncü Dünya Savaşı Sıcak Noktası #5: Güney Asya (Hint Yarımadası)

Hindistan ve Pakistan’ın her ikisi de nükleer silahlara sahiptir (sırasıyla 180 ve 170 savaş başlığı). Bu iki ülke, bu yılın başlarında “Sindoor Operasyonu” kapsamında bir kez daha karşılıklı düşmanca eylemlerde bulunmuştur.

Daha önce belirtildiği gibi, Hindistan Çin’e karşı kurulan Dörtlü İttifak’ın (Quad) bir parçasıdır; ancak buna rağmen Rusya’dan askerî teçhizat satın almaya devam etmektedir.

Öte yandan Pakistan, ABD’den (örneğin F-16 savaş uçağı gibi) askerî ekipman temin etmekte; ancak aynı zamanda Çin ile de yakın ilişkilerini sürdürmektedir.

Bu makaleyi alaycı bir notla bitirmek gerekirse: Orada ne ters gidebilir ki?

* Christian D. Orr, Kıdemli Savunma Editörüdür. Daha önce ABD Hava Kuvvetleri Güvenlik Güçleri subayı, federal kolluk görevlisi ve özel askerî müteahhit olarak görev yapmıştır (Irak, Birleşik Arap Emirlikleri, Kosova, Japonya, Almanya ve Pentagon’da çeşitli görevlerde bulunmuştur). Chris, Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden (USC) Uluslararası İlişkiler alanında lisans derecesi, Amerikan Askeri Üniversitesi’nden (AMU) ise İstihbarat Çalışmaları (Terörizm Çalışmaları yoğunlaşmalı) alanında yüksek lisans derecesi almıştır. Ayrıca, yakın zamanda yayımlanan Muhteşem Bir Ateşli Silahın Beş On Yılı: Beretta 92 Tabanca Serisinin 50. Yıldönümünü Kutluyoruz adlı kitabın da yazarıdır.

 

Kaynak: https://nationalsecurityjournal.org/5-places-world-war-iii-could-break-out-in-2026/