Putin, 1985 Gorbaçov-Reegan Anlaşmasını Tekrar Eder mi?

Beyaz Saray’ın dış politikasını “güç yoluyla barış” hedefi etrafında gerçek anlamda yeniden yönlendirmesi için dar bir zaman aralığı kalmıştır. Reagan döneminde bu politika, özgür dünyanın düşmanlarının yalnızca ABD liberal dünya düzeninin güvenliğini desteklediği sürece geri adım atacaklarına dair sarsılmaz bir anlayışla yönlendiriliyordu. Kırk yıl önce, Moskova’nın Afganistan’daki direncini kırmada kilit rol oynayan şey, Başkan Reagan’ın “güç yoluyla barış” doktrinine sadık kalmasıydı. 1985 yılında, bu politika Gorbaçov’un savaşın sürdürülemez olduğuna karar vermesine yol açtı. Moskova ancak o zaman, ABD ve ortakları lehine avantajlı tavizler sunmaya giderek daha istekli hale geldi. Putin de kendi 1985 anını yaşamaya zorlanmalıdır.
Nisan 14, 2025
image_print

Müzakereler yalnızca Kremlin, Ukrayna savaşını kaybedilmiş bir dava olarak görmeye başladığında sonuç verebilir.

Rusya ile varılacak herhangi bir anlaşmanın kalıcı olabilmesi için Putin’in, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov’un 1985 yılında Afganistan’daki Sovyet savaşı hakkında vardığı sonuca zorla ulaştırılması gerekmektedir. O dönemde Kremlin, savaşın jeopolitik, ekonomik ve insani maliyetlerinin, Moskova’nın çatışmayı sürdürme çıkarlarından daha ağır bastığını fark etmişti. Müzakereler birkaç yıl sürmüş olsa da, 1985 yılı Moskova’nın savaştan çekilmeyi düşünmeye başladığı dönüm noktası olmuştur.

Bugün Ukrayna’nın ortakları, Moskova’nın henüz benzer bir “1985 anına” ulaşmadığının bilincinde olmalıdır. Vladimir Putin, savaşın kendi şartları dışında sona ermeyeceğini kabul etmiyor. Kiev’in, Ukrayna’nın dört vilayetinden vazgeçtiği ve gerçek güvenlik garantileri elde etme ihtimalinin bulunmadığı bir teslimiyet olmadan işgalini sona erdirmeye hazır olduğuna dair ikna edici hiçbir işaret vermemiştir. Putin’in tüm ülkeyi Rus anavatanının yoldan çıkmış bir uzantısı olarak görmesi, bunun bile yeterli olmayabileceğini göstermektedir.

Sovyetler’in Afganistan’dan askerlerini çekme kararı, yıllar süren Amerikan desteğiyle güç kazanan Afgan isyancılar ve Sovyetler Birliği’ndeki çalkantılı siyasi ve ekonomik ortamın sarsıcı bir sonucuydu. Mihail Gorbaçov’un Sovyet müdahalesinin sona erdirilmesi gerektiğini ilk kez kabul ettiği Ekim 1985 Politbüro toplantısında, savaşı kaybedilmiş bir dava olarak gördü. “Orada bizim çocuklarımız var ve ne yaptıkları tam olarak belli değil. Ayrılma zamanı geldi… En erken zamanda çekilmemize yol açacak bir rotayı kesin olarak benimsemeliyiz,” demişti Gorbaçov meslektaşlarına. Putin’in bugün aynı sonuca ulaşması, adil ve kalıcı bir barışa giden tek geçerli yoldur.

Başkan Putin’i benzer bir sonuca ikna etmek kolay olmayacaktır. Gorbaçov’un aksine, savaşın ülkesinin itibarı üzerindeki zararına veya çatışmada kaybedilen hayatlara karşı herhangi bir hassasiyet göstermemiştir. Putin, Gorbaçov’un sahip olduğu türden egemenlik ya da uluslararası hukuk hassasiyetlerine sahip değil. Ancak Rusya’nın ekonomik sıkıntıları giderek artarken, Ukrayna’nın ortakları 1980’lerdeki seleflerinin izinden gitmeli; iddialı talepler ortaya koymalı ve bu taleplerin Ukrayna lehine revize edilmesine açık kapı bırakmalıdır.

Gorbaçov çatışmayı sona erdirme isteğini ilk kez dile getirdiğinde, ABD Sovyet kuvvetlerinin Afganistan’dan tamamen çekilmesini her türlü barış anlaşmasının ön koşulu olarak ilan etti. Kremlin’in savaşı sona erdirmek istediğini fark eden Amerikalı diplomatlar bununla yetinmedi. Washington, elindeki önemli etkisini daha fazla taviz almak için kullandı. 1988 yılında ABD, Afgan isyancılara silah tedarik etmeye devam etme hakkını savundu. İki yıl sonra, Washington, Moskova tarafından belirlenmiş olan Afganistan’daki komünist rejimin lideri Necibullah’ın seçimlerde aday olmamasını talep etti.

Ukrayna’nın ortakları bugün Moskova ile yapılacak görüşmelerde benzer bir yol izlemelidir. Ukrayna’nın egemenliğine saygı gösterilmesini kararlılıkla talep ederek ve yardımların dondurulması kararını geri çevirerek, ABD; istikrarlı, müreffeh ve gelecekte değerli bir ortak olacak bir Ukrayna’nın teminat altına alınabileceği güçlü bir çözüm ihtimali yaratabilir. Müzakere görüşmelerine Ukrayna’nın ne kaybedeceği üzerinden başlamak, Rusya tarafından savaşa devam etmek için bir davet olarak algılanır.

Ne yazık ki Beyaz Saray’ın güçlü bir eli zayıf oynadığına dair açık işaretler şimdiden görülüyor. Beyaz Saray’ın yardım sevkiyatını durdurması ve kritik istihbaratı paylaşmaması, Putin’in Washington ve Kiev tarafından geliştirilen ateşkesi reddetmesinin ardından yaptırım uygulanmaması gibi durumlar, Amerikan zayıflığını ortaya koymaktadır. İstihbarat raporları ve tarihsel kayıtlar aksini gösterdiği hâlde, Başkan Trump Rusya’nın barış arzusunda olduğunu öne sürdü. Üst düzey Amerikan yetkilileri, Rusya’nın G8’e yeniden katılma olasılığını zamansız bir şekilde gündeme getirdi, Moskova’yı saldırgan olarak etiketlemekten vazgeçti ve çatışmaya dair Rusya’nın sahte gerekçelerine itibar etti. Moskova’ya gösterilen bu yersiz saygının sonucu, Ukrayna’ya daha fazla zarar verme cesareti bulmuş bir Kremlin olacaktır.

Beyaz Saray’ın dış politikasını “güç yoluyla barış” hedefi etrafında gerçek anlamda yeniden yönlendirmesi için dar bir zaman aralığı kalmıştır. Reagan döneminde bu politika, özgür dünyanın düşmanlarının yalnızca ABD liberal dünya düzeninin güvenliğini desteklediği sürece geri adım atacaklarına dair sarsılmaz bir anlayışla yönlendiriliyordu. Kırk yıl önce, Moskova’nın Afganistan’daki direncini kırmada kilit rol oynayan şey, Başkan Reagan’ın “güç yoluyla barış” doktrinine sadık kalmasıydı. 1985 yılında, bu politika Gorbaçov’un savaşın sürdürülemez olduğuna karar vermesine yol açtı. Moskova ancak o zaman, ABD ve ortakları lehine avantajlı tavizler sunmaya giderek daha istekli hale geldi. Putin de kendi 1985 anını yaşamaya zorlanmalıdır.

 

*Artur Kalandarov, Stanford Üniversitesi’nden Rusya, Doğu Avrupa ve Avrasya Çalışmaları alanında yüksek lisans derecesine sahiptir. Washington DC merkezli stratejik bir iş danışmanlık firması olan The Cohen Group’ta kıdemli ortak olarak görev yapmakta ve Doğu Avrupa’daki iş operasyonları konusunda müşterilerine danışmanlık vermektedir. Daha önce Defense One, Newsweek, The National Interest, The Defense Post ve The Hill gibi yayın organlarında yazıları yayımlanmıştır. Görüşleri, çalıştığı firmanın resmi görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.

 

Kaynak: https://www.realcleardefense.com/articles/2025/04/11/putins_1985_moment_1103369.html

 

SOSYAL MEDYA