Gazze Lübnan, şimdi Mısır Ürdün
Bu köşeyi takip eden okurlar, Gazze savaşı başladığından bu yana İsrail’in işgal ve saldırganlığının sadece Gazze ile sınırlı kalmayacağını, bölge ülkelerinin tamamının tehlike altında olduğunu ısrarla söylediğimi, hatta feryat ettiğimi hatırlayacaktır.
Nitekim Gazze’den sonra Lübnan ve Suriye’nin bir kısmını daha işgal etti İsrail. Bununla da kalmadı, Yemen’de, Irak’ta ve İran’da hava saldırıları düzenledi.
Şimdi ABD Başkanı Trump Gazze’deki Filistinlileri Mısır ve Ürdün’e sürmek istiyor. Onların hayır demesine rağmen, “Filistinlileri alacaklar, alacaklar” diye ısrar ediyor. Bu aslında bir tehdit cümlesidir.
ÇARE UZLAŞMAK DEĞİL BİRLEŞMEKTE
Aklınız alıyor mu, 2 Milyona yakın Filistinli Ürdün ve Mısır’a sürülecek, Gazze İsrail tarafından ilhak edilecek? Şuraya not düşeyim bu sürgün etme arzusu sadece Gazze ile sınırlı değil, Batı Şeria’daki Filistinlileri de kapsıyor.
Mısır ve Ürdün ABD ve İsrail’in bu baskısından kurtulmak için uzlaşma görüşmeleri yapıyor sanırım. Böylece ülkelerine 2 Milyon mültecinin gönderilmesini önleyeceklerini sanıyorlar. Lübnan da Fransa ve ABD ile uzlaşı görüşmeleri yapmıştı ama ülkenin işgalini ve yıkımı engelleyemedi.
Şunu anlamak zorunda bu ülkeler, İsrail hedeflerinden asla vazgeçmez sadece erteler ve zamana yayar.
İsrail’in Teopolitik hedefi olan Arzı Mevut projesi, artık ABD içindeki Evangelist kadrolar ve Siyonizm’e inanan Yahudiler için jeopolitik bir hedefe dönüşmüş durumda. Bunun anlamı, gizli saklı İsrail’in yayılmacı ve işgal hayali artık askeri olarak bir proje haline geldi. Bu nedenle Pentagon’da, Tel Aviv’de, Beyaz Saray’da bölgemize ait orta ve uzun vadeli stratejik hedefler bu ütopyaya göre çiziliyor.
Bu durumda bölge ülkeleri için İsrail ve ABD ile oturup konuşmak, uzlaşmaya çalışmak işgal ve yıkımı engellemeyecektir. Bunu engellemenin yolu bölgesel ittifaklardan, geniş katılımlı birleşmelerden geçer. Güçlerini birleştirmiş bir bölgesel oluşumdan başka hiçbir şey İsrail/ABD yayılmacılığını durduramaz.
MISIR VE ÜRDÜN’DEN SONRA SIRADA KİM VAR?
Mısır ve Ürdün sürgün edilmiş Filistinlileri kabul ettiği takdirde tarihin en büyük hatalarından birini yapmış olacaklar. Sadece kendi ülkelerinde yaşanacak ekonomik ve sosyal krizden dolayı değil, Filistin topraklarını boşaltıp İsrail’e yeni alanlar açtığı için İslam dünyasında affedilmeyecek bir konuma gelecekler. Bu, kendi içindeki muhalefeti, kaosu ve kargaşayı tetikleyeceği gibi, başka ülkelerdeki iş birliklerini ve ilişkilerini de kötü etkileyecektir. Bunun sonunda iki ülke ciddi bir istikrarsızlığa sürüklenecektir.
Bu istikrarsızlık İsrail/ABD’nin işine gelecek ve “güvenlik” gerekçesiyle bu ülkelerin bir kısmını işgal edilmesine neden olacaktır. İsrail/ABD Mısır’ın Sina bölgesinde, Ürdün’ün İsrail sınırında tampon bölgeler bahanesiyle toprak işgali için şimdiden plan yapmadılarsa şaşarım.
Bu kötü senaryo burada bitmeyecektir inanın. ABD daha sonra Suudi Arabistan’ı İsrail’in enerji ihtiyacını karşılaması için zorlayacak şüpheniz olmasın. Yapmadığı takdirde mal varlıklarını dondurma, yaptırımlar, gümrük vergileri, koruma kalkanının kaldırılmasıyla tehdit edecek.
Suriye’nin yeni yönetimine Golan Tepeleri ve yeni işgal edilen su kaynaklarının olduğu Hermon bölgesini İsrail’e vermesi için zorlayacaktır. Zaten fiilen işgal edilmiş bu alanları İsrail’e bırakmaya razı olmazsa askeri işgali genişletmek, yeni yönetimi tanımamak, terörist ilan etmek ve yaptırımlarla felç etmekle tehdit edecektir.
Lübnan’da yeni kurulmaya çalışılan devletin de Güney topraklarına göz dikecekler sonra. Burada tampon bölge, güvenli alan bahanesiyle işgaller genişleyecektir.
Kıbrıs’ta daha çok askeri üs ile Doğu Akdeniz’de İsrail’in güvenliğini güçlendirmesi baskısı yapılacak, Türkiye’ye İsrail ile ilişkileri düzeltmemesi halinde ekonomisini bozma tehdidi yapılacaktır…
Kısacası Gazze ve Lübnan’da durmadıkları gibi Mısır ve Ürdün’de de durmayacaklar.
Şöyle düşünün, Trump Grönland’ı almak istiyor, Kanada’yı eyalet yapmak istiyor, Panama kanalına çökmek istiyor, Almanya’nın, İngiltere’nin iç siyasetine karışıyor. Tüm bunları yapan bir ABD yönetimi sizce Ortadoğu’da bu söylediklerimi yapmayacak mı sanıyorsunuz?
DOĞU AKDENİZ İTTİFAKI NEDEN OLMASIN?
Bölge ülkeleri gelecekte kendilerini bekleyen tehlikenin farkına varmalı artık. Buradan çıkmanın yolu güvenlik, savunma, ekonomi ve kalkınma alanlarında güçlü ittifaklar kurmalılar. Son yazımda bahsettiğim iç içe geçmiş halkalar teorisini gündemimize almalıyız. Dicle-Fırat adıyla ittifakı ile Türkiye, Bağdat, Şam üçlü bir ittifak kurmak üzereler. Bunu genişletmek gerekir. “Doğu Akdeniz İttifakı” mesela neden olmasın. Mısır, Lübnan, Ürdün, Türkiye, Suriye, Kıbrıs, Tunus, Libya, Fas, Cezayir bir ittifak kurmalılar. Bu ittifakın içine ABD ile ilişkileri hızla bozulan Avrupa ülkeleri de dahil olabilir. İspanya, İtalya, Malta, Yunanistan hatta Fransa…
Akdeniz medeniyetinin kadim ülkeleri, ortak kültürlerini, tarihlerini kullanarak ABD ve İsrail’in yayılmacı emellerine karşı koyabilirler.
Kaynak:https://aja.ws/z73kub