Amerikan Ana Akım Medyasının Yeni Suriye Hükümeti Konusundaki Çelişkileri

ABD ana akım medyası, bu durumu İsrail’in ve dolayısıyla ABD’nin çıkarlarına hizmet ettiği için kutladı. Ancak eğer yeni hükümet kutlanıyorsa, neden İsrail’in Suriye’nin egemen topraklarını ele geçirmesi, Suriye ordusunu bombalaması ve güney vilayetlerini askerden arındırma tehditleri görmezden geliniyor? Amerikan ana akım medyasının cevabı basit: İsrail ne isterse yapabilir.
Mart 15, 2025
image_print

Amerikan ana akım medyası, iç haberlerde zaman zaman hükümetin resmi söyleminden uzaklaşabilse de, uluslararası haberlerde ABD dış politikasının çizgisini titizlikle takip eder.

Günümüz dünyasında, bu durumun en büyük çelişkilere yol açtığı yerlerden biri, Beşar Esad’ın düşüşünün ardından Suriye olmuştur.

13 yıl süren iç savaşın ve son yıllarda nispeten azalan çatışmaların ardından, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Aralık 2024’te devrildi. Büyük ölçüde Türkiye’nin desteği sayesinde, eski Selefi grup Hayat Tahrir el-Şam (HTŞ) – Şii karşıtı ve eski El Kaide bağlantılı bir örgüt – inanılmaz bir hızla güneye inerek Şam’ı ele geçirdi.

İsrail uzun süredir Esad’ın düşmanı olduğu ve Esad İran’dan Hizbullah’a silah transferine yardımcı olduğu için, ABD ana akım medyası, ABD tarafından terör örgütü olarak tanımlanan HTŞ’nin iktidara gelişini kutladı. Günler içinde İsrail, ülkedeki yüzlerce Suriye askeri tesisini bombaladı, Suriye’nin Golan Tepeleri’ne ilerledi ve Şam banliyölerine doğru yaklaşmaya başladı.

Buradaki bariz çelişki şudur: ABD ana akım medyası yeni Suriye hükümetinin iktidara gelişini kutladıysa ve eğer içindeki ana unsur olan HTŞ gerçekten “reform” geçirip cihatçı unsurlarından arındıysa, o halde İsrail’in Suriye ordusunu bombalaması ve egemen topraklarını işgal etmesi neden eleştirilmiyor? Görünüşe göre bu tür eylemler, yeni bir hükümet için oldukça zararlı olurdu.

Cevap basit.

Gazze, Batı Şeria ve Güney Lübnan’da gördüğümüz üzere, İsrail istediği her şeyi yapabilir.Üstelik tarihteki en aşırı sağcı hükümetine sahip olmasına ve sömürgeci-emperyalist geçmişi boyunca olduğundan daha agresif davranmasına rağmen.

Şimdi, Esad rejimi düşmüş olsa da İsrail, yeni Suriye hükümetinden tam anlamıyla faydalanıyor. Bu arada, söz konusu yeni hükümet, egemen topraklarına yapılan ihlallerden veya kendi ordusuna yönelik saldırılardan çok, Şiilerden, Alevilerden ve diğer azınlıklardan nefret ediyor gibi görünüyor. İsrail’in amacı, Esad’ın iktidara geri dönme ihtimaline karşı veya eski terörist hükümetin güçlenip azınlıklara saldırmayı bırakıp topraklarını dış tehditlere karşı savunmaya başlaması durumunda Suriye’nin zayıf kalmasını sağlamaktır.

Son dönemde, hükümet güvenlik güçleri ile azınlık grupları arasında çatışmalar yaşandığı bildiriliyor. Geçtiğimiz hafta boyunca bu durum gelişmeye devam ettiğinden, olayların tüm boyutunu görmek zor.

Ancak, ilk olarak güneyde hükümet güçleri ile Dürziler arasında çatışmalar yaşandı. Daha sonra, geçtiğimiz hafta boyunca, eski rejim destekçilerinin kuzeybatıdaki Alevi bölgelerinde hükümet güvenlik güçlerine saldırdığı iddia edildi ve bu, güvenlik güçleri ile milislerin sert misillemesine yol açtı. Ölenlerin çoğu Alevi olup, bu olay Esad’ın 2013’te kimyasal silah kullanmasından bu yana yaşanan en büyük katliam olarak değerlendiriliyor.

The Grayzone gibi bazı medya organları, Alevilere yönelik bu saldırının sebepsiz olduğunu ve eski terörist hükümetin Şii karşıtı (“mürted karşıtı”) duruşunun bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Bu durum, HTŞ ve IŞİD’in Suriye İç Savaşı sırasındaki eylemlerini hatırlatıyor.

Dürziler ile Suriye hükümet güçleri arasındaki çatışmalara yanıt olarak Netanyahu, İsrail güçlerinin Şam’ın güney banliyölerinde Dürzileri korumaya hazır olduğunu açıkladı.

Burada birkaç büyük çelişki var.

Bir kez daha, Esad’ın koruduğu azınlıkları hedef alan bu yeni ve kutlanan Suriye hükümeti, HTŞ’nin iç savaş sırasındaki tutumunu yansıtıyor. Buna rağmen ana akım medya, Esad’ın düşüşünü ve bu yeni hükümetin yükselişini “temkinli bir iyimserlik” ve “Suriye halkının umudu” olarak tasvir ederek kutladı. Peki, nasıl oluyor da bu durum böyle sunuluyor?

Bir diğer çelişki ise ABD ana akım medyasının, İsrail’in Dürzileri korumak amacıyla Şam yakınlarında askeri müdahaleye hazırlandığı iddiasını sorgusuz sualsiz kabul etmesi. Sanki İsrail, Gazze’deki soykırımı, Batı Şeria’ya ve Lübnan’a yönelik saldırılarıyla evrensel insan haklarını hiçe sayan bir ülke değilmiş de, yalnızca uluslararası hukuk ve evrensel insan hakları doğrultusunda hareket eden bir ülkeymiş gibi. Sanki İsrail’in emperyal hedefi, toprakları yutarak Büyük İsrail’i inşa etmek ve Suriye’yi zayıf bırakmak değilmiş gibi.Dahası, ABD ana akım medyası, Suriyeli Dürzilerin İsrail’e müdahale etmemesi yönündeki çağrılarını tamamen görmezden geliyor.

Geçtiğimiz hafta ve hatta belki de son 13 yıldır Suriye’deki durum oldukça karmaşıktı. Beşar Esad, binlerce insanını öldüren ve muhaliflerini gizli hapishanelerde işkenceye maruz bırakan acımasız bir liderdi. Ancak öte yandan, IŞİD, el-Nusra ve HTŞ de işkence, toplu katliam ve ağır insan hakları ihlallerine karıştı. Şimdi ise HTŞ, bir zamanlar laik olan Suriye’yi ele geçirmiş durumda.

ABD ana akım medyası, bu durumu İsrail’in ve dolayısıyla ABD’nin çıkarlarına hizmet ettiği için kutladı. Ancak eğer yeni hükümet kutlanıyorsa, neden İsrail’in Suriye’nin egemen topraklarını ele geçirmesi, Suriye ordusunu bombalaması ve güney vilayetlerini askerden arındırma tehditleri görmezden geliniyor?

Amerikan ana akım medyasının cevabı basit: İsrail ne isterse yapabilir.

Amerikan ana akım medyasının, İsrail’in çıkarlarına uygun olduğu için “eski” bir terör örgütünün Suriye’de iktidara gelişini desteklemesi, özellikle ikiyüzlü ve çelişkili bir tutumdur. Onlar için bile.

 

* Boston bölgesinden üretken bir yazar olan Peter F. Crowley, kısa kurgu, köşe yazıları, şiir ve akademik makaleler de dahil olmak üzere çeşitli türlerde yazmaktadır. 2020 yılında, ThoseWho Hold Up the Earth adlı şiir kitabı Kelsay Books tarafından yayımlandı ve Kirkus Review, Bangladeşli New Age ve Boston bölgesindeki iki yerel gazete tarafından övgüyle karşılandı.

Yazıları, Middle East Monitor, Znet, 34th Parallel, Pif Magazine, Galway Review, Diggingthe Fat, Adelaide’s Short Story and Poetry Award antolojileri (her ikisinde de finalist oldu) ve The Opiate gibi yayınlarda yer aldı.

Yakında çıkacak kitapları arasında, That Night and Other Stories (CAAB Publishing) ve Empire’s End (Alien Buddha Press), 2023’ün sonlarında yayımlanması planlanmaktadır.

 

Kaynak: https://www.counterpunch.org/2025/03/14/msms-contradictions-regarding-the-new-syrian-government/