Irak’ı özerk bölgelere, hatta ayrı ülkelere bölme çağrısı yeniden tartışma gündemine girdi. Bu talep, iktidardaki “seçkinler” arasındaki manevralar ve çekişmeler arasında bir kaybolup bir yeniden ortaya çıkıyor, ancak sıradan Irak vatandaşının kaygı ve çıkarlarıyla hiçbir şekilde bağlantılı değil.
Bu kez, önceki örneklerde olduğu gibi, talep Kürt ya da Sünni liderlerden değil, Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin öncüsü ve Dava Partisi lideri Nuri El-Maliki’den geldi. Maliki, Şiilerin Irak’ı bölmeye zorlanabileceğini öne sürerek (Şiiler şu anda Irak’ı yönetirken kim tarafından zorlanıyor?), böyle bir durumda petrolün kontrolünü tekellerine alacaklarını ima etti ve bunun zaten kendi hakları olduğunu iddia etti.
El-Maliki bu talebi dile getirir getirmez, Koordinasyon Çerçevesi çevresindekiler bunu benimsemek ve desteklemek için hummalı bir çaba başlattı. İktidar koalisyonundaki bir parlamentere göre, “Şiiler, diğer bileşenler tarafından şantaja uğruyor” ve bu durum, “dokuz vilayette Şii bağımsızlığı” talebini tetikledi.
Bir başka Çerçeve üyesi ise “kendi kaderini tayin hakkı” çağrısında bulunarak, “Irak Şii Cumhuriyeti” olarak adlandırdıkları yapıyı kurmak için halk referandumunun yolunu açtı. Kürtler ve Sünniler kendi devletlerini kuracak ve “herkes yeni vatanlarını dilediği gibi yönetmekte özgür olacak.”
Pek çok kişi de benzer söylemleri tekrarlayarak, nesnel gerçeklik kavramının silikleştiği ve yalanların norm haline geldiği bir dönemde bu iddialarını dile getirdi.
Gözlemlediğimiz söylemlerin büyük bir kısmı, bölünme fikrini teşvik etmeye yönelik organize bir kampanyayı yansıtıyor. Bu kampanya, başta İran olmak üzere dış aktörlerden ilham alıyor ve İran’ın emperyal projesinin ve “direniş ekseni”nin uğradığı ezici yenilgiye, bölgedeki jeopolitik temellerini kaybetmesine bağlı.
İktidardaki Şii gruplar tarafından Irak’ın bölünmesine yönelik artan talebin arkasında yatan da budur. İran, 2003’teki ABD öncülüğündeki işgalin ardından Irak üzerindeki hakimiyetini pekiştirdiğinden beri, bu ülkeyi itaatkâr bir uşak olarak gördü. Ancak, İran’ın yurtdışındaki operasyonlarının mimarı ve bir dönem Irak dosyasından sorumlu olan Kasım Süleymani(1957-2020) tarafından hazırlanan plan, bölgesel projeleri desteklemiyordu. Süleymani, bu fikrin İran’a da yayılabileceğine inanıyordu; zira İran nüfusu içinde çok sayıda etnik, dini ve mezhepsel grup bulunuyor. Bu topluluklar, özellikle Tahran rejiminin bu hakları sürekli reddettiği ve talep edenleri bastırdığı göz önüne alındığında, ulusal haklarını elde etme arzusunun bir ifadesi olarak özerk bölge fikrine kapılabilir.
Dahası, Süleymani’nin kendisi de “Velayet-i Fakih” devletinin tüm Irak’ı yutarak İran’ın “otuz ikinci vilayeti” haline geleceği günü hayal ediyordu. Bunun temellerini, Sünni takipçiler ve diğer topluluklardan bazı yandaşlar yaratmaya çalışarak, onların çıkarlarını ve hedeflerini güvence altına alarak, onlarla ittifaklar ve anlaşmalar yaparak ya da nihayetinde kendi stratejik vizyonuyla uyumlu şekilde Bağdat hükümetine entegre ederek attı.
Irak’taki Şii iktidar grupları, her zaman bölünme ve bölgesel projelere yönelik önerilere saldırmış ve bunlara direnmişlerdir; tıpkı 2017 yılında, o dönemde özerk Irak Kürdistanı yöneticileri tarafından düzenlenen bağımsızlık referandumunda olduğu gibi.
Ancak mevcut durumun gerçekleri, İran için bugün farklı bir tablo ortaya koyuyor.
Bölgesel yenilgilerinin ardından İran, Irak üzerindeki kontrolünü sürdürmesini sağlayacak ve onu güvenlik stratejisinin ön saflarına yerleştirecek yeni bir duruma uyum sağlama ihtiyacı hissediyor. Bu durum, İran’ın Irak’ı tek seferde yutma olasılığının azalmasıyla, parça parça ele alma planları için de bir zemin oluşturuyor.
Bu bağlamda, dokuz vilayeti kapsayan bir ‘Şii bölgesi’ fikri, gerçekleşmesi halinde Irak’ın İran’ın jeopolitik planlarına entegrasyonunun ilk adımı olabilir. Bütün bunlar, Koordinasyon Çerçevesi liderlerini 180 derece tersine dönerek Irak’ın bölgelere, hatta ayrı devletlere ayrılmasını destekleyen sinsi bir kampanya başlatmaya itti.
Peki, Irak’ı ABD’nin etki alanında tutmaya kararlı, bu uğurda 3 trilyon dolar harcayıp binlerce askerini kaybeden Washington, bu talep karşısında nasıl bir tutum sergiliyor? Cevap, olan biteni açığa çıkaracak.
Kaynak: https://www.middleeastmonitor.com/20250313-whats-behind-the-demand-to-divide-iraq/