Trump, Hamas ve Filistin’in Geleceği
Hamas’ın Trump’a verdiği yanıt, aslında her şeyi Amerikan başkanının kanlı ellerine geri vermeye yönelik şartlı bir onaydır.
Eşi Benzeri Görülmemiş Açıklama
4 Ekim 2025: Siyonist yapı İsrail tarafından işgal edilen Filistin’in kurtuluşu için başlatılan yeni savaşın ikinci yıldönümünden birkaç gün önce, Hamas liderliği, ABD Başkanı Donald Trump’ın bölgeye dair barış planına ilişkin kararlı bir açıklama yayımladı.
İşte metnin tam hali:
Gazze Şeridi’nde direnen halkımızın maruz kaldığı saldırganlığı ve imha savaşını durdurmak, ulusal sorumluluk gereği hareket etmek ve halkımızın ilkelerini, haklarını ve en üstün çıkarlarını korumak amacıyla, İslami Direniş Hareketi “Hamas”, ABD Başkanı Donald Trump’ın planına ilişkin sorumlu bir tutum geliştirmek üzere, liderlik kurumlarıyla derinlemesine istişareler, Filistinli güçler ve fraksiyonlarla kapsamlı görüşmeler, arabulucular ve kardeş dostlarla istişareler gerçekleştirmiştir.
Ayrıntılı bir değerlendirme sürecinin ardından hareket, kararını vermiş ve arabuluculara şu yanıtı iletmiştir:
- İslami Direniş Hareketi Hamas, Gazze’deki savaşın sona erdirilmesi, esir takası, insani yardımların derhâl ulaştırılması, işgalin reddi ve Filistin halkımızın yerinden edilmesinin reddi yönündeki Arap, İslam dünyası ve uluslararası çabaları ile ABD Başkanı Donald Trump’ın çabalarını takdir etmektedir.
- Bu bağlamda ve ateşkesin sağlanması ile Gazze’den tam çekilmenin gerçekleşmesi amacıyla hareket, sahadaki koşullar esir takası sürecine imkân verdiği takdirde, Trump’ın önerisinde yer alan takas formülüne göre, tüm İsrailli esirlerin —ölü ya da diri— serbest bırakılmasını onayladığını duyurur.
- Bu kapsamda hareket, ayrıntıları görüşmek üzere arabulucular aracılığıyla derhâl müzakerelere başlamaya hazır olduğunu teyit eder.
- Hareket ayrıca, Gazze yönetiminin, Filistin ulusal mutabakatı temelinde ve Arap ve İslam dünyasının desteğiyle, bağımsız kişilerden (teknokratlardan) oluşan bir Filistinli yapıya devredilmesi yönündeki onayını yinelemektedir.
- Başkan Trump’ın önerisinde yer alan ve Gazze’nin geleceği ile Filistin halkının asli haklarına ilişkin diğer meseleler ise, ilgili uluslararası hukuk ve kararlara dayanan genel ulusal tutumla bağlantılıdır. Bu konular, Hamas’ın da bir parçası olduğu ve sorumlulukla katkı sunacağı genel Filistin ulusal çerçevesi içinde ele alınacaktır.
Bu ifadeler, Filistin’in kurtuluşu ve Direniş Ekseni mücadelesini destekleyen herkesin dikkatini sarsacak niteliktedir; ancak tam olarak ne anlama gelmektedir?
Sözlerin perde arkası
Hamas’ın açıklaması son derece ustalıkla kaleme alınmıştır. İlk bakışta örgütün Trump’ın planını kabul ettiği izlenimi oluşabilir; ancak gerçekte durum böyle değildir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Hamas’ın açıklamasındaki kelimeler özenle seçilmiş, her biri tartılarak yerleştirilmiştir. Trump’a teşekkür edilmesi, esirlerin —hatta cesetlerin— serbest bırakılmasının kabul edilmesi, Gazze’de bağımsız bir teknokrat hükümetin kabulü, ilk bakışta Hamas’ın geri adım attığı izlenimini yaratabilir; fakat daha derinlemesine bakıldığında, tüm bu adımların “sahadaki koşullara” bağlı ve şartlı olduğu görülmektedir. Yani İsrail tamamen çekilmeye hazır olmadıkça, fiilen hiçbir takas gerçekleşmeyecektir.
İkinci olarak, Gazze’nin teknokrat bir hükümet tarafından yönetilmesinin kabul edilmesi de Hamas’ın geri adım attığı izlenimini yaratabilir; fakat dikkatli incelendiğinde, Hamas’ın aslında kolektif bir Filistin yönetiminden söz ettiği görülür. Gazze’nin ağırlıklı olarak İslami ve dindar bir topluma sahip olduğu düşünüldüğünde, teknokratlardan oluşan bir hükümetin gerçekçi olmayacağı ve fiilen var olamayacağı açıktır.
Üçüncü olarak, Hamas anlaşmayı kabul etmeye hazır ve istekli olduğunu söylemiştir; ancak Gazze’nin geleceği, Filistinlilerin hakları ve ulusal çerçeveye ilişkin meselelerin ulusal düzeyde ele alınması gerektiğini belirtmiştir. Bu da, Trump totaliter projesini dayatmak istese bile, Hamas’ın buna karşı çıkacağı anlamına gelir; çünkü bu meseleler genel uzlaşmayı gerektirir ve anlaşmanın şartları ile yargı yetkisini ihlal eder.
Dördüncüsü, Hamas geri çekileceğini söylememiştir; dolayısıyla Gazze’nin siyasi geleceğinde varlığını sürdüreceği teyit edilmiştir ve silahsızlanmaya dair herhangi bir ifade yer almamaktadır.
Gerçekte Hamas, müzakere masasındaki önceki tüm koşullarını son derece zekice yeniden formüle etmiştir; ancak Trump’ın kendi ifadelerini kullanacak olursak, topu Trump’a geri atmış ve onu Amerikan sahasına bırakmıştır. Böylece ne medyada ne de Gazze kamuoyunda Hamas’ı ateşkesi sabote etmekle suçlayabilecek herhangi bir gerekçe sunulmamıştır.
Hamas, Trump’ın planına, her şeyi Amerikan başkanının kanlı ellerine geri teslim eden şartlı bir onayla yanıt vermiştir.
Trump’ın Planına Bakış
Durumu daha iyi anlayabilmek için Trump’ın planına bakalım. Başlangıçta öngörülen ulusal plan, Gazze nüfusunun başka bir yere nakledilmesi ve bölgenin bir turizm alanına dönüştürülmesiydi; bu öneri Siyonist rejim tarafından açıkça desteklenmekteydi. Ancak Trump, hazırladığı yeni 20 maddelik planda geri adım attı ve Filistin halkının hakları, yeniden inşa süreci, geçici bir hükümetin kurulması gibi bazı belirleyici konuları kabul etti. Bu plan, Amerikan ve İsrail medyası tarafından dahi —Binyamin Netanyahu açısından bile— “sürdürülmesi zor” olarak eleştirildi.
Ancak bu planın en önemli zaafı, Hamas’ın kilit rolünü tamamen göz ardı etmesiydi. Trump, kolektif Batı’nın ve hatta bazı uzlaşmacı Arap ülkelerinin desteğiyle, kamuoyunun güçlü baskısı altında Netanyahu’yu kurtarmak amacıyla “sözde bir barış” başlatmaya çalışıyordu; fakat Sumud Filosu olayı, bu planı ifşa etti ve rejimi bir kez daha küresel nefretin odağına yerleştirdi. Bu nedenle Hamas’ın yanıtı, zamanlama açısından da büyük önem taşıyor; çünkü siyasi ve medyatik zekâsını açıkça ortaya koyuyor.
Hamas tarafından yayımlanan açıklamada bazı kilit noktalar olduğu bir kez daha vurgulanmalıdır:
- Savaşa karşı olduğunu göstermek amacıyla ateşkesi kabul etmek;
- Ayrıntıları müzakerelere ertelemek; böylece nihai kararı Trump’a bırakmak, bu da tüm dünyanın önünde sorumluluk anlamına gelir;
- Silahsızlanmayı kesin biçimde reddetmek;
- Filistin devletinde gelecekteki rolünü muhafaza etmek.
Bu, belki de Hamas’ın zekâsının zirvesini gösteren bir adımdır.
Hamas’ın Tepkisi, Hamas Tarafından Açıklandı
Bazı üst düzey Hamas yetkilileri, barış planına verilen yanıtı açıkladı.
Musa Ebu Merzuk, Katar El Cezire kanalına verdiği röportajda Gazze savaşını sona erdirmek için önerilen plana ilişkin hareketin tutumunu açıkladı ve Hamas’ın bu müzakerelerdeki önceliklerini özetledi. Bu önceliklerin başında katliamın durdurulması geliyor. Ebu Merzuk şunları söyledi: “Önceliğimiz savaşı ve katliamı durdurmaktır. Bu açıdan, söz konusu plana olumlu bir yaklaşımla yaklaştık. Trump’ın planının Hamas hareketiyle doğrudan ilgili maddelerini olumlu bir tutumla inceledik.” Ardından şöyle ekledi: “Planın hükümlerinin uygulanması ayrıntı ve anlayış gerektirir; bu plan müzakeresiz uygulanamaz. Hareket ve silahlarla ilgili tüm konularda müzakerelere başlayacağız.”
Önerilen planın bazı kısımlarını gerçekçi bulmadığını belirten Ebu Merzuk, “72 saat içinde esirlerin ve cenazelerin teslimi meselesi, mevcut koşullarda teorik ve gerçek dışıdır. Amerika Birleşik Devletleri, Filistin halkının geleceğine iyimser bir gözle bakmalıdır.” dedi. Gazze’nin yönetimine ilişkin ulusal uzlaşı konusunda ise şu açıklamayı yaptı: “Gazze’nin yönetimini bağımsız şahıslara (teknokratlara) devretme konusunda ulusal bir uzlaşmaya vardık ve bu yönetimin yetkisi Filistin Ulusal Yönetimi’ne ait olacak. Filistin halkının geleceğini belirlemek, Hamas’ın tek başına karar veremeyeceği ulusal bir meseledir. Mısır’ın sunduğu ve barış ile geleceğe ilişkin yanıtları içeren bölgesel ve uluslararası planı kabul ettik.”
Merzuk ayrıca, Hamas’ın bir ulusal kurtuluş hareketi olduğunu ve bu planda yer alan “terörizm” tanımının bu harekete hiçbir koşulda uygulanamayacağını güçlü ifadelerle yineledi: “Planın ana hatlarına ilkesel ve genel olarak katılıyoruz; ancak uygulanması müzakere gerektirir.”
Bu konu aynı zamanda direniş silahlarının geleceğiyle de ilgilidir. Hamas yetkilisi bu konuda şu açıklamayı yaptı: “Silahları gelecekteki Filistin hükümetine devredeceğiz ve Gazze’yi kim yönetirse, silahlar onun elinde olacak.” Bu duruş, hareketin öteden beri savunduğu çizgiyle tutarlıdır.
Bir diğer üst düzey yetkili olan Usame Hamdan, El Arabi kanalına verdiği demeçte, Hamas hareketinin esir takası operasyonuna derhâl başlamak üzere müzakerelere hazır olduğunu belirtti. Ayrıca, Hamas’ın hiçbir koşulda Filistin dışındaki bir tarafın Gazze Şeridi’nin yönetimini devralmasını kabul etmeyeceğini vurguladı. Yetkili, İsrailli esirlerin (hem hayatta olanlar hem de hayatını kaybedenler) durumunun ve sahadaki gerçeklerin, gelecekteki müzakerelerde dikkate alınması gerektiğini belirtti. Hamdan, esir takası sürecinin 72 saatten fazla süreceğini ve bu sorunun ancak taraflar arasında bir anlaşmayla çözülebileceğini ekledi. Ayrıca, herhangi bir yabancı yönetimin veya gücün Gazze’ye girişinin hiçbir şart altında kabul edilemeyeceğini yineledi.
Hamas Siyasi Bürosu Başkanının medya danışmanı Tahir en-Nunu da, hareketin müzakerelere derhâl başlama konusundaki tam hazırlığını vurguladı: “Esir takası, ateşkes ve İsrail’in Gazze’den çekilmesi konusunda derhâl müzakerelere hazırız.”
Bu açıklamalar, resmî duyurunun hemen ardından yapıldı.
Bu durumun “geri adım atmak”la ya da daha da kötüsü, vazgeçmekle hiçbir ilgisi yoktur: Tanık olduğumuz şey, Siyonist rejimi ve yozlaşmış Batı’yı ilk hamleyi yaparak kartlarını açık oynamaya zorlayan stratejik bir hamledir.
Oyun. Set.
Kaynak: https://strategic-culture.su/news/2025/10/06/trump-hamas-and-the-future-of-palestine/