Trump 2.0: Çin’den Bakış

Trump’ın etkisinin kapsamı ne olursa olsun—ister ticaret savaşları, ister teknoloji çatışmaları, ister uluslararası anlaşmalardan çekilme yoluyla olsun—Çin en kötü senaryoya karşı iyi hazırlanmış durumda. Daha önce olduğu gibi, Çin karşılaştığı zorlukları fırsata çevirebilme yeteneğine sahip.2028 yılına gelindiğinde, Çinliler her zamankinden daha büyük bir özgüvenle şu sözleri söyleyebilecekler: “Teşekkürler, Trump.”
Mart 9, 2025
image_print

Donald Trump’ın ikinci başkanlık dönemi, özellikle Çin açısından bakıldığında, tüm ülkeler için tamamen olumsuz olmayabilir. Birçok Çinli internet kullanıcısına göre, Trump’ın politikaları farkında olmadan Çin’i güçlendirdi. Bu nedenle kendisine, “Çin’i Güçlendir” anlamına gelen popüler takma ad “Chuan Jianguo” verildi.

Trump’ın ilk başkanlık dönemi, Çin’in yükselişine en az üç önemli katkıda bulundu:

Birincisi, Trump’ın başkanlığı, birçok Çinlinin gözünde ABD’yi bir demokrasi modeli olarak görme algısını yerle bir etti. Onun yönetimi, ABD’deki siyasi kaosu ve derin toplumsal bölünmeleri açıkça gözler önüne serdi. On yıllar boyunca bazı Çinliler, ABD’yi “güzel ülke”olarak idealize etmişti—ki bu, Çince’de ABD’nin kelime anlamıyla çevirisidir. Ancak Trump’ın eylemleri, bazıları tarafından “siyasi bir ders” olarak tanımlandı ve Çin’de istikrarın ve yönetim sisteminin daha fazla takdir edilmesine yol açtı.

İkincisi, Trump, Çin’in teknolojik bağımsızlığa yönelmesini hızlandırdı. Çin hükümeti, 20 yılı aşkın bir süredir bilim ve teknoloji alanında inovasyonu teşvik ediyordu, ancak birçok kişi bu alanın sınırları olmadığına inanıyordu.

Ülke, 2018’de Huawei Mali İşler Direktörü Meng Wanzhou’nun tutuklanması ve Çinli teknoloji şirketlerine yönelik baskılar gibi olaylar yaşanana kadar inovasyona tam anlamıyla yönelmemişti. Ancak bu olaylar sonrasında Çin, inovasyonu tam anlamıyla benimseyerek büyük ilerlemeler kaydetti. 2024 yılına gelindiğinde, Çin yarı iletken üretimi de dahil olmak üzere teknolojik bağımsızlık konusunda önemli atılımlar gerçekleştirdi. Bu dönüşüm, 2024 yılında 159 milyar ABD dolarını aşarak 2018 rakamlarının iki katına çıkan rekor seviyedeki çip ihracatıyla gözler önüne serildi.

Üçüncüsü, Trump’ın Çin ile yürüttüğü ticaret savaşı, küresel ticaretin hızla yeniden şekillenmesine neden oldu ve daha fazla Çinlinin dünyanın ABD’den çok daha büyük olduğunu fark etmesini sağladı. Kuşak ve Yol Girişimi gibi projeler aracılığıyla Çin, Küresel Güney ülkeleriyle ilişkilerini derinleştirdi. 2018 ile 2024 yılları arasında Çin’in bu ülkelerle yaptığı ticaret %40’tan fazla artarken, ABD’ye olan ticari bağımlılığı %17’den %11’e düştü.

Geriye dönüp bakıldığında, Trump’ın ilk dönemi ile Biden’ın sekiz yıl boyunca Çin’i sınırlandırmaya yönelik politikalarının birleşik etkisi, orta vadede Çin’i daha da güçlendirdi.

Uzun vadede bakıldığında ise Çin, Trump 2.0 ile başa çıkma konusunda stratejik bir psikolojik avantaj kazandı.

Çin’in medya kuruluşları ve düşünce kuruluşları, Trump’ın geri dönüş ihtimaline, Avrupa ve Kanada’daki artan endişeyle kıyaslandığında oldukça sakin tepki verdi. Pekin, Trump’ın ilk döneminde ticaret savaşları ve teknolojik ambargolarla zaten karşı karşıya kalmış olmanın verdiği güvenle kendinden emin görünüyor.

Çin, Trump 2.0’ı aktif olarak kışkırtmayacaktır. Ancak ticaret savaşları veya teknoloji kısıtlamaları gibi saldırgan ABD politikaları devam ederse, Çin hesaplanmış misillemelerde bulunacak ve nihayetinde daha da güçlenecektir.

7 Ocak 2025’te hem Çin hem de ABD doğal afetlerle sarsıldı. Tibet’in Dingri bölgesinde 6.8 büyüklüğünde bir deprem meydana gelirken, Los Angeles’ta büyük bir orman yangını çıktı.

Tibet’te, Çinli yetkililer hızla acil durum müdahalesinden toparlanma sürecine geçti ve 50.000 kişiyi bir gün içinde tahliye etti. Öte yandan, Los Angeles’taki yangın 10 günden fazla sürdü ve siyasi çekişmeler ile kötü yönetim nedeniyle daha da büyüdü.

Çin’in depreme karşı hızlı müdahalesi, kurtarma aşamasından yeniden yerleşim aşamasına etkin bir şekilde geçmesi, Los Angeles’taki uzun süren krizle keskin bir tezat oluşturdu. ABD’de ise siyasi liderler birbirini suçlarken, yangının yol açtığı zarar 11 Eylül saldırılarından bile daha büyük oldu. Bu çarpıcı karşıtlık, ABD’nin kriz yönetimi ve yönetişimdeki zayıflıklarını gözler önüne serdi.

Batılı olmayan dünyanın büyük bir kısmı Trump’ın dönüşüne görece kayıtsız kalırken, Trump tarzı neo-faşizm Atlantik’in diğer yakasında, özellikle Avrupa ve Kanada’da büyük bir panik yaratıyor. Artık uluslararası diplomasinin en üst seviyelerinde şu tür sorular tartışılıyor: Danimarka, Grönland’ı kaybedecek mi? NATO, ABD’nin askeri desteğini yitirecek mi? Kanada, ABD’nin 51. eyaleti mi olacak? Bir zamanlar çılgınca görünen bu fikirler artık açıkça konuşuluyor.

Çin’de birçok kişi için Trump 2.0’ın küresel etkisinin Trump 1.0’ı aşması pek olası görünmüyor. Aslında, 2025 yılı itibarıyla Batı dışındaki birçok ülke Trump 2.0’ın esas olarak iç meselelere odaklanacağını ve zaman zaman Batılı müttefikleri arasında kargaşa yaratacağını düşünüyor.

Batılı olmayan gözlemciler, Trump 2.0’ın Rusya-Ukrayna savaşını bir günde bitiremeyeceğini biliyor. İsrail-Filistin anlaşmazlığını yakın zamanda çözemeyecek. Çin’in uzun vadeli ticaret büyümesini %60 gümrük tarifesiyle durduramayacak. Çin’in yükselişini engelleyemeyecek ve engelleyemeyecek.

Trump 2.0 muhtemelen uluslararası anlaşmalardan çekilmeye devam edecek, bunlar arasında iklim anlaşmaları ve Dünya Ticaret Örgütü de olabilir. Bunun sonucu? ABD’nin küresel hegemonya sisteminin kademeli olarak çözülmesi. Eğer bu eğilim devam ederse, Trump 2.0 ABD’yi bölgesel bir güç haline getirebilir ve izolasyonculuğu benimseyebilir.

Trump’ın etkisinin kapsamı ne olursa olsun—ister ticaret savaşları, ister teknoloji çatışmaları, ister uluslararası anlaşmalardan çekilme yoluyla olsun—Çin en kötü senaryoya karşı iyi hazırlanmış durumda. Daha önce olduğu gibi, Çin karşılaştığı zorlukları fırsata çevirebilme yeteneğine sahip.

2028 yılına gelindiğinde, Çinliler her zamankinden daha büyük bir özgüvenle şu sözleri söyleyebilecekler: “Teşekkürler, Trump.”

* Wang Wen, Çin Renmin Üniversitesi Chongyang Finans Çalışmaları Enstitüsü’nün İcra Dekanı, Çin-ABD Beşeri Bilimler Değişim Araştırma Merkezi’nin İcra Direktörü ve Çin’de dış politika üzerine etkili bir yazardır.

Kaynak: https://nocoldwar.org/news/trump-2-0-the-view-from-china

 

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA