Körfez neden yeni Suriye yönetimine destek oluyor..

Körfez ülkeleri, Suriye’ye bu kez farklı bir gözle bakıyor. Eski rejimin yıkılmasıyla doğan boşluk, yalnızca bir güvenlik kazanımı değil; aynı zamanda yeni bir jeopolitik fırsat penceresi olarak değerlendiriliyor. Şam yönetimi, eğer mevcut çizgisini koruyabilir ve bağımsız bir siyasi rota çizebilirse, Körfez’den gelecek destekle ekonomik toparlanma ve bölgesel normalleşme sürecini hızlandırabilir.
Mayıs 24, 2025
image_print

2024 Aralık ayında Beşar Esad rejiminin çökmesiyle birlikte Suriye’de taşlar yerinden oynadı. Yıllardır bölgesel krizlerin merkezinde duran Şam, bu kez yeni bir yönetimle – Ahmed Şeria’nın liderliğindeki idareyle – bölgesel denklemde başka bir konumda yerini aldı. Bu değişim, başta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar olmak üzere Körfez ülkeleriyle Suriye arasında hızla gelişen yeni bir sayfa açılmasına zemin hazırladı.

Bu dönüşümün ardında ne romantik bir yakınlaşma ne de ideolojik bir uyum var. Aksine; Körfez başkentlerinin Şam’a yönelik tutumlarında belirleyici olan, Suriye’deki yeni gerçekliklerin doğrudan bölgesel tehditleri azaltma potansiyeli ve ekonomiyi yeniden şekillendirme imkânı sunması.

Riyad’da tarihi zirve: Şeria, ABD Başkanı ve Erdoğan’la aynı masada

Mayıs 2025’te Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şeria’nın Riyad’a gerçekleştirdiği ziyaret, bu yeni dönemin en sembolik adımlarından biri oldu. Ziyaret kapsamında ABD’nin mevcut başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ın da yer aldığı dörtlü bir zirve düzenlendi.

Zirveye ev sahipliği yapan Suudi Arabistan, yalnızca yeni Suriye yönetimine siyasi meşruiyet kazandırmakla kalmadı; aynı zamanda ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımlarını kaldırma kararı da bu toplantıda Trump tarafından duyuruldu. Bu adımın Erdoğan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ortak talebiyle geldiği açıklandı.

Söz konusu gelişme, Körfez’in Şam’a verdiği önemin derecesini ve Suriye’yi bölgesel denklemde tekrar aktör haline getirme niyetini açıkça ortaya koydu.

İran nüfuzu çöktü, Şam yönünü Araplara çevirdi

Esad rejiminin devrilmesiyle birlikte İran’ın Suriye’deki etkisi de hızla sona erdi. On yıllar boyunca Şam’da kurumsallaşan milis yapılar, güvenlik aygıtları ve siyasi etki alanı, yeni yönetimin göreve başlamasıyla birlikte tasfiye edildi.

Başkan Ahmed Şeria’nın en dikkat çekici adımlarından biri, İran destekli tüm milislerin sınır dışı edilmesi ve eski güvenlik teşkilatlarının tamamen feshedilmesi oldu. Yeni yönetim, İran’a karşı açık bir mesafe koyarak, Suriye’yi bölgesel müdahale alanı olmaktan çıkarmayı hedefledi.

Bu durum, yıllardır İran’ın Suriye üzerindeki nüfuzundan rahatsız olan Körfez başkentlerinde yankı buldu. İran etkisinin kalkması, Körfez için bir güvenlik ve siyasi kazanım olarak okundu.

Suriye artık uyuşturucu geçidi değil

Körfez’in Şam ile ilişkilerini yeniden kurma sürecinde en önemli başlıklardan biri de kaptagon ticaretinin sona erdirilmesiydi. Esad döneminde sistematik hale gelen uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığı, Körfez ülkelerinde ciddi güvenlik sorunlarına yol açmıştı.

Yeni yönetim, göreve gelir gelmez tüm üretim ve dağıtım merkezlerini kapattı; kaçakçı ağları dağıtıldı. Bu kapsamda Suudi Arabistan başta olmak üzere Körfez ülkeleriyle teknik ve istihbari iş birliği başlatıldı. Sınır hattındaki yakalamalarda ciddi bir düşüş yaşanması, Şam yönetiminin bu konuda attığı adımların sahaya yansımasını ortaya koydu.

BAE’den 800 milyon dolarlık yatırım: Tartus Limanı’nda yeni dönem

Birleşik Arap Emirlikleri, bu siyasi süreci yalnızca diplomatik düzlemde desteklemekle kalmadı; ekonomik anlamda da ciddi bir adım attı. 2025 yazında, Tartus Limanı’nın modernizasyonu ve işletmesi için 800 milyon dolarlık bir yatırım paketi açıklandı.

Bu yatırımla birlikte:

  • Tartus’un altyapısı yeniden inşa edilecek,
  • Lojistik ve taşımacılık ağları geliştirilecek,
  • Bölgesel ticaretin yeni merkezi olması hedeflenecek.

BAE’nin bu hamlesi, Suriye’nin yeniden ekonomik hayata kazandırılmasına yönelik ilk büyük Körfez yatırımı olması açısından dikkat çekici.

Katar’ın kritik rolü: 29 milyon dolarlık maaş desteği

Katar ise yeni yönetimin idari olarak ayakta kalabilmesi için kilit bir rol oynadı. Washington’la varılan mutabakat sayesinde, Katar’a aylık 29 milyon doların üzerinde bir maaş fonu aktarma izni verildi. Bu fon, öğretmenler, sağlık çalışanları ve kamu hizmeti sunan personelin maaşlarının ödenmesi için kullanıldı.

Böylece, uluslararası yaptırımların gölgesinde kurulan yeni idare, ilk aylarda ciddi bir kurumsal çöküş yaşamadan temel kamu hizmetlerini sürdürebildi. Katar’ın bu desteği, yalnızca mali değil; aynı zamanda siyasi bir istikrar arayışının parçası olarak da değerlendirildi.

Körfez için üç sorun birden çözüldü

Körfez başkentlerinin yeni Suriye yönetimine yönelmesinde üç temel faktör belirleyici oldu:

  1. İran nüfuzunun sona ermesi ile bölgesel tehdit dengesi değişti.
  2. Uyuşturucu ticaretinin bitmesi, Körfez’in iç güvenliğini doğrudan etkileyen bir sorunun ortadan kalkmasını sağladı.
  3. Yeni yönetimin, Körfez ülkeleriyle ve Türkiye ile dengeli ilişkiler kurma isteği, bölgesel entegrasyonun önünü açtı.

Tüm bu gelişmeler, Körfez’de Suriye’yi artık yalnızca bir kriz dosyası olarak değil, aynı zamanda yatırım yapılabilir bir ülke olarak görme yönünde algı dönüşümünü beraberinde getirdi. Nitekim 25 milyonu aşkın nüfusu, tarım, sanayi, altyapı ve enerji gibi geniş yatırım alanlarıyla Suriye, Körfez sermayesi için dikkat çeken bir potansiyele sahip.

Körfez ülkeleri, Suriye’ye bu kez farklı bir gözle bakıyor. Eski rejimin yıkılmasıyla doğan boşluk, yalnızca bir güvenlik kazanımı değil; aynı zamanda yeni bir jeopolitik fırsat penceresi olarak değerlendiriliyor. Şam yönetimi, eğer mevcut çizgisini koruyabilir ve bağımsız bir siyasi rota çizebilirse, Körfez’den gelecek destekle ekonomik toparlanma ve bölgesel normalleşme sürecini hızlandırabilir.

Ancak bu denklemin sürdürülebilir olması, sadece Körfez’in niyetine değil; Şam’ın kendi iç reformlarına ve dış politika tercihlerine de bağlı. Beklentiler yüksek, gözler Şam’da.

Muhammed Davut Ünalmış

2015’te Ürdün Uluslararası İslami İlimler Üniversitesi İlahiyat ve İslami Bilimler Bölümü’nden mezun oldu. 2015-2022 arasında Katar merkezli Aljazeera kanalında farklı kademelerde çalıştı. 2022-2024 arasında TRT Arabi haber, planlama ve yurt dışı müdürü olarak görev yaptı. Akademik anlamda Ürdün, Ortadoğu ve İslami hareketler konularında çalışmalar yaptı. 2022’de Religions dergisinde “Partnership and Rescue Party and the Transformation of Political Opposition in Jordan” başlıklı bir makale yayımladı. 2023’te yayımlanan Küresel İhvan: Müslüman Kardeşler’in Rejimlerle İlişkisi ve Ulusötesi Niteliği adlı kitapta bir bölüm yazdı.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA