Teknolojinin Karanlık Yüzü: Demokratik Kongo’da Koltan Madenciliği

Teknolojinin Karanlık Yüzü: Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde Koltan Madenciliği ve İnsan Hakları ile Çevresel Etkileri

 

Kolumbit-tantalitin kısaltması olan Koltan, cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar ve arabalar gibi çoğu modern teknolojik cihazın üretiminde hayati bir mineraldir. Ancak, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde (DRC) koltanın çıkarılması, ciddi insan hakları ihlalleri ve çevresel tahribat nedeniyle önemli endişelere yol açmıştır. Madencilik ile ilgili artan araştırmalar ve çoğalan haberler, koltan madenciliğinden kaynaklanan karmaşık sorunları gözler önüne sermiş ve DRC’deki topluluklar ve ekosistemler üzerindeki etkilerini ortaya çıkarmıştır.

DRC’deki durum, Küresel Orman Koalisyonu’nun (GFC) ve üyelerinin Madencilik Endüstrileri, Turizm ve Altyapı (ETI) kampanyası kapsamında yürüttüğü önemli çalışmalarla örtüşmektedir. ETI kampanyası, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Gana ve Uganda gibi ülkelerden Dominik Cumhuriyeti, Kolombiya, Hindistan ve Nepal’e kadar uzanan çokuluslu şirketlerin yarattığı adaletsizliklere karşı mücadele eden yerli halkları ve ormanlara bağımlı çeşitli yerel toplulukları destekleyerek esas itibariyle Küresel Güney nezdinde yürütülmektedir.

GFC’nin (Küresel Orman Koalisyonu) amiral gemisi yayını olan Forest Cover 67, Hindistan, Ermenistan, Kırgızistan, Gana, Liberya ve DRC’deki altı istihraç projesi üzerine vaka çalışmaları yapmıştır ve yapılan bu çalışmalar, şirketlerin kötü niyetli kaynak çıkarım faaliyetlerinin uzun süredir Yerliler ve yerel topluluklar için önemli olan orman ekosistemleri ve peyzajlarını doğrudan nasıl tehdit ettiğini göstermektedir. Raporda ayrıca, istihraç meselesine ilişkin benimsediğimiz feminist bakış açısı da anlatılıyor ve bu bakış açısı araştırmaya ilham kaynağı oldu.

İklim ve biyolojik çeşitlilik krizinin acil eylem gerektirdiği bir bağlamda, rekor düzeydeki orman kaybı dikkate alındığında, küresel ve yerel düzeylere aynı anda bakmak ve yerel bakış açılarına ve bilgiye kulak vererek ne tür çözümler olabileceğini gerçekten görmek çok önemlidir.

Çevresel Bozulma:

Yapılan kapsamlı araştırmalar, Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki koltan madenciliğinin bölge için yıkıcı sonuçları olan büyük ölçekli çevresel bozulmayla bağlantılı olduğunu ortaya koydu. Küresel Orman İzleme platformu, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin 2000 yılından bu yana ağaç örtüsünün %8,6’sını kaybettiğini ve madenciliğin, özellikle koltan istihracının ormansızlaşmanın başlıca nedeni olarak belirlendiğini ortaya koyuyor. Rahatsız edici bir şekilde, koltan madenciliğine başlanmadan önce çevresel etki değerlendirmeleri nadiren yapılıyor ve bu da Kahuzi Biega Milli Parkı gibi tarihi miras alanlarına zarar verilmesine yol açıyor.

Çoğu devlet denetiminden yoksun olarak sahada çalışan küçük ölçekli geleneksel madencilik yapan madenciler, genellikle düzenlemelere uymamakta, önerilen derinliklerin çok ötesine geçerek çevreye daha fazla zarar vermektedirler. Minerallerin manuel ayrıştırma süreci, akarsu ve nehirlerde yıkama işlemleriyle yapılmakta ve bu işlem sırasında kullanılan kimyasallar su kaynaklarını kirletmekte, sudaki yaşama ve insan sağlığına zararlı radyoaktif maddeler üretmektedir. Ayrıca kadınların ve kız çocuklarının bu kirlilik türünden en doğrudan ve en fazla etkilenen grubu oluşturduğunu biliyoruz; çünkü bu kirlilik sıklıkla üreme sistemlerini hedef alıyor ve anne sütü bileşimini etkiliyor, bu da gelecek nesillerin sağlık sonuçlarını etkiliyor.

İnsan Hakları İhlalleri:

DRC’deki koltan madenlerinin şirketler, yerel ve küresel hükümetler tarafından sömürülmesi, yoksulluk ve şiddet döngüsünü sürdüren ciddi insan hakları ihlallerine yol açmıştır. Madencilik yasaları kapsamında yasal bir zorunluluk olmasına rağmen, koltan madenciliği yapan şirketler genellikle etkilenen topluluklara tazminat ödememektedir. Bu tazminatların ödenmemesi, koltan madenciliğine dâhil olan veya bundan etkilenen toplulukların yoksullaşmasını daha da artırmakta, onları şiddete ve yerinden edilmeye karşı daha da savunmasız hale getirmektedir. Şaşırtıcı bir şekilde, DRC’nin madencilik yasasında 2017 yılında yapılan ve çocuk işçiliğini cezalandırmayı amaçlayan reformlara rağmen, 40.000’den fazla çocuk işçi hâlâ yasa dışı koşullarda koltan çıkarmakta, yıkayıcı ve kazıcı olarak tehlikeli işlerde çalışmaktadır.

DRC’de;  zorla tahliye ve ciddi insan hakları ihlallerine dair çok sayıda vaka, yerel hükümet yetkilileri ve madencilik şirketleri tarafından gerçekleştirilen büyük ölçekli kobalt ve bakır madeni genişletmeleriyle ilişkilendirilmiştir. DRC merkezli bir kuruluş olan Initiative pour la Bonne Gouvernance et les Droits Humains (IBGDH) ile Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı “Değişimi Güçlendirmek mi, Eski Alışkanlıklar mı?” başlıklı rapor, çok uluslu şirketlerin madencilik faaliyetleri uğruna toplulukları evlerinden ve tarım arazilerinden zorla tahliye ettiğini ortaya koymaktadır. Eylül 2023 tarihli rapor ayrıca, bu ağır insan hakları ihlallerinin toplumsal cinsiyete dayalı etkilerini; cinsel saldırı, kasıtlı yangın çıkarma ve dayak gibi vakaları belgelemektedir.

IBGDH Başkanı Donat Kambola: “İnsanlar zorla tahliye ediliyor, tehdit ediliyor veya korkutularak evlerinden ayrılmaları sağlanıyor ya da değersiz ve anlamsız uzlaşmalara razı olmaları için kandırılıyorlar. Çoğu zaman bir şikâyet mekanizması, hesap verebilirlik ya da adalete erişim maalesef yok” dedi.

Kobalt ve bakır madenciliğiyle bağlantılı zorla tahliyeler ve insan hakları ihlalleri, DRC’deki madencilik endüstrisinin daha geniş sonuçlarına acil şekilde müdahale edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Hükümet yetkilileri ve madencilik şirketleri, toplulukları yetersiz ve anlamsız uzlaşmalara razı etmekte ve yasal güvencelere açıkça saygı göstermemektedir. Herhangi bir bölgede uygulanacak projenin; o bölgede yaşayan ve etkilenecek olanların özgür, bilgilendirilmiş ve önceden verilmiş onay şartlarını karşılaması ve topluluğun yıkıcı projeleri reddetme hakkını güvence altına alması önemlidir.

Şiddetli Çatışmalar ve Uluslararası Aktörlerin Rolü:

DRC’deki koltan madenciliğinin tarihi; çatışmalar, siyasi kargaşa ve sömürüyle maluldür. 1990’ların sonundaki “Afrika Dünya Savaşı”, değerli maden kaynakları üzerindeki güç mücadeleleri nedeniyle çok sayıda Afrika ülkesi ve isyancı grubun dâhil olduğu büyük bir çatışmayla sonuçlanmıştır. DRC’deki doğal kaynaklar üzerindeki çatışmalar hala yaygın olarak şiddete ve can kayıplarına neden olmaktadır; çünkü çıkar grupları sık sık toprak veya kaynaklar üzerindeki haklarını korumak için silahlı gruplara ya da devlet güvenlik güçlerine başvurmaktadır. Ayrıca, doğu DRC’deki madenlerin yabancı şirketler tarafından sömürülmesi, defalarca sosyal gerilimlere ve silahlı grupların faaliyetlerine neden olmuştur.

DRC’deki koltan madenciliğiyle bağlantılı insan hakları ihlalleri ve çevresel bozulma, acil dikkat ve müdahale gerektirmektedir.

Önleme Merkezi’nin konuya ilişkin Kasım 2023 tarihinde yaptığı güncelleme, “maden kaynakları ve toprak üzerindeki kontrolden dolayı militan gruplar arasında gerçekleşen hâkimiyet çatışmaları, güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen yargısız infazlar, siyasi şiddet ve komşu ülkelerle artan gerilimler” nedeniyle şiddetteki artışa ve yüksek sivil kayıpları ile yerinden edilmelere dikkat çekmiştir. Bugün ülkede yaklaşık 7 milyon insan; şiddet tehditleri, vahşet, aşırı yoksulluk ve madenciliğin yayılması nedeniyle yerinden edilmiştir.

DRC’nin doğal kaynak zenginliği—özellikle değerli mineraller—doğu DRC’deki çatışmayı küreselleştirmiştir; Kongo ordusu sık sık Çin varlıklarını korumak amacıyla doğu DRC’deki maden sahalarına konuşlandırılmaktadır. Çin’in 2009 yılında Kongo hükümetiyle yaptığı anlaşmadan bu yana küresel kobalt pazarındaki hâkimiyeti durumu daha da karmaşık hale getirmiştir. Çinli şirketler yalnızca sahadaki maden ruhsatlarını kontrol etmekle kalmayıp, tedarik zincirinin batarya üretimine kadar olan tüm aşamasına da hükmetmektedirler. Bu düzeydeki kontrol, üretim süreci boyunca uygulanan etik ve çevresel standartlar konusunda ciddi endişeler doğurmaktadır.

GFC’nin (Global Orman Koalisyonu) son bilgilendirme raporu olan Borç, Yerinden Edilme ve Biyoçeşitlilik Kaybı: Çin’in Kuşak ve Yol Girişiminin Toplumsal Cinsiyet, Çevre ve İnsan Hakları Açısından Değerlendirilmesi, adlı raporuna göre; Çin liderliğinde yürütülen ve katılımcı ülkelerde ticaret ile altyapıyı iyileştirmeyi amaçladığını iddia eden tartışmalı küresel kalkınma stratejisi olan Kuşak ve Yol Girişimi’nin (BRI), kadınlar, Yerli Halklar, yerel topluluklar, insan hakları ve çevre üzerinde önemli ve ciddi olumsuz etkiler yarattığını ortaya koymuştur.

Kenya, Endonezya ve Arjantin’deki BRI projelerini inceleyen rapor, bu girişimin insan hakları ihlallerine ve çevresel yıkıma yol açtığını; toplumsal cinsiyet etkilerine dair analizler yapılmadan ve etkilenen topluluklarla danışma süreci yürütülmeden hayata geçirildiğini göstermiştir.

DRC’deki koltan madenciliğiyle bağlantılı insan hakları ihlalleri ve çevresel yıkım, acil dikkat ve müdahale gerektirmektedir. Uluslararası iş birliği, şeffaf madencilik uygulamaları ve tedarik zinciri boyunca etik standartlara uyum, koltan istihracının insanlar ve çevre üzerindeki yıkıcı etkilerini azaltmak için hayati öneme sahiptir. Tüketiciler olarak, kullandığımız teknolojilerin karanlık yönlerini anlamak, sorumlu kaynak kullanımını savunmamız ve küresel madencilik endüstrisinde olumlu değişim yaratmamız için bizi güçlendirebilir.

Ayrıca, yeni teknolojiye ve kapitalist büyümeye ilişkin doyumsuz açlık bu krizi körüklemektedir. Tüketiciler olarak bireysel düzeyde de değişiklik yapmalı, teknolojinin ömrüne odaklanmalı ve gereksiz versiyon yükseltmelerini reddetmeliyiz. Hükümetlerimiz ve endüstri üzerinde daha fazla şeffaflık için baskı yapmak giderek daha elzem hale gelecektir. Madencilik yoluyla yaratılan korkunç koşullar hakkında küresel farkındalık arttıkça, değişim mümkün hale gelecektir.

Kaynak: https://globalforestcoalition.org/the-dark-side-of-technology-coltan-mining-in-the-drc-and-its-human-rights-and-environmental-impacts/

Tercüme: Ali Karakuş