Azerbaycan-Çin İlişkilerinin Geleceği Ya Da Çin’in Artan Nüfuzu

Azerbaycan ve Çin arasındaki ilişkilerin son yıllarda hızla artması ve ilişkilerinin seyrinin de özellikle ticari ve ekonomik alanda olması Azerbaycan açısından dikkatle yaklaşılması gereken bir konudur. Azerbaycan, diğer bölge ülkeleri gibi büyük güçler arasında bir dengeleme stratejisi ile hareket ederek her hangi bir küresel gücün ülkesindeki belli bir alanı ele geçirmesine müsaade etmemelidir. Bununla birlikte Azerbaycan’ın Kuşak ve Yol Girişimi Projesi içindeki etkinliği artarak devam ettirilmeli, proje kapsamında Azerbaycan’dan sonraki ayağı oluşturan Türkiye’nin de söz konusu güzergâh sayesinde hem Azerbaycan’la hem de bütün Türk dünyası ile kara bağlantısının sağlanacağı unutulmamalıdır.
Nisan 26, 2025
image_print

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 22-24 Nisan 2025 tarihleri arasında gerçekleştirdiği Çin ziyaretini tamamlayarak ülkesine geri döndü. Ziyaret, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri “kapsamlı stratejik ortaklık” boyutuna taşırken; karşılıklı vize muafiyetinin de içinde bulunduğu 18 ayrı başlıkla ilişkilerin daha da geliştirilmesi konusunda mutabık kalındı. Çin, Azerbaycan ve Ermenistan arasında gerçekleşmesi beklenilen barış görüşmelerinin bir an evvel yapılması gerektiği konusunda Azerbaycan’a destek verirken, Azerbaycan da Pekin yönetiminin uzun yıllardır vurguladığı “Tek Çin” politikasına kayıtsız şartsız desteğini açıklayarak Tayvan’ın bağımsızlığını tanımadığını yineledi. Azerbaycan’ın bu açıklaması özellikle 2. Trump dönemi ile birlikte yeniden bir sorun olarak Çin’in karşısına çıkarılmak istenilen Tayvan’a ve Tayvan yönetimini uluslararası toplumda daha görünür kılmak isteyen ülkelere karşı da verilmiş bir mesaj olarak okunuyor. Nitekim, ABD Dışişleri Bakanlığı geçtiğimiz Şubat ayında Tayvan’la ilgili bir bilgi notu paylaşmış ve söz konusu notta daha önce var olan “Tayvan’ın bağımsızlığını desteklemiyoruz” ifadesine yer verilmemişti. Çin Dışişleri’nin ABD’nin bu tavrını doğru bulmadığını açıklaması üzerine ABD, Tayvan hakkında değişen bir görüşü olmadığını dile getirse de gerçek düşüncesinin bu olmadığı hakkında bütün dünya kamuoyu bir fikir birliği içinde.

Azerbaycan-Çin İlişkileri Kazan-Kazan Şeklinde İlerleyebilir Mi?

2014 ve 2015 yıllarında Çin’e yaptığı müstakil ziyaretlerinin ardından 2019 yılında da Kuşak ve Yol Uluslararası İşbirliği Formuna katılmak üzere Çin’e giden Aliyev, beş yılın ardından Çin’i tekrar ziyaret ederek iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatmış oldu. Temelde 18 madde üzerinden yol haritası çizilen bu yeni dönemde kazananın her iki ülke olacağı vurgulansa da Azerbaycan’ın elde edeceği muhtemel kazanımların Çin’e nazaran çok daha minimal boyutlarda olma ihtimali ve hatta tehlikesi bulunuyor. Bu sebeple de Azerbaycan’ın Çin ile olan ilişkilerinde daha ihtiyatlı adımlar atmasının Bakü’nün yararına olacağını şimdiden söylemek gerekiyor. Özellikle, Türkistan coğrafyasındaki Türk Cumhuriyetleri ile derin ekonomik bağlar kuran Çin’in Azerbaycan’la da aynı ilişkileri tesis etmesi ve bir anlamda ticaret ve ekonomi ağlarını tekeline alması zannedildiği kadar da iyi bir durum olamayabilir. Özellikle iki ülke arasında vize muafiyetini esas alan anlaşmanın uygulanmaya başlaması ile 10 milyon nüfusa sahip bir ülke ile 1,5 milyar nüfusa sahip bir ülke arasındaki karşılıklı geliş-gidişlerin kontrolünün nasıl sağlanacağı da titizlikle düşünülmelidir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Pekin ziyareti öncesinde gazetecilere verdiği mülakatta, Çin’in dünyanın en dinamik ülkelerinden biri olduğunu söylemiş ve Çin’in büyümesinin sadece Çin’e değil bütün dünyaya faydalı olduğunu ifade etmiştir. Çin’le olan ilişkilerini sadece ticaret ve dış politika alanlarında değil; kültürel alanlarda da ilerletmek istediklerini söyleyen Aliyev, Konfüçyüs Enstitüleri vasıtasıyla Azerbaycan’daki çeşitli kurumlarda ve okullarda Çince öğretiminin başlayacağını ve artacağını söylemiştir. Bilindiği gibi Konfüçyüs Enstitüleri, 2016 yılından bu yana Azerbaycan Diller Üniversitesi’nin bünyesinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Aynı şekilde Çin’de de Azerbaycan dil ve kültür merkezlerinin kurulması da dâhil olmak üzere iki ülkenin üniversiteleri arasındaki mevcut ve yeni kurulacak ilişkilere de atıfta bulunan Aliyev, bu sayede toplumların birbirlerini daha iyi tanıyacaklarını vurgulamıştır. Türk tarihinin hemen hemen her safhasında, hangi Türk devleti olursa olsun Türklerin, Çinliler söz konusu olduğunda yüksek nüfuslarından ve baskın kültürlerinden imtina ederek ikili ilişkilerinde daima temkinli davrandığı akıllardan çıkarılmaması gereken önemli bir tarihsel tecrübedir. Buradan hareketle, Çin’in Azerbaycan’da açmış olduğu ya da bundan sonra açacağı Konfüçyüs Enstitüleri ile Azerbaycan’da oluşturacağı kültürel etkiyle, Azerbaycan’ın Çin’de açmayı planladığı dil ve kültür merkezlerinin Çin’de oluşturacağı kültürel etkinin boyutları ve sonuçları itibariyle aynı olma ihtimali söz konusu değildir. Çin’in bu konuyu Azerbaycan’ın aleyhinde kullanarak milli kimlik ve kültürünü değersizleştirme eğiliminde olması halinde Azerbaycan’ın buna karşı mücadele edebilecek yetişmiş insan gücü, ilgili kurumsal yapıları ve maddi imkânları, maalesef yeterli oranda değildir.

Azerbaycan Ve Çin’in Artan Ticaret Hacmi

Çin ziyareti esnasında Başbakan’ı Li Çiang ile de görüşen Aliyev, Çin’in Kuşak Yol Girişimi ile Azerbaycan’ı ulusal kalkınma stratejilerinin uyumlu olduğunu ve bu uyumdan da her iki ülkenin kazançlı çıkacağını söylemiştir. Li Çiang, dünya ekonomisinin durağan bir dönem içinde olduğu ve ülkelerin tek taraflılık ve korumacılık politikalarına yöneldiği tespitinde bulunmuş, buna karşı Çin’in ise partnerleriyle birlikte büyümeye devam ederek ekonomik küreselleşmeyi savunmaya ve sürdürmeye istekli olduğunu söylemiştir. Azerbaycan ve Çin arasındaki ikili ticaret hacminin 2024 yılında bir önceki yıla göre %20,7 artarak 3.744 milyar dolara ulaştığı ve bu sayede Azerbaycan’ın en büyük dördüncü ticaret ortağının Çin olduğu göz önünde bulundurulduğunda iki ülke arasındaki iktisadi ilişkilerin büyüyen boyutu da net şekilde görülmektedir. Ancak bu ticaret ortaklığının Azerbaycan’ın kazanımları açısından incelenmesi gerekir. Ayrıca Çin’le olan ticaret hacminin bir yıl içerisinde %20 gibi çok büyük bir oranda artması dengeleme stratejisi bakımından da Azerbaycan’ın aleyhine bir sonuç doğurabilir. Söz konusu ticari ilişkide Azerbaycan’ın Çin’e olan ihracatının payı yok denecek kadar düşük seviyede seyrederken, Çin’in Azerbaycan ekonomisindeki belli başlı alanları tekeline alma tehlikesi de göz ardı edilmemelidir. BM tarafından açıklanan uluslararası ticaret veri tabanlarına göre Azerbaycan’ın 2024 yılında Çin’e yaptığı ihracat 19,7 milyon dolar, aynı yıl içinde Çin’den yaptığı ithalat ise 3,73 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Daha somut bir şekilde ifade edecek olursak, Azerbaycan’ın bir yıl içerisinde Çin’e yaptığı ihracat, aynı yıl içinde Çin’in Azerbaycan’a ihraç ettiği kozmetik ürünleri dahi karşılayacak boyutta değildir.[1]

Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nde Azerbaycan’ın Önemi

Azerbaycan-Çin ilişkilerinin bir diğer önemli başlığını da, Çin’in küresel ticaret ağlarını yeniden şekillendirmeyi hedeflediği, bunun yanında altyapı, ulaştırma, enerji ve iletişim alanlardaki projeleriyle de destekleyerek daha da güçlendirdiği modern İpek Yolu projesi oluşturmaktadır. Kuşak ve Yol Girişimi olarak isimlendirilen bu proje kapsamında Çin ile Avrupa arasındaki en tercih edilir rotanın Azerbaycan seçeneği olacağını ifade eden Aliyev, ülkesinde bu konuda atılan adımları Çin ziyareti öncesinde kamuoyu ile paylaşmıştır. 2013 yılından bu yana devam eden Kuşak ve Yol Girişimi projesine Çin’den sonra en fazla yatırım yapan ülkenin Azerbaycan olduğunu söyleyen Aliyev, Çin’in Avrupa’ya ulaşmak için oluşturduğu alternatif ticaret yolları içinde de en makul güzergâhın Azerbaycan’ın da içinde bulunduğu Çin-Orta Asya-Batı Asya Koridoru olduğunu ifade etti. 2024 yılında Azerbaycan ve Çin arasındaki transit trafiğin %86 oranında artmış olması da esasında Aliyev’in çıkarımlarını destekleyen bir istatistik olma özelliği ile de önem arz ediyor.

Azerbaycan’ın Kuşak ve Yol Girişimi’ndeki etkin ve tartışılmaz rolü, iki ülke ilişkilerindeki lokomotif güç olarak da yorumlanırken, Çin’in modern İpek Yolu projesinin kesintisiz bir şekilde Avrupa içlerine ulaşabilmesi açısından Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı, Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru ve Orta Koridor olarak bilinen Trans-Hazar Uluslararası Ulaştırma Güzergâhı gibi önemli ulaştırma projeleri Azerbaycan’ın kendi içindeki gelişimine de katkı sunmuştur.

Bu doğrultuda 21 bin kilometre otoyol, 335 köprü, 45 tünel inşa edilmiş ya da geliştirilmiş, 1500 kilometre yeni demiryolu hattı inşa edilmiş ve 1800 kilometrelik demiryolu hattının da modernize çalışmaları tamamlanmıştır. Kuşak ve Yol Girişimi ve bu proje içinde Azerbaycan’ın önemi konusu Pekin’de de gündeme gelmiştir. Çin Başbakanı Li Çiang, projenin küresel bir ticaret ağı olmanın yanında Azerbaycan’ın kalkınma stratejileriyle de uyumlu bir proje olduğunu hatırlatmış, Trans-Hazar Uluslararası Ulaştırma Koridoru’nun inşasını ortaklaşa ilerletmeye ve güvenli bir Çin-Avrupa-Trans-Hazar Ekspresi kurmaya istekli olduklarını ifade etmiştir. Azerbaycan’ın 2030 yılı için belirlemiş olduğu Devlet Kalkınma Stratejisi ve Sosyo-Ekonomik Kalkınma Stratejileri de modern İpek Yolu’nun canlandırılması ile ahenk içinde ilerlemektedir.

 

Sonuç

Azerbaycan ve Çin arasındaki ilişkilerin son yıllarda hızla artması ve ilişkilerinin seyrinin de özellikle ticari ve ekonomik alanda olması Azerbaycan açısından dikkatle yaklaşılması gereken bir konudur. Azerbaycan, diğer bölge ülkeleri gibi büyük güçler arasında bir dengeleme stratejisi ile hareket ederek her hangi bir küresel gücün ülkesindeki belli bir alanı ele geçirmesine müsaade etmemelidir. Bununla birlikte Azerbaycan’ın Kuşak ve Yol Girişimi Projesi içindeki etkinliği artarak devam ettirilmeli, proje kapsamında Azerbaycan’dan sonraki ayağı oluşturan Türkiye’nin de söz konusu güzergâh sayesinde hem Azerbaycan’la hem de bütün Türk dünyası ile kara bağlantısının sağlanacağı unutulmamalıdır. Azerbaycan ve Çin arasında uygulanacak vize muafiyeti ile birlikte, Azerbaycan’ın yüksek Çinli nüfus karşısında ne tür problemlerle karşılaşabileceği ve Azerbaycan’daki sosyal, kültürel ve toplumsal hayatın bundan nasıl etkileneceği şimdiden düşünülmelidir. Zirvede ayrıca, Azerbaycan’da iktidarda bulunan Yeni Azerbaycan Partisi ile Çin’deki tek parti olan Çin Komünist Partisi’nin siyasi diyaloglarını güçlendirmesi ve Azerbaycan Cumhuriyeti Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’ne bağlı Nahçıvan şehri ile Çin Halk Cumhuriyeti Uygur Özerk Bölgesine bağlı Urumçi şehri arasında kardeş şehir ilişkileri kurulmasına dair protokoller imzalandı. Pek çok devlet başkanının Çin ziyaretinde olduğu gibi, Aliyev’in Çin ziyaretinde de ülkedeki insan hakkı ihlalleri ve bilhassa Doğu Türkistan’da Türklere karşı uygulan sistematik asimilasyon politikaları gündeme alınmadı.

 

[1] Azerbaycan’ın Çin’den İthalatı – 2025 Verileri 2026 Tahmini 1996-2024 Tarihsel

Osman Kepenek

Osman KEPENEK, çalışmalarını ağırlıklı olarak Türk dış politikası, Türk siyasal hayatı ve milliyetçilik konularında sürdürmektedir. 2013 yılından bu yana Akademik Araştırma Enstitüsü Başkanlığı görevini yürütmekte, aynı zamanda halen Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde doktora çalışmalarına devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.