Türkiye, Afrika’da ABD’ye Yardımcı Olabilir mi?
Türkiye, Afrika’da orantısız derecede geniş bir etkiye sahiptir ve bazı açılardan çıkarları Amerika Birleşik Devletleri’nin çıkarlarıyla örtüşmektedir.
Başkan Trump’ın, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Washington’da yaptığı son görüşmenin ardından Türkiye-ABD ilişkileri ivme kazanmıştır. İş ilişkilerinin güçlendirilmesinden F-35 savaş uçaklarının satışına, NATO’ya ve Orta Doğu politikasına kadar Türkiye-ABD iş birliğinin artırılması gerektiği vurgulanan pek çok alan bulunmaktadır.
ABD’li yetkililerin, Trump’ın çizgisini izleyerek Türkiye ile iş birliğini değerlendirmesi gereken bir diğer alan da Afrika’dır. Avrupa’nın kıtadaki etkisinin azaldığı ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kıtaya yönelik yardım ve savunma harcamalarını azaltmayı hedeflediği bir dönemde, Türkiye kıtada önemli bir rol üstlenmeye hazırlanmaktadır. Çin ve Rusya oluşan bu boşluğu doldurmak için rekabet ederken, Türkiye, ABD’nin destekleyebileceği potansiyel bir alternatif olarak öne çıkmaktadır.
Son yirmi yılda Türkiye, Afrika’daki varlığını önemli ölçüde genişletmiştir. Ankara, daha güçlü ticaret bağları ile altyapı, enerji, madencilik ve tekstil gibi alanlara yaptığı kayda değer yatırımlar da dâhil olmak üzere çeşitli etki yolları izlemiştir. Türk yapımı insansız hava araçları (İHA’lar) kıtada oldukça rağbet gören ürünler hâline gelmiş, Türkiye de savunma alanındaki artan ilişkilerini güvenlik dışı sektörlerdeki iş birliğini güçlendirmek için kullanmıştır.
Türkiye’nin artan rolü göz önünde bulundurulduğunda, Amerika Birleşik Devletleri iş birliği yapılabilecek alanları belirlemelidir. Terörle mücadele bu alanlardan biridir. Hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Türkiye, Somali ile Batı Afrika ülkelerindeki büyüyen El Kaide ve İslam Devleti isyanlarıyla mücadele etmelerine yardımcı olmak için bu ülkelere eğitmen ve teçhizat göndermiştir.
Terörle mücadele bağlamında, ABD’li yetkililer mükerrer çabaları tespit etmeli ve yük paylaşımının artırılabileceği potansiyel alanları araştırmalıdır. ABD’li yetkililer, doğrudan ABD yardımına yönelik yasal kısıtlamalara rağmen, bu ülkelerle ortaklıkları yeniden inşa etmeyi amaçlayarak Batı Afrika’nın Sahel bölgesindeki yerel güçleri eğitmek için üçüncü ülkelerle iş birliği yapmayı hâlihazırda değerlendirmektedir.
Türkiye’nin, Nijer’e eğitmen göndermeyi planladığı bildirilmektedir; ayrıca hem ABD’nin hem de Türkiye’nin hâlihazırda ayrı Somali birliklerini eğittiği Somali’de, Türkiye doğal bir diğer ortaktır. ABD; yerel ortak kuvvetlerle istihbarat paylaşımına, ölümcül olmayan teçhizat eksikliklerini gidermeye ve daha geniş çaplı kurumsal kapasite inşa çabalarına odaklanabilir.
Afrika’da enerji konusunda Türkiye ile iş birliği yapmak, Türkiye’nin Rusya’dan enerji ithalatını azaltma yönündeki Trump hedefinin gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktır. Enerji ithalatına büyük ölçüde bağımlı olan Türkiye, maliyetleri düşürmek ve enerji arzını çeşitlendirmek amacıyla giderek daha fazla Afrika’ya yönelmektedir. ABD-Türkiye ortak enerji projeleri için potansiyel fırsatların belirlenmesi, ABD’li şirketler açısından riski azaltacak, Afrika’nın enerji rezervlerini geliştirmesine yardımcı olacak ve Türkiye’nin Rusya’dan enerji ithalatını azaltmasını daha da kolaylaştıracaktır.
Afrika’da enerji ve altyapı alanlarında Türkiye ile iş birliği yapılması, ABD ile Afrika’nın kritik mineral tedarik zincirlerini geliştirme yönündeki çabalarını doğal olarak güçlendirir. Türkiye, kıtadaki altyapı yatırımlarında Çin’in hemen ardından ikinci sıradadır; Türk inşaat firmaları 1972’den bu yana aralarında çok sayıda havaalanı, otoyol, demiryolu ve liman projesinin de bulunduğu yaklaşık 100 milyar dolarlık sözleşme imzalamıştır. Afrika’da mineral tedarik zincirlerini geliştirmek için, enerji yoğun madencilik sektörünü beslemek üzere daha fazla enerjiye ve madenleri yurt içi ulaştırma koridorlarına ve bölgesel liman merkezlerine bağlamak için daha iyi altyapıya ihtiyaç duyulmaktadır.
Türkiye aynı zamanda Afrika’daki Çin ya da Rusya etkisine karşı potansiyel bir denge unsuru işlevi de görebilir. Rusya, Sahel bölgesinde Fransa’nın etkisinin zayıflamasından faydalanarak, alternatif bir güvenlik ortağı olarak etkisini genişletmiştir; bu gelişme, Afrika ile Batı’nın ortak terörle mücadele çıkarları açısından yıkıcı olmuştur. Batı’nın geri çekilmesi ve Rusya’nın yetersizlikleri ortamında Çin, teçhizat ve eğitim sağlama konusunda daha fazla rol üstlenmeye başlamıştır.
Her ne kadar iş birliği için bazı alanlar bulunsa da, ABD’li yetkililer Türkiye ile kurulacak ortaklığın sınırlarını net biçimde değerlendirmelidir. Türkiye, Çin ya da Rusya’ya bir alternatif olabilir; ancak Çin ve Rusya’nın etkisini agresif biçimde sınırlamak veya geri püskürtmek söz konusu olduğunda, Türkiye ile ABD’nin çıkarları örtüşmemektedir. Ankara, Pekin, Moskova ve Batı arasında denge kurmaya sıklıkla çalışmıştır. Bazı durumlarda Türkiye, ABD’nin hasımlarıyla fırsatçı iş birliklerine dahi açık olabilmektedir.
Türkiye ayrıca güvenilir ya da tutarlı bir ortak da olmamıştır. Türkiye, Afrika’da Batı etkisinin aşınmasından doğan fırsatlardan faydalanmakta ve Çin ile Rusya’yla benzer şekilde Batı karşıtı, sömürgecilik karşıtı anlatılara başvurmaktadır. Bu strateji şu ana dek esas olarak Afrika’daki eski Avrupa hâkimlerinin aleyhine işlemiştir; ancak aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri ile de bazı sürtüşmelere neden olmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri, Ankara’nın hâlen terörle mücadelede öncü bir ortak olabileceğini kanıtlamamış olması nedeniyle, bu operasyonları Türkiye’ye dış kaynak olarak devretme riskini almamalıdır. Türkiye tarafından eğitilen Somali kuvvetleri, ABD tarafından eğitilen kuvvetlere kıyasla daha kötü davranışlar sergilemiş ve daha zayıf bir performans göstermiştir; bu da Türkiye’nin yaklaşımındaki olası eksiklikleri ortaya koymaktadır. Türk yapımı insansız hava araçları da Sahel ve Somali gibi terör açısından sıcak bölgelerdeki kasvetli stratejik tabloyu değiştirmekte başarısız olmuştur. ABD’nin Sahel’de Fransa’ya aşırı bağımlılığı —ki bu durum, müttefikinin bölgeden çıkarılmasıyla Washington’ı hazırlıksız yakalamıştır— üçüncü ülke ortaklarına fazla bel bağlamanın doğurduğu riski açıkça gözler önüne sermektedir.
Türkiye’nin Afrika’daki artan rolü, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve genel olarak Batı’nın etki alanlarının zorluklarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, onu potansiyel bir ortak konumuna getirmektedir. Türkiye mükemmel bir ortak olmaktan uzak olsa da, ABD’li yetkililer inisiyatif alarak ve özellikle terörle mücadele, enerji ve altyapı gibi örtüşen çıkar alanlarında daha fazla iş birliği fırsatı arayarak olumlu bir çalışma ilişkisi kurabilirler.
* Liam Karr, American Enterprise Institute bünyesindeki Kritik Tehditler Projesi’nin Afrika ekibi lideridir. Ekibi, Afrika’daki çatışmalara dair haftalık güncellemeler ve haritalar üretmekte olup, bu çalışmalar The Economist, Reuters ve The Hill gibi yayın organlarında yer almaktadır.
Kaynak: https://nationalinterest.org/blog/middle-east-watch/can-turkey-help-the-us-in-africa