Filistinlileri savunacak bir ordumuz yok. Ama muhakememiz var ve bunu keskin bir şekilde kullanmalıyız
Nazi Soykırımı karanlıkta işlendi ve insanlığın çoğu bunu gerçek zamanlı olarak görmedi ya da bilmedi. Gazze Soykırımı ise tüm dünyanın gözü önünde canlı olarak yayınlanıyor. Bu, insan ahlakına karşı açık bir meydan okumadır; tür olarak daha önce hiç böyle bir şeyle karşılaşmadık – en azından ahlak ve insanlık fikirleri ortaya çıktığından beri.
Nazi Soykırımı, Almanlar tarafından gururla paylaşılmadı. İsrail ve destekçileri Gazze Soykırımı’ndan açıkça gurur ve zevk duymakta, İsrailliler ve onların destekçileri kadınların, çocukların ve tüm toplulukların ölümünü ve yıkımını tüm dünyanın gözü önünde kutlamaktadır.
Nazi Soykırımı uluslararası toplumun desteğini alamadı ve Almanlar suçları nedeniyle evrensel olarak aşağılandı ve kendilerinden nefret edildi. Gazze Soykırımı ise Batı’daki kurumsal yapıların kapsamlı desteğini alıyor ve hiçbir Batılı ülke İsrail ile diplomatik ilişkilerini azaltmadı, bırakın koparmayı.
Nazi Soykırımı, özel bir askeri güç tarafından gerçekleştirildi, Alman ordusunun düzenli birlikleri tarafından değil. Gazze Soykırımı ise İsrail’in resmi ve tek askeri gücü tarafından yürütülüyor; bu güç, Yahudi İsrailli ve uluslararası toplumun her kesiminden gelen asker ve subaylardan oluşuyor. Bu ordu, büyük ölçüde Yahudi İsrailli ve uluslararası bir topluluktur.
Eğer birileri bu orduyu ya da toplumu kurtarmak isteseydi, bunların hiçbiri yaşanmazdı.
Batı medyası ve siyaset çevrelerinde Gazze Soykırımı’nın nasıl sunulduğu ya da tanımlandığı umurumda değil. Bu, benim için hiçbir anlam taşımıyor.
Pek çok ülke tarafından sağlanan askeri ekipmanların kullanıldığı ve birçok ülkenin diplomatik olarak tam destek verdiği bir imha kampanyasına tanık oluyoruz. Onlar, Gazze Soykırımı’nda İsrail’in işbirlikçileridir.
Benim açımdan, her Batılı hükümetin her oturumu – Alman hükümeti dahil tabi ki– İsrail’in Filistinliler için tasarladığı nihai çözümün yani tamamen yok edilmelerinin meşrulaştırıldığı bir Wannsee Konferansı’dır.
Hepsi biliyor. Tüm parlamentoların her bir üyesi, tüm medya kuruluşlarında çalışan her bir gazeteci ve tüm akademik kurumlarda çalışan her bir akademisyen. Hepsi biliyor – ve susmayı seçiyorlar, çünkü kınanma riskiyle yüzleşmektense bir milyon çocuğun ölmesini tercih ediyorlar.
Onlardan nefret ediyorum, ve onlar da insanlığın düşmanıdır, bu korkakça sessizlikleriyle. Çocuklarının gözlerinin içine bakmaya sonsuza kadar utanç duymalılar.
Çocukları Gazze’de doğmuş olsaydı, onların öldürülmesine de onay verirlerdi.
Bu konuda hiç kimse için inkar payı yoktur. Buna asla izin vermemeliyiz. Her şeyi gerçek zamanlı gördük ve biliyoruz. Filistinlileri savunacak bir ordumuz olmasa da, onların değerli yaşamlarına ve kendi insan onurumuza bu soykırımın bütün açıklığıyla bilinir kılınmasını borçluyuz.
Ne bir sis var ne bir gölge. Gerçeğin ışığı Gazze Soykırımı’nın her ayrıntısını ve sessiz kalan herkesi tüm açıklığıyla aydınlatıyor.