İspanya ve Portekiz’deki Elektrik Kesintisi: Yenilenebilir Enerji Bu Hikâyenin Bir Parçası mı?
İberya’daki elektrik kesintisi, Avrupa’nın yenilenebilir enerji büyümesine ayak uydurabilmesi için daha güçlü şebeke bağlantılarına ve daha geniş enerji depolama kapasitelerine duyduğu ihtiyacı yansıtıyor.
2025 yılının 28 Nisan tarihinde meydana gelen büyük çaplı bir elektrik kesintisi, İspanya, Portekiz ve Fransa’nın bazı bölgelerinde günlük yaşamı sekteye uğrattı. Yerel saatle 12.30 civarında başlayan kesinti; metro ve tren seferlerinin durmasına, Lizbon, Madrid ve Barselona’daki havaalanlarının kapanmasına, trafik ışıklarının devre dışı kalmasına ve tüm İber Yarımadası’nda telefon ile ATM hizmetlerinin kesintiye uğramasına neden oldu. Kesintiden hemen önce, İspanya’nın elektrik şebekesi internet sitesinde talebin 27.500 megavattan (MW) yaklaşık 15.000 MW’a düştüğü görüldü. İspanya Nükleer Güvenlik Konseyi, elektrik kesintisine rağmen ülkenin nükleer reaktörlerinin “güvenli durumda” olduğunu ve acil durum jeneratörlerinin devreye girdiğini doğruladı.
İspanya ve Portekiz birlikte elli milyondan fazla nüfusa sahiptir; ancak kesintiden etkilenen kişi sayısı henüz bilinmemektedir. Yetkililer, elektrik hizmetinin büyük ölçüde altı ila on saat içinde yeniden sağlanacağını öngörse de, şebeke operasyonlarının tamamen normale dönmesi bir haftayı bulabilir. Fransız şebeke operatörü RTE, elektriğin geri verilmesi sürecine destek veriyor; halihazırda 700 megavatlık enerji sağlamış durumda ve İberya şebekesi alım yapabildikçe yardımı artırmayı sürdürecek.
Kesintinin nedeni henüz kesinlik kazanmadı. Ancak Avrupa Konseyi Başkanı Antonio Costa ile Portekiz Başbakanı Luís Montenegro, şu aşamada bir siber saldırıya işaret eden herhangi bir bulgunun bulunmadığını vurguladı. Portekiz’in şebeke operatörü REN, kesintileri, aşırı sıcaklık değişimlerinin neden olduğu “nadir bir atmosferik olay” ile bağlantılı olarak İspanya elektrik şebekesindeki bir arızaya dayandırdı. Hem REN hem de İspanya’nın şebeke operatörü Red Eléctrica, “elektrik şebekesindeki güçlü salınım”ın İspanya şebekesinin daha geniş Avrupa sisteminden kopmasına yol açtığını bildirdi.
Ön veriler, kesintinin olası nedeninin bir voltaj dengesizliği olabileceğine işaret ediyor. Portekiz Cumhurbaşkanlığı Bakanı António Leitão Amaro, bu dengesizliği İspanya’nın dağıtım şebekesindeki sorunlarla ilişkilendirdi. Portekiz’in dağıtım şirketi E-Redes de benzer şekilde Avrupa elektrik şebekesindeki problemlere dikkat çekerek, sistemi dengelemek için seçici elektrik kesintilerinin gerekli olduğunu belirtti. İspanya Başbakanı Pedro Sánchez, spekülasyonlara karşı uyarıda bulunarak, kesintinin kesin nedeninin hâlâ bilinmediğini ifade etti. Bu kesintinin gerçek nedeninin belirlenmesinin muhtemelen aylar alacağı öngörülüyor.
Devam eden bu elektrik kesintisi, yaklaşık yirmi yıl önce yaşanan benzer bir krizi hatırlatıyor. O dönemde, Almanya’da bir geminin güvenli geçişine izin vermek amacıyla yüksek gerilim hattı devre dışı bırakılmıştı. Bu durum, Avrupa genelinde on beş milyon kişinin geçici olarak elektriksiz kalmasına neden olan bir şebeke aşırı yüklenmesine yol açmıştı. Olayın ardından Avrupa Komisyonu, sınır ötesi şebeke koordinasyonunun güçlendirilmesi, gerçek zamanlı veri paylaşımı ve altyapı modernizasyonuna yönelik yatırımlar çağrısında bulunmuştu.
Benzer şekilde, 2021 yılında iletim hatlarına yakın bir bölgede çıkan orman yangını, İber Yarımadası’nı Avrupa şebekesinden koparmıştı. Bu olaylardan sonra bazı ilerlemeler kaydedilmiş ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali enerji güvenliğini yeniden ön plana çıkarmış olsa da, özellikle kıtanın enerji sistemi giderek daha fazla yenilenebilir kaynaklara bağımlı hale geldikçe kırılganlıkların hâlâ var olduğu açıkça görülüyor.
İspanya’nın Yenilenebilir Enerji Alanındaki Dönüm Noktası
Elektrik kesintisi, İspanya’nın önemli bir temiz enerji başarısını duyurmasından yalnızca birkaç gün sonra meydana geldi. 16 Nisan 2025 tarihinde, İspanya’nın ulusal şebekesi tamamen yenilenebilir enerjiyle çalışarak bir hafta içi gününün enerji talebini karşıladı. Üretimin büyük kısmını güneş, rüzgâr ve hidroelektrik kaynaklar oluşturdu: rüzgâr 256 gigawatt saat (GWh), güneş 151 GWh, hidroelektrik ise 129 GWh enerji sağladı. Güneş termal ve diğer yenilenebilir kaynaklar da 22 GWh ek üretim yaptı. Birkaç gün sonra ise güneş enerjisi yeni bir rekor kırarak talebin neredeyse yüzde yetmiş yedisini karşıladı ve toplam şebeke karışımına yaklaşık yüzde altmış iki oranında katkı sağladı.
Bu etkileyici bir başarı olsa da, aynı zamanda yeni ortaya çıkan riskleri de gözler önüne seriyor. Güneş enerjisi yalnızca gündüz saatlerinde üretim yapabiliyor. Öğle saatlerindeki üretim zirvesi, genellikle akşam saatlerinde artan elektrik talebiyle örtüşmüyor. İspanya ve diğer ülkeler güneş enerjisi kapasitesini artırdıkça, uzmanların “ördek eğrisi (duck curve)” olarak adlandırdığı durumla karşı karşıya kalıyorlar: öğle saatlerinde derin bir arz fazlası, gün batımının ardından ise keskin bir talep artışı. İlk olarak Kaliforniya’da gözlemlenen bu eğrinin, 2030 öngörülerine göre “kanyon eğrisi (canyon curve)”ne dönüşebileceği belirtiliyor. Yeterli dengeleme mekanizmaları olmadan bu dalgalanmalar, şebeke istikrarını zorlayabilir ve özellikle birbirine bağlı ve yaşlanan bir sistemde arz-talep dengesizlikleri riskini artırabilir.
Avrupa Şebekesindeki Bölgesel Kırılganlıklar
İber Yarımadası’ndaki elektrik kesintisi, Avrupa’nın şebeke yapısında uzun süredir devam eden zorluklara da işaret ediyor. Otuz dokuz ulusal operatörün hizmet verdiği ve 600 milyon müşteriyi kapsayan Avrupa elektrik ağı, dünyanın en büyük birbirine bağlı şebekesidir. Bu yüksek düzeydeki bağlantılı yapı, elektrik alışverişi ve arz esnekliği sağlarken, altyapının büyük bir kısmı yaşlanmış durumdadır: bileşenlerin ortalama yaşı kırk ve fiziksel varlıkların yüzde altmışından fazlası onarım ya da modernizasyon gerektirmektedir. Şebekenin yenilenmesi için yaklaşık 654 milyar dolarlık bir yatırım gerektiği tahmin edilmekte olup, bu on yılın sonuna kadar şebekeye 700 ila 800 gigawatt (GW) yenilenebilir enerji kaynağı daha entegre edilecektir.
İspanya ve Portekiz özellikle savunmasız bir konumda bulunuyor. Her iki ülkenin elektrik piyasaları zamanın yüzde doksan beşinden fazlasında birbirine bağlı olsa da, İber Yarımadası, Avrupa’nın geri kalanıyla zayıf bağlantılara sahip bir “enerji adası” konumundadır. 2022 itibarıyla, İspanya ve Fransa yalnızca 2,8 GW’lık bir enterkonneksiyon kapasitesini paylaşırken, İspanya’nın Orta Avrupa şebekesiyle toplam sınır ötesi kapasitesi yaklaşık 3000 MW civarındaydı ve bu, Avrupa Komisyonu’nun 2030 yılına kadar bağlantı kapasitesini yüzde 15’e çıkarma hedefinin hayli gerisindeydi. Mevcut bağlantı eksikliği; Avrupa’nın İber Yarımadası’nda üretilen güneş enerjisinden faydalanamaması, İspanya ve Portekiz’in şebeke sorunları yaşayan komşu ülkelere destek sağlama kapasitesinin azalması ve daha geniş kapsamlı Avrupa enerji güvenliği çabalarının zayıflaması anlamına gelmektedir.
Ancak Avrupa, bu sorunları çözmek için çalışmalar yürütüyor. Güneybatı Avrupa Enterkonneksiyonlarına İlişkin Üst Düzey Çalışma Grubu, mevcut altyapı projelerini izliyor ve bölgesel bağlantıyı güçlendirecek yeni fırsatları belirlemeye çalışıyor. İspanya ile Fransa’yı birbirine bağlamaya yönelik devam eden projeler arasında; Biscay Körfezi boyunca uzanacak 2200 MW kapasiteli bir denizaltı kablosu, Navarra ile Landes arasında 1500 MW’lık bir bağlantı ve Aragon ile Massillon arasında bir diğer 1500 MW’lık bağlantı yer alıyor. Bu projeler tamamlandığında, 2030 yılına kadar toplamda 5200 MW kapasite sağlanmış olacak.
Yenilenebilir Enerji Büyümesi, Depolama Çözümlerinin Önüne Geçiyor
Elektrik kesintisinin gerçek nedeni bir süre daha netleşmeyecek olsa da, şebekedeki artan yenilenebilir enerji seviyesi muhtemelen eleştirilere konu olacak. İspanya temiz enerji dönüşümünü derinleştirirken, güneş, rüzgâr ve diğer yenilenebilir kaynakların artan hâkimiyeti şebeke üzerinde yeni operasyonel baskılar yaratıyor. Güneş ve rüzgâr enerjisinden kaynaklanan daha geniş arz-talep dalgalanmaları bu baskıların başında geliyor. Nitekim İspanya, 2024 yılı itibarıyla, Birleşik Krallık’ı geride bırakarak negatif fiyat saatleri yaşamaya başladı—bu da, üretilen yenilenebilir enerjinin talebi aştığını ve mevcut depolama kapasitelerinin yetersiz olduğunu gösteren tipik bir işarettir.
Batarya depolama sistemleri, yenilenebilir enerjinin değişkenliğini yönetmek için temel bir çözümdür. Ancak İspanya bu konuda Avrupa’daki muadillerinin gerisinde kalmaktadır. 2025 itibarıyla İspanya’nın batarya enerji depolama sistemi (BESS) kapasitesi yalnızca 60 MW iken, Birleşik Krallık’ın 5,6 GW ve İtalya’nın 1 GW kapasitesi bulunmaktadır—üstelik bu üç ülkenin öngörülen depolama ihtiyaçları birbirine oldukça benzerdir. İspanya, toplam kurulu depolama kapasitesi açısından Avrupa’da lider konumda olsa da —bunda büyük ölçüde 6,3 GW hidroelektrik ve 1 GW termik kapasitesinin etkisi vardır— büyük ölçekli batarya yatırımlarında oldukça yavaş ilerlemiştir. Bu durum kısmen, geleneksel depolama kaynaklarının batarya yatırımı ihtiyacını kısa vadede azaltmasından, kısmen de uygulamayı destekleyecek düzenleyici çerçevelerin gecikmesinden kaynaklanmaktadır. Ancak batarya depolamanın artırılması hâlâ kritik önemdedir; çünkü bu sayede yenilenebilir enerji kullanımı en üst düzeye çıkarılabilir, piyasa fiyatları istikrar kazanabilir ve yedek santral ihtiyacı azaltılabilir.
İspanya, yenilenebilir enerji üretimini şebekeye entegre edebilmek için daha fazla esnekliğe ihtiyaç duyduğunu kabul ederek, Ulusal Enerji ve İklim Planı (NECP) kapsamında 2030 yılına kadar toplam enerji depolama hedefini 22,5 GW seviyesine yükseltti. Ancak bu hedeflere ulaşmak için ciddi yatırımlar ve düzenleyici reformlar gerekecek. O zamana kadar, İspanya’nın elektrik şebekesi büyük ölçüde geleneksel depolama kaynaklarına bağımlı olmaya devam edecek ve artan miktarda yenilenebilir enerjiyi kesintisiz bir şekilde entegre etme baskısı altında kalacaktır.
Avrupa İçin Daha Geniş Kapsamlı Sonuçlar
İspanya ve Portekiz’deki elektrik kesintisi yalnızca bölgesel bir mesele değildir. Aynı zamanda Avrupa’nın temiz enerji dönüşümüne ve enerji güvenliği gündemine yönelik bir tehdit de teşkil etmektedir. Avrupa’nın özerkliğini artırma planının temel bileşenlerinden biri, yenilenebilir enerjiye geçişin hızlandırılmasıdır; ancak bu hedef, şebeke modernizasyonuna, esnek depolama çözümlerine ve üye devletler arasındaki bağlantıların artırılmasına yönelik paralel yatırımları da zorunlu kılmaktadır.
İspanya’nın yenilenebilir enerji alanındaki dönüm noktası gibi, yeşil dönüşümün başarısı da sağlam bir altyapı olmadığı takdirde yeni bir risk kaynağına dönüşebilir. Avrupa, enerjiyi yalnızca nasıl ürettiğini değil; aynı zamanda nasıl yönettiğini, depoladığını ve taşıdığını da ele almak zorundadır.
*Yazar Hakkında: Emily Day
Emily Day, jeopolitik, nükleer enerji ve küresel güvenlik alanlarında uzmanlaşmış deneyimli bir araştırmacı, yazar ve editördür. The National Interest dergisinin Energy World bölümünde yardımcı editör olarak görev yapmakta, Partnership for Global Security bünyesindeki Della Ratta Enerji ve Küresel Güvenlik Bursiyeri olarak çalışmalar yürütmekte ve Longview Global Advisors’ta araştırma görevlisi olarak küresel siyasi ve ekonomik eğilimler üzerine; kamu hizmetleri, risk, sürdürülebilirlik ve teknoloji konularında uzmanlaşmış analizler sunmaktadır.
Emily, Georgia Institute of Technology’de Uluslararası Güvenlik alanında yüksek lisans derecesi almıştır. Bu süreçte, nükleer silahların yayılması, gelişen teknolojiler ve Avrupa ile Transatlantik ilişkiler üzerine yoğunlaşmıştır. Ayrıca, John Carroll Üniversitesi’nden siyaset bilimi ve tarih alanında lisans derecesine sahiptir. Araştırmaları, nükleer enerji ile iklim hedeflerinin kesişim noktalarını, silah kontrolü müzakerelerinde küresel liderliği ve uluslararası güvenlik önlemlerinin evrimini konu almaktadır.