Suriye’den Sonra: Rusya’da ‘Rusya’nın Geleceği’ Tartışması

Kremlin’e yakın isimlerden, Küresel İlişkilerde Rusya editörü Fyodor Lukyanov “Suriye’den sonra Rusya’nın benimsemesi gereken rol” üst başlığında “Büyük güçlerin egemenliği dönemi kapanıyor. Moskova'nın geleceği bölgesel diplomaside ustalaşmakta yatıyor.” manşetiyle Rusya’nın olması gereken yeni yol haritasını çiziyor.
Aralık 17, 2024
image_print

Büyük Güçlerin Egemenliği Dönemi Bitiyor; Moskova’nın Geleceği Bölgesel Diplomaside Ustalaşmak

Kremlin’e yakın isimlerden, Küresel İlişkilerde Rusya editörü Fyodor Lukyanov “Suriye’den sonra Rusya’nın benimsemesi gereken rol” üst başlığında “Büyük güçlerin egemenliği dönemi kapanıyor. Moskova’nın geleceği bölgesel diplomaside ustalaşmakta yatıyor.” manşetiyle Rusya’nın olması gereken yeni yol haritasını çiziyor.

Lukyanov, 2015 yılında İran’la birlikte Rusya’nın Suriye’de rejimi kurtarmaya yönelik müdahalesini SSCB’nin çöküşünden beri ilk defa “Sovyet dışına” çıkarak bu şiddette “statüsünü, prestijini ve dünya sahnesindeki etkisini yeniden kazanmak için çalıştığını” düşünüyor.

Mevcut konjonktürün Rusya’nın 2015 yılında kazandığı statüyü karşılamadığına işaret eden yazar değişen küresel dinamiklerin “bölge güçlerine” sağladığı avantajı şöyle özetliyor:

Günümüzün uluslararası sistemi işlemsel çıkarlar tarafından şekillendirilmektedir. Artık her ülke, daha geniş ve uzun vadeli ittifakları sınırlı bir şekilde dikkate alarak, acil ulusal kaygılarına öncelik vermektedir. Bu durum, bir krize en yakın ülkelerin sadece krizin çözümünde en büyük çıkara sahip olduğu değil, aynı zamanda en iyi şansa sahip olduğu bir bölgeselleşme biçimine yol açmıştır.

Rusya için gelecek stratejileri başlığında ise ABD’yle birlikte aldıkları “ders”e vurgu yapıyor, Rusya’nın küresel değil bölgesel bir güç olması gerektiğini ve Trump’lı Amerika’nın bölgeden geri çekilmesiyle Rusya’ya açacağı alan kadar kalması gerektiğini belirtiyor:

Günümüzün akışkan dünya düzeninde, sadece askeri başarı yoluyla uzun vadeli kazanımlar elde etmek neredeyse imkansız. Çeviklik ve hızlı bir şekilde yeniden ayarlama yeteneği şarttır. ABD bunu 2000’li ve 2010’lu yıllarda zor yoldan öğrendi. Rusya da şimdi benzer bir ikilemle karşı karşıya.

Sınırlı kaynakları ve birbiriyle yarışan öncelikleri olan Rusya, Orta Doğu stratejisini yeniden düşünmek zorunda. Tartus’taki kilit üsten çekilme kaçınılmaz hale gelirse Moskova, İsrail ve Türkiye’den Körfez ülkelerine ve hatta Suriye’nin yeni yöneticilerine kadar tüm bölgesel aktörlerle kurduğu bağları kullanarak bunun sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesini sağlamalıdır.

Suriye devletinin çöküşü, buradaki askeri varlığını Orta Doğu ve Afrika’daki nüfuzunu genişletmek için kullanan Moskova için inkar edilemez bir gerileme. Ancak İran’ın aksine Rusya taahhütlerini ayarlama ve kendisini stratejik olarak yeniden konumlandırma seçeneğini elinde tutuyor. Dışarıdan bir katılımcı olmanın avantajı da bu. Kremlin bölgeden ayrılabilir ama Tahran ayrılamaz.

Moskova’nın bir sonraki hamlesi, bağımsız ve pragmatik bir aktör olarak itibarını korurken Orta Doğu’daki ilişkilerini yeniden düzenlemek olmalı. ABD Rusya’yı bölgeden tamamen çıkarmak isteyebilir ancak Washington’un doğrudan angajmana girme konusundaki isteksizliği Moskova’ya manevra alanı sağlıyor.

Obama yaklaşık on yıl önce Rusya’yı “bölgesel bir güç ” olarak nitelendirdiğinde, bu terim küçümseme anlamına geliyordu. Ancak günümüzün parçalanmış dünyasında, yetenekli bir bölgesel güç olmak belki de sürdürülebilir tek etki biçimi. Tartışmasız küresel güçlerin devri kapanıyor. Küresel hırslarını idareli bir şekilde yönetirken yakın çevrelerinde hakimiyet kurabilen ülkeler hayatta kalmak ve gelişmek için çok daha iyi bir konumdadır.

Rusya artık baskın bir bölgesel güç olarak rolünü pekiştirmeli ve Orta Doğu gibi stratejik açıdan kritik bölgelerde kalmaya devam etmelidir. Bu anlamda Obama’nın değerlendirmesi bugün bir hakaretten ziyade çalkantılı bir dünyada hayatta kalmak için bir yol haritası gibi görünüyor.

Herkesin herkese karşı savaşı

“Primakov Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Ulusal Araştırma Enstitüsü” IMEMO RAS Orta Doğu Çalışmaları Merkezi Bölgenin Genel Sorunları Grubu Başkanı Nikolai Surkov, Kommersant gazetesinde 10 Aralık tarihinde “Herkesin herkese karşı savaşı” başlıklı yazısında Esed sonrası Suriye’yi analiz ediyor.

Surkov Suriye’de yakın dönemde istikrarın olmayacağını iddia ederek nihai çözümün federasyon olacağını savunuyor: “Suriye’nin yeniden inşası için on milyarlarca dolar gerekiyor ve Esad karşıtı muhalefetin yabancı destekçilerinin hiçbiri bunu karşılayamıyor. Tunus ve Mısır’daki İslamcı hükümetlerin deneyimleri, seçimler ve güzel vaatlerle başlayan yönetimlerin genellikle ekonomik kriz ve ordunun siyasete müdahalesiyle sona erdiğini göstermiştir.

Rusya’nın Suriye’deki geleceğiyle ilgili ise Rusya açısından “karamsar” bir tablo çiziyor ve “Rusya’ya yakın” Suriye’li sığınmacı talebinde bulunuyor:

Rusya’nın rolüne gelince, Şam’ın Kremlin ile ilişkilerini bozmak istemediğine dair sinyallerine rağmen iyimser olmak için çok az neden var. İktidara gelenlerin Rus hava kuvvetlerinin saldırılarını unutması pek olası değil. Moskova’nın da ülkeyi yeniden inşa etmek için cömert yardımlar karşılığında dostluk satın almak istemesi pek olası değil.

Rusya’nın eski müttefiki için şu anda yapabileceği belki de en önemli şey, mümkün olan en sorunsuz siyasi geçişi kolaylaştırmak ve kendilerini ülkemizle yakından bağlantılı bulan Suriyelilere sığınma sağlamaktır.

Suriye’de her şey yeni başlıyor

Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nin (RIAC) Genel Direktörüdürü Andrei Kortunov da “Suriye’de her şey yeni başlıyor” başlıklı yazısında Esed’siz Suriye’nin geleceğini değerlendiriyor. Esed’in gidişini 2021’de Afganistan’da Taliban’ın iktidara gelmesine benzediğine işaret ediyor:

Hem birinci (Afganistan) hem de ikinci (Suriye) örnekte, ulusal silahlı kuvvetler ülkenin liderliğine güvensizlik oyu vermiş ve ardından hükümet iskambil kâğıtlarından bir ev gibi çökmüştür.

Eşref Gani yedi yıl boyunca Afganistan’ın liderliğini yaptı, ancak bu yıllar boyunca sadece iktidarının siyasi ve sosyal tabanını genişletmekte başarısız olmakla kalmadı, aynı zamanda selefi Hamid Karzai’den miras aldığı şeylerin çoğunu da kaybetti.

Kremlin’e yakınlığıyla da bilinen Kortunov, 2015 yılında İran ve Rusya’nın Esed rejimini son anda kurtardığına işaret ederek “Beşar Esad’a ulusal uzlaşmayı sağlaması için dokuz yıl boyunca bir tür “bonus oyun” verildi, ancak Suriyelileri asla birleştiremedi.” görüşünü dile getiriyor.

Rusya’nın Suriye’deki toplam yatırımlarının 20 milyar doların üzerinde olduğunu; Suriye’nin kendi içinde, Rusya’ya karşı Sovyet döneminden kalma güçlü sempatinin kaybolmadığını iddia eden yazar Moskova’nın aktif bir oyuncu olarak kalması için çok neden olduğunu yazıyor.

Cengiz Sözübek

Endüstri mühendisi. 20 yıldır özel sektörde çalışıyor. İngilizce ve Rusça biliyor.
Rusya siyaseti başta olmak üzere uluslar arası siyasetle ilgileniyor.
Muhalif, Yarın, karizma dergilerinde; Star Açık görüş'te yazıları yayımlandı.
Mail: [email protected]

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Yazdır