Bir Çay Molası

Türkiye’de çay, sadece bir içecek değil aynı zamanda bir kültürdür. Kahvaltı sofralarından iş molalarına, misafir ağırlamalarından dost sohbetlerine kadar hayatın her anında yer alır. Çay ocakları, kıraathaneler ve evler, bu kültürün taşıyıcılarıdır. Çay, ince belli bardakta servis edilir ve genellikle sade ya da küp şekerle içilir. Türkiye bugün dünyanın en büyük çay üreticilerinden biridir. Rize ve Doğu Karadeniz’de çay üretimi oldukça yaygındır ve Türkiye, kişi başına çay tüketiminde dünya birincisidir.
Nisan 6, 2025
image_print

‘Desen ki şimdi bana; 

“çay koydum soğumadan gel” 

Dumanı tütmeden gelirim…’ 

Özdemir Asaf

 

Türkiye’de çayın hikayesi, Osmanlı’nın son dönemlerine kadar uzansa da asıl serüveni Cumhuriyet döneminde başlar. Çay, günümüzde Türkiye’nin en sevilen içeceği ve kültürel bir simgesi haline gelmiştir.

Çayın keşfi efsanelere göre M.Ö. 2737 yılında Çin İmparatoru Shen Nong’a dayanır. Rivayete göre imparator sıcak su içerken kazara içine birkaç parça çay yaprağı düşer ve ortaya çıkar. Çin’de önceleri tıbbi amaçlarla kullanılan çay zamanla günlük bir içeceğe dönüşür… Çay, Çin’den sonra Japonya’da 8. Yüzyılda Budist rahipler aracılığıyla taşınır. Japonya’da Zen Budizmi ile özdeşleşir ve “çay seremonisi” gibi ritüellerle daha spiritüel bir anlam kazanır. İpek Yolu sayesinde Orta Asya’ya, oradan da Rusya’ya ulaşır. Rusya’da “samovar” kültürü doğar ve çay sosyal hayatın bir parçası haline gelir. 17. Yüzyılda Avrupalı tüccarlar sayesinde Batı’ya ulaşır. Özellikle İngiltere’de büyük ilgi görür. İngilizler çayı sütle karıştırarak içmeye başlar ve “beş çayı” geleneği doğar. İngilizler daha sonra Çin’e bağımlı kalmamak için Hindistan’da çay tarımı başlatır. 19. Yüzyılda Assam ve Darjeeling gibi bölgelerde büyük çay plantasyonları kurulur. Sri Lanka (eski adıyla Seylan) da bu dönemde önemli bir üretici olur. Günümüzde Çin, Hindistan, Kenya, Sri Lanka gibi ülkeler çay üretiminin liderleri arasındadır. Çay; siyah, yeşil, beyaz, oolong gibi çeşitleriyle farklı kültürlerle farklı biçimlerde içilir.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Çayın Serüveni

Osmanlı İmparatorluğu döneminde kahve daha yaygın bir içecekti. Ancak çay da özellikle saray çevresinde ve bazı bölgelerde biliniyordu. 19. Yy.da Osmanlı padişahları, çayın Çin ve Japonya gibi ülkelerde nasıl yetiştirildiğini araştırmaya başlamıştı. İlk ciddi çay üretimi denemeleri 19.yy. sonlarında yapıldı, ancak bu denemeler başarılı olamadı.

Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1924 yılında çıkarılan bir kanunla çay üretimi için Karadeniz Bölgesi’ne özel bir önem verildi. Ziraat uzmanları, Rize ve çevresinin çay tarımı için uygun olduğunu belirledi. 1930’lu yıllarda Sovyetler Birliği’nden getirilen tohumlarla ilk ciddi ekimler yapıldı ve 1940’lı yıllarda Rize’de çay üretimi yaygınlaştı.

Türkiye’de Ve Dünyada Çay Kültürü

Türkiye’de çay, sadece bir içecek değil aynı zamanda bir kültürdür. Kahvaltı sofralarından iş molalarına, misafir ağırlamalarından dost sohbetlerine kadar hayatın her anında yer alır. Çay ocakları, kıraathaneler ve evler, bu kültürün taşıyıcılarıdır. Çay, ince belli bardakta servis edilir ve genellikle sade ya da küp şekerle içilir. Türkiye bugün dünyanın en büyük çay üreticilerinden biridir. Rize ve Doğu Karadeniz’de çay üretimi oldukça yaygındır ve Türkiye, kişi başına çay tüketiminde dünya birincisidir. Çaykur gibi devlet destekli kurumlar, çay üretimi ve yayılmasını teşvik etmiştir. Çay Türkiye’de sadece bir içecek değil, bir yaşam biçimidir. Dostluğun, sohbetin ve paylaşımın simgesi haline gelmiş, günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Bir bardak çay, bazen yalnızlığın yoldaşı, bazen de dost meclisinin en güzel bahanesidir. Bugün çay, her ülkenin kendine özgü kültürüyle tüketilmektedir. Her kıtada farklı şekillerde içilen ama her kültürde dostluğu, paylaşımı ve huzuru temsil eden bir içecek olmuştur. Çin’in dağlarında başlayan bu serüven, bugün dünyanın her yerinde sürmektedir.

Çin: Genellikle yeşil, oolong veya beyaz çay tüketilir, sade içilir. Çin’de çay törenleri meditasyon ve saygı ifadesidir. Fincanlar küçük, sade ve zariftir. Gongfu Cha; küçük çaydanlıklarla yapılan dikkatli ve ritüelistik bir hazırlama tarzıdır.

Türkiye: Rize çayı ile güçlü bir içme kültürü vardır. İnce belli bardakta demleme usülü servis edilir. Türkiye’de bu tarz, bir ortak toplum kültürüne dönüşmüştür. İki kademeli demliklerde 10-15 dakika kaynatılarak sunulur. Önceleri daha revaçta olan kahve, daha pahalı ve sert yapıda olması nedeniyle çaydan geride kalmış, çay ucuz ve yumuşak yapısıyla uzun buluşmaların vazgeçilmez parçası haline gelmiştir.

Japonya: “Chanoyu” adı verilen seremonilerle çayın hazırlanışır bir sanattır. Toz halindeki “matcha” çayı gelenekseldir.

Fas: Nane çayı önemli bir misafirperverlik göstergesidir. Yeşil çaya taze nane ve bol şeker eklenir. Genellikle üç kez sunulur: ilki sert, ikincisi dengeli, üçüncüsü yumuşak. Uzaktan çayı dökerek köpürtmek bir maharet göstergesidir.

Rusya: Çok yoğun demlenen çay (zavarka), sıcak suyla seyreltilerek içilir. Aile ve dost sohbetlerinin baş içeceğidir. Gelenesel olarak “samovar” adlı büyük çay ısıtıcıları kullanılır.

Tibet: Siyah çay, yak tereyağı ve tuzla karıştırılır. Sert iklim koşullarına karşı vücudu ısıtan geleneksel bir içecektir. Pek çok kişiye ilk başta tuhaf gelir ama Tibetliler için vazgeçilmezdir.

İngiltere: Siyah çaya süt ve bazen şeker eklenir. “Afternoon tea” veya “high tea” adlı geleneklerde küçük sandviçler ve tatlılarla birlikte içilir. Çay, sosyal sınıflar arasında bile bir statü simgesi olmuştur.

Hindistan: Süt, siyah çay ve baharat karışımıyla (zencefil, kakule, tarçın vb.) yapılır. Sokak satıcılarından alınan çay, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Çoğu zaman toprak veya cam bardakta servis edilir.

Bir sofrada, balkonda, belki bir sokak köşesinde

Ne sohbetler alıp başını gider seninle birlikte…

Bazen yalnız başına

Bazen sıcak buluşmalarda

Her yudumunda özlem, huzur saklıdır

Demlenir içimizde eski sözler, hatıralar sarar

Kavuşmayı, buluşmayı taşır

Kalbimizi avutur

Çay içilirken zaman yavaşlar, sohbet derinleşir. Çay, umut gibi demlenir ağır ağır

İki lafın belini kırarken dudakta

Çay, ellerde titreyen bir dostluk olur

Ve dünya bir bardak çay kadar güzel olur…

Sevranur Yetkin

Sevranur Yetkin
Araştırmacı yazar, müzisyen. haber10, ezcümle ve yarın dergilerinde yazıları yayınlandı. Halen yazı ve müzik çalışmalarına devam ediyor.Evli ve 1 çocuk sahibi

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.