Ukrayna’nın Güvenebileceği Tek Güvenlik Garantisi
Rusya’yı durdurabilecek tek şey daha fazla insansız hava aracı ve füzedir.
ABD Başkanı Donald Trump Beyaz Saray’a döndüğünden beri, Avrupa genelinde yetkililer Ukrayna için işe yarayabilecek bir barış anlaşması hazırlamak için çabalıyorlar. Şu anda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in saldırılarını durdurmakla ilgilenmediğini biliyorlar ve Amerikan’ın değişen önceliklerinin Ukrayna’yı kritik bir destek kaynağından mahrum bırakabileceğinden korkuyorlar. Bu nedenle, Rusya’yı caydırabilecek ve bir ateşkes imkânı sağlayacak güvenlik garantilerini Kiev’e sunmanın yollarını bulmak için yarışıyorlar.
Güvenlik garantileri üzerine yapılan görüşmelerde, yetkililer genellikle birkaç önlem üzerinde yoğunlaşıyorlar: Ukrayna’nın savunmasını desteklemek için az sayıda Avrupalı askerin konuşlandırılması (sözde güvence kuvvetleri), Rusya’ya karşı ek yaptırımlar uygulanması ve Ukrayna’ya geleneksel olanlar da dâhil olmak üzere daha fazla silah sağlanması. Ayrıca kâğıt üzerinde Ukrayna’nın savunmasına kendilerini katmayı da düşünüyorlar. Bu eylemlerden ikisi -daha fazla silah ve yaptırım- ateşkesten önce gerçekleşebilir. Geri kalanı ise ancak çatışmalar sona erdikten sonra yürürlüğe girebilecektir.
Bu öneriler elbette değerlidir. Ancak bunlar tek başlarına Ukrayna’nın güvenliğini garanti altına almaya yetmez. 2022’deki Rusya işgalinin başlangıcından bu yana Putin, hedefi olan Ukrayna’nın bağımsız bir ulus olarak yok edilmesi konusunda şeffaf davrandı ve bu hedefe ulaşmak için birçok insanı neredeyse akıl almaz acılara maruz bıraktı. Onu sözler, birkaç NATO askeri ya da çekilen acılar (Rusları da etkilese bile) caydırmaz. Aslında Putin, Rus birlikleri kelimenin tam anlamıyla daha fazla ilerleyemez hâle gelene kadar savaşı durdurmayacaktır.
Şu anda bazı ABD’li ve Avrupalı analistler, Ukrayna’nın Rusya’nın saldırganlığını tamamen durdurabileceği konusunda karamsarlar ve bu anlaşılır bir durum. Sonuçta, NATO ülkeleri yıllardır Kiev’i silahlandırıyor ve Moskova hâlâ birikerek artan küçük kazanımlar elde etmeye devam ediyor. Ancak Ukrayna, düşmanın hedeflerine ulaşma kabiliyetini elinden aldığında, stratejik olarak etkisiz hale getirmek için Rus ordusunun her unsurunu yok etmek zorunda değil. Üstelik yakın zamanda çatışma öyle bir şekilde değişti ki dondurulması daha da kolay hâle geldi. Bugün savaş, geleneksel askeri ekipmanlardan ziyade Ukrayna’nın öncülük ettiği yeni ve daha ucuz teknolojilerle yürütülüyor. Aslında Ukrayna, Rusya’yı kalıcı olarak caydırmak için gerekenlerin büyük bir kısmını zaten yaptı. Ancak Avrupa’nın Ukrayna’ya hangi geleneksel kabiliyetleri sağlaması gerektiği veya yazılı güvenlik garantileri oluşturma hususlarında zaman harcamayı bırakması gerekiyor. Bunun yerine kıta, Ukrayna’nın savaş çabalarına daha fazla yatırım yapma konusunda daha ciddi olmalı ve ülkeyi daha ileri teknolojilerle donatmalıdır. Ülkenin sofistike savunma sanayisine yoğun yatırım yapması şarttır. Kiev’le askeri üretim ve hava savunması konularında daha doğrudan işbirliği yapmalıdır. Bu tür önlemler uygulayacak olanlar için gerçekten göz korkutucu görünüyor, ancak NATO’nun Ukrayna’ya yardım etme çabasından daha fazla korkutucu değil. Ve nihayetinde Avrupa’nın başka pek bir seçeneği de yok. Barışı sağlamanın tek yolu bu.
VAATLER YETERSİZ KALIYOR
Geçen yüzyıl boyunca güçlü devletler, daha zayıf ortaklarına güvenlik garantileri sağlamaya çalıştılar. Ancak bu garantiler, yalnızca somut kalkanlar oluşturduklarında gerçek fayda sağladı. Soğuk Savaş sırasında NATO, ABD’nin kıtaya önemli miktarda kuvvet ve ateş gücü (nükleer silahlar dâhil) konuşlandırması sayesinde Sovyetler Birliği’ni etkili bir şekilde caydırdı. Asya’da, Güney Kore ile ABD arasındaki karşılıklı savunma anlaşması, on binlerce Amerikan askerinin yarımadada konuşlu olması ve Güney Koreli ortaklarıyla birlikte planlama ve eğitim yapması sayesinde Kuzey Kore’nin işgal girişimlerini caydırıyor. Buna karşılık, 1930’larda Britanya ve Fransa, Polonya’yı savunma vaatlerini sadece söylemlerle destekledi; bunun sonucunda Nazi Almanyası, kendini, Polonya’yı işgal etme hususunda özgür hissetti. Aynı şekilde, 1994 Budapeşte Memorandumu’nda Rusya’nın da aralarında bulunduğu bir grup devlet, Ukrayna’nın nükleer silahlarından vazgeçmesi karşılığında ülkenin egemenliğini korumayı vaat etti ama Kiev’e hiçbir askeri kaynak sunmadığı için Rusya’nın komşusunu defalarca işgal etmesini engelleyemedi.
Rusya, 2014’te Kırım, Donetsk ve Luhansk’a asker göndererek Ukrayna’ya ilk işgalini başlattığında, ABD ve Avrupa Kiev’e savunma ve sonrasında saldırı desteği sağlamaya başladı. Ancak Rusya’nın tüm ülkeyi işgal etmeyi hedeflediği 2021’in sonlarında NATO ülkeleri Ukrayna’yı silahlandırma konusunda nispeten ciddileşti. Bu destek ise etkili oldu: dünyanın büyük kısmı Rusya’nın Ukrayna’yı hızla fethetmesini beklerken, Moskova kısa sürede çıkmaza girdi.
Aslında, bazı alanlarda Ukrayna, düşmanını fiilen yenmeyi başardı. Karadeniz’deki savaşı ele alalım. Rusya, geniş çaplı işgalin başından itibaren Ukrayna’nın ekonomisini deniz erişimini keserek boğmayı amaçladı. Moskova’nın Karadeniz Filosu, Ukrayna limanlarını abluka altına aldı, Yılan Adası’nı işgal etti ve ülkenin ana sahil kenti Odessa’yı tehdit etti. Müttefiklerin, bu ablukanın kısmen kaldırılması için yaptığı girişimler başarısız oldu. Ancak 2023 sonbaharında, Ukrayna ordusu önemli bir kısmı ABD’den gelen deniz dronları, hassas füzeler ve havadan bırakılan bombalarla bu ablukayı kırmayı başardı. (Ukrayna yapımı silahlar da bu zafer için hayati rol oynadı.) Bu saldırılar Rus filosunun çok az bir kısmını yok etse de Kiev, Putin’in gemilerinin Ukrayna’nın ana limanlarına yakın seyretmesini imkânsız hâle getirdi ve Moskova, filosunun çoğunu doğuya taşımak zorunda kaldı.
Ukrayna havada da başarı kazandı. Rusya, ordusunun hızla Kiev’e ilerlemesine izin vererek, 2022 savaşını birkaç gün içinde hava hakimiyetini kurabileceğinden emin bir şekilde başlattı. Oysa Ukrayna’nın yenilikçi savunmaları, Rusya’nın üstünlük kurmasını imkânsız hâle getirdi. İşgalin ilk günlerinde gerçekleştirilen ve günümüzde Kiev Hayaleti olarak bilinen hava engelleme operasyonunda Ukrayna, sınırlı hava kabiliyetlerini kullanarak çok sayıda Rus savaş uçağını engelledi ve bu uçakları hava sahasının dışına çıkardı. Ukrayna, daha karmaşık olan 2025 “Örümcek Ağı” operasyonları sırasında, Rusya’nın stratejik havacılık filosunun önemli bir kısmını veya Rusya’nın Ukrayna’nın tüm bölgelerine çok sayıda seyir füzesi fırlatmak için kullandığı uçakları yok etmek için yenilikçi insansız sistemler kullandı. Kiev, ticari hava trafiği için gökyüzünü yeterince güvenli hale getiremedi ve sürekli füze ve uzun menzilli insansız hava aracı saldırılarına maruz kalıyor. Ancak Rus uçaklarını, kara kuvvetlerine yardım etmek için yakın hava desteği operasyonları yürütmek yerine, süzülen bombalar fırlatarak cephe hattından onlarca kilometre uzakta hareket etmeye zorlayabildi.
Ukrayna’nın tamamen özgürleştirilmesi, en azından şimdilik, bu tür önlemlerden daha fazlasını ve önemli ek yetenekler gerektirecektir. Ancak stratejik etkisizleştirme, onlarca yıl sürecek bir yıpratma savaşı yürütmeden de ulaşılabilir bir hedeftir. Rusya tehdidini ortadan kaldırmak için Ukrayna’nın her bir Rus askerini öldürmesine gerek yok. Bunun yerine, lojistik, koordinasyon, hareketlilik ve ateş gücü gibi kritik işlevleri hedef alarak orduyu felç edebilir. Bu şekilde, İsrail’in 1967’de Mısır’ın çok daha büyük hava kuvvetlerini tamamen yok etmeden, uçakların bir kısmını imha ederek, pistlerini ve komuta sistemlerini yok ederek etkisiz hâle getirdiği şablonu uygulayabilir. Sonuç olarak İsrail, devasa düşman kuvvetlerini yok etmeden varlığını korudu.
DAHA BÜYÜK VE DAHA İYİ
Ukrayna, çoğu insanın düşündüğünden çok daha fazla Rusya’yı felç etmeye yakın. Rusya’nın jetleri, büyük mesafelerden de olsa Ukrayna hedeflerini vurmaya ve Rus kara kuvvetleri ise küçük toprak parçalarını ele geçirmeye devam ediyor. Ancak Ukrayna, insansız hava araçları, uzaktan kumandalı mayınlar, hassas topçu sistemleri ve sürekli gözetleme sayesinde cephenin geniş bölgelerini kalıcı ölüm bölgelerine dönüştürdü: kuvvetlerin fark edilmeden manevra yapmalarının ve hemen ardından vurulmamalarının neredeyse imkânsız olduğu alanlara. Rusya, ancak binlerce askeri, dalgalar hâlinde Ukrayna hedeflerine yönlendirerek bu ölüm bölgelerinden bazılarını aşabiliyor. Eğer Ukrayna bu ölüm bölgelerini genişletebilir, daha fazla alanı gözetleyebilir, Rusya’nın mevcut ileri hatlarının gerisindeki hedeflere vurabilir ve Rusya’nın geride asker ve malzeme yığma imkânını engelleyebilirse, Rus birlikleri herhangi bir ivme kazanamayacaktır. Böylece gelecekteki Rus saldırıları stratejik olarak anlamsız ve denemeye değmeyecek hâle gelir.
Ancak başarılı olabilmek için Ukrayna’nın daha fazla drone ve yüksek teknolojiye sahip silahlara ihtiyacı olacaktır. Kiev’in bu sistemlere kavuşmasına yardım etmek ise, NATO’nun varsayımlarını ve önceliklerini değiştirmesini gerektirecektir. Savaş başladığında, ABD ve Avrupa’nın Ukrayna’yı geleneksel silah sistemleriyle doldurması mantıklıydı. Ama operasyonel ortam değiştikçe, birçok eski sistem büyük ölçüde işlevsiz hâle geldi. Örneğin tank gibi bazı sofistike saldırı silahları, ölüm bölgesine girer girmez daha basit ve ucuz insansız hava araçlarıyla etkisiz hâle getiriliyor. Bu nedenle her iki tarafa da çok az fayda sağlıyorlar.
Ukrayna’nın müttefikleri, Rusya’yı durdurmak için gereken ölçekte Ukrayna’nın yenilik yapmasına ve yeni teknolojileri entegre etmesine yardımcı olmaya yeniden odaklanmalıdır. Bu müttefikler ihtiyaç duydukları her şeye sahipler. Avrupa tek başına Rusya’nın erişemeyeceği finansal kaynaklara, bilimsel kapasiteye ve endüstriyel bir altyapıya sahip. Eğer Kıta Avrupa’sı bu kapasiteleri Ukrayna ile birlikte kullanırsa, Ukrayna ordusunun füzeler ve insansız hava araçları da dâhil olmak üzere birçok gelişmiş ve uygun fiyatlı hassas, uzun menzilli sistemlerin yanı sıra iletişim ekipmanları, konumlandırma ve hedefleme ekipmanları, hava savunma sistemleri ve elektronik harp sistemleri geliştirmesine ve üretmesine yardımcı olabilir.
Avrupa bu yönde şimdiden anlamlı bazı adımlar attı. Avrupa Birliği, Ukrayna savunma sanayi fabrikalarına para aktarmak üzere birkaç program başlattı. Kiev, ayrıca çeşitli ülkelerle drone ve mühimmat üretimini artırmak için ikili anlaşmalar yaptı. Ancak bu ortaklıklar çok daha fazla genişletilmek zorunda. Avrupa elbette Ukrayna’ya daha fazla harcama yapmalı ve Ukrayna’nın kendi malzeme üretimini artırmasını sağlamalı. Ama aynı zamanda tasarım, test ve ölçeklendirme süreçlerini hızlandırmaya odaklanmalıdır.
Avrupa’nın Kiev’e yardım edebileceği başka yollar da var. Belki de en önemlisi, uluslararası ve Ukraynalı askeri uzmanlardan oluşan bir grup tarafından önerilen bir girişim olan Ukrayna için Avrupa Gökyüzü Kalkanı’dır. Önerilen projeye göre, bir grup Avrupa ülkesi önce Ukrayna’nın batı toprakları üzerinde, daha sonra da Ukrayna’nın orta kesimlerinde uçuşa yasak bölge oluşturacak. Katılımcı devletler yaklaşık 120 savaş uçağı seferber edecek, bu uçaklar Avrupa üslerinden havalanacak ve kapsanan bölge üzerinde füzeleri ve drone’ları düşürecek. Böylesi bir koruma, Ukrayna’nın altyapısını ve ekonomisini güvence altına almanın yanı sıra (örneğin Ukrayna nükleer santrallerini ve ihracat koridorlarını koruyarak) Ukrayna’nın kendi hava kuvvetlerinin doğu cephesine yoğunlaşmasını sağlayacaktır. Avrupa’nın 20 yıldır Baltık ülkelerinde yürüttüğü hava devriyesi misyonlarına dayanan bu model, bazı gerilim tırmandırma risklerini barındırmaktadır. Ancak doğrudan hava-hava muharebesine girmesi, Rusya’nın kendi lehine olmayacağı düşünüldüğünde, misyona müdahale etmesi pek olası görünmemektedir.
NATO ülkeleri ayrıca Kiev’e bazı geleneksel silahlar da sağlamaya devam etmek zorunda olacaktır. Ukrayna’nın hava sahasını koruyabilmesi için daha fazla F-16 savaş uçağına ihtiyacı var. Savaş alanının ötesinde bulunan çok sayıda Rus lojistik merkezlerini, komuta merkezlerini, depolama alanlarını ve birlik teşekküllerini vurabilmek için ABD Ordusu’nun kullandığı Taktik Füze Sistemi’ne (ATACMS) ve İngiliz ve Fransız ortak Storm Shadow ve SCALP füzeleri gibi uzun menzilli füzelere hâlâ ihtiyaç duyuluyor. Ukrayna’nın müttefikleri ayrıca, Doğu Avrupa’da bulunan belirli mühimmat, insansız hava aracı ve yedek parça stoklarını Ukrayna için ayırmalı ki, Ukrayna bir daha Washington veya Avrupa başkentlerinde siyasi gecikmelere maruz kalmasın. ABD de Rus birliklerinin hareketlerini ve füze saldırılarını takip etmede vazgeçilmez olan askeri istihbarat sağlamaya devam etmelidir. Bu tür yüksek nitelikli destekler, anlamlı güvenlik garantilerinin köşe taşları olmaya devam edecektir.
Ancak tanklar veya diğer eski konvansiyonel ekipmanlar tek başlarına pek işe yaramıyorlar. Ukrayna’ya, bazı Avrupa ülkelerinin tartıştığı gibi, NATO’nun 5. Maddesi’ne göre modellenmiş olsa bile, güvenliğine dair kâğıt üzerinde bir taahhüt daha vermek hiçbir işe yaramayacaktır. Ve günümüzün Ukrayna savaş alanına uyarlanmış somut destekler olmadan, Avrupalı güvence kuvvetlerinin bile değeri şüpheli olur. NATO ülkeleri çok sayıda muharebeye hazır asker konuşlandırmaya veya eğitmen göndermeye karar vermedikçe, bu konuşlandırmalar hem pahalı hem de destek veren ülkelerde siyasi açıdan riskli olacaktır. Bu birliklerin Rusya ordusunu durdurması veya Rus ordusuna maruz kalmaktan muaf tutulması pek olası değildir.
SAFI BOZMAMAK
11 yılı aşkın bir savaşın ardından Ukrayna’dan çıkarılacak ders açıktır: önemli olan güvenlik garantileri, sahayı fiilen şekillendirenlerdir. Amaç Rus saldırganlığını boşa çıkarmaksa, ABD ve Avrupa, Rus ordusunu engelleyecek, sekteye uğratacak ve felç edecek yeteneklere kaynak aktarmalıdır. Bundan daha azının başarılı olma şansı yoktur.
Ukrayna’ya ihtiyacı olanı vermek sadece Kiev’e fayda sağlamaz. Putin’in ordusu Ukrayna’da bir yerde durdurulmazsa, bir NATO üyesine saldırabilir. Putin, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü tersine çevirmek ve Doğu Avrupa üzerinde Rus hâkimiyetini yeniden kurmak istediğini açıkça dile getirdi. Son haftalarda NATO hattı üzerinde drone ve savaş uçakları dolaştırarak ittifakın bütünlüğünü test etti. NATO Ukrayna’nın Rus ordusunu etkisizleştirmesine yardımcı olmazsa, en azından bu tür kışkırtmaların daha fazlasının yaşanması muhtemeldir.
AB de bunun farkında görünüyor. 2025’in başlarında yayımlanan Avrupa Savunması—Hazırlık 2030 raporunda, Avrupa Komisyonu Ukrayna’nın hayatta kalışını açık bir şekilde Avrupa’nın kendi güvenliği açısından merkezi bir mesele olarak sundu. Rapor, “Çelik kirpi” stratejisi (yani Ukrayna’yı güçlendirerek gelecekteki Rus saldırılarının tasarım gereği başarısız olmasının sağlanması) ve ortak bir Avrupa kapasitesi yaratmanın bir parçası olarak Ukrayna’nın savunma sanayisine yatırım yapılması çağrısında bulundu. Ancak AB ve NATO, Ukrayna’nın Rus teknolojilerine karşı kesin zafer kazanmasına ve Moskova’ya başka hiçbir savaş alanı başarısı bırakmamasına yardımcı olmak için çok daha fazlasını yapmak zorundadır. Üyeler, Ukrayna’nın savunma sanayisine daha fazla kaynak ve somut teknoloji katkısı aktarmalıdır. Kiev’in hızla yeni sistemler geliştirmesine ve bunları büyük ölçekte üretmesine yardımcı olmalılar. Ancak o zaman Avrupa rahat bir nefes alabilecektir.
*Andriy Zagorodnyuk, Savunma Stratejileri Merkezi Başkanı, Atlantik Konseyi’nde Kıdemli Araştırmacı ve Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nda Araştırmacıdır. 2019’dan 2020’ye kadar Ukrayna Savunma Bakanı olarak görev yapmıştır.
Kaynak: https://www.foreignaffairs.com/ukraine/only-security-guarantee-ukraine-can-trust
Tercüme: Ali Karakuş