ABD Başkanı Trump’ın Körfez Ziyareti ve Abartılı Anlaşmalar

ABD halkını ilgilendirmeyen savaşların finansmanı yüzünden iflasın eşiğindeki ABD’nin büyük çaplı bir savaşı göze alması artık çok zordur. ABD başkanının Ortadoğu gezisini ekonomi odaklı yapması ve İsrail’e sırtını çevirmesinin sebebi, mevcut borçları çevirebilmek için ihtiyaç duyduğu parayı temin etmek ve savaş maliyetlerinden kaçınmak maksatlıdır.
Mayıs 26, 2025
image_print

ABD Başkanı Donald Trump’ın 13-16 Mayıs tarihleri arasında Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirliklerini kapsayan ziyareti sırasında bu ülkelerle yaptığı trilyon dolarlık anlaşmalar ve bu ziyaretin öncesinden itibaren İsrail’in Trump yönetimi tarafından by pass edilmesi dünyanın gündemine oturdu.

ABD’nin 6 Mayıs’ta Yemen Husileri ile Kızıldeniz’den askerlerini çekmeyi taahhüd eden bir ateşkes anlaşması imzalaması ancak bu anlaşmanın İsrail’in güvenliğini kapsamaması, 11 Mayıs’ta Amerikan vatandaşı bir İsrail ordusu askerinin serbest bırakılması için İsrail’i devre dışı bırakarak Hamas ile doğrudan görüşmeler gerçekleştirmesi, ABD’nin Körfez ülkelerine yönelik yüklü silah satış anlaşmaları yapması, yeni Suriye yönetimini tanıması ve yaptırımları kaldırma kararı, 12 Nisan’dan itibaren İran ile yürüttüğü nükleer temaslar, İsraillilerde kendilerinin ABD ile ilişkilerde önceliğini kaybettiği endişesini doğurdu.

Öteden beri ABD dış politikasında İsrail’in güvenliğinin “stratejik bir öncelik” ve “ahlaki bir sorumluluk” olarak tanımlandığı, ABD başkanlarının İsrail’in güvenliğine olan bağlılıklarının “sarsılmaz” olduğunu her fırsatta dile getirdikleri göz önüne alındığında gelinen nokta, ABD-İsrail ilişkilerinde İsrail’i ortada bırakan bir kırılma noktası olarak değerlendirilebilir.

Diğer taraftan, Kongre üzerinde ciddi etkisi olan siyonist lobi grubu AIPAC (American Israel Public Affairs Committee)’ın Trump yönetimi üzerinde etkisini kaybetmekte olduğu ve Siyonist/Evangelist kadroların tasfiye edildiği Siyonist çevrelerde vurgulanıyor.

Trump’ın finans ağırlıklı Körfez ziyaretinin amacı

Trump’un Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirliklerini kapsayan ziyaretiyle, ABD’nin Ortadoğu’da daha önce kurmaya çalıştığı İsrail merkezli güvenlik mimarisi stratejisinden vazgeçip daha çok ekonomik işbirliklerine dayalı yeni bir bölgesel düzene öncelik verdiği ve bölgede Çin’in gelişen etkisini dengelemeyi amaçladığı anlaşılıyor. Bu ister istemez Arapların İsrail karşısında daha değerli hale geldiği yeni bir dönemin işaretlerini veriyor.

Nitekim Beyaz Saray, Başkan Donald Trump’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan Orta Doğu turunu ABD ekonomisi için “oyun değiştirici” olarak nitelendirdi.

Yapılan anlaşmalar

Trump ve beraberinde gelen heyetin Riyad, Doha ve Abu Dabi’yi kapsayan ziyaretlerinde  ABD’li şirketler ve Körfez’de bulunan devlet bağlantılı veya özel şirketler arasında yapay zeka, savunma, havacılık ve enerji alanlarına odaklanan çok sayıda anlaşma imzalandı.

13 Mayıs 2025’te yapılan görüşmede Suudi Arabistan, ABD başkanı Donald Trump’a 600 milyar dolarlık yatırım sözü verdi. Yatırım paketi içinde, 142 milyar dolarlık füze ve uçak alımını kapsayan bir savunma anlaşması, Amazon Web Services tarafından kurulacak 5 milyar dolarlık bir ‘Yapay Zeka Bölgesi’ ile Nvidia çipleri kullanılarak geliştirilecek çeşitli yapay zeka altyapı projeleri de yer alıyor.

Beyaz Saray, 14 Mayıs 2025’te gerçekleşen ziyarette Katar’da toplam 1,2 trilyon dolar değerinde anlaşma imzalandığını açıkladı. Bu anlaşmalardan, Katar Havayolları’nın GE Aerospace motorlarıyla donatılacak 210 adet Boeing 787 ve 777X tipi uçak için verdiği 96 milyar dolarlık sipariş öne çıktı.

15 Mayıs 2025’te BAE’ye yapılan ziyarette Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’li şirketler arasında 200 milyar doları aşan yeni ticari anlaşmalar imzalandı. Etihad Hava Yolları Boeing’den 28 adet 787 ve 777X uçağı için 14,5 milyar dolarlık sipariş verdi. BAE ayrıca, Mart 2025’te duyurulan ve 10 yılda ABD’ye 1,4 trilyon dolarlık yatırım öngören planını yeniden teyit etti.

İmzalanan anlaşmaların tutarının 3.2 trilyon dolar olduğu haberlere yansıdı.

Anlaşmaların gerçekleşme potansiyeli

Donald Trump ABD’ye vardığında, “Ortadoğu turundan 5.1 trilyon dolarlık anlaşmalarla döndük” açıklaması yaptı. Ziyaretin hemen sonrasında açıklanan 3.2 trilyon dolar ile arasında 2 trilyon dolar fark olsa da bu Trump için önemli değil. Gerçeklikle bağı zayıf, abartılı konuşmalarıyla tanınan ABD başkanı için önemli olan Washington’a bir başarı hikayesi ile dönmek.

Tabi, trilyon dolarların uçuştuğu bu ön anlaşmaların ne derece gerçekleşebileceği konusu zihinlerde soru işareti oluşturuyor. Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde, 2017 yılında Riyad’a yaptığı ziyarette yaptığı anlaşma ile elde edilen sonuç ister istemez bu soruyu akla getiriyor.

Trump Riyad’da, Suudi Arabistan’la 110 milyar dolarlık silah anlaşması yaptıklarını duyurmuştu. Yapılan anlaşma bir ön anlaşma idi ama zaman geçmesine rağmen kraliyet bir türlü nihai anlaşmayı imzalamıyordu. 2018 yılının Ekim ayında Trump şu sözlerle Kral’ı tehdit ederek anlaşmayı imzalamasını istedi: “Kral Salman’ı seviyorum. Ama dedim ki: Kral, biz olmasak 2 hafta bile yerinde kalamazsın. Biz seni koruyoruz. Paranı çıkar!”

Trump’ın tehdidinden kısa süre sonra gazeteci Cemal Kaşıkçı vahşi şekilde İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nda öldürüldü ve Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Salman öldürme emrini verdiği suçlamasıyla itibarsızlaştırıldı. ABD-Suud ilişkilerinin krize girmesiyle Riyad silah tedarikinde Çin ve Rusya’ya yöneldi.

Amerikan Kongre Araştırma Servisi (CRS) ve Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı (DSCA) verilerine göre, 2017–2020 arasında Suudi Arabistan’a fiilî satışlar, 110 milyar $ değil 25–30 milyar $ aralığında gerçekleşti.

Bu hadisenin de gösterdiği gibi, yapılan anlaşmaların ön anlaşmalar olduğu ve vadeye yayıldığı, gerçekleşmesinin şartlara bağlı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.

Ziyaretin arkasında yatan gerçek: ABD ekonomisi iflasın eşiğinde

ABD başkanını ilk ziyaretini Körfez ülkelerine yapmaya sevk eden ve orada şirinlikler sergilemesine yol açan sebep ülkesinin ekonomik olarak iflasın eşiğinde olmasıdır.

ABD’nin bütçe açığı 2024 yılı Aralık sonu itibariyle 34 triyon $ olup 2025 Mart sonu itibariyle 36,1 trilyon $’ye ulaşmıştır ve hızla büyümeye devam etmektedir.

Ekonomik verilerine bakıldığında; ABD ekonomisinin finansal “kritik eşik” olarak kırmızıçizgi kabul edilen bütün sınırları (Faiz/Gelir Oranı, Borç/GSYH Oranı, Faiz/GSYH Oranı, Bütçe Açığı/GSYH Oranı) geçtiği ve iflasın eşiğinde olduğu görülmektedir. (Bakınız; Sinan Tavukcu, ABD Ekonomisi İflastan Kurtulabilir mi?)

Çevrilmesi güç hale gelen borçların faizini ödemek için başkan Trump acil sıcak para bulma zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Bunun için ilk adres olarak Körfeze yönelmiştir.

Sonuç

ABD Başkanı Donald Trump, 20 Ocak’ta devir aldığı başkanlık görevine çok agresif ve iddialı şekilde başlayarak, dış ticaret açığını kapatmak için, ticaret yaptığı pek çok ülkeye ek gümrük vergileri salmış, ülke devlet başkanlarını aşağılayarak kendisiyle pazarlık yapmak için sıraya girdiklerini iddia etmiş, bütçe açığını azaltmak için ülke içinde tasarruf tedbirleri ilan etmiştir. Ancak, Mayıs ayına gelindiğinde bu hedeflerin pek çoğundan geri adım atmak zorunda kalmıştır.

Küresel piyasaların 17 trilyon zarara uğrayıp çökme tehlikesiyle karşı karşıya kalması sebebiyle Trump, ABD’nin ticaret yaptığı tüm ülkelere getirdiği ek gümrük vergilerini 90 gün süreyle askıya alıp yüzde 10’a, Çin’e uyguladığı gümrük vergilerini yüzde 145’ten yüzde 30’a indirmiş, öte yandan bütçe açığını azaltmak için 2026 yılı sonuna kadar 2 trilyon dolar tasarruf yapma hedefinden de vazgeçerek tasarruf hedefini 150 milyar dolara düşürmüştür.

ABD ve başkanının belini büken devasa borç yükünün asıl sebebi hep konuşulduğu gibi dış ticaret açıkları değildir. Asıl sebebi, 11 Eylül saldırıları sonrası ABD’nin Afganistan ve Irak işgali dolayısıyla harcadığı 7 trilyon dolar ile Pandemi sebebiyle 2020 ve 2021 yıllarında mali teşvik ve kamu harcamalarının bedeli olan 5,6 trilyon dolardır. Dış ticaret açığı ile birlikte “ikiz açık”a dönüşen borcun faizi bile ödenemez hale gelmiştir.

ABD halkını ilgilendirmeyen savaşların finansmanı yüzünden iflasın eşiğindeki ABD’nin büyük çaplı bir savaşı göze alması artık çok zordur. ABD başkanının Ortadoğu gezisini ekonomi odaklı yapması ve İsrail’e sırtını çevirmesinin sebebi, mevcut borçları çevirebilmek için ihtiyaç duyduğu parayı temin etmek ve savaş maliyetlerinden kaçınmak maksatlıdır.

ABD’nin kaynaklarının sınırlı olduğu ve bu nedenle dış politika hedeflerinde seçici davranarak öncelik sıralaması yapılması gerektiği görüşünde olan ABD başkanı Donald Trump, Afrika’daki, Orta Doğu’daki düşük öncelikli çatışmalardan uzaklaşma, öncelikli olarak Çin, Rusya veya İran gibi büyük tehditlere odaklanma politikası yürütmektedir.

İç politika bakımından, geçen 4 ayın sonunda, Trump’ın ABD halkına umut verme dışında yapabileceği pek bir şeyin olmadığı ortaya çıkmıştır. Ortadoğu ziyaretiyle pompalanan 5.1 trilyon dolarlık başarı hikayesi geçici de olsa kendisine bir rahatlama sağlayabilir.

Kaynak:https://www.sde.org.tr/sinan-tavukcu/genel/abd-baskani-trump-in-korfez-ziyareti-ve-abartili-anlasmalar-kose-yazisi-58288

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SOSYAL MEDYA