BAE, Mısır Limanlarının Kontrolünü Nasıl Ele Geçirdi?

Mısır yasaları çerçevesinde hukuki itiraza karşı koruma altına alınmış bu uzun vadeli, düşük getirili ve gizlilik içeren sözleşmeler, özellikle BAE’nin Süveyş Kanalı çevresindeki limanları hedef alan satın almalarının artmasıyla kamuoyunda yaygın şüphe uyandırmıştır. BAE, Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi rejiminin kilit müttefiklerinden biridir ve Temmuz 2013’teki darbe sonrası, merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin görevden alınmasından bu yana Mısır’a cömert hibeler, krediler ve yardımlar sağlamaktadır.
Mayıs 25, 2025
default
image_print

Abu Dabi Limanlar Grubu’nun Süveyş Kanalı yakınlarında bir lojistik bölgeyi geliştirme ve işletme haklarını elde etmesi, Mısırlılar arasında ciddi endişelere yol açtı. Birçok kişi, Mısır limanları üzerindeki bu artan kontrolün hayati öneme sahip uluslararası su yolunun geleceğini tehlikeye atabileceğinden korkuyor.
Tartışmalı proje, Mısır’ın kuzeydoğusunda, Süveyş Kanalı’nın kuzey girişinde yer alan Doğu Port Said’in toplam alanı içinde 20 kilometrekarelik bir kısmı kapsayan KIZAD Port Said bölgesinin yönetimine odaklanıyor.
Üç aşamada uygulanacak olan proje, 50 yıllık ve yenilenebilir bir intifa sözleşmesi ile yürütülüyor. Buna karşılık Mısır, projeden yalnızca yüzde 15 oranında sabit ve pazarlığa kapalı bir gelir elde ediyor.

BAE’nin Yayılmacılığı

İngilizce’de sık kullanılan “şeytan ayrıntıda gizlidir” sözü, Mısırlıların, BAE’nin Mısır ekonomisi üzerindeki artan etkisine ve Abu Dabi ile Kahire arasında imzalanan anlaşmaların maddelerine yönelik duyduğu rahatsızlığı yansıtmaktadır.
Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır’daki 16 ticari limanın neredeyse yarısının işletme ve geliştirme haklarında tam ya da kısmi kontrole sahiptir. En dikkat çekenlerden biri, Kızıldeniz’deki Safaga Limanı’dır — 30 yıllık bir anlaşma ile devredilmiştir. Yine Abu Dabi Limanlar Grubu tarafından işletilen Sokhna Limanı’ndaki iki terminal de 30 yıllığına verilmiştir.
Geçen yılın başında imzalanan yeni bir anlaşma ile Emirlik grubuna, Kızıldeniz kıyısında yer alan Safaga, Hurghada ve Şarm El-Şeyh limanlarındaki üç gemi terminalini 15 yıllığına, yenilenebilir şekilde işletme hakkı verilmiştir.
Bu genişleme, Abu Dabi Limanları ile Süveyş Kanalı Ekonomik Bölgesi Genel Kurumu (bir devlet kurumu) arasında Arish ve Batı Port Said’de çimento elleçleme terminalleri inşa etmek üzere 15’er yıllık iki yeni anlaşma ile devam etmiştir.
Bu yıl içinde Emirlik grubu, Mısır Ulaştırma Bakanlığı ile imzaladığı bir Mutabakat Zaptı (MoU) çerçevesinde, Akdeniz kıyısındaki İskenderiye Limanı’nda entegre bir lojistik bölgeyi işletme ve yönetme hakkını da elde etmiştir. Böylece BAE’nin Kızıldeniz ve Akdeniz’de toplam yedi Mısır limanında varlığı oluşmuştur.
Geçen yıl Abu Dabi Varlık Fonu tarafından devralınan Ras El-Hekma kalkınma projesi kapsamında yeni bir liman kurulması hâlinde; BAE’nin Süveyş Kanalı’nın güneyindeki Adabiya Limanı’ndaki mevcut lojistik rolü, Minya’daki iç nehir limanı ve 10. Ramazan Şehri’ndeki kuru limanla birlikte, Emirliklerin etkisi deniz, nehir ve kuru limanlar dahil olmak üzere ondan fazla Mısır limanına yayılacaktır.
Liman işletmeciliğinin ötesinde, Abu Dabi Limanlar Grubu, Transmar (deniz taşımacılığı şirketi) ve Transcargo International (TCI) şirketlerine sahip olan International Associated Cargo Carrier’ın %70’ine sahiptir. TCI, Süveyş’teki Adabiya Limanı’nda tek yetkili konteyner operatörüdür.
Emirlik grubu ayrıca, Mısır ve Orta Doğu genelinde faaliyet gösteren deniz ve yük taşımacılığı hizmet sağlayıcısı Safina Shipping Services’in çoğunluk hissesine de sahiptir. Bunun yanı sıra Abu Dabi’nin yatırım holdingi olan ADQ, daha önce İskenderiye Liman Otoritesi’ne ait olan İskenderiye Konteyner ve Kargo Elleçleme Şirketi’ndeki %32’lik hisseyi satın almıştır. Grup şu anda Mısır liman operasyonları için hayati öneme sahip Port Said ve Damietta’daki konteyner terminallerinden önemli hisseler satın almayı hedeflemektedir.

Stratejik Taktikler

BAE’nin Mısır’daki geniş ekonomik etkisi, hem askeri hem de ticari unsurları içeren çift yönlü bir stratejiyi yansıtmaktadır. Bu strateji, Venedik ve Sparta modellerinin birleşimini andırmakta ve Körfez devletini petrol sonrası döneme hazırlamaktadır.
Deniz taşımacılığı uzmanı Mahmud Halil’e göre, KIZAD Port Said anlaşması bu stratejinin bir parçasıdır. Kızıldeniz, Bab el-Mendeb Boğazı ve Doğu Afrika limanlarında hâkimiyet kurmak, Akdeniz’e erişimi güvence altına almak ve küresel tedarik zincirlerinin kontrolünü sağlamak hedeflenmektedir.
Middle East Monitor’a konuşan Halil, BAE’nin şu anda Mısır’daki 16 limanın 6 ila 8’ini sahip olduğu veya yönettiğini belirtti. Ayrıca, BAE’nin sözleşmeyle yükümlü olmasına rağmen Ain Sokhna Limanı’nın gelişimini kasıtlı olarak geciktirdiğini ifade etti. Bunun nedeni, bu limanın BAE’nin kendi limanlarıyla rekabet edebilecek potansiyele sahip olmasından kaynaklanıyor olabilir. En azından bu limanların faaliyetini sınırlamak, Dubai ve Abu Dabi’nin ticaret, seyahat ve kargo taşımacılığı açısından küresel merkezler olarak bölgesel rekabetle karşı karşıya kalmasını önlemeye yöneliktir.
Denizcilik uzmanı Muhammed Hammadi’ye göre, 2008 yılında imzalanan bir anlaşma ile Dubai Ports World şirketine 670 milyon dolarlık yatırım karşılığında Sokhna Limanı’nı geliştirme hakkı verilmişti. Limanın kapasitesinin yılda 2 milyon konteynere çıkarılması planlanıyordu. Ancak 2021 yılı itibarıyla limanın kapasitesi yalnızca 511 konteynerle sınırlı kalmış ve hedeflerin çok gerisinde kalınmıştır.
Dubai Ports World, 2024 yılında yaptığı bir açıklamada, Sokhna’daki lojistik projesinin birinci aşamasının %65’inin tamamlandığını duyurdu — bu, ilk anlaşmanın imzalanmasından 16 yıl sonra gerçekleşmiştir.
Ekonomistler, bu taktikleri, bölgede deniz taşımacılığı kontrolünü fiilen BAE’ye devreden ve aynı zamanda 2024’te dünyanın en büyük on limanı arasında yer alan Cebel Ali Limanı’nın etkisini koruyan bir “rekabet öldürme stratejisi”nin parçası olarak değerlendirmektedir.

İsrail Nüfuzu

Daha da endişe verici bir konu, BAE’nin Mısır’daki yatırımlarının İsrail ve Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olma ihtimalidir. Siyasi analist Hamdi El-Masri’ye göre, bu yatırımlar Batılı ya da İsrailli ortakları olan çok uluslu şirketler için bir paravan işlevi görebilir ve bu durum Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi kaygılar doğurmaktadır.
El-Masri’nin uyarıları, Fransız istihbarat platformu Africa Intelligence’ın Ekim 2022 tarihli raporunda da yankı bulmuştur. Raporda, Abu Dabi Limanları’nın Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz’in her iki yakasındaki Mısır limanları için en agresif rakip haline geldiği belirtilmektedir.
Kahire Üniversitesi ekonomi profesörlerinden Dr. Alia El-Mahdi, KIZAD Port Said anlaşmasına karşı çıktığını Facebook üzerinden duyurdu. Şöyle yazdı: “BAE’nin Süveyş Kanalı Ekonomik Bölgesi gibi dev bir projeye dahil olma fikrini kesinlikle kabul edemem.”
İki temel gerekçe sundu:
Birincisi, bu projenin sonuçta Cebel Ali Limanı’nı yok edeceği ve bunun mantıklı olmadığı.
İkincisi ise, BAE’nin Hindistan’ın Mumbai kentinden başlayarak BAE, Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail üzerinden Avrupa’ya uzanacak olan önerilen ticaret koridorunu desteklemesi. Bu proje, doğrudan Süveyş Kanalı’nın jeostratejik önemini baltalamaktadır.

Gizli Sözleşmeler

Mısır hükümeti, yaptığı anlaşmaların şartlarını ve ayrıntılarını sıklıkla kamuoyundan gizlemektedir. Bu anlaşmaların birçoğu doğrudan temin yoluyla yapılmakta ve genellikle Birleşik Arap Emirlikleri gibi tek bir tarafa verilmektedir. Bu süreçte ne kamu ihalesi düzenlenmekte ne de parlamenter denetim uygulanmaktadır. Söz konusu anlaşmalar genellikle uzun vadeli olup yenilenebilir niteliktedir ve kontrol süresine kıyasla son derece düşük mali getiriler içermektedir; bu süre 50 yıla kadar uzayabilmektedir. Bu durum, bu yıl Mayıs ayında imzalanan ve 2008 tarihli, Dubai merkezli DP World’e Ain Sokhna Limanı’nı 2049 yılına kadar geliştirme, işletme ve yönetme hakkı tanıyan sözleşmenin benzeri niteliğindedir.
Gerçekte ise Emirlik şirketleri, Mısır’daki geliştirme taahhütlerini yerine getirmede sistematik olarak başarısız olmuş, bu da sürekli gecikmelere ve Mısır liman sektörünün geleceğine dair ciddi soru işaretlerine yol açmıştır.
Mısır yasaları çerçevesinde hukuki itiraza karşı koruma altına alınmış bu uzun vadeli, düşük getirili ve gizlilik içeren sözleşmeler, özellikle BAE’nin Süveyş Kanalı çevresindeki limanları hedef alan satın almalarının artmasıyla kamuoyunda yaygın şüphe uyandırmıştır.
BAE, Cumhurbaşkanı Abdülfettah El-Sisi rejiminin kilit müttefiklerinden biridir ve Temmuz 2013’teki darbe sonrası, merhum Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin görevden alınmasından bu yana Mısır’a cömert hibeler, krediler ve yardımlar sağlamaktadır.

Kaynak: https://www.middleeastmonitor.com/20250520-how-the-uae-took-control-of-egypts-ports/

SOSYAL MEDYA