Sınırlı Dostluk: Rus-Hint Savunma İlişkilerinin Geleceği

Çin ve Rusya, öngörülebilir gelecekte ilişkilerini derinleştirmeye devam edeceklerdir. Aynı zamanda Çin ile Hindistan da amansız rakipler olmaya devam edecektir. Görünürdeki çelişkilere rağmen, bu üçlü ilişki dayanıklıdır. Üç güç, bir denge bulmuştur.
image_print

Bu yılın başlarında, bir Rus Su-57 savaş uçağı Hindistan semalarında gürleyerek Aero India fuarında tüm dikkatleri üzerine çekti. Kremlin’in bu gösterideki amacı oldukça açıktı: Moskova, ertesi gün Yeni Delhi’ye beşinci nesil savaş uçağını satmayı teklif etti.

Bu, yeni bir durum değildi. İki ülke arasındaki savunma ilişkileri onlarca yıl öncesine dayanıyor. Biden yönetimi için bu ilişkiler hem rahatsız edici hem de kafa karıştırıcıydı: Rahatsız ediciydi, çünkü Hindistan’ın yaptığı alımlar, Rusya’nın Ukrayna’yı tam ölçekli işgalinin ardından ABD’nin uyguladığı yaptırımları zayıflatıyordu. Kafa karıştırıcıydı, çünkü Moskova Pekin ile “sınırsız” bir dostluk ilan ederken ve Yeni Delhi açıkça Batı’ya yönelmişken bile, Çin’le puan kazanmak uğruna Hindistan’ı asla terk etmedi.
Rusya, Çin ile ciddi sınır gerginliklerinin yaşandığı bir dönemde Hindistan’ın askeri zayıflıklarını daha da kötüleştirebilirdi; ancak bunu hiçbir zaman yapmadı.

Günümüze geldiğimizde: Trump yönetimi, Ukrayna ve başka pek çok konuda Rusya ile doğrudan müzakereler yürütüyor ve tutumunu öyle bir yumuşattı ki, Rusya’yı gümrük vergisi hedef listesinden bile çıkardı.

Yeni Delhi ile kendi savunma anlaşmalarını artırma isteği kuşkusuz sürecek olsa da, Hindistan’ı Rus silah alımlarından vazgeçirmeye çalışmak ABD için artık daha düşük bir öncelik gibi görünüyor.

Peki bu, Rusya-Hindistan savunma ilişkilerinin ivme kazanacağı anlamına mı geliyor?
Yoksa Hindistan bu ilişkiyi “kontrollü bir düşüş”e mi yönlendirecek?

Hiçbiri.

Bunun yerine, Rusya-Hindistan savunma ilişkileri kontrollü bir dengeye doğru ilerliyor. Bunun nedeni, ilişkinin esas olarak iki ülkenin kendi çıkarları tarafından belirlenmesi ve bu çıkarların çoğu zaman Washington’un etki alanının dışında kalmasıdır.
Özünde, bu ilişki dayanıklı ve kalıcı bir yapıya sahiptir. İlişkinin tabanı ve tavanı, Rusya ve Hindistan’ın temel çıkarları tarafından şekillendirilmektedir.

Taban, Hindistan’ın ABD uğruna Rusya’yı terk etmeyeceğini, Rusya’nın da Çin uğruna Hindistan’ı satmayacağını açıklar.
Tavan ise, kısa vadede savunma ilişkilerinde bir artış mümkün olsa da, belirli türde ikili savunma işbirliklerinin neden muhtemelen gerçekleşmeyeceğini ortaya koyar.

ABD’li politika yapıcılar, Rusya-Hindistan savunma ilişkilerinin hem tabanını hem de tavanını ne kadar iyi kavrarlarsa, önümüzdeki on yıllarda giderek daha da önem kazanması beklenen bu jeopolitik ilişkinin olası seyrini o kadar doğru öngörebilirler.

Rusya-Hindistan Silah İlişkilerinin Mevcut Durumu

Moskova ile Yeni Delhi arasındaki askeri ilişki, esas olarak silah satışları ve daha sınırlı ölçüde ortak üretim anlaşmalarıyla tanımlanmaktadır.
Son yirmi yılda Hindistan, 60 milyar dolarlık Rus silahı satın aldı; bu, toplam silah ithalatının yüzde 65’ine karşılık gelmektedir. Aynı dönemde, Hindistan tedarikçilerini çeşitlendirdikçe bu alımlar göreli olarak azaldı.
Rusya, Hindistan’ın en büyük tekil silah tedarikçisi olmayı sürdürse de, son beş yılda ABD, Fransa ve İsrail birlikte Hindistan’ın toplam silah ithalatının yüzde 55’ini sağlamıştır.

Bununla birlikte, Rus yapımı sistemler Hindistan için yalnızca Soğuk Savaş’tan kalma bir miras değildir. Son on yılda, Hindistan’ın donanması, kara kuvvetleri ve hava kuvvetleri; varoluşsal tehditlere karşı savunmada hayati rol oynayan ve önümüzdeki on yıllarda da hizmette kalması neredeyse kesin olan Rus yapımı platformlara ve mühimmatlara büyük yatırımlar yapmıştır.

Donanması için Hindistan, Rusya’dan dört adet gizli (stealth) fırkateyn satın almayı kabul etti; bunlardan ikisi doğrudan ithal edilecek, diğer ikisi ise Hindistan’ın Goa Shipyard Limited şirketi tarafından Rus desteğiyle inşa edilecek.
Hindistan, ilk Rus yapımı fırkateyni Aralık 2024’te hizmete aldı; ikincisinin ise 2025 yılında teslim edilmesi bekleniyor. Son iki fırkateynin 2026 ile 2027 yılları arasında inşa edilmesi planlanıyor.
Hindistan ayrıca, INS Chakra III’ü kapsayan on yıllık bir kiralama sözleşmesi kapsamında, 2028 yılına kadar Rus yapımı bir nükleer güçle çalışan saldırı denizaltısını envanterine katmayı bekliyor.
Yerli üretim balistik füze denizaltıları da Hindistan’ın nükleer caydırıcılık yeteneğinin önemli bir unsuru olup, haber kaynaklarına göre bu projelerde kapsamlı Rus teknolojisi ve teknik desteği kullanılmıştır.

Hava sahasını savunmak amacıyla Hindistan, 2023 yılında üç adet yüksek kapasiteli Rus yapımı S-400 hava savunma filosunu teslim aldı ve 2025 yılına kadar iki filonun daha teslim edilmesi bekleniyor.
Hindistan Hava Kuvvetleri hâlihazırda 259 adet Rus tasarımı Su-30 MKI savaş uçağı işletmektedir; ayrıca 2024 yılında, Hindustan Aeronautics Limited şirketine on iki adet daha üretmesi için sözleşme verilmiştir.

Kara kuvvetlerinde, Hindistan’ın ana tank filosu 2.400 adet Rus yapımı T-72 tankından oluşmaktadır.
2025 yılında Yeni Delhi ve Moskova, tankların hareket kabiliyeti ve ateş gücünü artırmak amacıyla, 1.000 beygir gücünde yeni motorlar için 248 milyon dolarlık bir sözleşme imzalamıştır.
Hint askerleri, Hindistan’da ortak üretim anlaşmasıyla üretilen Rus AK-203 saldırı tüfeğini giderek daha fazla kullanmaktadır. 2024 yılı Temmuz ayı itibarıyla, bu anlaşma kapsamında Hindistan Ordusu’na 35.000 yeni tüfek teslim edilmiştir.

Hindistan’ın en yetenekli füze sistemlerinden biri olan BrahMos süpersonik seyir füzesi, Rusya ile ortak girişim sonucu geliştirilmiştir.
Hindistan, Su-30 MKI savaş uçaklarını BrahMos füzeleriyle donatmakta ve bu uçakları Çin ile ihtilaflı sınır boyunca konuşlandırmaktadır.
BrahMos, Hindistan’ın az sayıdaki başarılı silah ihracat hikâyelerinden biridir.
2022 yılında Filipinler, 375 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı ve ilk teslimat 2024 yılında gerçekleşti.
Vietnam ve Endonezya’ya yapılacak satışlar da gündemdedir.

Güçlü ve Esnek İlişkiler

Hem Hindistan hem de Rusya, ikili savunma ilişkilerini koruma konusunda açık ve güçlü çıkarlara sahiptir.
Uzun işbirliği geçmişleri, karşılıklı aşinalık ve güven duygusunu pekiştirmiştir.
Soğuk Savaş boyunca Sovyetler Birliği, Hindistan’a siyasi, ekonomik ve askeri destek sağlamıştır.
1960’lı yıllarda Sovyet silahları, Hindistan’ın silah ithalatının yaklaşık yüzde 70’ini oluşturuyordu.
1971 yılında iki ülke, Hint-Sovyet Barış, Dostluk ve İşbirliği Antlaşması’nı imzalayarak ilişkilerini daha da pekiştirmiştir.
Tarihsel hafıza ve köklü kurumsal bağlar, günümüz Rusya-Hindistan ilişkisinin temel dayanaklarını oluşturmaktadır.

Hindistan’ın acil güvenlik kaygıları da onu Rusya’ya bağlı tutmaktadır.
Yeni Delhi, sürekli olarak düşmanca bir Pakistan ve giderek daha tehditkâr hale gelen bir Çin ile karşı karşıyadır.
Çin ile yaşanan sınır gerilimleri, 2020 yılında Galwan Vadisi’nde çıkan çatışmalarda yirmi Hintli ve en az dört Çinli askerin hayatını kaybetmesiyle zirveye ulaşmıştır.

Ayrıca Hindistan’ın çevresinde Çin’in askeri varlığı giderek artmaktadır.
2008 yılından bu yana Çin donanması, Aden Körfezi’nde korsanlıkla mücadele görevlerine katılmaktadır.
2014 yılında Çin donanması, ilk denizaltılarını Hint Okyanusu’na göndererek Sri Lanka’da su yüzüne çıkmıştır.
Birkaç yıl sonra ise Çin, Cibuti’de bir askeri üs kurmuştur.

Hintli stratejistler, Çin’in Pakistan’daki Gwadar, Sri Lanka’daki Hambantota ve Bangladeş’teki Chittagong gibi bölgesel limanlara erişimi konusunda derin endişeler taşımaktadır.
Çin, bölgedeki artan askeri varlığını, “Hint Okyanusu Hindistan’ın okyanusu değildir” diyerek meşrulaştırmaktadır.

Böylesine acil güvenlik sorunlarıyla karşı karşıya olan Hindistan’ın, Rus yapımı ekipmanlarını değiştirecek ne zamanı ne de kaynakları bulunmaktadır.
Ayrıca, nükleer denizaltılar veya füze savunma sistemleri gibi en hassas ve ileri teknoloji platformlar için başka tedarikçilere güvenmesi de mümkün değildir.

Bunun yanında, Hindistan’ın liderleri, ülkenin özerkliğini koruyabilmek ve çıkarlarını en üst düzeye çıkarabilmek amacıyla, giderek çok kutuplu hale gelen dünya düzeninde çeşitli ilişkiler kurup sürdürdükleri bir “çok yönlü (multi-alignment)” veya “çok vektörlü (multi-vector)” strateji izlemektedir.

Yeni Delhi, bu yeni düzende Rusya’nın büyük bir güç olarak kalacağını öngörmektedir; dolayısıyla, Moskova ile yakın ilişkileri sürdürmek — aynı zamanda Washington ile iş birliğini güçlendirmek — bir öncelik olarak görülmektedir.

Kremlin de, özellikle Rusya’nın 2022’de Ukrayna’yı tam ölçekli işgalinin ardından, Hindistan ile ilişkilerini sürdürmenin kendi çıkarlarına hizmet ettiğinin bilincindedir.
ABD ve Avrupa yaptırımları altında çalışan Rusya, Çin ve Hindistan pazarlarına yönelmiştir.
Hindistan’ın büyük ölçüde artan petrol alımlarına ek olarak, silah ithalatı da Rusya’ya kısa vadede ekonomik istikrar ve uzun vadede geçerli bir büyüme fırsatı sağlamaktadır.

Bu bağlamda Rusya, Hindistan’ın artan gücü ve zenginliği üzerine bilinçli bir bahis oynamaktadır.
Putin, “Hindistan şüphesiz süper güçler listesine eklenmelidir,” diyerek, “Hindistan ile her alanda ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Hindistan büyük bir ülkedir; artık nüfus bakımından da dünyanın en büyüğüdür,” ifadelerini kullanmıştır.

Aynı zamanda Kremlin’in Hindistan ordusuna verdiği destek, Rusya’nın Çin’e giderek daha bağımlı hale gelmesine rağmen, kendi özerkliğini koruma konusundaki kararlı iradesini yansıtmaktadır.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden önce, iki devrimci devlet “sınırsız” bir dostluk ilan etmişti.
Her iki ülke de ABD’nin nüfuzunu zayıflatma konusunda ortak çıkarlar paylaşmaya devam etmektedir; ancak Ukrayna’daki savaş uzadıkça, Pekin ile Moskova arasındaki ilişki giderek daha asimetrik bir hâl almıştır.

Batı yaptırımları, Rusya’yı ekonomik istikrar için Çin ile ticarete bağımlı hale getirmiştir.
Yıpratma savaşı da Rus savunma sanayisini, Çin’in çift kullanımlı (dual-use) teknolojilerine ve makine aletlerine bağımlı kılmak zorunda bırakmıştır.

Moskova, bu ilişkide açıkça daha zayıf taraf olmasına rağmen, Pekin’in gölgesinde yaşamayı kabullenmek istememektedir.
Hareket özgürlüğünü korumayı ve diğer dünya güçleriyle bağımsız ilişkiler sürdürmeyi umut etmektedir.

Bu hedef doğrultusunda Rusya, Hindistan ile olan bağlarını uzun vadede Çin’e karşı hayati bir alternatif ve denge unsuru olarak görmektedir.

Son olarak, Kremlin’in Hindistan’a yönelik mevcut silah satışları Çin için ciddi bir tehdit oluşturmamaktadır.
Bu satışlar, genel askeri güç dengesini değiştirmemekte olup, denge hâlâ büyük ölçüde Çin’in lehine kaymış durumdadır.

Bu asimetri, özellikle ihtilaflı Fiili Kontrol Hattı (Line of Actual Control) boyunca belirgindir; burada Çin’in altyapısı, Hindistan’ınkinden tahminen 25 yıl ileridedir.

Bu avantaj, Çin’in sınır boyunca asker konuşlandırmasını ve silah sistemlerini daha etkin şekilde konuşlandırmasını; dolayısıyla sınır boyunca hızlı bir şekilde seferberlik sağlamasını mümkün kılmaktadır.

Dolayısıyla Rusya, Hindistan’a yaptığı satışlardan kâr edebilir, Hindistan’ın geleceğine yatırım yapabilir ve Pekin’deki daha önemli dostuna doğrudan bir tehdit oluşturmadan, sembolik olarak kendi özerkliğini koruyabilir.

Sınırlı Dostluk

Rusya ile Hindistan arasındaki güçlü askeri bağlara rağmen, hem Yeni Delhi hem de Moskova tarafında bu ilişkinin belirgin sınırları bulunmaktadır.
Hindistan’ın belirlediği tavan, büyük ölçüde silah tedarik kaynaklarını çeşitlendirme arzusundan kaynaklanmaktadır.
Hindistan’ın stratejik özerklik hedefi, çok sayıda askeri ortağa erişimi ve daha yetenekli bir yerli savunma sanayisini gerekli kılmaktadır.

Bu nedenle Hindistan, özellikle Rusya gibi sorunlu bir kaynağa aşırı bağımlı olmaktan özenle kaçınmaktadır.

Ukrayna’daki savaş, Rus silahlarına aşırı bağımlılığın başka risklerini de gözler önüne sermiştir.
Bazı önde gelen Hintli analistler, bu çatışmada Rus silahlarının performansı hakkında ciddi endişelerini dile getirmiştir.

Bir Hintli savunma analisti şöyle demektedir:

“Yenilmez olduğu söylenen Kinzhal füzeleri Patriotlar tarafından nasıl vurulabildi?
Bir donanması bile olmayan bir ülke, Rus gemilerini nasıl bu kadar kolay hedef alabiliyor?
Casus uçaklar olan A-50’ler ve Sukhoi savaş uçakları nasıl bu kadar etkili şekilde düşürülebiliyor?”

Ayrıca, COVID-19’un tedarik zincirlerinde yarattığı aksamalar ve Ukrayna’daki savaş, Hindistan’a yapılan teslimatlarda da gecikmelere yol açmıştır.

Rusya, Hindistan’a yönelik gizli fırkateynlerin, nükleer güçle çalışan saldırı denizaltısının, S-400 alaylarının ve AK-203 saldırı tüfeklerinin üretimini ve teslimatını ertelemiştir.

Rus işgalinin hemen ardından, üretimde yaşanabilecek yavaşlamadan endişe eden Hindistan, Mi-17 V5 helikopterleri ile Kamov Ka-31 hava erken uyarı helikopterlerini satın alma anlaşmalarından da vazgeçmiştir.

Ayrıca Hindistan, ABD ile daha güçlü bir stratejik ortaklık arayışını sürdürdüğünden, Moskova ile kurulacak yeni bağları Washington’ın olası tepkileri doğrultusunda dikkatle tartmak zorunda kalacaktır.

Biden yönetimi döneminde, Hindistan, Rusya’ya baskı yapmak ve Ukrayna’yı savunmak isteyen bir Beyaz Saray’ı kızdırma riskiyle karşı karşıyaydı.

Trump yönetimi altında ise, Hindistan, ticaret dengelerini önceliklendiren ve dünya genelinde daha fazla ABD yapımı silah satmak isteyen bir başkanı hayal kırıklığına uğratma riski taşımaktadır.

Her iki durumda da Hindistan, zorlu bir denge politikası yürütmek zorunda kalacaktır.

Son olarak, yeni Rus sistemlerinin satın alınması, ABD ve Avrupa yapımı sistemlerin de kullanıldığı Hindistan silahlı kuvvetlerinde, uyumsuz iletişim ve yazılım protokolleri nedeniyle birlikte çalışabilirlik sorunlarını daha da artırabilir.

Benzer şekilde, Moskova ile yakın ilişkileri nedeniyle Washington, Yeni Delhi ile belirli türde teknoloji ve istihbarat paylaşımı konusunda zaten temkinli davranmaktadır ve Hindistan yeni Rus silah alımlarını artırırsa, işbirliğini daha da kısıtlaması muhtemeldir.

Rusya açısından, Hindistan’a yapılan silah satışlarının tavanı Kremlin’in Çin ile olan ilişkisi tarafından belirlenmektedir.
Bugün Pekin, Moskova’nın en önemli stratejik ortağı ve Rusya’nın Sukhoi Su-35 savaş uçakları ile S-400 hava savunma sistemleri gibi ileri teknolojiler dahil olmak üzere ikinci en büyük silah alıcısıdır.

Son yirmi yılda, Rusya’nın toplam silah ihracatının yüzde 30’u Hindistan’a, yüzde 20’si ise Çin’e gitmiştir.

Çin’in toplam silah ithalatı azalmış ve yerli savunma sanayisi büyümüş olsa da, bu oranlar büyük ölçüde sabit kalmıştır.
Son beş yılda, Hindistan’ın Rus silah ihracatındaki payı yüzde 34’e yükselmiş, Çin’in payı ise yüzde 18 seviyesinde kalmıştır.

Rusya’nın savunma sanayisi en çok Hindistan’ın alımlarına bağımlıdır; ancak Çin’in alımlarına da ihtiyaç duymaktadır.
Hindistan önemli bir alıcıdır, ancak kaynakları sınırlıdır ve Rusya’nın tüm savunma sanayisini tek başına destekleyemez.

Bu durum Moskova’yı Pekin’in baskısına karşı savunmasız bırakmaktadır.

Bu nedenle Rusya, Çin’i kızdırabilecek yeni savunma anlaşmalarına imza atma konusunda temkinli davranmaya devam edecektir.

Şu ana kadar Pekin’in, Moskova üzerindeki etkisini kullanarak Yeni Delhi’ye yönelik silah satışlarını durdurmaya çalıştığına dair bir işaret görülmemiştir.

Ancak, Rusya ile Hindistan arasında ileri teknolojilere ilişkin imzalanan tüm anlaşmalar, Pekin ile Moskova arasında ilan edilen “sınırsız dostluk (no limits friendship)” öncesine dayanmaktadır
(fırkateyn anlaşması 2016’da, S-400 anlaşması 2018’de imzalanmıştır).

Çin, teorik olarak Rusya’yı daha gelişmiş teknoloji transferleri konusunda uyarabilir.

Örneğin, Hindistan’a beşinci nesil savaş uçaklarının satışı ve BrahMos füzesinin Güney Çin Denizi’nde hak iddia eden ülkelere satışının, Çin’in Hint-Pasifik emellerine zarar vereceği gerekçesiyle kırmızı çizgiyi aşabileceği değerlendirilebilir.

Bu tür koşullarda Rusya, Hindistan ile yeni anlaşmalar yapma planlarını muhtemelen azaltacak ve özellikle Pekin için siyasi açıdan hassas dönemlerde büyük çaplı işlemlerden kaçınacaktır.

Tüm bu dinamiklerin tamamen farkında olan Hindistan ise, yalnızca Çin’in tepkisini fazla çekmeyeceğini öngördüğü anlaşmaları sürdürme eğiliminde olacaktır.

Özetle, Moskova Yeni Delhi’ye silah satmaya devam edecek olsa da, her iki taraf da ilişkilerinin sınırlarının bilincindedir.

Çok Kutuplu Bir Dünyada ABD’nin Politikası

Rusya-Hindistan savunma ilişkilerinin tabanı ile tavanı arasında, işbirliğinin devamı için önemli bir fırsat penceresi bulunmaktadır.

Hindistan, cephaneliğinin kritik parçalarını Rusya’dan temin etmeyi tamamen durduramaz; ancak bu bağımlılığı daha da belirginleştirmeyi de göze alamaz.

Benzer şekilde, Rusya da güvenilir bir tedarikçi olduğunu kanıtlamak için kalıcı teşviklere sahiptir; ancak Pekin ile olan sınırları aşma riskini de almak istememektedir.

ABD’li politika yapıcılar, Rusya-Hindistan ilişkilerinin hem tabanını hem de tavanını doğru şekilde kavramalıdır.
Bu ilişkiler karmaşıktır ve kendine özgü ikili dinamikleri yansıtmaktadır.
Aynı zamanda, devletlerin yalnızca “ya yanında ya karşısında” değil, aynı anda hem “yanında hem de karşısında” olabilecekleri çok kutuplu bir dünya düzeninin ortaya çıkan gerçekliğini de gözler önüne sermektedir.

Rusya’nın Hindistan’ı silahlandırmaya devam etmesi bunun açık bir kanıtıdır. Sonuçta, Moskova “sınırsız dostu (no limits friend)” Pekin’e karşı Yeni Delhi’yi silahlandırmaktadır.

Çin ve Rusya, öngörülebilir gelecekte ilişkilerini derinleştirmeye devam edeceklerdir. Aynı zamanda Çin ile Hindistan da amansız rakipler olmaya devam edecektir. Görünürdeki çelişkilere rağmen, bu üçlü ilişki dayanıklıdır. Üç güç, bir denge bulmuştur.

Giderek çok kutuplu hale gelen bir dünyada, ABD’li politika yapıcıların da aynı anda birden fazla zıt fikri zihinlerinde tutmayı öğrenmeleri gerekecektir. Böylesi çelişkileri yönetmek yalnızca mümkün değil — aynı zamanda gerekli olacaktır.

 

*Daniel S. Markey, Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu (SAIS) bünyesindeki Dış Politika Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacıdır. 28 Mart’a kadar ABD Barış Enstitüsü’nde (U.S. Institute of Peace) kıdemli danışman olarak görev yapmıştır.

*David Brostoff ise 28 Mart’a kadar ABD Barış Enstitüsü’nde Güney Asya araştırma analisti olarak çalışmıştır.

Kaynak:
https://warontherocks.com/2025/04/friends-with-limits-the-future-of-russo-indian-defense-ties/